#geceye bir söz bırak

LIVE

Madem ki unuttunuz Kür Şad adlı çeriyi,

Hatırlatırız yine yağmur kokan geceyi…

Atsızlığı nam eden yiğitlerim atlansın;

Kor taşıyan avuçlar,pas çözsün,pusatlansın!

Yıkılsın Ergenekon; yurtlarım azatlansın!

Hainlere kargışlı,kahpe acun dar olsun!

“Vaktiyle bir Atsız varmış”; var olsun!

Ayzıt yarenlik etsin,kurt doğursun Almıla,

Demir yığan,vade az,koşsun Atam Irkıl’a,

Kara Ozan söyleye,gök çöke yer yıkıla,

Bay kılınsın budunum,kalanı bizar olsun!

“Vaktiyle bir Atsız varmış”; var olsun!

Sançar bas kahkahayı,çınlat Tanrı Dağı’ndan,

Kara Kağan gafleti,az bu gaflet çağından,

“Kurtkaya elini çöz”,çık sürgün otağından,

“Kanlı sınır boyları yağıya mezar olsun”

“Vaktiyle bir Atsız varmış”; var olsun!

Deli kurt Çakır alsın, Gökçen’i terkisine,

Açığma-kün kul olsun, Burkay’ın kargısına,

İ-çing katun delirsin, Kürşad’ın korkusuna

“Hayat çelik kollarla atılan bir zar olsun”,

“Vaktiyle bir Atsız varmış”, var olsun!

Geçmesin geri gelen o mektubun yarası,

Selim Pusat sorgusu,bir mektebin sırası,

Yurt olmaya yetmesin iki kutbun arası,

Atam’a süngülerim, kılıçlarım yar olsun,

“Vaktiyle bir Atsız varmış”, var olsun!

Bozkurtlar diriliyor,ey kutlu atam Atsız,

Yolların başıdır bu; onun için pusatsız,

Bir işimiz hep yarım! Yapılmıyor Kürşat’sız!

Ve katında ona da kırk ayrı selam olsun,

‘Vaktiyle bir Atsız varmış’, var olsun!

Anılmadan yaşarsın ve bilmeden acımı,

Belirsiz mezarlarda bir “tabutluk” geçimi,

-ki bugünün erleri, iyi görsün öcümü,

Böyle düzen, böyle çağ, böyle devran kahrolsun,

“Vaktiyle bir Atsız varmış”, var olsun!

Ordularla yenilmez bir gayız var kanında,

Bizim gönlümüzdesin, Kürşad’ın sofrasında,

Dilek adlı sarayın, artık Tanrı Dağı’nda.

Kutlu Atam durağın, en kutlu diyar olsun,

Vaktiyle bir Atsız varmış; var olsun.

Sen ömründe bir kere,bir kere sevinirken,

Tanrı yolu uzaktır! Biz sıkı giyinirken,

Ve demirdağ bir daha,bir daha delinirken,

Yastığımız mezar taşı,yorganımız kar olsun,

“Vaktiyle bir Atsız varmış”, var olsun!

“Bir kadın ancak sevilir. Ona esir olunmaz.”

Yataktaki son günüydü. İzni bittiği için ertesi günü vazifeye başlayacaktı. Tosun her zamanki masum tavrıyla odaya girerek babasına bir mektup uzattı.


Selim mektuplara karşı oldum olası meraksızdı. Okumak için acele etmez, kimden geldiğini anlamaya istek duymazdı. Yine öyle oldu. Zarftaki yazıya baktı. Tanımadığı bir yazıydı. Mektubu açtı. Ne garip şey! Bu bir şiirdi ve altında kendi imzası vardı. Dikkatle baktı: Hem de kendi el yazısıyla yazılmıştı. Şiiri içinden okumaya başladı.

Genel olarak ruh halim


Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm

Ve, sustum, sükutu besteler gibi…

“Sevdiğini söylemek teslim olmak demekti. Hiç insan son kozlarını oynamadan yenilmeyi kabul eder , teslim olur mu?

Bir gönülün âh u zâr ile dolmasının ne demek olduğunu gönlü rahat olanlar anlayamazdı.

“Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır!”

Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir:Turan…

Uğrunda ölmeyeceğin “Bayrağın” altında yaşamıyacaksın.

Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için;

Mâziye, ırka, sancağadır iftihârımız.

Kalbi Bozkurt olanın, yâri Asena olsun…

Selâm Tanrıdağları'na!.. Ve selâm Ötüken'e!..

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?

Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?

Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu…

Çünkü fikirlerin halledemediği davaları kan halleder…

İçimizdeki Şeytanlar - Atsız

loading