#aldatma hikayeleri

LIVE

Ben Nermin. 20 yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım. Üniversite için geldiğim İstanbul'da yurtta kalmak istemediğim için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda herzaman kendime güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla çıkmaya başlamıştık. Onunla tanışma partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.

Evde tek kaldığım için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbirşey olmamış gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre'nin eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye başladı. Ona aynı şekilde karşılık verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu. Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.

Daha önce Emre'yle hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç çırılçıplak kalıpta yapmamıştık. Beni çırıl çıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım zevki şuan yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. “Bal gibisin aşkım, yerim amcığını!” deyip daha çok emmeye başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.

Daha önce kimseyle sikişmemiştim, ama bu konu da cahil de değildim. Sürekli porno filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım bir kere.

Emre ile ilişkimiz bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent Bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam 45’indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal ederdim ve Levent Bey’i düşünüyordum artık o hayallerde.

Emre sömestir tatilinde ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım. Emre’yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve Levent Bey’i görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım. Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz kalmıştı.

“Şey özür dilerim… Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok sevindim!” dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı. Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım. Nefes alışlarının hızlandığını duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk adımı atmakta tereddüt ediyordu.

İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere. Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, “Ne yapıyorsun sen?” diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini anladığım için panik yaptım. “Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun yarağını benden?” dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz karanlığa alıştığı için yüzünü seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek istediği.

“Güzelim benim!” diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. “O zibidiyi yanında gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin sandım!” dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve sertleşen sikini hissedebiliyordum.

O an o kadar mutlu olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, “ Sik beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre’ye siktirmedim kendimi, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni. Amım yanıyor!” dediğimde, hızla öpmeye başladı. Artık aramızda sınır kalmamıştı. Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu. Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.

Sonra beni kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece. Külodumu da çıkardığında bakire amım onun insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı. İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı yalardı, ama şimdi aldığım zevkle kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun, diliyle sikiyordu beni.

Ne kadar devam etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam ediyordu. “Hadi sik artık beni!” diye yalvarmaya başlamıştım. “Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını çıkarmam lazım!” dedi. O an çok şaşırmıştım, ben istemesemde sikecekti beni yani. Bunu duyunca daha da isteklendim, “Ben istemesemde sikecektin yani beni?” dedim nefes nefese. “Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda girecekti!” dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu ve yalamaya öyle devam ediyordu.

Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki, 20 santimden büyük olurdu da küçük olmazdı. O kocaman şey nasıl amıma girecekti benim. Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma sürtünüyordu. “Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak, ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece benim sikim dolduracak o güzel amcığını!” diyordu.

Zaten acıyı göze almıştım, “Hadi sik artık beni!” dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım. Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra tamamını soktuğunda, acıyla çığlık attım. “Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am artık benim!” dedi.

Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum. Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. “Daha hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı, daha hızlı! Bu am senin yarağın için çıldırıyor!” diye onu ateşliyordum. O da daha hızlı git gel yapmaya başladı. “Ahh, ohh!” sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye düşünmüştüm ama alıştıktan sonra aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm üstüne orgazm yaşıyordum.

Sonunda o da boşalacağını söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o muhteşem sıcaklığının içime boşalmasını istiyordum. “İçime boşal aşkım. Sakın çıkma. Orası artık senin yerin!” dedim. Haykırarak içime boşalırken, sanki tazyikli su fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, “Harikaydın aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına sadece ben bakacağım!” dedim.

Benimle birlikte yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı okşuyordu. “Utanma aşkım. Hem tabi ki bundan sonra seni sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakırmıyım. Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!” dedi. Nazlanır gibi yaptım, “Öyle mi? Ama senin sikin de Emre’ninkine kıyasla oldukça heybetli. İyiki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu daha istemem zaten!” dedim.

Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı. “Yine mi? Daha yeni siktin beni!” dedim şaşkınlıkla. Yan döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle amımı okşamaya başladı. “Bu taze am varken benim sikim hiç inmez ki!” dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.

Yıkanma faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım. Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı. Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm. Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu ağzına alıyor, dişleri arasında kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.

Boynuna sarılıp, “Harikasın aşkım. Tükettin beni!” dedim. “Daha bu ne ki?” diye güldü. “Nasıl yani?” dedim. “Bu amın tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha kadar sikecem seni. Başka yolu yok!” dedi. Şok oldum. Gerçekten yorulmuştum ve Levent’teki enerji beni şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, “Önce biraz uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Azcık dinleneyim!” dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş yattık.

Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp baktığımda Levent’in amımı yalamaya başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, “Ne arsız şeysin sen!” diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum istekli ve hazırdı. “Bu amı bırakmak kolay mı orospu? Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!” dedi. Kaba konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, “Sik beni aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir artık. Terkedeceğim o Emre’yi de. Senin sikini yemişim, bakar mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!” dedim.

Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla gidip geliyordu. Bir yandan da, “Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim, bu am sadece benim!” diyordu. “Bu am senin yarağını yemiş, başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir. İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!” diyordum ben de nefes nefese.

Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik. Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. “Vay orospu vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?” dedi gülerek. “Napayım, sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım seni istiyor. Böyle uyuyalım!” dedim. Sabaha kadar içimden çıkmadı.

İlk ben uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben yalamamıştım. Bir tek Emre’nin sikini yalamıştım, çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent’i ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, “Vay orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!” diyordu. Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. “Dölleyeceğim seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının delisi oldum!” diyerek daha da sert sikiyordu beni.

Dünden beri tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha fazlaydı. “Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim. Aşkım!” diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki, “Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de benim, kimselere vermem!” dedi ve domalmış halimle amımdan sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa uzanıp, beni de kucağına çekti, “Şimdi biraz da sen sür beni, kontrol sende!” dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor, hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım.

Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent’le her fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o da amımın delisi!

 

               37 yaşında evli bir bayanım. Eşim özel bir şirketi olan, zengin bir adam ve bir o kadar da işini seven ve işinden fazla zaman ayıramayan bir erkek… Benim şoförlüğüm yoktu. Eşime her seferinde ben de araba kullanmak istiyorum diye çoğu kez tekrarlamıştım.

              Eşim biraz sinirli birisidir. Bir keresinde öğretmek için binmiştik arabaya, arabayı çarpmıştım ve kızıp bir daha bana öğretmek istemedi. Ben devamlı ısrarcı oluyordum ve bu laflarımdan bıkmıştı. En sonunda onu ikna etmeyi başarmıştım.

               “Tamam, sana bir şoför bulacam öğretsin” dedi.

               “Başkasını istemiyorum, neden sen öğretmiyorsun?”

               “Vaktim yok, bir de gene kızdırırsın beni..”

               “Kimi bulacaksın?”

               “Önce bir ehliyet kursuna yazıl bakalım”

               Özel bir kursa gidip kaydımı yaptırdım ve ilk derslerime başladım. İlk günler sıkılmıştım. Fakat bir iki ders sonra alışmış ve arkadaşlar edinmiştim. Eşim akşamları

               “Dersler nasıl gidiyor?” dediğinde

               “Hep ders ama hiç araba kullanmayacak mıyım?” dedim.

               “Yakında direksiyon dersi başlar, öğrenirsin”

              

               Derste yanımda oturan bir bayan arkadaşla konuşmaya başladık. Daha önce hiç araba kullanmadığını, ama bir direksiyon öğretmeni olduğunu, çok iyi araba kullanmasını öğrettiğini, bana da belli bir ücret karşılığı ders verebileceğini anlattı.

               Ders bitiminde buluştuk o kişiyle…  40 yaşlarında olgun biriydi ve benim de öğrenmek istediğimi söyledi arkadaş… Saat ve ücret konusunda anlaştık. Dersten sonra hemen o gün ilk direksiyon dersimiz başlamıştı. Eşimin arabası gibi değildi,

               “Yerli araba ve bunda öğrenmesi daha kolay…” dedi Cemal bey. Beni direksiyona geçirdi ve anlatmaya başladı. Fren gaz ve debriyaj derken arabayı çalıştırdım. O gün arabayı çalıştırması, kullanması, yürütmesi bir saat boyunca çalıştık. Ertesi gün buluşmak üzere dersi bitirdik, eve geldim. Eşim

               “Neşelisin bugün…” dedi akşam eve gelince…

               “Evet, kurs güzel, bugün araba kullandım…” dedim ve olanları anlattım.

               O gece  yatağa girdiğimde eşimle sevişmek istedim. Fakat o yine hesaplarla ilgileniyordu. Bir haftadan fazla olmuştu yatmamıştık. Öylesine canım sevişmek istiyordum ki… Fakat eşim yorgun olduğunu bahane edip sevişmekten kaçınıyordu. Ben de ısrar etmeyi bıraktım, yatıp uyudum.

                

sexysexnsuch: I’ve become a flasher. Megan x

               Ertesi gün kursa gitmek için hazırlandım. Saclarımı saldım ve kendime özen göstererek, şık bir etek ve gömlek giydim. Kurstan sonra Cemal ile buluştuk. Cemal  bu sefer geniş ve rahat bir yolda araba kullandırmaya başladı. İki gün içinde birbirimize ısınmış, ,kaynaşmıştık. Bir saatle sınırlı kalmamaya başlamıştı derslerimiz. Ben de araba kullanmaktan zevk alıyordum. Her seferinde daha rahat kıyafetler seçiyordum kendime… Eşimle hala bir seks yaşantımız  yoktu ve üstüne üstlük iş gezisine çıkmıştı.

               Cemal ile artık rahat hareketlerde bulunuyor şakalaşıyorduk. Onun da  giyimi değişmişti. Güzel giyiniyor kokular sürüyordu.

               “Yarın size başka bir arabayla öğretmek istiyorum.” dedi ve o akşam ayrıldık.

               Eve gidip güzel bir duş aldım. İçimden ertesi gün sanki başka bir türlü geçecek gibi geliyordu. Güzelce temizlendim, kokulandım, hazırlandım. Ertesi gün kursa gitmedim. Yırtmaçlı dekolte bir elbise, yüksek topuklu ayakkabılarımı giydim. 

              

               Direk olarak Cemal’le buluştuk. Cemal  bu kez  siyah çok güzel bir arabayla gelmişti, camları bile koyu siyah renkteydi.

               “Nasıl, beğendin mi?” diye sordu.

               “Güzel” dedim.

               Arabaya binip beni güzel bir piste getirdi. Yer değiştirdik, direksiyona ben geçtim ve kullanmaya başladım. Ayakkabı topukları yüksek olduğu için eteğimin yırtmacı açıldı. Bacaklarım gözüküyordu ama hiç farkında değilmiş gibi davrandım. Viteslere geçirirken bazen şaşırıyordum. Eliyle elimi tutup göstermeye, yardım etmeye başladı. Elime yabancı bir erkek eli değdiğinde ilk tepkiyle irkildim, içim ürperdi. Yarım saat gezdikten sonra

               “Çok iyi gidiyorsun. Şimdi biraz mola verelim. Hadi bakalım, ödül olarak yemekler benden bugün…” dedi ve arabayı alıp güzel bir yere gittik. Ağaçlar, piknik masaları harika manzaralı bir yerdi. Arabanın bagajından mangal çıkardı. Hazırlıklı gelmiş. Güzelce ateşi yakıp  etleri  pişirmeye başladı. Ben de getirdiği malzemelerle salata yapıyordum. Çimenlerin üzerine güzel bir sofra kurdum. Oturduk ve yemeye başladık.. Cemal yeni kızarttığı bir parça eti eliyle tutup bana uzattı ve

               “İlk sen tadına bak…” dedi ve eliyle ağzıma getirip kendi verdi. Ben de ağzıma aldığımda

               “Oh, çok sıcakmış…” dedim.

               Yere serdiğimiz örtünün üzerinde oturuyorduk. Ayakkabılarımı çıkarmıştım. Çok rahat hareket ediyordum yanında.. Çok samimi olmuştuk. birbirimize şakalar yapmaya başladık. Kendimi adeta bir liseli kız gibi çok heyecanlı hissediyordum.

               Yemekten sonra kalkıp yürümeye başladık. Ağaçların, yeşilliklerin arasında dolaştık. Bir çeşmenin başına geldik. Çeşmeden sürekli akan sular geniş ve derin bir kanala dökülüyor, oradan aşağılara gidiyordu. Ben sıcaktan terlemiştim, hemen suyun yanına gidip yüzümü ensemi yıkamaya başladım, ayaklarımı çeşmenin önünde kanal şeklinde yapılmış suya soktum.

               Cemal de yanıma geldi. O da ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını suya soktu. Beni seyrediyordu. Gülerek,

               “Neden bakıyorsun öyle bana?” diye sordum.

               “Çok güzelsin, çok seksisin… Sana baktıkça bakmak geliyor içimden… Kendimi alamıyorum…” dedi. Utanmış, yanaklarım kızarmıştı iltifatlarına… Şakaya vurdum,

               “Güzel mi, seksi mi? Hangisi?”

               “Hem güzel, hem seksi… Seni şuracıkta çimenlerin üzerine uzatıp sevişesim var… Öyle güzel, öyle seksisin ki…”

               “Hadi ordan… Nerem seksi benim? Kocam bile seksi görmüyor beni, dokunmuyor bana…”

               “O kocanın aptallığı güzelim… Senin her yerin seksi… Bakışların, vücudun, bacakların, göğüslerin…” Gözleriyle sikecek gibi tepemden ayak tırnağıma kadar süzdü beni…. 

               “Terbiyesiz…” dedim gülerek…

               Avucuma aldığım suyu ona atarak ıslattım. O da beni ıslatmaya başladı. Altta kalmamak için çocuklar gibi kahkahalar atarak, ben ona, o bana su atıyorduk. İkimiz de baştan aşağıya ıslanmış, su gibi olmuştuk. Üzerimdeki elbise ıslanmış ve üstüme yapışmıştı. İncecik yazlık kumaşın altında sütyenim, külodum falan belli oluyordu.

               Cemal’in bakışlarının değiştiğini fark ettim. Gülmeyi bırakmış, gözleri ıslak elbisemin altında tüm hatlarıyla meydana çıkan vücudumda dolaşıyordu. Ben de sustum. Bakıştık. Çekindim nedense, sudan çıkmak istedim.  

               Elimi tutup sudan çıkmama yardım ederken sertçe kendine çekti, boş bulunduğumdan vücutlarımız bir birine değdi, öylece kalakaldık. Burun buruna birbirimize bakıyorduk. Cemal eğilerek dudağıma bir öpücük kondurdu. Bekledi. Benden tepki gelmeyince birden dudaklarıma yapışıp kendine çekti. Öyle ihtiraslı ve istekli öpüyordu ki karşılık vermemem elde değildi, ben de onu öpmeye başladım.

               Hafta içi olduğundan çok sakin ve şehre çok uzaktı bulunduğumuz yer, kimseler yoktu. Cemal öpüşmeyi kesip üzerimdeki elbiseyi çıkarmaya başladı. Elimi koluna tutup engel olmak istedim, dinlemedi beni… Zaten benim de engel olmaya niyetim yoktu… Bir hamlede elbisemi çıkardı.

               Üzerimde bir sütyen bir külot kalmıştım. Sarıldı sımsıkı, saçlarımdan tutup kendine çekti, vantuz gibi dudaklarıma yapıştı, öptü. Dili dudaklarımda dolaşıyordu. Sütyenimin kopçasını açıp çıkardı. Yavaş hareketlerle eğildi, çıplak, suyun serinliğiyle tüyleri diken diken olmuş, uçları kabarmış memelerimi avuçladı. Ürperen memelerimde sıcak ellerini hissettiğimde zevkle inledim. Uçlarını parmak uçlarının arasında eziyor, beni inletiyordu. Hele eğilip dudaklarının arasına aldığında bittim. Dudaklarıyla, diliyle adeta işkence yapıyordu bana…

               Sonra aşağıya indi, karnımda dolaştı dudaklarıyla… Elini külodumun iki yanından geçirip aşağıya indirdi. Karşısında çırılçıplak kalmıştım. Dizlerim titriyordu. Elimden tutup hemen oracıkta çimenlerin üzerine yatırdı. Her yerimi öpmeye, okşamaya başladı. Kasıklarımda dolaşan dudakları zevk üçgenimi fethetmeye çıktı, klitorisime dilini değdirdiğinde elektrik çarpmış gibi oldum adeta… Yalayarak, emerek beni orgazma ulaştırdı.

               Sonra ben halsiz yatarken kendisi soyunmaya başladı. Üzerindeki ıslak giysileri çıkardı tek tek… En son  külodunu çıkardı. Önündeki havaya dikilmiş penisi sert, uzun, harika bir şeydi. Dirseğime dayanmış, yattığım yerden onun soyunmasını izliyordum. Yanıma geldi, diz çöktü.

               Aleti burnumun dibindeydi. Uzanıp elime aldım, dilimle yalamaya başladım. Dudaklarımı sonuna kadar açmama rağmen hepsini alamıyordum ağzıma… Çekip bacaklarımı araladı, arasına girdi. O kocaman erkekliğini eliyle tutup amıma sürtmeye başladı. Islanmaya başlayan am dudaklarımın arasında ileri geri yapıyor, klitorisime boylu boyunca sürttürüyordu. Harikaydı, korkunç zevk alıyor, zevkten inliyordum.

               Başını dayayıp içime girmeye başladığında çığlık attım ve dudaklarıma yapıştı. Uzun aleti girdikçe giriyordu. Tamamen girdiğinde içimi doldurmuştu. Gidip gelmeye başladı ıslak kadınlığımda… Başına kadar çekip yeniden giriyor, sonuna kadar içime sokuyordu. Kasıklarımız birbirine yapıştığında vajinamın en dibimde aletinin başını hissediyordum ve müthiş zevk alıyordum. Mutluluktan uçuyordum adeta…

               “Ohhh… Harika… Hızlı… Daha hızlı…” diye çığlıklar atıyor, ellerimle yerdeki çimleri yoluyordum.

               Üzerimden kalkıp yana devrildi. Bu kez ben üstüne çıktım. Havaya dikilmiş sikinin üstüne  oturmaya başladım. Dudaklarımı ısıra ısıra başımı eğmiş, amıma girişini seyrediyordum kalın aletin… Tamamen girdikten sonra bir an durdum, tadını çıkardım içimdeki kalınlığın… Sonra oturup kalkmaya başladım. Zevk duygusu bütün hücrelerimi kaplamıştı. Ellerimi göğsüne koyup destek aldım, aletinin üstünde hoplamaya başladım. O kadar dayanıklıydı ki ben iki kez orgazm olmama rağmen o henüz boşalmamıştı.  O da alttan kalçalarını kaldırıp indiriyordu. Hareketleri hızlanmaya başladı,

               “Geliyorum…” dedi. Hemen doğrulup sikini amımdan çıkardım. Elimle tuttum, ağzıma alıp yalamaya başladım. Ne patlamaydı… Ağzıma, yüzüme püskürüyordu menileri… Ağzıma gelen bütün menilerini yutum ve dudaklarımın etrafına gelenleri yaladım. Sırt üstü yattım sonra… Sırtımızda çimenler, üstümüzde gökyüzü, ağaçlar… Cemal’e yan dönerek göğsünü okşadım,

               “Ademle Havva gibiyiz…” dedim. Elimi tutup avuç içimi öptü. Sonra dudaklarımı…

               “Evet…” dedi. Uzun uzun öpüştük. Tekrar uyarılmaya başlamıştık ki birilerine yakalanma korkusuyla daha fazla uzatmadan toparlandık, giyinip arabaya döndük. Çok güzel bir gün geçirmiştim. İçimde uyuya kalan kadınlığımı tekrar uyandırmıştı Cemal…

               Cemal’le kurs bitene kadar bu sevişmelerimizi tekrarladık. Cennetimiz olan o piknik yerinde, arabada, Cemal’in evinde… Yarı kurs, yarı, hatta daha çok sevişme derken onun sayesinde ehliyetimi aldım. Eşim araba kullanmamı görünce şaşırmıştı ve kısa bir süre içinde bana araba almak zorunda kaldı. Şimdi güzel bir Golfüm ve güzel bir sikicim var. İki yönden de mutluyum… Kocamın beni sikip sikmemesini kafama takmıyorum artık… O işi yapan bir erkeğim var.

image

          Eşimle aynı semtte, aynı okullarda büyümüştük. Birbirimizin ciddi olarak varlığını fark edene kadar ikimiz de aynı ortamda bir sürü sevgili değiştirmiştik. Sonunda arkadaşlığımız ilerledi, sevişerek evlendik ve bu güne kadar da çok mutluyuz.

          Evlenince aramızda herhangi bir sır olmayacağına dair yemin etmiştik. İkimiz de eski hikayelerimizi, kimlerle düşüp kalktığımızı, bekarlığımızda yaşadığımız çarpıcı şeylerin hepsini birbirimize anlatmıştık. Aramızda gizli hiçbir şey kalmamıştı. Kocamın eski sevgililerini, onlarla yaşadıklarını hepsini biliyordum.

          O, yaşadığı şeylerin ayrıntılarını, biraz da zamparalığından gurur duyarcasına anlatınca, hem onun zorlamasıyla, hem eski seks anılarımla tahrik olduğumdan, ki bunları yatakta anlatırdık birbirimize, ben de kocama çıktığım oğlanlarla yaptıklarım konusunda detaylara girmeye başladım.

          Anlaştığım çocuklara nasıl amıma fırça çektirdiğimi anlatırdım. En güzel kimin fırça çektiğini, sikini nasıl amımın dudaklarının arasına sokturduğumu, nasıl altmışdokuz yaptığımı, adeta o anı yeniden yaşıyormuş gibi, ballandıra ballandıra anlatırdım. Kocam da ben anlatırken otuzbir çekerdi. 

          Onun da tanıdığı ve şimdi ailece görüştüğümüz bir erkek arkadaşımın sikinin nasıl büyük olduğunu ve kalınlığı nedeniyle ağzıma almakta nasıl zorlandığımı bile biliyordu kocam… 

image

          O da bana yaşadıklarını anlatıyordu. Komşumuzun kızını, ki hala onlarla da görüşüyoruz, götten sikmesine nedense çok kızmıştım. Ben bekaretimi koruduğum gibi hiç anal seks yapmamıştım. Sadece oral olmuştu kızlığımdaki seks hayatımda…

          Yani kısacası kocamla aynı zamanda iki arkadaştık. Ama evlendikten sonra ikimiz de başkaları ile olmadık. Çok beğenip istediğimiz olunca o gece cd seyrediyor kendimizi filmdekilerin yerine koyarak fantezide birbirimizi aldatıyorduk.

          Hele Fransız bir kadınla yaşadığı bir anısı vardı ki… Zaten yatağımızı şenlendiren, fantezi olaylarımızı başlatan da bu anı olmuştu.

          Üniversite yıllarında babası bir arkadaşıyla ortak, deniz kenarında, küçük çapta bir otelin işletmeciliğini yaparmış. Kocam da okuldan sonra hem ders çalışır, hem de otelin gece katipliğini yaparmış.

          “Bu gecelerden birinde tek çocuklu Fransız bir aile geldi.” diye anlatmaya başladı kocam o yaşadığı olayı…

          “Onlara hemen otel idaresi gibi kullandığımız odanın yanındaki odayı verdim. Aile otelde yemek servisi olmadığı için, yakında bir lokantaya giderek yemeklerini yedi ve otele döndüler. Adam biraz sonra odama gelerek şarap içmek istediklerini otelin bahçesi, terası gibi bir yer olup olmadığını sordu. Ben de onları otelin terasına çıkardım.

          Arada bir yanlarına çıkıp ihtiyaçlarını soruyordum. Son çıktığımda adam beni de oturttu. Çat pat okulda öğrenebildiğim kadar lisanımla konuşup anlaşmaya çalışıyorduk ki, o ana kadar bakmak istemediğim kadına gözlerim takıldı. 

          Uzun boylu, uzun sarı saçlı bir kadındı. Üstünde içini belli eden incecik kumaşlı, önü de açılabilecek kadar açılmış kırmızı bir bluz vardı. Daracık bluzda meme uçları iyice belli oluyor, önündeki dekolte memelerinin arasına kadar inmiş ve memeleri nerdeyse görünüyordu.

          Anlaşılan o ki ben gelirken apar topar toplanmaya çalışmıştı. Eteği sütun gibi bacaklarını açıkta bırakacak kadar kısa idi ve karşımda bacak bacak üstüne atmış vaziyetteydi. Ona takıldığımı fark eden kocası, ben anlayacağım kaygısıyla direkt söyleyemeden kadına habire bir şeyler işaretler ediyordu.

          Bunun üzerine kadın kalkıp odasına indi. Biraz sonra ben de ikram ettikleri şarap kadehini bitirmiştim. Adama teşekkür edip aşağı 
inerken, üstündeki açık bluz ve mini eteğini çıkarıp pijamalarını giymiş olan kadın da tekrar terasa çıkıyordu.

          Terasa çıkan dar merdivende karşılaştığımızda, centilmen bir erkek olarak kenara çekildim ve geçmesi için yer açtım. Kadın yüzüme bakıp gülümsedi. Benimle aynı basamağa geldiğinde yanımda durdu ve başımı elleri arasına aldı, dudaklarıma yapışıverdi. Adeta yedi beni…

          Ben şaşırıp kalmıştım. Daha ne olduğunu anlayamadan öpüşmeyi kesti, beni piç gibi merdivende bıraktı, arkasını dönüp terasa gitti. Biraz sonra da benim yönetim odasının yanındaki kendi odalarına döndüler. Odadan gelen seslerden seviştikleri belliydi.

          Ben de kadının merdivenlerdeki şehvetli öpüşmesinden, yan odadan gelen sevişme seslerinden öyle tahrik olmuştum ki, çıkarmış otuzbir çekiyordum. Gözlerimi kapatmış, kulağım yan odadan gelen inlemelerde, aklım kadının dekoltesinden uçlarına kadar görünen memelerinde… Mini eteğinden kalçalarına kadar sıyrılan güzel bacaklarında… Dilimde onun dudaklarının, dilinin tadı…

          Bir müddet sonra sevişmeleri boyunca azalıp çoğalan sesler tamamen kesildi. Ben de yorulmuştum. Onlar da ben de yattık. Odamın kapısı kilitli değildi. Ben üzerimdeki mayoyla uyumuşum.  Gecenin bir vakti üzerime birinin abanmasıyla neye uğradığımı anlayamadan korkuyla uyandım. Kadın üzerime eğilmiş ve dudaklarımı öpmek üzereydi.

          19 yaşındaydım. Genelev tecrübemden başka bir kere de komşumuzun kızıyla yalap şalap, saklı gizli öpüşmüştük. Yani o gün için bütün tecrübem bu kadardı. Doğru dürüst öpüşmeyi bile bilmiyordum.

          Ama kadın çok iyi biliyordu. Öylesine aldı ki beni altına, dudaklarımı yiyor, elleri vücudumun her yerinde dolaşıyordu. Yatmadan önce iki kez otuzbir çektiğim halde sikim mayonun içinde kazık kesilmişti. Üstüme çıkmış, pijamasının üstünden o kazığa amını sürtüp duruyordu.

          Ben de elimi göğüslerine uzattığım anda pijamasının üstünü çıkarıp attı. Taş gibi göğüsleri vardı. Elimi alta uzattığımda da pijamasının altını çıkarıverdi hemen… Amının kenarlarını temizlemiş, üstünü bırakmıştı. Sarı sarı, uzun tüyleri aksesuar gibi ıslak amının üzerinde çok güzel görünüyorlardı.

          Eğildi, ellerini mayoma götürdü. Gözleri parlayarak mayomu çıkardı. İkimiz de çırılçıplaktık ve çılgın gibiydik. Hızlı bir şekilde dönüp altıma girdi. Sikimi tuttuğu gibi amına yerleştiriverdi. Ateş gibi yanıyordu. O kadar nefisti ki… Sikimi çıkarmadan iki defa boşaldım.

          İşimiz bitince kalktı, yerdeki pijamalarını eline aldı. Dudaklarımdan öptü ve elinde pijamalarıyla, çırılçıplak vaziyette kocasının yanına gitti. O gece bir kere daha geldi. Doymamıştı. Ben de öyle… Gece sabah demeden karşılık verdim, ama bu sefer bir kere sikebildim.

          Sabah kalktılar, hesabı ödeyip gittiler.  Arkalarından odayı toplamak için girdiğimde, kadının külodu yatağın üzerinde duruyordu. Ağı ıslaktı, yatağın üstüne özenle, benim için bırakılmıştı. Gecenin teşekkürü olarak…” 

image

          Bunları neden anlatıyorum?

          Yaz tatili için bir Fransız tatil köyüne gelmiştik. Etrafımız Fransız turistlerle kaynıyordu. Kolejde iyi bir Fransızca eğitimi aldığımdan etrafımızdakilerle gayet güzel anlaşabiliyordum. Kocamın anlattığı ve beni çok etkileyen, Fransız çiftle yaşadığı o güzel anı aklımıza geldi ortamı görünce… Otele yerleştiğimiz ilk gece sevişirken bacaklarımın arasında beni siken kocama,

          “İşte şimdi intikam günüm geldi aşkım…” dedim. “Rövanş sırası bende… Sen o Fransız kadınla seviştin, ben de burada Fransız bir erkek bulup sevişicem… Ödeşeceğiz. Hiç kaçarın yok, itiraz istemem”

          Benim bu sözlerim kocamı tahrik etmiş, içimde gidip gelen siki daha bir büyümüştü sanki… Hareketleri hızlanırken,

          “Ohhh… Yap karıcım… Sana bir borcum var. İtiraz etmeye de hakkım yok. Sen de siktir kendini… Ödeşelim…” diye inleye inleye içime boşaldı.

          Ertesi gün tatil köyündeki tatilimiz tam anlamıyla başladı. Akdenizin sıcağı bizi azdırıyordu. Kocamda kendine küçük gelen bir önceki sene giydiği siyah mayo vardı ve sürekli önü kabarık dolaşıyor, kalkan sikini zaptetmeye çalışıyordu.

          Bende kenarları ipli tanga bikini altı vardı sadece… Etrafta üstsüz dolaşan yabancıları görünce ben de üst giymeye gerek görmemiştim. Yani sadece amımın üstü örtülü bir durumda.

          Önceleri mayo değiştirirken belime havlu sarıyordum. Baktım, ortalıkta kaç göç yok, utanmak hiç yok, artık havluya da gerek duymuyordum. Kurulandıktan sonra havluyu bırakıp ayakta mayo değiştiriyordum. 

          Düşünebiliyor musunuz, çok kısa bir zaman da olsa plajda ayakta çırılçıplak kalıyordum. Tabi etraftaki gözler hemen bana odaklanıyordu. Bense onlara hiç aldırmadan ıslağını çıkarıp kuru bikini altını bacaklarıma geçiriyordum. Tüm serbestliğine rağmen, kocam etraftaki erkeklerin bakışlarını gördükçe,

          “Gül… Hayatım, yapma şunu…” diyordu. Ben de,

          “Aman aşkım… Sade ben mi yapıyorum? Aldırmıyorum bile bakanlara… Sen de aldırma, boş ver” diyordum.

          Yalan da söylemiyordum. Etrafta çok kişi, kadın erkek, çoluk çocuk öyle değiştiriyordu mayosunu… Soyunma kabini olmasına rağmen… Genelde yaşlılar kullanıyordu kabinleri… Kalan herkes kafasına göre takılıyordu yani… Her an uzakta, yakında, mayosunu bikinisini değiştiriveren bir kadının kadınlık organıyla, irili ufaklı penislerle burun buruna gelebiliyorduk. 

          İkinci günümüzdü. Bir aile dikkatimi çekti. Bize göre biraz daha gençlerdi. Tesadüf değilse bizim peşimizdeydiler veya en azından erkek öyleydi. Denizde de kumda da hep biz yakın olmaya çalışıyordu. Kocam da fark etmişti bunu… Aslında beni uyandıran o olmuştu. Bana demez mi,

          “İstersen fransıza am borcumu buna ödeyelim. Ne dersin?”

image

          Güneş gözlüklerinin altından baktım. Kaslı, kuvvetli, yakışıklı bir oğlandı. Yanındaki kız da fena değildi doğrusu… İçim gıcıklandı,

          “Mmmm… Tam ağzıma layıkmış. Hemen ödeyeyim aşkım” dedim.

          “Orospusun sen…  Benim güzel oruspum… Tarzan gibi herifi görünce canın çekti, değil mi? Kendini siktirmek için bahane arıyorsun” dedi, gülüştük.

          Denizde yüzerken ben bikinimin altını da çıkarırdım. Biraz açıkta yüzer, kalabalığa fazla yaklaşmazdık. Çıplak yüzmeyi çok seviyordum. Bikini altını kocama verirdim, o da kendi mayosunun içine sokar, öyle yüzerdik. 

          Azdığımızda da denizde sevişirdik. İki üç metre ötemizde insanlar yüzerken burada sevişmek ve de sikişmek korkunç zevk veriyordu. Zaten yakındakiler fark ediyordu ama onlar da aynı şeyi yaptığı için kimse aldırmıyor, kimse bize, diğer sevişenlere, öpüşenlere bakmıyordu bile…

          O gün de yine birbirimize dokuna dokuna azıp seviştikten sonra buz gibi denizde soğuyan ve sertleşen sikini, artık yanmaya başlayan sıcacık amcığıma tam yerleştirdiğinde bahsettiğim adam dibimizde bitiverdi. Kocamla öyle azmıştık ki,

          “Boş ver, duramam ben… Sikin amıma girmiş artık. Sakın çıkarma, keserim onu… Devam et…” dedim. 

image

          Ben öyle söyleyince biz sonuna kadar gittik. Adamın etrafımızda yüzmesine, bakmasına aldırmadan denizin içinde bir güzel sikiştik. 
Adam ikimizi de çırılçıplak görüyordu. Hareketlerimizi izliyordu. Bize çok güzel anlamında bir işaret yapıp yanımızda bir müddet yüzdü. Ben hala çırılçıplaktım. Adam suya dalıp çıkıyor, görmeye çalışıyordu. Kocam gülerek,

          “Dal bakalım dal, su altında ne göreceksen? Aç bacaklarını aşkım, zavallı iyi göremiyor amcığını…” 

          Ben de gülerek onun dediğini yaptım. Bacaklarımı pergel gibi açıp ona doğru döndüm, suyun altında çıplak bedenimi sergiledim Fransıza… Ben de suyun altına daldım, çıktım, biraz daha ileriye açıldıktan sonra suyun üstünde çırılçıplak sırt üstü uzanıp dinlenmeye çalıştım. Tabi, onun da yakınımızda olduğunu söylememe gerek yok.

image

          Sonunda sevişmenin verdiği yorgunluk ağır bastı. Bikinin altını kocamdan alıp giydim, denizden çıktık. Bikinimi değiştirirken adam tam karşımıza, beni önden görecek şekilde oturdu. Ben de biraz ağırdan aldım değiştirirken, kuru bikiniyi giymek için acele etmedim fazla… Ona göstere göstere bikini altını giyip oturdum.

          Bu sefer adam ayağa kalktı ve mayosunu çıkarıverdi. Değiştirene kadar o da çırılçıplaktı. Hatırı sayılır bir erkekliği vardı oğlanın… Sapsarı kıvırcık kasık kılları dibinde bir çalı kümesi gibiydi. Kalın, damarlı, iştah açıcı bir şeydi. Ben de mayo değiştirmesini ona inat, tepki vermeden, başımı başka yana çevirmeye çalışmadan, gülümseyerek, gayet rahat bir tavırla seyrediyordum. Kocam cık cık yaptı,

          “Sikseydin bari ibne…” dedi. “Şuna bak, sikini bize göstermek için yapmadığı numara kalmadı. Bizde de var oğlum ondan…”

          “Ama Sezarın hakkını Sezara ver aşkım, güzel siki var oğlanın… Yakışıklı da…”

image

          Adam mayosunu giydi, benim yan tarafımdaki şezlonga uzandı o da… Denizde sevişirken dilim damağım kurumuştu. Kocamdan içecek soğuk bir şeyler istedim.

          “Emin misin? Bu Don Juan kılıklı yanı başına çöreklenmişken gidemem bir yere…”

          “Hadi lütfen… Bu kadar insanın içinde yatırıp sikecek hali yok ya… En fazla bakar bana… Eh, ben de ona bakarım pis pis, ödeşiriz…”

          Kocam uzaklaşınca beklediğim şey oldu, yanımdaki Fransız yaklaştı. Gayet kibar bir tavırla kendini tanıttı, karısıyla tatile geldiklerini falan anlattı. Ben de kocamla ikimiz hakkında bir şeyler söyledim. Sohbete başladık.

          “Eşimle ben sizden çok hoşlandık. Candan, samimi insanlarsınız. Burada hiç tanıdığımız yok, bu kısa tatilde arkadaş olabilir miyiz Guul?” diye sordu.

          O çok sevdiğim Fransız aksanıyla uzatarak söylediği ismimi onun ağzından duyunca, başımı çevirip bana istekle bakan yakışıklı yüzüne baktım, içimin yağları eridi sanki… Uzun sarı saçları, ona çok yakışan kirli sarı sakalı, etli dudakları, mavi gözleri… Çıplak meme uçlarım kabarıverdi bir anda… Onun bakışları da benim yüzümle memelerim arasında gidip geliyordu.

          “Elbette, neden olmasın?” dedim gülümseyerek…

          “Sevindim Gul. Az önce denizde eşinizle sizi gördüm sevişirken, çok hoşuma gittiniz. Umarım rahatsız etmemişimdir.”

          “Yoo… Rahatsız olmadım. Tam aksine, beğendiğine de ben sevindim Paul”

          O arada kocam geldi yanımıza… Elindeki kadehlerden birini uzatırken,

          “Hayrola? Ben gider gitmez Don Juanla hemen samimi olmuşsunuz bakıyorum…”

          “Adı Paul aşkım… Bizden hoşlanmışlar, bizimle arkadaş olmak istiyorlarmış.”

          “Sen ne dedin peki?”

          “Olur dedim, ne diyeceğim?”  Kocam benim üzerimden uzanıp adama gülümseyerek elini uzattı, benden kaptığı bir iki kelime Fransızcasıyla,

          “Merhaba, Mert ben…” diye kendini tanıtırken bana da dişlerinin arasından Türkçe homurdanıyordu, “Başıma geleceği biliyordum zaten… Sen benim borcumu bahane edip bu yakışıklıya kendini siktirmeden durmazsın artık…”

          Onlar tarzanca konuşmaya çalışırken ben elime güneş yağı şişesini aldım. Paul hemen fırlayıp elimden kaptı ve yardımcı olayım diyerek omuzlarımdan aşağı sözde yağ sürmeye başladı. Kocamla göz göz geldik, bir göz işareti yaptı, birbirimize gülümsedik. Paul’ün yağlı elleri bedenimde kayarken yağlanıyor muydum, ikimiz sevişiyor muyduk, hiç belli değildi.

          Kocam yanımda bize bakarken benim göğüslerim adamın avuçlarındaydı. Ben meme uçlarımı ağzına alsa, emse diye kıvranırken, sanırım kocamdan çekindiğinden sadece memelerimin kenarlarından bastıra bastıra, içimi erite erite yağı süren elleri aşağı doğru indi. Parmakları bikinimin iplerinin altından geçerek okşaya okşaya dolaşıyor, bacak aralarımda geziniyordu.

image

          Kocamın ses çıkarmamasıyla iyice cesaretlenen Paul, dayanamamış olmalı ki, bir anda istekle kabaran kadınlığımı avuçlayıverdi. Neye uğradığımı şaşırdım, kasılıverdim. Offf… Böyle giderse kocamın yanında orgazm olacaktım bu yabancının elleri altında…

          Dayanamayıp birden yüzükoyun döndüm. Şimdi adamın parmaklarıyla bedenimin arasında sadece tangamın ipiyle yarım avuçluk kumaşı vardı. Ve omuzlarımdan sırtımdan inen kaygan parmakları yuvarlak, arzuyla titreyen kalçalarımın arasına girerek yağlıyordu.

          Kocama azgın ve bakire bir kızken yaptığım yaramazlıkları, şehvetimle delirttiğim oğlanları uzun uzun anlattığım fantezi-gerçek karışımı hikayeler gibi bir an yaşıyorduk. Ama bu kez olay eski bir hikaye değil, yaşanan bir gerçekti. Kocamın ilgisiz gibi görünmeye çalışan, fakat içinde tahrik kıvılcımları çakıp duran, çok iyi tanıdığım gözleri önünde olup bitiyordu olay…

          Sonunda ellenmedik, yağ sürülmedik yerim kalmayınca mecburen  yağlanma bitti. Paul istemeye istemeye yağı bana bırakıp yerine döndüğünde mayosu yırtılacak gibiydi. Benim de bikinimin kumaşının altında istekle kabaran amım yumruk gibi olmuştu. Hatta kenarından zevk suyum sızıyordu.

          Öyle istiyordum ki bu yakışıklıyı… Onun kabarıklığına gözümü diktim. Nereye baktığımı anlamıştı hemen ama ben aldırmıyordum bile… İçime nasıl gireceğini hayal ediyordum kısık gözlerimle sikine bakarken… O sırada kocam ayağa kalkarak,

          “Hadi denize girelim aşkım… Adam seni yedi bitirdi, size bakarken benim de canım çok çekti seni… Denizde bir posta daha atayım da görsün Paul efendi… Benim azgın karım yarak diye kıvranıyordur şimdi, bilirim…” diye seslendi.

          Mayosunun önünü ovuşturuyordu yanımda ayakta dururken… Ben de kalktım. Kocam bana elini uzattı, ben ona aldırmadan elimi Paul’e uzattım. O da elimden tutup şezlongtan kalktı, şaşırmıştı. Kocamın gözlerinin içine bakarak,

          “Aşkım… Ne olur bırak, buna siktireyim bir kere… Amım yanıyor… Lütfen izin ver… Dayanamıyorum…”

          “Ne? Nasıl yani? Ne diyorsun aşkım sen?” diye kekeleyen kocamın başka bir şey söylemesine izin vermeden, şaşkın bakışları altında Paul ile el ele tutuştuk. Adamı aldım, denize götürdüm. Zavallı Paul şaşkınlıkla bir bana bakıyor, bir arkamızda kalan kocama… Ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Elini çekiştirip,

          “Sen kocama aldırma… Seninle yüzmek istiyorum. Hem de kocamla yaptığımız gibi… Bizi izliyordun ya… Aynı öyle… Çırılçıplak…” dedim arzudan boğuklaşan sesimle…

          Daha su belimize gelir gelmez ikimiz de altımızdaki fazlalıkları çıkardık, elimize aldık. Biraz önce kocamla seviştiğim yerde şimdi başka bir erkekle sevişiyordum. Uzun uzun öpüştük. Dudakları şeker gibiydi. Yemeye doyamıyordum. O da derin bir Fransız öpücüğüyle ağzımın içine dalmıştı diliyle…

          Soğuk suda dipdiri göğüslerimi avuçlayıp mıncıklıyor, dillerimiz birbirini okşuyordu. Denizin içinde kaya gibi olmuş siki kasıklarıma batıp duruyordu. Aynı kocama yaptığım gibi öpüşmeyi kesmeden suda zıplayıp adamın boynuna sarıldım, bacaklarımı onun beline doladım.

          Elli metre ilerimizde kocam yattığı yerden bizi izliyordu. Ve kendinden biliyordu ki bu pozisyonda Fransızın siki içimdeydi. Öyleydi evet… Fransızın kalın ve uzun siki artık benim amımdaydı. Öyle büyük bir zevk duyuyordum ki kasılmalarımı sanırım kocam uzaktan bile fark edebiliyordu. Adam alttan minik hareketlerle amımı pompaladıkça ben aldığım korkunç zevkin etkisiyle daha sıkı sarılıyordum boynuna.

          Aniden Paul kasıldı, siki içimde daha bir büyüdü. Boşalıyordu. Ben de dayanamadım, omzunu ısıra ısıra orgazm oldum. Bir müddet denizin dalgalarıyla sallana sallana suyun içinde o vaziyette kaldık. Sonunda bitti. Bacaklarımı belinden çözüp kendimi suya attım. Müthiş bir deneyimdi doğrusu…

          Denizden çıkmadan ben bikini altımı, o mayosunu giydi. Yine el ele tutuşup yerimize gittiğimizde bu kez kocamın yanındaki şezlongta Paul’ün karısı da vardı. Birlikte ne yaptığımızı görmüştü o da… Kocam Fransızca bilmez, kadın Türkçe… Kısa bir tanışıp sessizce, konuşmadan, ikisi beraber bizim denizde nasıl seviştiğimizi izlemişler…

          Hiçbir şey söylemedik birbirimize… Ne Paul’ün karısı, ne kocam, ne de biz… Hiçbir şeye karışmıyordu Marie… Kocam da… Bütün gün denizde Paul ile birbirimize giriyor, doyasıya sikişiyor, sonra çıkıp kumda pervasızca öpüşüp koklaşıyorduk.

          Ona kocamın yıllar önce Fransız kadınla yaşadığı macerayı anlattım. Benim de kocamın borcunu ödediğimi söyledim. Hoşuna gitti, kahkahalarla güldü. Karısına da anlattı, o da katıldı bize… Biz sevişirken kocamla sık sık yalnız kalıyorlardı. Kocam sonradan anlattı, onlar da odaya gidip orda halvet oluyorlarmış.

image

          O tatil köyünde kaldığımız bir hafta boyunca benim iki kocam oldu. Geceleri kocamın koynunda bir iki kere verip onu mutlu ederken, gündüzleri havuzda, denizde Paul ile birlikte kıyasıya sevişiyorduk. Ama biz daha doyamadan, sayılı gün çabuk geçermiş, tatil bitiverdi.

          Son gecemizde diskoda dördümüz birlikte eğlendikten sonra bizim odaya gittik hep beraber… Odada hepimize bir durgunluk çöktü. Bir yandan gündüz sevişmelerin, gece eğlencenin yorgunluğu, bir yandan ayrılığın hüznü… Ben Paul’e bakıp duruyordum üzgün üzgün… Birbirimize öyle alışmıştık ki… Dayanamayıp sarıldım, dudaklarından öptüm.

          “Hey, hadi artık çocuklar…” dedi kocam neşeyle… Marie’nin elinden tutup koltuğa, yanına çekti. Biz yatakta Paul ile birlikte oturuyorduk. “Madem bu son gecemiz, yarın yok, ayrılıyoruz… Hadi Paul ile finalinizi yapın bakalım. Biz de sizi izleyelim…”

          Kalktım, ağır hareketlerle üzerimde ne varsa striptiz yaparcasına çıkarıp çırılçıplak kaldım. Üstümde sadece diskoda giydiğim yüksek topuklu iskarpinler kalmıştı. Sonra Paul’u soymaya başladım. Gömlek, pantolon çıktı. İçine çamaşır giymemişti. Siki her zamanki gibi hazır asker ayakta, benim keyfimi bekliyordu bacaklarının arasında… Bacaklarının arasına diz çöküp ağzıma aldım sikini… Yaladım, yuttum. Her yerini okşuyor, adamı inletiyordum.

          Omuzlarından bastırıp geriye yatağa yatırdım. Ben de üzerine ters vaziyette çıkıp 69 pozisyonunda adamın üstüne bindim. Paul alttan benim amımı  yalayıp yutuyordu, ben de onun güzel sikini…

          Yalamaya doyunca ters döndüm, sikinin üzerine çıktım, dudaklarımı ısıra ısıra kalın sikinin üstüne oturdum. Amım öyle ıslanmıştı ki, yağ gibi kaydı içimde, kasıklarımız birleşti. Paul’ün hiç ellemediği kıvırcık kasık kılları klitorisimi gıdıklıyordu. Oturup kalkmaya başladım üstünde…

image

          Bu arada biz sevişirken iyice azan eşlerimiz de soyunmuşlar, bizi izlerken kendilerini okşuyorlardı. Evliliğimiz boyunca ilk defa kocamın gözleri önünde yabancı bir erkekle sevişiyordum. Bunu bilmek aldığım zevki daha da arttırıyordu. Marie’nin kocama iştahlı bakışları çarptı gözüme… Seslendim, 

          “Neden siz de katılmıyorsunuz Marie? Bak, kocam bize bakıp bakıp penisini okşayıp duruyor zavallı… Hadi, başlayın siz de… Bu güzel zevki yaşayın. Hep beraber zevk alalım…”

          Kocam benim ne söylediğimi anlamamıştı ama, Marie aşağıya bacaklarının arasına kayıp sikini ağzına alınca konuyu anladı. Kısa kesilmiş saçlarını kavrayıp başını kasıklarına indirip kaldırmaya, kazık gibi olmuş sikini Marie’nin ağzına sokup çıkarmaya başladı.

          Paul altta kalmaktan bıkınca beni yana devirdi, bacaklarımı ayırıp üstüme çıktı. Kalın yarağını amıma gömdü. İnleyerek kıvrandım, boynuna kollarımla, beline bacaklarımla sımsıkı sarıldım. Güzel sikini sonuna kadar almaya çalışıyordum.

          Paul beni eze eze, yatağa bastıra bastıra pompalamaya başlarken, kocam da Marie’yi alıp yatağa, yanımıza gelmiş, domaltıp arkadan amına girmişti. O da belini sımsıkı kavradığı kadının arkasında gidip geliyordu.

image

          Dördümüzün ateşi odada çalışan klimayı yetersiz hale getirmişti. Şimdi ayaklarımı tutup bacaklarımı ikiye ayırmış, amımda gidip gelen Paul’ün geniş kaslı tüysüz göğsünde ter damlacıkları vardı. Elimi uzatıp okşadım, damlaları alıp parmağımı ağzıma götürdüm, yaladım. Bu kez o parmağını ağzıma soktu. Siki amımda gidip gelirken ben de parmağını yalayıp emiyordum.

          Paul elini araya sokup klitorisimi parmaklarının arasında ezmeye başlayınca dayanamadım, bağıra bağıra zirveye ulaştım. Ben tüm kaslarımla kasılırken Paul sikinin amımda yoğrulmasına dayanamadı, o da başını arkaya atıp inleye inleye döllerini amıma boşalttı. Üstüme yığılıp kaldı. Tüm ağırlığıyla üstümde yatan erkeğin saçlarını okşayıp bizimkileri izlemeye başladım ben de…

          Onlar da sona yaklaşmışlardı. Pençelerini Marie’nin beline geçiren kocam piston gibi gidip geliyor, kasıkları kadının ıslak kalçalarına vururken kırbaç gibi şaklamalar duyuluyordu. Yattığım yerde alttan kocamın taşaklarının klitorisine çarptığını görebiliyordum. Marie’nin gözleri kaydı, titremeye başladı. Boşalıyordu. Ardından kocam haykırarak sikini kadının amından çıkardı. Ne kadar döl biriktirdiyse kadının sırtına, beline püskürttü hepsini…

          Odadaki tek yatağın üzerinde, dört terli, yorgun beden karmakarışık çırıl çıplak serilip kaldık. Kocam kalktı, duşa girip çıktı. Mini dolaptan birer kadeh viski koydu hepimize… Yudumladık. Paul de duşa giderken Marie kocasının arkasından gitti. Kısa birer duş alıp geldiler onlar da… Ben de temizlenip odaya döndüm, bizimkilerin yanına geldim.

image

          Duşun suyu kendime getirmişti beni… Yine iştahım kabarmıştı. Yatakta uzanan Paul’ün yanına oturup sikini okşamaya başladım. Parmaklarımın arasında okşanan alet hemen dikilince yatakta yatan üç çıplak bedene baktım. Aklıma izlediğimiz porno filmlerdeki sahneler geldi

          Kalkıp yatağın diğer tarafında uzanan kocamın yanına geçtim. Bu kez onunkini ağzıma aldım. Yarı inik durumdaki siki ağzımın içinde büyümeye başladı emildikçe… Yaladım, emdim, okşadım, iyice kaldırıp sertleştirdim. Manalı manalı yüzüne baktım, o da bana bakıyordu ne istediğimi  sorarcasına…

          “Aşkım, hani ikili üçlü hayallerimiz vardı ya bizim… Sevişirken hep fantezi yapardık…”

          “Evet azgın karıcım benim… Neler planlıyorsun bakalım? Grup seks mi istiyorsun?”

          “Oh, evet kocacım…” diye yüzüne baktım şımarık, isterik lolita ifademle… “Hadi ikiniz beraber girin bana… Tost yapın aranızda… Fırsat bu fırsat… Hayalimizi gerçekleştirelim. Bir daha böyle fırsat bulamayabiliriz. Hadi… Lütfen…”

          Hareketlendik. Ben Paul’ün üstüne çıkarken kocam da kalktı, Marie’nin ağzına kalkmış sikini verdi… Paul’ün üstünde oturup kalkmaya başladım. Paul elleriyle yatağın başlığındaki demirleri tutmuş, zevkle inip kalkarken hoplayan memelerimi seyrediyordu. Başımı çevirip kocamla Marie’ye baktım. Kocamın siki sertleşmiş, damarları çıkmıştı.

          “Ohhh… Marie… Kocamın sikini güzel yala bebeğim… İyice ıslatmanı istiyorum ağzında… İşi var… Birazdan arkama, göt deliğime girecek o ağzındaki yarak… Lütfen, benim için iyice ıslat, kayganlaşsın…”

          Marie ağzında kocamın siki olduğundan konuşamadı, başını salladı anladım dercesine… Daha bir yumuldu, tükürükleye tükürükleye ağzının içinde çeviriyor, çıkarıp yalıyordu.

          Bu arada kocamın parmağını arkamda hissettim. Ağzında tükürüklediği orta parmağıyla girişimi okşuyordu. Durdum, hareketsiz vaziyette parmağının tüy gibi büzüğümün etrafında dolaşmasını büyük bir hazla hissetmeye çalıştım. Bu arada ben durunca Paul altımda pompalamaya devam ediyor, amıma girip çıkıyordu.

          Kocamın kaygan parmağı kapımı zorlamaya başlamıştı şimdi… Bir boğumu girdi, zorlanınca çıkardı, amımı okşayıp sularından aldı, tekrar ıslak parmağını arkama, bu kez köküne kadar soktu. Bekledi. İyice alışınca sokup çıkarmaya başladı. İnledim,

          “Ohhh… Çok güzel… Devam et aşkım…” Paul’e Fransızca seslendim, “Ahh… Paul… Paul… Çok güzel sikiyorsun tatlım… Kocam da arkama girecek şimdi… Oohhh… İlk defa yapıyorum bunu… Çok güzelmiş…”

          “Evet aşkım… Ama bekle Gull… Kocanın penisi girince daha da güzel olacak. O zaman zevki görürsün. Marie ile ben bunu hep yapıyoruz. Paris’te üye olduğumuz swinger kulübümüz var bizim…” Şakadan yüzüne hafif bir tokat attım,

          “Ah, eşek seni… Son gecede mi söylenir bu? Keşke ilk günden deneseydik bunu… Neler kaçırmışız meğer?”

          İki erkeğin arasında hareketsiz duruyordum. Paul alttan sikini, kocam arka deliğimden parmağını sokup çıkarıyordu. Zevkten başım dönmeye başlamıştı. Arkamdaki parmak zorlamaya başlayınca ikincinin de girdiğini anladım. İki parmak birden girip çıktı bir süre…

          Ve kocamın siki kapıya dayandı. Marie’nin ağzından çıkan ıslak alet minik deliğimi zorlamaya başladı. İki parmağın verdiği alışkanlıkla açılıp kapanan büzüğüm, kocamın sikini biraz daha rahatça alabiliyordu. Paul altımda hareket etmeyi bırakmış, kocamın sikini tamamen almamı bekliyordu.

          Marie geldi yanıma… Kocamın sikini yalayan ıslak dudaklarıyla benim heyecandan aralık duran dudaklarımı buluşturdu. Okşarcasına öptü dudaklarımı, dilinin ucuyla gezindi.

          Ne tuhaf… Daha önce hiç lezbiyen ilişki yaşamamıştım. Pek ilgi çekici gelmiyordu bana… Hatta biraz ters de bulduğumu söyleyebilirim. Ama bu gece… Öylesine azmış, kudurmuştum ki… Marie’nin ıslak dudakları öyle çekici geliyor, dudaklarıma okşarcasına temas etmesi öyle zevk veriyordu ki…

          Bir anda oldu hepsi… Kocam belimi tutup sikini götüme gömdü dibine kadar… Dudaklarım Marie’nin ağzında acıyla inlerken o saçlarımı hırsla tutup ağzımı dudaklarıyla kapattı sımsıkı, eze eze öpmeye başladı. Paul alttan elleriyle memelerimi avuçladı, parmaklarının arasında kabarmış meme uçlarımı ezerek, canımı yakarak memelerimi mıncıklıyordu. Bu arada amımdaki siki de yavaşça hareketleniyordu.

image

          Ne yapacağımı şaşırmıştım aralarında… Her deliğimden, her zevk noktamdan uyarılıyordum. Kendimi bulutların arasında gibi hissediyordum. İçimdeki yaraklar hareket etmeye, gidip gelmeye başlayınca hele, iyice bittim ben… İki erkek anlaşmış gibi senkronize bir şekilde biri girerken diğeri çıkacak şekilde gidip geliyorlar, makine gibi çalışıyorlardı.

          Marie başını aramıza sokmuş, bir benimle öpüşüyordu, bir Paul ile… Paul beni alttan pompalarken, yattığı yerden elini Marie’nin bacak arasına uzatmış, birkaç parmağını karısının amına sokup çeviriyor, başparmağıyla klitorisini eziyordu. İçindeki parmakların verdiği zevkle kıvranan Marie bizimle öpüşürken şehvetle inleyip duruyordu.

          Aynı porno film sahnesi gibiydi yaşadığımız… Hepimiz zevk alıyorduk. Hele ben… İki erkek, bir kadının arasında zevkten geberiyordum. Bu yüzden olmalı, ilk ben boşaldım dayanamayıp… Aralarından zor bela kendimi kurtarıp pestile dönmüş bedenimi yatağa attım.

          Deliklerimden çıkmış taş gibi sikleriyle kalan iki erkek bu kez vahşi bakışlarla Marie’ye döndüler. O zaten dünden razıydı. Hemen aralarına katıldı. Bu kez onu becermeye başladılar. Grup sekse alışkın kadın öyle ustaca idare ediyordu ki iki erkeği, kıskandım doğrusu…

          Erkekler hareketsiz dururken Marie değirmen taşı gibi çalışan kalçalarıyla kendini iki erkeğe siktiriyordu. Gözle takip etmek imkansız bir hızla çalkaladığı, titrettiği kalçalarıyla iki erkeği de mest etti. Kendi haykırarak boşaldığı halde hiç durmadan devam etti, amından fışkırcasına süzülen sıvıları nasıl zevk aldığının kanıtıydı. İkisini de boşaltmadan bırakmadı.

          Yatakta iki kadın, iki erkek eller kollar bacaklar birbirimize karışmış vaziyette serildik. Marie’nin bacak arasından süzülen iki erkeğin döllerini temizleyecek hali bile kalmamıştı. Ben de öyle… Klimanın tatlı mırıltısı, yaşadığımız şehvetli saatlerin üstümüzdeki yorgunluğuyla uyuyup kaldık.

Ertesi gün öğleye doğru uyanabildik. İçimizden hiç gelmiyordu ama ayrılmak zorundaydık. İstemeye istemeye vedalaştık. Birbirimizin adreslerini, telefon numaralarını aldık.

          Aradan geçen birkaç ay boyunca o dolu dolu yaşadığımız bir haftalık muhteşem tatil hiç aklımızdan çıkmadı. Telefonda, internette konuştuk, görüştük. Hayatımıza, yatağımıza renk katmışlardı karı koca… Sevişirken yatakta aramızda, yanımızda hep onların hayali vardı.

          Bu sabah kargo şirketinin kuryesi bir zarf getirdi. Paris’ten geliyordu. Merakla, yırtarcasına zarfı açtığımda, içinden vize işlemleri için ikimiz adına düzenlenmiş bir davetiye ve bir ay sonraki bir tarihe alınmış iki kişilik gidiş dönüş uçak bileti çıktı.

          Paul ve Marie Paris’te bizi bekliyorlardı.


image

image

          -“Tiyatro gösterisi bu akşam… Geleceksin değil mi?”  diye sordum nescafe fincanının üzerinden…

          -“Yetişmeye çalışırım, işler çok yoğun bugünlerde…” diye homurdandı kocam gazeteden başını kaldırmadan…

          Ayı, konuşmak için az önce yeni ısırdığı tostunu yutmayı beklememişti. Ağzını açtığında yediği tostun ayrıntılarını görmek zorunda kaldım bir an, aceleyle gözlerimi bu iğrenç manzaradan kaçırıp midemin bulantısını güçlükle bastırdım.  Artık oğlunun rol aldığı oyuna baba olarak gelmesinin şart olduğunu anlatmaya, gelmesi için ısrar etmeye gücüm kalmamıştı. İçimi çekerek omzumu silktim. On yıldır evliydim bu adamla ve biliyordum ki ne kadar dil döksem, yine bildiğini okuyacaktı. Ve hala yemek yerken konuşmaması gerektiğini öğrenememiş bir ayı ile evli olduğum gerçeğini değiştiremeyecektim.

          Kalkıp az önce okul servisine yetişmek için koşarak çıkan minik oğlumun odasını toplamaya gittim. Bir yandan da neden bu adama katlanıyorum hala diye düşünüyordum. Oğlumun pijamasını katlamak için elime aldığımda kokusunu içime çektim. İşte buydu sebebi… Oğlum… Onun mutsuz olmasına, anne babasının boşanma aşamalarını izlemesine dayanamazdım. Oğlum evdeyken kocamla tartışmıyordum bile kavgamıza tanık olmaması, etkilenmemesi için… İçime atıyordum her şeyi…

          Görücü usulü evlendiğim, 17 yaşımdayken ailemden istemeye geldiklerinde zenginliğiyle, parasıyla gözünü kamaştırdığı babamın damat diye üstüne atladığı adam, evlendikten sonra baş başa yaşamaya başladığımızda gerçek yüzünü göstermişti bana… Kadın ruhundan anlamayan, benimle vakit geçirmektense erkek arkadaşlarıyla maç, balık, kumar muhabbetini daha çok seven,  ev ve aile kavramlarını sadece ihtiyaçları maddi yönden gidermek olarak algılayan bir erkek…

          İlk evlendiğimiz dönemde bana olan ilgisi kısa zamanda alışkanlığa dönüşerek bitmişti. Hele çocuğumuz doğduktan sonra karı koca ilişkimiz iyice kötülemişti. Evde kadın var mı yok mu görmüyor, canı istediğinde ya da benim zorlamamla yatıyordu benimle… O yatma da öyle kısa sürüyordu ki daha ben ne olduğunu anlayamadan bitiveriyor, sırtını dönüp horlamaya başlıyordu.

          İlgisini çekebilmeyi denedim bir süre… Kıskandırmak istedim. Çocuk yokken açık saçık giyindim, iç çamaşırı kullanmadım. Dışarıda uzun bacaklarımı gösteren mini etekler, yırtmaçlar, dekolte bluzlar giydim. Ama maalesef, adam umursamıyor bile, tam bir kör… Genç bir kadınım. Tam seksi doyasıya yaşamam gereken bir yaştayım. Benim de ihtiyaçlarım var. Utanarak söylemek zorundayım, hem de oldukça fazla ihtiyacım var. Sürekli sekse aç olduğumdan mı abartıyorum bilmiyorum ama yabancı bir erkek elimi tutsa değişik duygulara kapılmaya başladım. Hele Kemal…

image

          Oğlumun sınıf öğretmeni Kemal… O aklıma gelince ürpererek gözlerimi kapadım. Oğlumun okulunda okul aile birliği başkanı seçilmiştim. Öğretmeni genç ve yakışıklı biriydi ve bekardı.  Toplantılarda sürekli beraber oluyorduk. Hele bu sene oğlumun okulda yapılacak gösteri ve oyun için her gün çalışmalara katılması nedeniyle daha sık görmeye başlamıştım onu… Provalara beraber gidiyorduk. Oyunun başarılı olması için sürekli ilgileniyor, giysilere, çocukların hazırlanmasına, her şeye koşturuyordum. Çocuklara oynayacakları roller ve ezberleri için yardım ediyordum. Kemal bey yanıma gelip bir şeyler söylüyor, bir şeyler istiyor, bir telaşla günlerimiz birlikte geçiyordu.

          Okulun tiyatro salonunda hazırlanıyorlardı gösteriye.. Arkada minik bir kulisi vardı. Çocukların giysileri, dekorlarla doluydu daracık yer… Etrafımızda minikler cıvıl cıvıl, onları zaptetmeye çalışırken, içeriye dışarıya gidip geliyor, şakalar yapıp gülüşüyorduk. Bir ara çocuklar ve Kemal beyin içeriye gireceği sırada ben çıkmak istedim, ikimiz aynı anda kapıda sıkıştık. Geçmek isterken bedenlerimiz birbirine yapıştı, göğüslerim onun göğsünde ezildi. Bir başka gün başroldeki çocuğa yapacağı takla hareketlerini ikimiz beraber gösteriyorduk. Dengesini kaybeden çocuğu düşmemesi için ikimiz iki yanından atılınca eli benim göğsüme geldi, straplez bluzumun üzerinden göğsümü tuttu. Çocuğu düzeltene kadar o şekilde kaldı eli… Ne yaptığını anlayınca da göz göze geldik. Ateşe değmiş gibi elini çekti. Yüzü kızardı,

          -“Şey, özür dilerim… İnanın bilerek olmadı…” dedi.       

          -“Olur böyle şeyler hocam, önemli değil, kendinizi üzmeyin…” diyerek gülümsedim. Ama içim içime sığmıyordu. Bilerek yapıp yapmadığı konusunda emin değildim.

          O günden sonra ilişkimiz değişti. Sizli bizli olmaktan çıkmıştık. Ne zaman baksam bakışlarını üzerimde yakalıyordum. Yeni yetme çocuklar gibi telaşla başını çeviriyor, kızarıyordu yakalandığında… Benim de hoşuma gidiyordu onu etkilemek… Eh, güzel kadınım ne yalan söyleyeyim… Hele artık tarz haline haline getirdiğim açık giysilerim, mini eteklerimle her görenin baktığı bir kadınım… Benden genç olmasına rağmen bu yakışıklı öğretmenin ilgisini çekmek kadınlık gururumu okşuyordu. Provalarda bana dokunuşları, güzel gülüşü, bana hayran bakışları geceleri rüyalarıma girmeye başlamıştı. Kocam yanımda yatarken, üstüme çıkıp bacaklarımın arasında gidip gelirken ben gözlerimi yumup O’nu, onunla seviştiğimi hayal ediyordum. Her gece değişik senaryolar yazıyor, kuliste, sahnede, evimde, yatağımda Kemal’le sevişirken boşalıyordum.

          Sonunda gösteriyi yaptık. Kocam başladıktan sonra geldi. Bitmesine yakın da işi olduğunu bahane edip ayrıldı. Benimse telaştan onu görecek gözüm yoktu. Çocuklar çok başarılı oldular. Diğer birkaç veliyle beraber çocuklara yardım ediyor, sahne giysilerini değiştiriyor, koşuşturuyordum. Oyun ve bizim telaşımız bitti, herkes beğendi. Seyirciler oyun sonunda alkışlarken Kemal elimden tutup unutulmaz maddi ve manevi yardımlarım nedeniyle sahneye beni de çıkardı. Utandım, yüzüm kızardı. Etrafımızdaki miniklerle beraber, Kemal’in eli elimde seyircileri selamlarken çok mutlu oldum.

          Herkes dağıldı. Oğlum dışarıda bizi beklerken biz aceleyle sahne arkasında gelişigüzel saçılmış giysileri toparladık. Son elbiseyi askılayıp yerine koyarken ellerimiz birbirine değdi. Elektrik çarpmış gibi oldum. Gözgöze geldik. Çok sevinçliydi.

          -“Her şey için teşekkür ederim Gül…” dedi o sevinçle, kollarını açıp sımsıkı sarıldı. Beklemiyordum, şaşırıp kaldım. Bir şeyler mırıldanıp sevincine ortak olmak için ben de ona sarıldım. Göğüslerim ezildi, öyle sıkıyordu beni kollarında… Traş losyonuyla karışık erkek kokusunu alabiliyordum. Daha  doyamadan da bıraktı beni… Utanmış, yüzü kızarmıştı. Benim de… Ama benim kızarıklığım utanmaktan değil, içimdeki ateştendi. Kollarının arasında biraz daha kalabilmek için çok şey verebilirdim.

          -“Şey… Özür dilerim… Sevinçten…” dedi. Gülümsedim, elimi koluna koydum,

          -“Özür dilemene gerek yok Kemal… Ben de senin kadar seviniyorum. Çok güzel oldu her şey… Beni onore ettiğin için ayrıca teşekkür ederim…”

          Gözgöze geldik bir an… Bir şeyler söylemek istedi, vazgeçti. Onun yerine ışığı kapatıp bizi bekleyen oğlumun yanına gittik. Eve nasıl döneceğimizi düşünmeyen kocamın yerine Kemal arabasıyla bizi eve bıraktı. Arabadan inip vedalaşırken elimi sıktı. Normalden biraz daha uzun tuttuğu elimi kavrayan eli ateş gibi yanıyordu..  Ürperdim. İlk kez flörtüyle çıkan bir genç kız gibi heyecanlıydım.

          Gece yatakta dönüp durdum. Kendimi o sahne arkasında Kemal ile birlikte hayal ettim. Ne sahneler kurdum… İkimiz yalnızız… Öpüşüyoruz, koklaşıyoruz… Mini eteğimi kaldırıp külodumu aşağıya sıyırıyor, kadınlığımı yalıyor… Duvara yaslayıp, bacağımı kaldırıyor… Sırtım duvarda, bacaklarım beline dolanmış vaziyette ayakta gidip geliyor içimde… Askılardaki sahne giysilerini yere atıp yatak yapıyoruz kendimize, yerde bacaklarımı açıp içime giriyor, kıyasıya beceriyor beni… Offf…. 

image

          Ertesi gün cumartesiydi, veli  toplantısı vardı. Kahvaltıda eşime, kabul etmesinden korka korka,

         “Dün çok yoruldum, veli toplantısına babası olarak sen git bugün…” dedim. Yüzünü buruşturdu,

         “Benim bugün işim var, geç geleceğim, sen halledersin… Beni uğraştırma öğretmenle müdürle… Sen git, ben oğlanı annemlere bırakırım…” dedi ve çocuğu alarak çıktı.

          Gerçekten korkmuştum kabul edecek diye… Kemal’i görecektim bugün… Yine… Yalnız kalınca sevinçle, içim coşarak banyoya koştum. Kokulu şampuanlarla küvetin içinde kendimi dinlendirip zaten her zaman bakımlı olan bedenimin her yerinin temizliğini yaptım. Pırıl pırıl, kaymak gibi olmuştum.

          Güzelleşmek için aynanın karşısına geçtim, makyajımı yaptım. Düğüne gidermiş gibi en seksi iç çamaşırlarımı, mini etekli döpiyes elbisemi, yüksek topuklu ayakkabılarımı giyip okula gittim.  Çok fazla veli gelmemişti. Sınıfta toplandık. 

          Kemal sınıftan içeriye girip bizi selamladı. Ön sırada beni görünce gözleri parladı gibi geldi bana… Çocukların minik sandalyesine oturunca mini etekli, parlak çorap giydiğim bacaklarım meydana çıkmıştı iyice… O tahtanın önünde velilerle konuşurken sık sık bana bakıyordu. Bana baktığı anlarda gözleriyle beni soyduğunu hissediyordum. Öyle ateşli bakıyordu ki,  gözlerimi kaçırmak zorunda kalıyor, sonra yeniden bakıyor, diğer velilerle konuşurken onun yakışıklı yüzünü seyrediyor, hayallere dalıyordum.

image

         Veli toplantısı bir saat falan sürdü. Herkes çıkmaya başladı. Sınıfın kapısında bir başka veli olan bayan arkadaşla sohbet ederken yanımıza geldi. İkimize birden hitap ediyordu,

        -“Bugün gerçekten sevindim geldiğiniz için, size teşekkür etmek istemiştim. Bir de sizden ayrıca bir fikir almak istedim.” Yanımdaki arkadaş,

        -“Tabi hocam, konu neydi?” diye sordu. 

        -“Yeni bir daire kiraladım da… Sizin zevkiniz güzeldir. Fikirlerinize ihtiyacım var. Ne olur, müsaitseniz bir bakmanızı isteyecektim. Bir de sizin tanıdıklarınız vardır, eşya alacaktım oturma grubu,  perde gibi… Bayan olarak bana yardımcı olursanız sevinirim” dedi gözümün içine bakarak…

        -“Tabi hocam, ne demek… Size yardımcı olmak bizim görevimiz… Tanıdığım mobilyacı ve perdeci var. Beraber gider, sizi onlarla tanıştırırım, indirim de yaptırırız…” dedim.

        Biz iki bayan okuldan çıkıp Kemal öğretmenle beraber önce mobilyacıya gittik. Oturma grubu, yemek ve yatak odası beğendik. Benim beğendiğim ve gösterdiğim takımı almaya karar verdi hemen… Perdeciye gidip perdelerin desenini de beraber bakıp seçtik. Yalnız pencerelerin ölçülerini almamış Kemal, Böyle gezerken yanımızdaki bayan arkadaşa telefon geldi,

        -“Arkadaşlar, bana müsaade… Eşim gelecek, benim gitmem lazım…” diyerek yanımızdan aceleyle ayrıldı. Kemal üzülmüş görünüyordu,

        -“Hay allah, ben de size evimi göstermek istiyordum fikir vermeniz için… Üzüldüm şimdi…” dedi. Yüzüne baktım,

        -“Neden üzüldün Kemal, anlayamadım…” dedim.

        -“Ayla hanım gittiğine göre senin evine tek başına gelmeni teklif edemem, yakışık almaz. Ona üzüldüm.” Gülerek kolunu tuttum…

        -“Aman Kemal… Dert ettiğin şeye bakar mısın? Neler de düşünüyorsun böyle sen? Neden gelemezmişim, yabancı mıyız biz? Bunca zamandır okulda birlikteyiz. Bana yabancı muamelesi yapmana kırıldım şimdi… Aşk olsun…” dedim.

        Ölçüleri almak için perdeciden metre istedik. Arabasına binip evine doğru yola koyulduk. Koltukta ona doğru dönüp oturuyordum. Göz ucuyla bacaklarıma baktığını fark ettim. Işıklarda durduğunda bana dönerek konuşuyor, espriler yapıyor, sohbet ediyorduk. İçim kaynıyordu sevinçten…

         Eve geldik. Dairesine çıktık. Fazla büyük değildi fakat manzarası mükemmeldi. Balkona çıkardı beni, deniz görüyordu ev, imbat rüzgarı esiyor, fırıl fırıl insanı serinletiyordu. Bayılmıştım.

         Biz balkondayken siparişini verdiğimiz mobilyaların geldiğini gördük. Yarım saat içinde her şey taşınmış, gardrop, dolaplar, yatak monte edilmişti bile yerlerine… Ceketimi çıkardım, askılı bluzumla odaları dolaşıp pencerelerin perde ölçülerini almaya başladık biz de…

         Yatak odasını ölçerken hayli geniş yatağa baktım yan gözle… Örtüleri yoktu, yeni alınmış ikiz yatak ambalajıyla öylesine konuluvermişti bazanın üzerine… Yatağın yan tarafında duvara monte edilen gardrobun önünde boydan boya aynalı sürgü kapaklar vardı. Ölçüleri alırken bir yandan da aklım şeytanlığa çalışıyordu. Kemal bu geniş yatakta sevişirken o gardrop aynalarında kendini de görecekti. İçim bir hoş oldu. Ürperip kendime gelmeye çalıştım.

          Salona geçtik. Koltuk takımı öylesine konulmuştu. Yerini beğenmedim, değiştirmek için üçlü koltuğun bir kenarına asıldım, yerinden oynamadı. Kemal gelip yardım etti. Koltuğun ucunu düzeltmek için eğildim, duvara doğru iterken bluzumun yakasından görünen göğüs dekolteme baktığını fark ettim.

image

            İstifimi bozmadım, tam aksine, iyice görsün görülecek ne varsa diyerek yaptığım işi uzattım. Kendimi onunla iki sevgili olarak hayal ettim. Yaramazlığım üstümdeydi yine…  İşim bitince oturup şöyle bir baktık beraber, beğendik.

           -“Of, iş yapınca susadım ben Kemal…” dedim.

           -“Mutfakta her şey var Gül…” dedi. “Ne istersen vereyim…”

           -“Yok, hayır, bu evde kadın olarak ben varım, ben yaparım…” diyerek her anlama çekebileceği bir cümle kurup mutfağa geçtim. 

           Eski oturduğu evin mutfak eşyalarını getirmiş, kullanmaya bile başlamıştı gerçekten… Birer neskafe yapmak için işe giriştim. Hiç ses çıkarmadan kenarda duruyor, beni izliyordu.

           -“Ne oldu Kemal bey? Sesiniz çıkmıyor, daldınız?” dedim

            -“Hiç… Senin gibi güzel bir bayanın elinden çoktandır bir şeyler içmemiştim… Hele bu bekar evimde, mutfağımda bana kahve yapman… Büyülendim…”  İltifatlara alışıktım ama onun ağzından duymak bir başka olmuştu.

           -“Şımartma beni lütfen…” diyebildim.

           -“Gerçek söylüyorum Gül…” dedi ve yanıma gelip omzuma elini attı. Çıplak tenimde elinin temasıyla irkildim. Az kalsın elimdeki fincanı düşürecektim. “Gerçekten yaptığın her şey için çok teşekkür ederim.”

           Bana kalsa ve biraz daha bu durum devam ederse hemen kucağına atlayacaktım. Gözlerimi kapadım bir an ve açılıp kapanan burun deliklerime o mis gibi erkek kokusunu çektim. Bu delirtici koku ve dalyan gibi erkeksi görünüşü, hemen yanıbaşımda duruşu, elinin teması beni azdırıyordu. Tüm kadınlık duyularımın ayaklandığını hissediyordum. Ama yapamadım. Onun yerine,

           -“Hadi içeriye gidelim, oturalım. Kahvelerimizi içerken ben biraz dinleneyim. Bu yüksek topuklar ayaklarımı ağrıttı. Uzun zamandır ayaktayım.” Diyebildim. İçeriye salona gittik. Yeni gelen koltuğa kendimi attım. Kahvemi yudumlamaya başladım. Ayaklarım gerçekten sızlıyordu.

           -“İstersen ayakkabılarını çıkar, rahat edersin, ayakların dinlenir…” dedi Kemal… Hemen ayağımdan çıkardım ayakkabıları, zavallı ayak parmaklarımı rahatlatmak için bacak bacak üzerine atıp eğildim, çorapların üzerinden masaj yapmaya çalıştım. Kemal gözlerini ayırmadan bana, ayaklarıma bakıyordu. Bacak bacak üstüne atınca eteğim sıyrılmıştı biraz, yine aldırmadım. Biraz sonra içeriye gitti, elinde bir plastik geniş kap ve suyla geldi. Kabı önüme koyup içini suyla doldurdu.

           -“Bu ne Kemal?” diye sordum merakla…

           -“İçeride tuzlu su yaptım. Ayaklarını sok, rahatlasın. Benim yüzümden oldu bunlar… Ayacıkların yoruldu.” dedi.

           -“Suya sokamam, ayağımda çoraplarım var.” Diye itiraz ettim. Arkasını döndü,

           -“Hadi çıkar lütfen… Bekliyorum”diyerek üsteledi. Eteğimi kaldırıp çorapları çıkardım ayağımdan… Şimdi bacaklarım bembeyaz meydandaydı. Ayağımı kabın içindeki suya soktum. Gerçekten iyi gelmişti. Suyun sesini duyunca döndü,

            -“Nasıl? Rahatladın mı?”

            -“Evet, çok iyi geldi doğrusu…”  

            -“İstersen parmak uçlarına masaj yapabilirim. Çok iyi masaj yaparım…” diyerek sağ ayağımı eline alıverdi benden yanıt beklemeden, ıslak ayağımı dizlerine kaldırıp ayak parmaklarımı ovmaya, masaj yapmaya başladı. Sol ayağım yerde,  suyun içinde, sağ dizim havada, ayağım onun kucağındaydı. Külodumu gördüğünden emindim.

image

            -“Bu güzel, minik ayakları yorduğum için özür dilerim Gül…” dedi kısık bir sesle… Parmak uçlarımı çok güzel ovalayan uzun parmaklı güçlü elleri topuklarıma yönelmişti. Oradan baldırlarıma yükseldi. Öyle güzel geldi ki… Elimde olmadan dudaklarımın arasından “Ohhh…” diye bir inilti çıktı.

            -“Nasıl, güzel değil mi?” diye sordu yine… “Haydi, geriye yaslan, tadını çıkar…”

            Parmakları dizime çıkmıştı masaj yaparak… Gözleri bacaklarımda, baldırlarımda, desenlerini ezberlercesine altımdaki tanga külodumda geziniyordu parmakları tenimi okşarken… Öylesine kışkırtıcı bir vaziyetteydik ki… Pantolonunun önünün kabardığını görebiliyordum. Benim de ondan kalır yerim yoktu. Acaba ıslaklığımı da görüyor mudur diye geçti aklımdan… Dizimden yukarıya çıktı. Engel olmaya kalkmadım. O da bunu biliyordu. Zevk alıyordum. Boğuk, her zerremi titreten erkek sesiyle konuşmaya başladı,

            -“Çok güzelsin Gül… Seni gördüğüm andan beri değişik hisler besledim. Yanlış anlama ama, sana hayranım, seni çok beğeniyorum. Zaten yanlış anlamandan korktuğum için açılamadım sana bir türlü… Tam idealimdeki kadınsın sen…”

image

            Arkaya yaslanmıştım eli mini eteğimin altına girdiğinde, zevkten geberiyordum. Konuştuklarını duyunca doğruldum, ayağımı yere bastım. O da önümde oturduğu yerden doğruldu, dizlerinin üzerinde dururken, ben otururken yüz yüze, göz göze  geldik. İkimiz de susuyorduk. Gözlerimiz konuşuyordu ve beni ne kadar çok istediğini söylüyordu gözleri… İstekle, arzuyla bakıyordu bana o gözler…

             Yavaşça dudağıma bir öpücük kondurdu. Bir daha… Gözlerimi kapattım. Çok hoşuma gidiyordu dudaklarının teması… Sonra o temas iyice arttı, dudaklarımı vahşice öpmeye başladı. Ben de onu öpüyordum. Diliyle, dudaklarıyla okşuyordu, alt dudağımı emiyordu. Öpüşürken beni yana devirdi, koltuğa uzattı boylu boyunca…

            -“Bu anı öyle bekledim ki Gül…” diyordu ihtirasla… “Öyle çok hayalini kurdum ki bu anın… Hala inanamıyorum.” diyordu sürekli…

            Telaşlı elleriyle üzerimdeki bluzu çıkardı. Kasıklarıma kadar sıyrılan eteğimi de… Kalçalarımı kaldırarak yardımcı oldum daracık eteği çıkarmasına… Sütyenim de diğerlerinin yanına fırlatıldı. Meydana çıkan çıplaklığımı seyretti bir süre… Tanga külodum vardı sadece üzerimde… Bacaklarımı sımsıkı kapatmış, kadınlığımı sıkıyordum arzuyla… Eğilip külodumu da parçalarcasına çıkardı ayağımdan… Yeni ağdaladığım, kokuladığım kadınlığıma baktı yine…

image

            -“Ahhh… Harikasın…” diye inleyerek başını kasıklarıma gömdü. Dudaklarıyla, diliyle sömürmeye başladı amımı… Bir zevk çığlığı koparıp ellerimle başını kendime bastırdım.

            -“Ohhh… Kemal… Kemal…” diye inledim.

            Amımı yalıyor, dilini sokuyordu. Öyle güzel yaladı ki fazla dayanamadım, ilk orgazmımı yaşadım. Ben kasılırken o çıplak göğüslerimi avuçlayıp sıkıyor, zevkimi daha da arttırıyordu. Sakinleşince Kemal’i kendime çektim. Gömlek düğmelerini tek tek açarken çıplak göğsünü öpüyor, kokluyordum. Gömleği fırlatıp attım. Pantolonunu da… Baksırının önünden çıkmıştı aleti, sığmıyordu küloda…

             Onu da sıyırdım. Aletini serbest, erkeğimi çırılçıplak bıraktım. Sonra da taş gibi sertleşen aleti yalayıp yutmaya başladım. Dilimle yalıyor, baştan aşağıya kadar öpe öpe taşaklarına geliyordum. Tertemiz kokan taşaklarını dilimin ucuyla, dudaklarımla okşarken sevgili öğretmenim altımda kıvranıyordu zevkle… Eşime de yapıyordum bunları sevişirken ama nedense onun gözü dışarıdaydı.

               Kemal daha fazla dayanamadı ve kalktı. Beni koltuğa oturtup  bacaklarımı araladı. Az önce ağzımdan çıkan ıslak sikini amıma dayamaya başladığında canım yandı önce… Uzun süre ilişkiye girmediğim zamanlar hep böyle oluyordu. Bir de Kemal’in siki eşiminkinden uzun ve kalındı. Çığlığı bastım dayanamayarak… Kemal de anladı zor girdiğini

            -“Ohhh… Gül… Daracıkmış amın… Harika…” diye diye sokuyordu kalınlığını içime…

             Hepsini soktuğunda mutluluktan uçuyordum. Öyle güzel bir duyguydu ki bu… Sonunda amım iyice alıştı aletine…  Zaten seks yapmaya başlamadan önce sulanmaya başlamış olan kadınlığıma rahat rahat sokup çıkarmaya başladı.

image

            Kocamın sevişmelerine benzemiyordu bu genç aygırın sevişmesi… Bir süre misyonerde gidip geldikten sonra kaldırdı, kucağına oturtturdu. Ben oturup kalkmadan o alttan vurmaya başladı amıma… O pozisyondan bıkınca beni dört ayak yaptı, arkamdan girip çıkmaya başladı. Ben bağıra bağıra sürekli bir orgazm yaşıyordum ama o hala boşalmamıştı. Direk gibi sikini sokup çıkarıyor, beni zevkten öldürüyordu. Sonunda arkamda gidip gelirken hızlanmaya başladı.

            -“Ohhh… Gül… Gül…” diye haykırırken içime boşalıyordu.

            Sormamıştı bile, öyle kendini kaybetmişti zevkten… Ben de korunduğum için umursamadım. Sonuna kadar içime boşalmasını bekledim. Döller bacaklarımdan süzülürken aygır hala gidip geliyordu. Boşalmasına rağmen sertliğini kaybetmemişti siki… Ve canım yine istemeye başlamıştı. Ama dört ayak üstünde durup kalçalarıma vurdura vurdura sikmesi yormuştu beni…

image

           Dizlerim titremeye başlayınca kalktım. Elinden tutup banyonun yolunu tuttum. Kalkık siki önünde sallana sallana beni takip etti. Ucundaki kocaman şapkasıyla keser sapı gibi görünüyordu. Hem sevimli, hem korkunç bir canavar gibiydi bacaklarının arasındaki şey…

            Banyoya gittik. Suyun altında birbirimize sarıldık sımsıkı… Sonra köpüklü duş jellerini boca edip her yerimizi köpük içinde bıraktık. Kaygan kaygan yağlı güreş pehlivanları gibi sarılıyorduk çıplak bedenlerimizle… Köpüklü sikini okşadım iki avucumun arasında, sıvazladım. Taş gibiydi avuçlarımın içinde…

            -“Dur aşkım, hemen boşalmak istemiyorum…” dedi, elimden bıraktırdı güzel sikini… Banyo bataryasına eğip köpüklü sikiyle arka deliğimi okşamaya başladı.

            -“Hayır, istemiyorum…” diyerek elimle ittim arkamdan…

            -“Mutluluğu yaşamalısın…” diyerek parmağını soktu bu kez… Sikini de amıma gömdü… Amımda gidip gelirken parmakları da arka deliğime girip çıkıyordu. Öyle zevk alıyordum ki… Artık götten sikilmek umurumda değildi. Ve o da bunu anlayınca, amımdan çıkardığı kaygan sikini parmaklarıyla alıştırdığı minik deliğime dayadı.

            -“Gevşek bırak kendini aşkım… Emin ol hoşuna gidecek sonunda… İnan bana…” diye diye devam etti işine… Gerçekten bu kez zorlanmadan başı girdi göt deliğime, sonra da yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Parmakları alıştırmıştı girişi ama kalın alet zorlamaya başlamıştı beni…

            -“Çıkar… Lütfen çıkar Kemal… Ne olursun…” diye yalvarıyordum.

            -“Birazcık sabret Gül… Lütfen… Kırma beni…” diyerek devam etti. Nefes almak için durakladığımız biir anda da sonuna kadar kökledi arkama koca yarağını…

            -“Çıkaarrr…” diye bağırmama rağmen aldırmadı.

           Bir an hareketsiz durdu bütün kalınlığıyla arkamda… Sonra hareket etmeye başladı. Yavaş yavaş çekiyor, ucuna gelmeden tekrar yavaş yavaş gömüyordu sikini… Bunu beş dakika boyunca yaptı. Öyle ki artık alışmıştım sokup çıkarmasına… Büzüğümün kaslarında, hücrelerimde onun sikinin giriş çıkışlarını hissediyordum ve zevk alıyordum artık… Üstüme eğilip köpüklü vücudumu okşayıp, memelerimi, uçlarını sıkarken ikimiz de orgazm olduk. İnleye inleye, dizlerim titreyerek boşaldık.

            Ilık suyun altında tekrar birbirimizi yıkadık, her yerimden süzülen döllerini temizledim, arındım. Yatak odasındaki çıplak yatağın üzerine çırılçıplak serildik. Yatağın naylonu sırtımda soğuk soğuk geliyordu. Bir süre o şekilde uzandık. Banyodan aldığı tek havlusuyla o beni, ben onu kuruladık, giyindik.

            -“Beni çok mutlu ettin Gül…” dedi dudaklarımı öperek… Gülümsedim, sarılıp ben de onu öptüm,

            -“Sen de beni mutlu ettin Kemal… Unutulmaz bir gün yaşattın bana…” dedim.

 

image

            O unutulmaz günün ardından bir çok gün daha yaşadık. Bir bahane uydurup buluşuyordum onunla… Öyle güzel doyuruyordu ki beni… Artık kocama seks için yalvarmama, kendimi tatmin etmeme gerek kalmamıştı. Bir gün evi boyamak istediğini söyledi Kemal laf arasında… Okul aşı nedeniyle tatildi ve o da boya yapacaktı. O gün oğlum da oyun oynamak için arkadaşının evine gittiğinden ben serbest kalmıştım. Evde yaptığım börekleri paketledim. Sevgilimin evine yollandım. Elinde boya fırçasıyla kapıyı açıp karşısında beni tulumla gördüğünde şaşırdı. Evde tek başınaydı, boyayı kendisi yapıyordu.  

            -“Seni çok özledim” dedim içeriye girerken… “Bir haftadır sevişmiyorduk gerçekten… Börekleri açıp masanın üzerine koydum. “Sana yardıma geldim aşkım… Börek de getirdim, acıkmışsındır.” O börek yerken ben çırılçıplak soyundum. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bense çırılçıplak bedenime yanımda getirdiğim paketten çıkardığım tişört ve tulumu giydim. Boyacı ustası gibi dikildim karşısına…

            -“Hayrola, çalışmaya gelmiş gibi bir halin var…” dedi.

            -“Dedim ya, sana yardıma geldim.” diyerek boya dökülen yerler silmeye başladım.

            O da yanıma geldi. Beraber yapmaya başladık. Şakalaşmalar, yüzlerimize boya sürmeler, öpüşmeler derken biz işi unutmuştuk bile… Kendimizi bir anda yerde bulduk. Boya lekelerini her yere bulaştıra bulaştıra yerde yuvarlanıyor, bir o üste çıkıyor, bir ben çıkıyordum… Deli gibi öpüşüyorduk.

             Tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye başladı. Tulumun askılarını çözdü, ayaklarımdan çekerek çıkardı. Altımda hiçbir şey yoktu ve ben yerde çırılçıplak yatıyordum. Yine amımı yalamaya başladı şapur şupur… Beni delirtiyordu bu çocuk…

image

            -“Seni çok özledim Gül…” dedi amımı yalarken…

            -“Ben de seni Kemal… Ohhhh… Seni… Dilini… Sikini… Her şeyini özledim senin…” diye kıvranıyordum altında… “Hadi sen de sikini ver bana, ben de seni yalayıp tadına bakayım aşkım… Ohhhh… Hadi….”

            Üstünde ne varsa çıkarıp attı o da… Sikini ağzıma verdi, yalamaya başladım. Dayanamaz hale gelince bacaklarımı aralayıp içime girdi. Öyle güzel sikiyordu ki, kısa sürede bulutların üstünde gezmeye başladım. Kıvranıyordum altında, kalçalarımı çalkalıyor, o vurdukça ben kendimi yukarıya atıyordum. Haykırıyordum bir yandan…

            -“Daha hızlı Kemal… Daha hızlı sik beni… Vur… Göm amıma… Sik beni… Ohhh… Çok güzel…”

image

            Yarım saat boyunca sikti beni… Her pozisyonda, odanın her yerinde… Sonunda sırtüstü yatarken amımdan çıkarıp göbeğime, memelerime attırmaya başladı. Yüzüme geliyordu spermleri, dilimle yalıyordum. Fıskiye gibi boşalıyordu üstüme… Son damlaları sikini ağzıma dayayıp yalattırdı bana… Her zaman olduğu gibi ben yalarken siki inmesine fırsat kalmadan tekrar sertleşmişti. Çevirip bir de arkamdan becerdi beni… Ne o doyuyordu, ne ben doymak biliyordum. Üç saat boyunca sikti beni her yerimi haşat etti… Deliler gibi seviştik…

            Boya işi yatmıştı tabi o gün… Banyomuzu yapıp giyindik. Kendimizi koltuğun üstüne attık yorgun argın… Başını bana çevirdi, elimi tuttu.

            -“Gülüm… Yarın annem buraya geliyor…” dedi. Yüzüne baktım. Tartmak ister gibi bakıyordu yüzüme… “Geçen hafta yoktum biliyorsun. Memlekete gittim birkaç gün ve nişanlandım. Yakında evleneceğim. Artık  sevişemeyeceğiz.” Şaşırdım, yüzüne bakıp kaldım. Üzgün bir sesle devam etti.

            -“Sana söyleyemedim bir türlü… Bugün söyleyecektim, ama sen adeta üstüme saldırınca yapamadım.” Tekrar yüzüme baktı. “Kızdın mı bana Gül?” Boynuna sarıldım,

            -“Neden kızayım Kemal?” dedim gülümseyerek, öptüm. “Sen nişanlıysan, ben de evliyim aşkım…  Bir macera yaşadık ikimiz de… Ve çok mutlu oldum kendi adıma… Biliyorum ki sen de mutlu oldun…”

            Kemal de sımsıkı sarıldı. Tekrar soydu beni… Bu kez son defa sevişecektik ve ilk seviştiğimiz koltuğun üstünde bacaklarımın arasında noktaladık yaşadığımız kaçamakları…Son olmasının bilinciyle… Tadını çıkara çıkara…

image

            Banyomuzu yapıp giyindik tekrar… Beni eve götürmek istedi. Islak saçlarla kol kola apartmandan çıktığımızda kapının önünde kocamın iş arkadaşı Sinan’la burun buruna geldik. Hayretle yüzüme bakıyordu. Islak saçlarımdan, yanımda koluma girmiş Kemal’in varlığından olayımızı anladı, bir şey söylemeden gülümseyerek geçti yanımdan…

            Kemal farkında değildi. O konuşarak yanımda yürürken başımı çevirip arkama baktım. Sinan da ileride sokağın köşesinde durmuş, bize bakıyordu. İçimden “Eyvah…” diye geçirdim. Önümüzdekigünlerde bambaşka şeyler yaşayacaktım.

            Bekleyip görelim bakalım…




loading