#porno hikayeleri

LIVE

Büyük bir şirketin muhasebesinde çalışıyorum. 36 yaşındayım ve evliyim. Kocamla sıradan bir seks hayatımız var. 12 yıllık evliyiz. İlk başlarda her gece sevişirdik, zamanla aralar uzamaya başladı. Son zamanda artık iki ayda bir falan sevişmeye başladık. .

         Ara uzadıkça ben de başka erkeklere bakmaya, onların beni nasıl becerdiğini hayal etmeye başladım. Tatmin olmak için mastürbasyon yapmaya, içime salatalık gibi şeyler sokmaya, daha sonra da kocamdan gizli aldığım vibratörle kendimi tatmin etmeye başladım. Ama gerçek penisin yerini tutmuyordu.

         Bundan bir ay önce şirketi denetlemeye Maliyeden iki müfettiş geldi. Bir tanesi Ahmet bey  40 yaşlarında, diğeri  İzzet Bey 30 gibiydi. İkisi de yakışıklı,  çok nazik insanlardı. Bilmiyorum, belki bana karşı öyle davranıyorlardı. Sıra benim evraklarıma gelmişti, istedikleri evrakları getiriyordum. .

         Ahmet Bey bilgisayarda bir belge açmamı istedi. Yanına sandalyemi çektim, belgeyi açarken bacağım Ahmet beyin bacağına değdi. Bu kısacık temastan dolayı içimi bir sıcak bastı ve elimde olmadan bacağımı bacağına değdirmeye devam ettim. Ahmet Bey kısa bir an bana bakıp gülümsedi. .

         Parfümünün kokusundan dolayı, Ahmet bey bana o an çok çekici geldi ki, resmen amım sulanmaya başladı. Utanmasam ve çekinmesem orda elimi amıma atıp mastürbasyon yapabilirdim. O derece olmuştum yani. Ahmet Bey de durumu anlamış olmalıydı ki, işi yavaştan alıyordu. Sonunda mesai bitimine doğru, .

         “Bugün bitmeyecek, yarın sabahtan devam ederiz!” deyip ayrıldılar. O gece evde Ahmet beyi hayal ederek kendimi defalarca tatmin ettim. .

         Ertesi sabah biraz daha kısa eteğimi giydim gittim işe. Mesai başlar başlamaz yine geldiler. Saat 11’e doğru benim defterlerimin inceleme işlemi bitti ve Ahmet beyle sohbete başladık. Saat 12’ye doğru müdürüm geldi ve benden müfettişleri yemeğe götürmemi, onun işi olduğu için gelemeyeceğini söyledi ve .

         “Aman elinden geleni yap Filiz Hanım, bugün öğleden sonra izinlisin!” dedi. Ben de, .

         “Merak etmeyin müdür bey!” dedim ve biz çıktık.  

         Ahmet Bey arabayı kullanıyor, ben yanında, İzzet bey de arkada, iki koltuk arasından kafasını uzatmış Ahmet beye bir şeyler anlatıyordu. Ben kemer bağlarken, zaten kısa olan  eteğim açılmış, yandaki yırtmacımdan külodum görünmüştü. Eteğimi biraz düzeltmeye çalıştım, ama yine de bacaklarımın büyük kısmı açıkta kalıyordu. Ahmet beyin ve İzzet beyin bakışlarının bacaklarıma odaklandığını hissedebiliyordum.

         Müdürümüzün rezervasyon yaptığı lüks restoranda yemeğimizi yerken, bana iltifat etmeye başladılar. Ahmet Bey bana, .

         “Yemeğin yanında biraz alkol alır mıyız Filiz hanım?” diye sordu. Ben de, .

         “Şarap içelim!” dedim.  Onlar rakı içerken ben gelen küçük bir şişe kaliteli şarabı yudumlamaya başladım.

         Bir şişe şarap nasıl olduğunu anlamadan çabucak bitti, ikinciyi söylediler. Başım hafif dönüyor, biraz daha rahatlamış ve her şeye gülüyordum. İkinci şişe şarap da bittiğinde artık birbirimize erotik fıkralar anlatıyor, hafiften birbirimizin eline koluna dokunuyorduk. .

         Tabi daha çok bizimkilerin bana dokunduklarını söylememe gerek yok… Restoranın deri kaplı U biçimindeki yemek masasında beni ortalarına almışlar, biri bir tarafımdan bacağımı okşayarak konuşurken, diğeri omzumu okşuyordu. .

         İki erkeğin arasında bu yakın ilgiden şımarmış, bülbül gibi şakıyordum aralarında… Gülüyor, konuşuyor, tenime değen iki yakışıklı erkek elinin temasıyla içten içe ürperiyor, seks isteğiyle dolup taşıyordum.

.           Ben hesabı istedim ve şirkete fatura etmelerini söyleyerek kalktık. Arabaya bindiğimizde benim eteğim iyice sıyrılmıştı ve artık düzeltme gereği hissetmiyor, külodumun görünmesinden rahatsız olmuyordum. Yola çıktık, Ahmet bey bana, .

         “Çok güzelsin Filiz Hanım, bacakların çok seksi!” dedi. İzzet bey de arkadan saçımı okşuyor, saçlarımın mis gibi koktuğunu söylüyordu. Ahmet Bey bacağımı okşarken, İzzet bey de boynumu öpmeye başladı. Amım sulanmış, artık ben de ne pahasına olursa olsun onları istiyordum… Ahmet bey arabayı yolun kenarına çekerek bana,  

         “Otele gidelim mi Filiz hanım? İster misin?” diye sordu. Eli bacaklarımın arasında okşayarak dolaşıyor, eteğimin altına giriyor, parmaklarının ucu külodumu okşuyordu. Hele İzzet Beyin dudakları ve sıcak nefesinin boynumda dolaşması delirtiyordu beni… Ahmet bey bacaklarımın arasına dalınca o da çenemi tutup başımı kendine çevirmiş, dudaklarıma yumulmuştu. Birinin eli külodumun üstünden, kenarından kadınlığımı mıncıklarken, diğerinin dili ağzımın içinde geziniyordu. Neden sonra dudaklarımı kurtarıp yanıtladım adamı,

         “Evet!” dedim. “Lütfen… Hem de bir an önce gidelim, dayanacak halim kalmadı benim…”  

         Oyalanmadı artık… Sıkışık trafikte ustalıkla kullandığı aracı mümkün olan en hızlı şekilde sürerek otele geldik. Otelin barında ben İzzet Beyle birer kadeh daha şarap içerken,  Ahmet Bey resepsiyondan bir oda kiralayıp geldi ve İzzet beye, .

         “Biz Filiz hanımla odaya çıkacağız, sen de biraz sonra gelirsin!” dedi. İzzet bey de gülerek, .

         “Tamam abi!” dedi.  

         Biz odaya çıktık, Ahmet bey kapıyı kapatır kapatmaz dudağıma yapıştı ve deli gibi öpüşmeye başladık. Öpüşürken eteğimi yukarı kaldırdı ve külodumun içine elini sokarak amımı okşamaya başladı. Zaten amım ıslaktı, biraz okşayınca kendimi tutamadım ve titreye titreye orgazm olup Ahmet beyin eline saldım amımın sularını.  

         Ayakta duramıyordum. Orgazmın etkisi mi, içtiğim şarapların etkisi mi, dizlerim titriyordu. Beni kucaklayıp iki kişilik geniş yatağa bıraktı. Bir dakika içerisinde ikimiz de çırıl çıplaktık. Güzel bir vücudu vardı adamın… Spor yaptığı, kendine baktığı hemen belli oluyordu.

         Ahmet beyin iyice sertleşen ve dimdik kalkmış penisi normal boydaydı. Yaklaşıp ağzıma aldım emmeye başladım. Bir anda 69 olduk ve Ahmet Bey de götümü okşayarak amımı dillemeye başladı. Ben gözlerimi kapamış, bir yandan ağzımdaki emziği emerken, diğer yandan amımın yalanmasının zevkini çıkarıyordum. Kadınlığımın dudaklarında, klitorisimde, arka deliğimde gezinen ıslak ve sıcak dilin teması bitiriyordu beni…

         Derken vücudumda gezinen bir çift el daha hissettim ve gözlerimi açtım. İzzet bey de gelmiş göğüslerimi okşuyordu. Bir süre sonra Ahmet Bey beni yatağa sırtüstü yatırıp bacak arama yerleşti ve yarağını amıma sokarak hızla sikmeye başladı.  .

         “Ohhhh….” İşte bunu özlemiştim. Kocamın günlerce boş bıraktığı kadınlığım, onu şiddetle isteyen bir penis tarafından doldurulmuş, kıyasıya beceriliyordum. Hele o içime girip çıkarken, diğerinin memelerimi okşayan, yoğuran elleri, dudaklarımı emen dudakları… Aldığım zevk katmerleniyordu iki erkeğin arasında…

         İzzet bey göğüslerimi bırakıp ayağa kalktı. Üstündeki takım elbiseyi hızla çıkarıp soyunduğunda gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. O ne biçim bir yaraktı öyle, kocaman! Yarağının kafası göbek deliğine değiyordu resmen ve bir o kadar da kalın bir şeydi. Kökünden tutup, yalamam için ağzıma getirdi. Ağzıma almak istiyordum fakat başı ağzıma zor giriyor, boğulacakmış gibi oluyordum. .

         Ağzımdaki kocaman yarağa odaklanmışken, beni siken Ahmet beyin bana yüklenerek içime boşalmaya başladığını fark ettim. Kalçalarımdan tutup beni kendine çekmiş, yarağını taşağına kadar amıma geçirmiş ve kesik kesik fışkırarak boşalıyordu içime. Boşalması bitince içimden çıktı ve,

         “Hadi İzzet, yolu açtım, rahat sokarsın artık!” diyerek kalktı… .

         İzzet beyle yer değiştirdiler ve Ahmet Bey halen ucundan bir iki damla döl gelen yarağını ağzıma verdi. İzzet bey ise bacaklarımı iyice ayırarak üstüme çıktı ve o koca yarağını amıma dayayıp yüklenmeye başladı. .

         Yarak amımı yırtarcasına içime girerken, içimde fırtınalar kopuyor, gözümde şimşekler çakıyor, başım dönüyor, acı ve zevki aynı anda yaşıyordum. İzzet beyin o koca yarağı amımı yara yara sonunda dibime dayandığında ortadan ikiye yarılıyorum sandım. Öyle ki, içimde kımıldamasın diye bacaklarımı beline doladım ve sımsıkı yapıştım İzzet beye. Buna rağmen içimde kol gibi yarağını oynatıyor ve hafif hafif sokup çıkarıyordu. .

         Bir süre böyle içimde oynattıktan sonra bacaklarımı omzuna aldı ve kanırta kanırta girip çıkmaya başladı. Yarağını başına kadar çekiyor, sonra hızla tekrar sokuyordu. 15 dakika kadar siktikten sonra resmen amım uyuşmuş, hiçbir şey hissetmiyordum. Sonunda İzzet bey böğürerek içime boşalmaya başladı.

         İzzet bey o kol gibi yarağını amımdan çıkardığında, amım mağara gibi açılmış, bacaklarımı kapatamıyordum. Ahmet bey de ağzıma boşaldı ve,

         “Denetleme başarılı geçti yavrum, harika sikişiyorsun! Bir dahaki teftişte de arkanı denetleyeceğiz!” dedi. .

         Daha sonra Ahmet beyle birlikte banyoya girip yıkandık. Banyodan çıktığımızda İzzet bey odada yoktu, duş almadan giyinip aşağıya inmiş arabada bekliyordu. Beni bir taksiye bindirdiler ve eve yolladılar. Şimdi önümüzdeki denetlemeyi iple çekiyorum ve ilk defa arkadan vereceğim için çok heyecanlıyım…

Slm, ben Sinem. 6 yıllık evliyim, 27 yaşındayım, 1.72 boyunda, esmer ve balık etli biriyim. Zihinsel özürlü kaynımla aramda geçen bir seks hikayemi paylaşmak istiyorum, çünkü kimseye anlatamıyorum ve içimde de tutmak ağır geliyor bana. Hikayem bundan 2 sene önce Mayıs ayında geçiyor. Kocamla beraber memleketlerine (Anadolu’nun şirin bir köyüne) tatile gittik. Köyde yaşayaşan kaynanam, kayınbabam ve kocamdan küçük olan zihinsel özürlü kaynım (İlhan), geleceğimizden haberleri olduğu için baya hazırlık yapmışlar, bizi bekliyorlardı. Gittiğimizde yoğun bir ilgi, bir alaka, utandırmışlardı beni. Hele kaynım, “Yengem geldi, yengem geldi!” diye diye ortalığı velveleye vermişti. Doğrusu bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Yemekler yenildi, çaylar kahveler içildi, sohbetler edildi. Derken, kocamla ben yorgunluktan mahf olmuştuk, yatmak için izin isteyip, odamıza gittik, yattık uyuduk.

Sabah temiz havanın etkisiyle erkenden uyandım. Pencereden baktığımda kayınım İlhan hayvanları dere kenarına götürüyordu. Ben de üstümü giyinip dışarı çıktım. Kaynanam inekleri sağmış, sütü kaynatmak için ateşe koymuştu. Beni görünce gülerek, “Güzel gelinim uyandın mı, günaydın!” dedi. “Günaydın anneciğim!” deyip, ateşin önünde muhabette koyulduk. Kaynanam, maddi manevi bazı sıkıntılarının olduğunu anlatıyordu. Ben de, “Maddi sıkıntılar halledilir de, manevi sıkıntı nedir anneciğim?” dedim. Başladı anlatmaya, “Biz yaşlandık, kızlar uğramaz oldu, siz İstanbul’da, biz burda kala kaldık öyle. İlhanın durumunu biliyorsun, gitmediğimiz doktor kalmadı, ama hiçbir faydası yok. Geçim kaynağımız hayvanlar, onlar da bakım ister, yaşlandık artık bakamıyoruz, İlhan da anlamıyor, hayvanları suya götürürüyor hepsi o kadar!” dedi, sonra, “Neyse… Hadi gel bir çay koyalım, kahvaltı yaparız!” dedi ve kalktık hazırlık yapmaya başladık. Kocam da uyanmış elini yüzünü yıkadıktan sonra sofraya geldi. Kahvaltıdan sonra kocama, “Biraz gezelim tarlalarda falan…” dedim. Kabul etti ve bahçeye indik. Dalından domates salatalık yemek kadar lezettli bir şey daha yoktu. Çok hoşuma gitmişti…

Akşam olmuştu, ama benim içim de kaynıyordu, temiz hava ve organik yiyecekler bende adeta Afrodizyak etkisi yapmıştı ve canım öylesine sex istiyordu ki, anlatamam. Yatağa girer girmez, ben hemen yapıştım kocamın dudaklarına ve sevişmeye başladık. İkimizin de Orgazm olduğu güzel bir sikişmeden sonra, gayet huzurlu bir şekilde yattık, uyuduk.

Sabah yine erkenden uyandım. Yıkanmak için banyoya girdim. Kimse uyanmadan yıkanmalıydım, çünkü köy hali, derme çarpma bir banyoları vardı. Eskiden orası mutfakmış, ama sonra etrafını hasırlarla kapatarak banyo yapmışlar. İşin açıkcası insanı bu tedirgin ediyordu. İyi ki ani su ısıtıcıları vardı, su ısıtmak zorunda kalmamıştım. Hemen aceleyle soyunup suyun altına girdim. 2 dakika sonra sanki bir gölge görmüş gibi oldum, sağa sola baktım, birşey göremedim. Kim ola bu saate deyip devam ettim, banyomu yapıp, hızlıca giyinip yattığımız odaya gittim. Ama banyonun ordan bir takım sesler duydum. Merak ettim, pencereden baktım. Bir de ne göreyim, kaynım İlhan banyo yaptığım yerin arka tarafından çıkıyor. Birden afalladım, ne yapacağımı şaşırdım kaldım. Beni mi röntgenlemişti? Nasıl olurdu böyle birşey? Öğleden sonra banyo yaptığım yerin arka tarafına gidip baktım. Gerçekten oraya konulan buğday torbalarının hemen yanında, bir parmak genişliğinde bir aralık vardı. Artık hiç şüphem kalmamıştı, kaynım beni dikizlemişti. Utana sıkıla geri geldim. Herkes dışardaydı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kaynıma da kızamıyordum, 24 yaşında genç bir erkekti, belki zihinsel olarak eksikti, ama o da bir erkekti, onun da cinsel ihtiyaçları vardı. Onun için kızmadım ve kimseye de birşey söylemedim.

Aradan birkaç gün geçmişti ve İlhan’ın bana bakışları çok değişmişti. Bunun farkındaydım, ama ne yapabilirdim ki? Ne diyebilirdim ki? Daha doğrusu sonuçta deliydi. Gece olmuş ve herkes uyuyordu, benim ise uykum kaçmıştı. Uyumaya çalışıyordum, ama uyuyamıyordum. Kocam horlamaya başlamıştı bile. Birden dış kapının gıcırdamasını duydum, doğrulup ön cepheye baktığımda, İlhan’ı banyonun arkasına giderken gördüm. Ne yapıyor bu deli bu saate orda? diye bakmaya devam ettim. Merak işte, yatıp uyusana, sana ne? Ama dedim ya merak işte, beni rahat bırakmadı, peşinden yavaşça dışarı çıkıp, çitlerin aralıklarından baktığımda, adeta şok olmuştum. İlhan donunu indirmiş 31 çekiyordu. Hemen ordan ayrılmak istedim, hatta iki adım geri attım, ama yine vaz geçtim, biraz daha seyretmek için geri döndüm, daha dikatli bakmaya başladım. İlhan tam karşımda yan durmuş, hızlı hızlı 31 çekiyordu. Biraz daha bekledim ve İlhan kasıla kasıla boşalmaya başladı. Ama asıl şoku işte ondan sonra yaşadım, sikindeki kalan dölleri temizlemek için döndüğünde, avlunun ışığı yarağını tam aydınlattı ve ben hayatımda gördüğüm en büyük ve kalın yarağı gördüm. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı ve gözlerimi yarağından ayıramıyordum, dehşet bir şeydi, gerçekten inanılmazdı. İnternette çok yarak gördüm, ama böylesini hiçbir yerde görmedim. İlhan donunu çekerken ben de hemen geri içeriye girdim. Odaya geldiğimde kocam halen horluyordu. Hemen sırtımı ona dönüp uyumaya çalıştım, ama İlhan’ın yarağı bir türlü aklımdan çıkmıyordu.

İlerleyen günlerde İlhan’ın yarağı adeta beynimde saplantı haline gelmişti. Tanrım, nasıl bir şeydi o yarak öyle? Bir kadın nasıl içine alabilir onu? diye her düşündüğümde sırılsıklam oluyordum. Ama kocama birşey belli etmiyordum, sadece hemen odama girip kapıyı kilitleyip, İlhanın yarağını düşünerek masturbasyon yapıyordum.

Günlerden Çarşambaydı, akşam üstüydü, evin telefonu çaldı. Telefonu kocam açtı. Tedirgin bir sesle, “Ne zaman oldu, nasıl oldu? Yaşıyorlar mı?” diye konuşunca, herkes, “Kine ne oldu?” diye ayağa fırladı. Kocam, “Tamam geliyoruz!” deyip telefonu kapattı. Hepimiz merakla ne olduğunu beklerken kocam anlattı: Amcaları tarladan gelirken traktörün romorkü devrilmiş ve amcaları altında kalmış. Durumu çok ağırmış, kan da lazımmış. Kocam, “Hemen hazırlanıp çıkalım!” dedi. Ben de hazırlanmak istedim tabi, ama kocam, “Senin ve İlhan’ın gelmesine gerek yok, biz gideriz! Duruma göre sana haber veririm!” dedi. “Hayır, ben de geleceğim!” dedim, “Olmaz!” deyip kestirip attı. Kocama gizlice, “Kendine gel, ben burada yalnız kalamam, korkarım!” dedim. Kocam da, “Korkma, birşey olmaz. Hem İlhan burda ya!” dedi ve aceleyle çıktılar. Gidecekleri köy traktörle yarım saat sürüyordu, binip gittiler…

Gece saat 23:00’e geliyordu, daha haber almamıştım. Patlamak üzereydim ki, evin telefonu çaldı. Hemen fırladım açtım. Arayan kocamdı, “Bu gece gelemiyoruz, durumu çok ağır, tıp fakültesine havale ettiler ve oraya gidiyoruz!” dedi. “Peki ne zaman geleceksiniz?” dedim. “Bilmiyorum, belli değil!” dedi. “Bari annem gelsin!” dedim. “Annem de yengemlerde, gelen giden çok, yengem ilgilenecek durumda değil!” dedi. “Tamam!” deyip kapattım telefonu. İlhan yere uzanmış Televizyon seyrediyordu, dünyadan haberi yoktu. Bana dönüp, “Annemler gelmiyorlar mı?” dedi. “Hayır!” dedim. Hiç konuşmadan tekrar filmi seyretmeye devam etti. Ben divanda oturdum, düşünüyordum. Saat baya geç olmuştu, “İlhan yatağına geçip yat istersen!” dedim. Hiç konuşmadan kalktı ve yerine geçti, gömleğini ve kot pantolonu çıkararak, sadece donuyla ve atletiyle yatağa uzandı, üstünü örtmeden. Ve o dev yarak donunun içinde, karşımda öylece duruyordu. İnik hali bile çok büyüktü…

Ben de orda divanda uzandım, ama uykum gelmiyordu, gözüm hep ondaydı. İçimi karışık duygular kaplamıştı, amım ıslanmış ve istemsiz hareketler yapıyordum, elim çoktan pijamamın içinde amıma varmıştı bile. İki parmağımı amımın içine sokup çıkarıyordum. Birden İlhan’ın bana baktığını gördüm, kaşıyormuş gibi yapıp elimi çektim hemen. İlhana baktım, bu sefer o sokmuştu elini donuna ve gözlerimin içine bakarak yarağıyla oynuyordu. “Napıyorsun İlhan, çek elini ordan!” diye bağırmışım. Hemen elini çekip bakışlarını kaçırdı. Sonradan üzüldüm çocuğa bağırdım diye ve telafi etmek için onunla konuşmaya başladım. Kısa cevplar veriyor, gözünü benden kaçırıyordu…

“İlhan seninle bir şey konuşamam lazım!” dedim. “Nedir yenge?” dedi ve bana baktı. “İlhan sen neden evlenmiyorsun?” dedim. “Babam erken diyor!” dedi. “Erken değil, tam evlenecek yaşta bir erkeksin ve evlenmem lazım!” dedim. “Babam kimse seni almaz diyor!” dedi. “O yüzden mi 31 çekiyorsun?” dedim. Bakışlarını kaçırdı ve cevap vermedi. “Ben seni geçen gün gördüm, banyonun arkasında 31 çekerken!” deyince, “Yalan söylüyorsun!” deyip, birden doğrulup oturdu. Ödüm koptu biran, birşey yapacak diye. “Hayır, yalan söylemiyorum gördüm, 31 çekiyordun!” diye tekrarlayınca, “Babama söyleyecekmisin?” dedi. “Söyleyim mi?” dedim. “Hayır söyleme, babam beni dövüyor!” dedi. “Daha önce dövdü mü?” dedim. “Evet, bir kere tarlada yakaladı ve çok dövdü!” dedi.

Bunları konuşurken amım nasıl karıncalanıyordu anlatamam. Şeytan dürtüyordu, işte sana fırsat, değerlendir diyordu. “Peki söylemeyeceğim, ama karşılığında senden bir şey isteyecegim, sen de onu yaparsan kimseye söylemem, yoksa abine de, babana da söylerim!” dedim, ama yüreğim kalbimden çıkacak gibiydi, nefes alamıyordum, boğazım düğümleniyordu, daha şimdiden içimi suçluluk duygusu kaplamıştı. İlhan, “Nedir yenge?” deyip kalktı, pantolonunu giymeye çalıştı. “Hayır giyinme, banyo yapmanı istiyorum, çok kötü kokuyorsun. Ama önce içerden sana temiz iç çamaşır alalım!” deyip dolaba yöneldim, ona bir külot ve atlet çıkardım, “Hadi bakalım, şimdi doğru banyoya!” dedim. “Yıkanınca babama demiyecek misin?” dedi. “Önce seni bir yıkayalım, sonra konuşuruz!” dedim ve banyoya girdik.

Atletini çıkartıp attı oraya, suyu kıvamına getirip donla altına girdi. Ben ona bakıyorum. Tamamen ıslanınca yarağı olduğu gibi yapıştı dona, bütün hatlarıyla görünüyordu. “Donunu da çıkar, seni lifleyeceğim!” dedim. Hiç itiraz etmeden çıkardı. Aman Tanrım, bu ne ya? dedim kendi kendime. Yarağı kıllı, kirli, ama kocaman bir şeydi! İlhanı lifleyip iyicene yıkadım. Arada elim kazayla değiyor gibisinden yarağına elliyorum. Ve yarak kısa sürede kalkmaya, uzamaya ve kalınlaşmaya başladı…

Kendime inanmıyordum, hayatımda hiç kocamı aldatmamıştım, fakat şimdi öz kardeşiyle aldatmanın planlarını yapıyordum. Yarağını tutup, “İlhan bu neden böyle oldu?” diye sert çıkmaya başladım. “Bilmiyorum yenge, annem yıkayınca da oluyor!” demez mi! “Nasıl bilmiyorsun?” dedim. “Bilmiyorum işte, sorma bana!” dedi. “Peki 31 çekmesini nasıl öğrendin?” diye sordum. “Asım öğretti!” dedi. Asım komuşlarıymış, ama evleri biraz uzaktaymış. “Peki, hiç bir kadınla yaptın mı o işi?” dedim. “Hayır yapmadım!” dedi. “Nasıl yapılacağını biliyormusun?” dedim. “Bilmiyorum!” dedi. “Peki ben sana öğretsem, kimseye söylermisin?” dedim. “Hayır söylemem!” dedi. “Bak ama, eğer söylersen, ben de senin 31 çektiğini babana söylerim. Askerlere de söylerim, seni ceza evine atarlar!” dedim. “Yok valla söylemem!” dedi. “Peki!” dedim. İlhanı kurulayıp çıktık. Dış kapıyı kilitleyip, yattığım odaya geçtik…

Ben de soyunup, yatağa sırtüstü yattım ve “Bak İlhan, bir kadın yapmak için, öncelikle onu yalaman gerekiyor!” dedim. Geldi elimi kolumu yalamaya başladı. “Oraları değil, burayı yalayacaksın!” diyerek amımı gösterdim ve “Aynı köpeğin su içtiği gibi, dilini amımın içinde gezdirmen lazım!” dedim. Hiç beklemeden yumuldu amıma ve yalamaya başladı. Ben zevkten uçmak üzereydim. Başından tutup amıma bastırdım, “Daha hızlı yala! Daha hızlı!” diye diye şidetli bir şekilde orgazm olup boşaldım. Ama ne boşalma, anlatılamaz! İlhan halen yalamaya devam ediyordu. “Yeter bukadar! Şimdi de senin sırtüstü yatman lazım!” dedim. Dediğimi yaptı. Yarağını elime alıp sıvazlamaya başladım. Ama avucuma sığmıyordu ki, içime nasıl girecekti? Nasıl alabilirdim içime onu? Hem almak için sabırsızlanıyordum, hemde bana bir şey olur diye çok korkuyordum. Bütün cesaretimi toplayıp, ata biner gibi üstüne diz çöktüm. O sadece olacakları bekliyordu. Elimi bolca tükürükleyip yarağının başını iyice ıslattım. Benimki zaten ıslak olduğu için, yarağının gövdesinden kavrayıp yavaşca amıma sürtmeye başladım. Yok böyle bir delilik ya, kendime inanamıyorum, zevkten uçuyordum adeta.

Biraz zorladıktan sonra yavaş yavaş amımın dudaklarını gerildiğini hissettim. Ve biraz sonra daha şidettli bir acı ile durdum, kafası içimdeydi. Ama içimden çıkarmak istemiyordum, hepsini almayada korkuyordum. O an aklıma çantadamki nemlendirici krem geldi ve “Sen kıpırdama!” dedim, gidip getirdim ve yarağına baştan aşağıya iyice sürmeye başladım. Sonra yine yarağını amıma almayı denedim. Bu defa biraz daha rahat oluyordu galiba. Biraz daha, biraz daha derken içimde yer kalmadığını anladım, inanılmaz zorluyordu rahmimi. Ama daha hepsi girmemişti, elimi attığımda daha 3 parmak kadarı dışarda duruyordu. Ben ise kıpırdamaya korkuyordum. Biraz o şekilde git gelden sonra inanılmaz bir orgazm daha yaşadım. Yarağına da alışmaya başlamıştım, artık yavaş yavaşta olsa oturup kalkabliyorum. Benim sıvımın ve kreminde etkisiyle, yarak içimde kayıyordu adeta. Sonra hızlanmaya başladım. Yarak beni zorluyordu, ama istiyordum da…

Bir süre sonra ayağa kalkıp, “İlhan, sen hiç sikişen eşek gördün mü?” diye sordum. “Gördüm!” dedi. “Beni o eşek gibi sik! Yarağına bolca tükür ama!” dedim ve ellerimle duvara dayanıp domaldım. İlhan yarağını tükürükleyip arkadan amıma girmeye çalışıyordu. Ve işte kafası içimdeydi, ama birden öyle bir abandı ki, gözlerim karardı ve istemeden de olsa bastım çığlığı. İlhan sesimden korkup durdu. Kendime geldiğimde, “Tamam devam et, ama yavaş yavaş!” dedim. Dediğim gibi yavaşça gidip geliyordu, ama ben zor duruyordum ve tutunduğum duvardaki beyaz alçıyı söküyordum. Kendimi geriye ittirerek, tamamını içime almak istiyordum. Sonunda taşaklarının kalçalarıma çarptığını hissedince daha çok hızlandım. O da aynı anda hızlanmaya başlamıştı…

Korunmuyordum ve içime boşalmaması gerekliydi. Ama iş işten geçmişti, son darbelerdi, ben kopmuştum, hiçbir şey umrumda değildi ve aynı anda boşaldık. Duvara tutunmaktan kollarımda derman kalmamıştı, aşağıya kayarak dizlerimin üzerine çöktüm, İlhan da yarağını çıkarmadan benimle birlikte kaydı ve üstüme yığıldı kaldı. İçime öyle bir boşalmıştı ki, yarağı içimde olduğu halde etrafından dölleri süzülüyordu. Yarağı kendiliğinden küçülüp amımdan çıkınca, İlhan ayaga kalktı ve “Bu 31 çekmekten daha güzeldi, bundan sonra bana hep sen öğret yenge!” dedi. “Peki, ama kimsenin bilmemesi lazım, yoksa abin seni öldürür!” dedim. “Ben kimseye söylemem, ama sen de söyleme!” dedi. “Tamam! Hadi gel yanıma uzan!” dedim. Gelip yanıma uzandı. Hiç kıpırdamadan ytaıyordu. Elimi inmiş yarağına atıp biraz okşayıp sevdikten sonra, yarağı yine kazık gibi oldu. “İlhan bir daha sikmek istermisin?” dedim. “Evet yenge, hadi yapalım!” dedi. O gece sabaha kadar 4 kere siktirdim kendimi İlhana.

Ertesi gün telefonun sesiyle uyandığımda, saat ögleden sonra 16:00’yı geçiyordu. Hemen fırladım telefonu açtım. Kocam arıyordu, “Niye açmıyorsun telefonu, nerdesin, 1 saaten fazladır arayıp duruyorum!” dedi. Ben de, “Bütün gece uyuyamadım, sabah ta erken kalktım, uykusuz olduğum için divanda uyuya kalmışım!” demek zorunda kaldım. “İlhan napıyor, orda mı?” dedi. “Nerde bilmiyorum, sabah hayvanları saldı sonrada eve gelmedi, ben de kapıyı kilitleyip uyudum. Amcanın durumu nasıl?” dedim. “Bilmiyoruz, daha bir gelişme yok, yoğun bakımda olduğu için içeriye almıyorlar, sadece yaşadıgını biliyoruz!” dedi. “Ee, gelmeyecekmisin?” diye sordugumda, “Sanırım gelemiyoruz!” dedi. Üzülmüş gibi yapıp (içimden baya sevinmiştim), geçmiş olsun dileyip telefonu kapatım. Sonra dışarıya çıkıp İlhana seslendim, ama ses yoktu, nerde olduğunu da bilmiyordum.

Banyoya gidip duş alıp pencerenin karşısına oturdum ve İlhanın gelmesini bekledim. Saat 19:00 olmuştu, ben yemekle uğraşırken kapının zorlandığını duydum. “Kim o?” diye sorduğumda, İlhan, “Ben geldim yenge, kapıyı aç.” dedi. Açtım ve “Nerdesin sen?” diye kızdım. Hiç konuşmadan içeriye girdi, “Ben acıktım!” dedi. Dünden beri hiçbir yememişti garibim. “Nerdeydin?” dedim, “Hayvanlarla beraberdim, onları otlattım, şimdi hepsini götürüp ahıra soktum!” dedi. Ben de gülerek, “31 de çektin mi?” dedim. “Hayır artık yapmıyacağım onu, seninle daha güzel oluyor!” dedi. Gülerek, “Bak seeen, neden daha güzel? dedim. “İşte sen çok güzel kokuyorsun!” dedi. Yemeğini koydum, yemek yedikten sonra çay içtik, “Hadi yatalım!” dedim. “Tamam!” dedi ve yatağına doğru gitti. Onu bu gece de istiyordum, hemde daha çok. “İlhan, yine yanımda yatmak istermisin?” dedim. Kafasını sallayarak, “Evet yenge!” dedi. İçimi yine bir heycan sarmıştı. “Tamam, o zaman benim odaya gidelim!” dedim.

İkimiz de çırıl çıplak soyunarak yorganın altına girdik. Elimi yarağına attım ve okşamaya başladım. Yarağı hareketlenmeye başlamıştı. Ağzıma almak istiyordum, ama hayatımda hiç yapmadığım için tiksiniyordum. İnternette hep görüyordum, hep ağızlarına alıyorlardı, ama cesaret edemedim, biliyorum midem kaldıramzdı. Okşamaya devam ettim, taş gibi olmuştu elimde. Bu sefer ben sırtüstü yatarak bacaklarımı iki yana actım ve üstüme çıkmasını söyledim. Bacaklarımın arasında yerini almıştı, fakat bir şey yapamıyordu. Yine ben yarağını kavrayarak amıma sürtmeye başladım. Sırıl sıklam olmuştum ve zevk sularımla yarağını ıslatıyordum. Öyle içime girmeyeceğini bilgidiğim için yine avucuma tükürükleyip onun yarağını iyicene ıslattım ve yavaşca içime girmesini söyledim, “Sakın zorlama, ben dur deyince de dur!” dedim. “Tamam yenge!” dedi. Eliyle yarağını tutarak içime sokmaya çalışıyordu, ama başaramıyordu. Ona yardım edip bacaklarımı iyicene açıp havaya kaldırdım ve elimi yandan uzatıp yarağını tutup amımın hızasına getirip, tam deliğime denkledim, “Şimdi yavaşça gir!” dedim…

Dediğimi yaptı. Yarağının başı içimdeydi ve dün geceki kadar canım yanmamıştı. Biraz daha girdi, “Dur!” dedim. İçim yanmaya başlamıştı ve amımın duvarını zorluyordu yine. Biraz bekledikten sonra ellerimi kalçasına atıp sıkıca tutarak kendi kalçalarımı oynatmaya ve yarağını içime almaya çalışıyordum. Çoğunu almıştım. Zaten ıslanmıştım onun da etkisiyle daha da kayıyordu içime ve sonuda nihayet yine kasıklarımız birleşmişti. Tamamı içimdeydi ve benim gözlerim kapanmış, nerdeyse dudaklarımı koparıyorudum ısırmaktan. Onu serbest bıraktım ve “Şimdi istedigin gibi yapabilirisin!” dedim. İçime sokup çıkarmaya başladı. Kafasına kadar çıkarıp, dibine kadar sokuyordu. Her girdiğinde ben yine uçuyordum. Tamemen içime girmesi için bacaklarımı iyicene havaya kaldırıp yanlara doğru açtım. İlhan kudurmuştu, deli gibi girip çıkıyordu. Ben kaç kere boşaldım bilmiyorum. Nefes alışları hızlanmıştı. Onun boşalmasını istemiyordum, daha da hızlanmasıyla onu içimden çıkardım…

Zavallı yüzüme öyle mazlum mazlum bakıyordu ki, sanki ‘Neden?’ diye sorar gibiydi. “Çok yoruldum, biraz bekle!” dedim. Yarağı dimdik duruyordu, inmesin diye biraz okşadım. Yine onu içimde istiyordum, ama domalacaktım, o şekilde daha iyi sikiyordu. Önünde domaldım ve arkama geçmesini istedim. Diz çöküp tekrar sikini tükürükleyip içime öyle bir girdi ki, gerçekten bayılacağım sandım. Hem acı, hem zevk ikisi biraradaydı. Bu sefer bütün kontrol ondaydı ve istedigi gibi sikecekti. İlhan sanki az önce onu yarı yolda bıraktığım için intikam alır gibi, beni sıkıca belimden kavrayıp sert ve hızlı bir şekilde sikmeye başladı. Ben yine doruktaydım. İlhanın nefes alışları hızlanmıştı ve son hamlesini yaptığında, içimde bir yerlerin yırtıldığını hisettim, ama aldığım o zevk bana hiçbir şeyi umursatmıyordu. Dölleriyle yine içimi doldurmuştu. Ben uzanınca, yarağı içimdeyken o da üstüme yığıldı kaldı. Biraz dinlendikten sonra hemen banyoya gittim. İçimdeki dölleri çıkarmak için çömeldiğimde, döllerle karışık biraz da kan aktığını gördüm. Elimi amıma attığımda, amımın kıç tarafına yakın yerinde çok kötü yanan bir bölge hissetim. Amımı yırtmıştı, ama beni de dünyanın en mutlu kadını yapmıştı.

Ertesi gün kaynanam eve gelmişti. Ondan sonraki gün de, amcalarının komadan çıktığını ve hayati tehlikeyi atlatığını ögrendik. Çok sevinmiştik. Kocam da eve gelmişti. O gece kocam benimle sikişmek istiyordu, ama amımın genişliğini hisetmesinden korktuğum için yalan söyledim, “Sen gittiğin gün adet oldum, daha iki gün yok sana birşey!” dedim. İki gün geçmişti ve amım normalleşir gibi olmuştu ve kocamla sikişebilirdim artık. Kocam, “Bu gece çok ateşlisin! O kadar sulandın ki, içine girip çıkarken hissetmiyorum bile!” dedi. Kocamın üzerine çıkıp, onu kudurttum. “İn, boşalıyorum!” demesine rağmen daha çok hızlanıp, kocamın içimde boşalmasını sağlamıştım. Artık her şey tamamdı, İlhandan hamile kalsam da, kocam kendisinden olduğunu sanacaktı. 3 gün sonra İstanbul’a döndük.

Şimdi nur topu gibi bir oğlum var :))

loading