Damla, kocası gibi kibar ve romantik erkeklerden hoşlandığını zannediyordu. Aslında maço erkeklerden hoşlandığını bulundukları mahalleyi ele geçiren mafya örgütünün başındaki ahlak yoksunu Tufan onu eline aldığında anladı.
Burcu o kadar şımarıktı, kendisine söylenen herşeye ukalaca cevap vermeye o kadar alışıktı ki…Kocası da dahil haddini bildirecek kimse çıkmadıkça sınırsız özgürlüğünü doyasıya kullanmaktan çekinmiyordu.Ta ki kocasının yeni ofis arkadaşı Kenan’la tanışana kadar. Kenan onu manipüle ettikçe Burcu cevap verdi…cevap verdikçe de Kenan her defasında gerçek bir erkek gibi ona haddini bildirdi. Önce yüzüne sert şaplağı yedi Burcu…sonra ona diz çöktürüp güzel yüzünü sikti Kenan…sonra kendi odasında masanın üstünde güzel bacaklarını aralayıp bağırta bağırta sikti küçük orospuyu…en sonunda yine cevap verince yine aynı masaya domaltıp ay parçası gibi götünü sikti…acımadan…bir orospuyu siker gibi! Tüm ofis, onun haykırışlarını dinledi. O gün Burcu, O’nun karşısında nasıl davranmasını gerektiğini öğrendi.
Kanına girmiş, itirazlarını dinlemeyip ona asla yapmam dediği şeyleri tek tek yaptırmıştı Naim…Bir ay önce biri gelip ona kocası olmayan birinin önünde diz çökeceğini, O’nun devasa sikini taparcasına emeceğini, her bir miliminin hakkını verircesine, hayatı buna bağlıymışcasına O’nun gönüllü kölesi olacağını söyleseler güler geçerdi…ama şimdi O’nun küçük orospusu olmak, O’nun isteklerini yerine getirmek, O’nu boşaltmak…bunları düşünmek bile içinde tarifi zor heyecanlar yaratıyor, onu hiç olmadığı kadar ıslatıyordu. Keşke kocası da Naim gibi bir erkek olsa…O’nun kadar güçlü, O’nun kadar talepkar, arzulu ve tutkulu olabilseydi.
“Yeni komşumuz Naim Bey bıraktı beni sağolsun arabasıyla canım” diye açıkladı kocasına Meral…Naim’in onu arabada nasıl manipüle edip o erkeksi kalın sesiyle verdiği emirler ve hayır cevabını kabul etmeyen tavrı ile evli bir kadının yapmaması gereken şeyleri yaptırttığını söyleyemezdi elbette.
Demek istediğin bu, ha küçük sürtük? Bundan hoşlanıyorsun…Ha? Kocan senin için fazla romantik…HA? Seni fena sikecem…anladın mı küçük orospu? Seni… Fena…. Sikecem!
Kocasının yanında vücut kıvrımlarını gözler önüne seren elbisesini çekiştirerek ve sözleriyle Emir’i taciz ve tahrik etmişti Gonca…kocasının tam tersi özellikteydi Emir, bunları tolere edebilecek bir erkek değildi. Saniyeler içinde Gonca’yı sırtladı Emir, içeriye yatak odasına doğru götürdü onu…sanki kocası o odada değilmiş gibi! Öyle kalakaldı kocası, ne yapacağını bilemedi. Gonca’yı orada cezalandıracaktı Emir, biliyordu ikisi de…hem de en aşağılayıcı şekilde…sikecekti enfes karısını…belki de Gonca’nın hiç dokundurtmadığı enfes kıçını bile! O anda göz göze geldiler Gonca’yla…bunları kendisinin veremeyeceğini ikisi de biliyordı…birbirlerini anladılar.
Ferhat, karısının, hergün kendi babasının evine gidip O’na hizmet etmesini takdir ediyordu. Ferhat’ın annesi bir süre önce trafik kazasında ölmüştü, yalnız yaşıyordu babası. Karısı, sabahtan gidip O’nun günlük yemek ve diğer ihtiyaçlarını karşılayıp öğleden sonra geliyordu. Bir süre sonra karısının her gün babasına gitmeden önce duş alıp makyajına ve giyimine önem vermesini garipsemeye başadı Ferhat. Artık karısı Ferhat’la daha sık sevişmek isteyip, Ferhat’ın erken boşalmasını daha çok dert eder hale geldi…Bir gün Ferhat, işyerinde kendisinden yıllar sonra işe girmiş birini kendisinin müdürü yaptıklarını söylediğinde karısı, “Keşke biraz olsun babana çekip gerçek bir erkek gibi davranabilseydin!” deyince o evde neler olduğunu daha çok merak eder hale geldi, ama bu konuda birşey yapmamayı tercih etti.
O atış poligonunda kocası yanındayken korkusuzca bakışlarıyla tüm vücudunu soyduğunu görmüştü Serenay…şimdi de kadınlar tuvaletindeyken içeriye girip kapıyı içeriden kilitlemesi…O bakışları görür görmez anlamıştı, alacaktı oracıkta onu, biliyordu, ve bunu durdurmak için yapabileceği hiçbirşey yoktu…Deli gibi çarpıyordu kalbi Serenay’ın…amı hiç olmadığı kadar ıslaktı.
Gökçe, son olarak buyurgan fotoğrafçının “Şimdi de yatağa yüzü koyun yatıp kıçını havaya kaldır…o pozisyondayken dönüp bana bak” komutunu yerine getirmekte terreddüt bile etmedi…yarım saat önce buraya bu tarz modellik için gelmediğini, evli olduğunu söylemiş, direnmişti ama sonuç ortadaydı… bir tek külodu ve topuklu ayakkabısı kalmıştı üzerinde! Hiç böyle bir erkek görmemişti, hayır cevabını kabul etmiyordu. Dediğini yapmak zorunda olduğunu hissetmesi bir yana O’nun her bir buyruğunu yerine getirdikçe anlam veremediği şekilde mutlu da oluyordu…O’nun önündeki kabarıklığı farketmişti, birazdan o yatakta neler olacağını da gayet iyi biliyordu, bunu kocasına yapmaması gerektiğini de, ama tuhaf bir şekilde korkuyla karışık heyecan duyuyordu…amı hiç olmadığı kadar ıslaktı.
Sana benim evime gel demiştim…gelmedin! Bak, ben geldim sana. Bunun bedelini fena ödeyeceksin. Kocan içerdeyken sikecem seni…hem de şimdiye kadar sikmediğim kadar sertçe! Haykırış ve inleme seslerini onun duymaması için ne yapacağını izlemek keyifli olacak.
“Dur Kenan, yalvarırım yapma!” dedi Esra, geceyarısı sularıydı… kocası yukarıda onu bekliyorken, birlikte gittikleri ev partisi dönüşü arkadaş grubundan Kenan apartman girişinde onu duvara yaslamış, elleri sadece kocasının geçiş izni olan kıvrımlarında hoyratça gezinirken. Kenan’ın adamı dışarıda gelip giden var mı diye kollarken duvara dayayıp oracıkta sikti Kenan küçük orospuyu bağırta inlete. 20 dk sonra Esra kocasına neden geç kaldığıyla ilgili yalanlarını sıralarken Kenan arabada ganimet olarak aldığı Esra’nın külodunu koklayarak gülüyordu.
“Tamamen…tümden…benim…kontrolümdesin…sana dediğim herşeyi…ama herşeyi yapmak…benim zevkime hizmet etmek…bunun yapmak için çıldırıyorsun… şimdi gözlerini kapat…ve tekrarla…Size…itaat edeceğim… Efendim!”…tekrarladı Şebnem bu dört kelimeyi…nefes almadan…demek isteyerek…kanepeye fırlattı Şebnem’i…artık O’nundu Şebnem…aklını almıştı…vücudu da… herşeyi de…O’nundu.
Reyhan, gittiği seçmelerde kasting direktörünün gerçek Reyhan’ı göreceğini… ve alfa erkek taktikleriyle kontrolü altına alıp onu bir zevk oyuncağı gibi kullanıp tüm deliklerinden sikeceğini… ve bundan, kocasının hiç veremeyeceği kadar zevk alacağını bilemezdi.
Gerçek Yeşim’i ilk gören kocası değil, O oldu… Yeşim’in bile bilmediği, beyninin en derinlerinde, birinin gelip çıkarmasını beklediği o dürtü ve istekler…O gördü… bunun ödülünü aldı da…Yeşim’i…onun önce aklını aldı…sonra arzularını…sonra da enfes vücudunu…herşeyiyle…kocasının hiç alamayacağı gibi. O’nun kadını… fahişesi…kölesi olmak…artık bu sıfatlara sahip olduğu için gurur duyuyor kendisiyle Yeşim…O’nu düşünmek bile…hiç…ama hiç olmadığı kadar heyecanlandırıyor…amını…hiç olmadığı kadar ıslatıyor.
“Beni, oynayabileceğin diğer erkek müsveddelerinden…kocan gibi erkeklerden sandın…ha küçük kız? Sana soru sorduğumda bana cevap vereceksin…anladın mı beni?” dedikten sonra boynunu iki eliyle kavrayıp sertçe öptü onu Serkan… Merve, hazırlıksız yakalandığı bu durum karşısında gözüne ışık tutulmuş tavşan gibiydi, heyecan ve korku karışımı hislerini bastırmaya çalışıyor ama O’nun karşısında hiçbir şey yapamıyordu… Birazdan Serkan, saçlarından kavrayıp önünde diz çöktürttü, “Bana bak” dedi buyurgan sesiyle… Yukarı, O’na doğru baktı bir süre Merve, kalbi yerinden fırlayacak gibi çarparken…O’nun bir sonrakini emrini beklediğini farketti… “Fermuarımı indir” komutunu alınca hiç düşünmeden yerine getirdi. O gün…herkesin kendi arasında ondan bahsederken “Şımarık küçük orospu” diye bahsettiği Merve…O’nun kadını…O’nun gönüllü orospusu oldu.