#seks hikayeleri

LIVE

Merhabalar ben İstanbul’dan Fırat. Eşim vefat etti ve kızımla birlikte yaşıyoruz. Normalde bu hikayelere inanmazdım ta ki başıma gelene kadar. Sitenizde azdırıcı parfüm reklamı gördüm. İlk başta inanmadım ancak denemekten zarar gelmez deyip sipariş ettim. Eve geldiğinde üzerime sıktım ancak kokusunda anormal bir şey yoktu fakat kullandığım akşam kızım bana değişik bakmaya başladı. San ki yiyecek gibi bakıyordu. Bende ona karşı öyle şeyler hiç düşünmemiştim. Biraz vakit geçtikten sonra kızım banyoya gireceğim deyip odadan ayrıldı.15 20 dakika sonra banyodan garip sesler gelmeye başladı banyoya gittiğim kapı deliğinden baktığımda kızım eliyle amını okşayıp inlediğini gördüm. Hiçbir şey yapmadım ancak kızımın o hali hiç aklımdan gitmiyordu bir yandan da kendime kızıyordum. Odaya gittim parfümden biraz daha sıktım o sırada kızım banyodan çıktı yatıyorum ben baba dedi peki kızım dedim.

O gece çok yorgundum ve uyuya kalmışım. Gece aniden uyandığımda kızım gelmiş ve benim yarağımı yalıyor. Hiç sesimi çıkartmadım sonuçta kızımın ihtiyaçları vardı ve başkasıyla gidermesinden iyiydi. Yaladı yaladı ben uyuyormuş gibi davrandım. Ancak bir süre sonra dayanamadım ve ağzına patladım. Bütün dölleri yuttu ve yarağımı peçeteyle silip odasına gitti. Ben sabaha kadar düşündüm olabilir miydi böyle şey o benim kızımdı. Sabah erkenden işe gittim eve geldiğimde kızım kırmızı çok seksi bir gecelikle kapıyı açtı. Boynuma sarıldı üzerinden belliydi iç çamaşırı giymemişti. İçeri gittim üzerimi değiştirdim. Parfümden yeniden sıktım, geldim yemeğe oturdum kızım ise bana durmadan frikik veriyordu bacaklarını açıp amını gösteriyordu bende daha fazla dayanamadım odama gidip 31 çektim boşaldıktan sonra geldim. Kızım yanıma oturdu eliyle yanlışlıkla yapmış gibi yarağıma dokunuyordu en sonunda ben dayanamadım diğer odaya gidip yeniden 31 çekmeye başladım tam o sırada kızım geldi ve

+Baba madem bu kadar azdın beraber giderebiliriz bunu

-Saçmalama kızım olmaz öyle şey

+ Baba üzerindeki koku beni azdırıyor senle yapmazsam başkasıyla yapacağım. Lütfen…

Olmaz kızım diyordum ki dudaklarıma yapıştı deli gibi öpüşüyordu. ve tüm vücudumdan öptü yarağımı deli gibi emiyordu 2 kere boşaldığım halde devam ediyordu mutfağa gitti sıvı yağ getirdi götüne ve yarağıma epeyce döktü domaldı beni sik dedi bende tabi dedim sikmeye başladım siktikçe siktim belliydi daha önce yapmamış çok dardı 10 dakika git gel yaptıktan sonra tam boşalırken kızım götüme boşal dedi kabul ettim çıkardım ağzına verdim yine kaldırdı arkadan 1 posta daha vurdum kızıma ben bittim dedim ancak kızım doymuyordu. Daha sonra devam ederiz dedim kabul etti ve gitti yattı. Bir sonraki gün işten eve sabırsızca geldim kızım devam edelim mi dedim kabul etmedi. Bende ısrar etmek istemedim. Baba kusura bakma çok fena bir koku vardı sende kokladıkça azdım dedi. Bende bir şey demedim hiç haberim yokmuş gibi. Parfümden azdığını anladım. Gittim parfüm sıktım tekrar geldim. Hiç bir şey yokmuş gibi geldim yanına oturdum. Kızım yine bana bakmaya başladı dedi ki şu kokun beni azdırıyor bende gülümsedim ne oldu fikrin değişti mi dedim evet dedi. Soyundu bende soyundum yarağımı ağzına alıp kaldırdı bir kaç sonra ben götten siktim. Ancak kızım yine doymamıştı. Sen en tatlı babasın kocacığım gibi laflar diyordu. 5 dakika sonra ben boşaldım yatakta yılıp kaldım. Kızım beni amdan sik dedi ben kabul etmedim. Eğer yapmazsan giderim ilk erkeğe siktiririm dedi ben yine kabul etmedim kızın 19 yaşındasın daha küçük olmaz dedim oda ise ısrar edince yapmak zorunda kaldım yarağımı kaldırdı ve üzerine oturdu ancak birden oturduğu için çok acıdı sanırım çığlık attı ancak bir çığlık attı ki dedim apartman başımıza toplanacak. Yavaş yavaş sikmeye devam ettim. En sonunda banyoya girdik bir postada da orda kaydım. Artık kızımla evli gibiyiz her gece sikişiyoruz. Teşekkürler bu azdırıcı parfümü sattığınız için not yalanım varsa bir daha kızımı sikemeyeyim…

Merak eden arkadaşlar için parfüm bu: http://www.ferolle.com/?ref=10559

Alıntıdır

28 yaşında, 1.65 boyunda, etine dolgun bir ev kadınıyım. Eşimle sekiz yıl önce evlendim. İlk başlarda sekste oldukça tecrübesizlik yaşadım. Kocam, sürekli seks yapmaktan ve seks yaparken de fantezi anlatmaktan hoşlanan biridir, hep grup seks hikayeleri, eşlerin değiş tokuş hikayeleri okuyup, tecavüz fantezileri kurarak benimle sevişir.  

        Bu duruma ilk başlarda çok tepkili davranıyordum. Kapalı ve muhafazakar çevrede yetişmiş olduğumdan böyle şeyleri kabul edemiyordum ve kocama kızıyordum. Kocam ise her seferinde daha bir iştahla anlatarak beni azdırmaya çalışıyordu. .

         Körle yatan şaşı kalkarmış. İlk zamanlar kocama kızmakla beraber, zamanla ben de bu fantezilerden zevk almaya başladım. Artık kocamla daha şehvetle, zevk alarak sevişiyordum. Hatta bazen benden fantezi anlatmamı istiyordu. Ben de anlatıyordum, .

         “Beni ormanda iki erkekle sikiyorsun!”, .

         “Seni başka biriyle aldatıyorum!” veya .

         “Ev sahibi  bana tecavüz etti!” gibi fanteziler. .

         Bu fantaziler ikimizin de ritmini artırıyor, vahşice sevişiyor, birbirimizi tüketircesine seks yapıyorduk. Daha önce sapık herif diye aşağılarken, artık kocamla birlikte seks sitelerine giriyor, seks hikayeleri okuyup, fantezi oluşturuyor ve onların yerine kendimizi koyarak sevişiyorduk. Ya da porno film izleyerek seks yapıyorduk.

         Bir gün kocam gece vardiyasına gitmişti. Evde yalnızdım ve seks hikayeleri okuyordum. Kapalı, türbanlı bir kadının kocasını aldatıp kapı komşusuna kendini siktirmesini okuyunca müthiş azdım. Aynı şeyi ben de yaşamak istiyordum, ama kimle ve nasıl yapabilirdim? İçinde yaşadığımız bu kapalı ortamda kime güvenebilirdim?

         Bunları düşünüp dururken aklıma o anda üst katımızda oturan, bizim ev sahibinin oğlu Mert ve onun beni her gördüğünde ilgiyle üzerime dikilen bakışları geldi. Mert evliydi ve ailecek görüşür, sık sık birbirimize gider gelirdik.

        Onun bana yönelen sikecek gibi bakışları öylesine etkilemişti ki beni, kocamla sevişmelerimizde kurduğumuz seks fantezilerine bazen onları da almaya başlamıştım. Kocama Mert'in beni nasıl siktiğini ballandıra ballandıra anlatıyor, ben Mert ile, kocam da onun etine dolgun karısıyla grup seks fantezileri kuruyorduk sevişirken…

        Bu fanteziler beni çıldırtmıştı. Kafaya koymuştum sonunda, kurduğum fantazileri hayata geçirecek, kendimi Mert’e siktirecektim. Nasıl olsa o da evliydi. Olayın sonunda bana bir kötülüğü dokunamazdı, kendisi de zarar görürdü.

         Hemen kalkıp banyoya gittim, amımı bir güzel temizledim, kaymak gibi yaptım. Duşumu aldım ve açık olmayan, fakat vücudumun tüm kıvrımlarını gösteren daracık, seksi kıyafetlerimden birini giyindim. Üst katta oturuyorlardı, onlara çıktım. Karı koca evde yalnızlardı. Geldiğim için sevindiler. Yalnız oturmamı istemiyorlarmış. Oturduk sohbet ettik. Konuşurken bir yandan da karısına çaktırmadan Mert’e frikik veriyordum.

         Bir ara karısı lavaboya gidince Mert'le göz göze geldik. Mert de farkına varmıştı frikiklerimin… Bana zaten deli oluyordu, bunu hissediyordum.  Kocamın işten ne zaman geleceğini sordu,

         “Dedim ya, gece vardiyasında, ancak sabah gelir” dedim. Sonra da gözlerine bakarak üzgün üzgün ilave ettim. “İşte hep böyleyim ben Mert, kocam işte, ben koca evde yalnızım”  

         “İstersen burada kal…” dedi. Hınzırca gülerek,  

         “Neden burada kalmamı istiyorsun?” diye sordum. .

         “Hiç… Evde yalnız başımayım dedin ya… Kadın başına… Korkarsın. Gece biri gelir evine, sonra kötü olur…” dedi. Ben de iç çekerek, dudaklarımı yalarken,

         “Keşkeee!” deyiverdim. “Hiç olmazsa canım sıkılmamış olur, yalnızlığımı giderir o gelen biri…”

         Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Tam adamı kışkırtmaya devam edecektim ki, karısı lavabodan çıkınca hemen konuyu değiştirdik. İlgisiz şeylerden bahsetmeye başladık.

         Bir süre daha oturup sohbet ettik. Karısı çay demledi, sohbet, muhabbet derken epey vakit geçirdik. Ben kalktım,evime gitmek için hazırlanırken, Mert yalnızken yaptığı teklifi karısının yanında yineledi,

         “Kızım evde tek başına ne yapacaksın? Bizimle kal bu gece… Ben kahveye gidiyorum zaten… Hanıma yoldaş olursun, uykunuz gelince yatar uyursunuz. İkiniz de yalnız kalmamış olursunuz” Karısı da atıldı,

         “Aa, ne güzel olur valla Gül… Hadi lütfen, bak misafir odası da var, rahat rahat kalırsın.” Ben yarım ağız itiraz ettim,

         “Ya, olur mu? Gecelik yok yanımda zaten…” falan diyerek bahaneler ileri sürdüm ama onlar hemen çürüttüler bahanemi,

         “Sanki çok uzakta oturuyorsun, hemen alt kattasın işte, gidip getir"  

         Sonunda beni ikna ettiler! Mertle birlikte ben gecelik getirmeye, o kahveye gitmek üzere evden çıktık. Merdivenlerden birlikte indik. Ben evime girerken Mert’e şöyle bir göz süzdüm. İçeriye tam girmeden kapıya sırtımı vererek onun gidişini izledim.

         Merdivenin altında kaybolmak üzereyken başını uzatıp bana baktı, seksi bakışlarla onu izlediğimi,  izlerken  göğüslerimi, göbeğimi okşadığımı gördü, oracıkta donup kaldı. Ben de şaşkını o haliyle bırakıp döndüm, evimden içeriye girdim. Mesajımı vermiştim.

         Geceliğimi alıp tekrar yukarıya çıktım. Biraz daha karısıyla oturduk, uykusu gelince benim yatacağım odada yatağımı hazırladı, iyi geceler dileyerek kendi yatak odasına gitti. Yanımda getirdiğim seksi geceliğimi giydim ve yatağa uzandım.

         Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. Dış kapının açılmasıyla ben de karanlığın içinde gözlerimi açtım. Epey bir süre tıkırtılar, kapıların açılıp kapanması, banyodan gelen su sesleri falan sürdü. Az sonra odamın kapısının sessizce açıldığını hissettim. Usulca gözlerimi aralayıp baktım, Mert gelmişti.

        Yine dikkatle kapatılan oda kapısının tıkırtısı, elektrik düğmesinin sesi… Kırmızı gece lambasının ışığı aydınlattı karanlığı… Yüzükoyun yatıyordum yatakta… Kısacık geceliğimin fırfırlı etekleri sıyrılmış, bacaklarım meydanda duruyor, bir bacağımı karnıma çekmişim, küloduma kadar göründüğüme eminim.

        Gözlerimi yumdum uyuyormuş gibi yaptım. Hem heyecandan titriyordum, hem de zevkten deliriyordum. Karısı uyudu mu bu adamın? Herhalde uyumuştur, uyanmayacağını düşünüyordur, yoksa odamda ne işi var? Yanıma sokuldu, fısıltıyla seslendi,

         "Gül? Uyudun mu?”

         Ses çıkarmadım. Omuzuma koyduğu eliyle hafif sarsıp sorusunu tekrarladı. Yine cevap yok. Derin soluklarla uyuyorum hesapta… Omuzumdaki elini yavaşça aşağıya indirdi. Ellerini sırtımda gezdiriyordu. .

         İnanılmaz kasılmıştım. İlk defa başka bir erkeğin eli tenimde dolaşıyordu. Nerdeyse zevkten boşalacaktım. Okşadıkça okşadı. Okşadıkça cüretini arttırdı. Sonunda usulca bacaklarımı araladı, elini geceliğimin altına soktu.

         Külodumun üzerinden önce götümü okşayıp sonra elini amıma değdirdi. Bir anda irkildim. Biraz bekledi, sonra usulca elini külodumun içine daldırıp parmağını amıma soktu. Geceliğimi belime kadar sıyırdı ve külodumu indirdi. Kıçım tüm görkemiyle önündeydi…  

         Uyuma numarasına devam ediyordum. Götümün yanaklarını öpüp sonra amımı yalamaya başladı. Zevkten bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Bacaklarımı iyice açmıştım. Sonra yalamayı bıraktı, her halde soyunuyordu, çünkü üzerimden kalkmıştı. Ne yapacağını merak ediyordum. Sonra yatak onun ağırlığıyla esnedi, ensemi boynumu yalayarak üzerime uzandı. .

         Sikini hissediyordum, arkadan amıma doğru sürttürüyordu. Sonra külodumu sıyırdı bacaklarımdan, çıkardı. Üzerimde bir tek gecelik kalmıştı şimdi, etekleri belime kadar sıvanmış… Karnımın altına bir yastık koydu, ben de biraz ona yardımcı oldum ve kıçımı geriye doğru şişirdim. Karşıdaki aynadan seyrediyordum. Loş kırmızı ışıkta beni sikmeye gelmiş çıplak kırmızı bir şeytan gibi görünüyordu. Durmadan önünde kaldırdığı sikini sıvazlıyordu. Bir eliyle amımın dudaklarını araladı ve hafifçe sikini dayadı..

         Amım iyice sulanmıştı. Dayanamıyordum, müthiş bir zevkti, bağırmak istiyordum. Usulca amım kocamın yarağından başka bir yarakla tanıştı. İçime yavaş yavaş giriyordu. Sonra bir anda kökledi. Artık dayanamadım ve .

         “Oohhh!” diye inleyiverdim. Evet, Mert artık içimdeydi. Uyumadığımı, zevk anladığımı anlamış, artık numara yapmama gerek kalmamıştı. Amımdaki tüm kalınlığıyla gidip gelmeye başlayan sikin zevkini çıkarabilirdim rahat rahat…

         Mert gittikçe ritmi arttırdı, ben de artık kendimi o ritme kaptırdım. Amıma soktukça, ben “Aaahhh! Ooohhhhhh!” sesleri çıkarıyordum…

         Sonra beni sırtüstü çevirdi, bacaklarımı ayırarak havaya kaldırdı ve orgazmdan vıcık vıcık olmuş amıma yeniden girdi. Sikerken dudaklarıma yumuldu. Ne kadar tatlı olduğumu söylüyordu durmadan. Memelerimi, dudaklarımı, boynumu hoyratça yalıyor ve ısırıyordu. .

         Ona iz bırakmamasını söyledim. Beni bir kez daha orgazma ulaştırdıktan sonra sikini amımdan çıkardı ve yalamam için ağzıma verdi. Bana yarağını yalatırken, .

         “Nasıl, yarağım hoşuna gitti mi?” diye sordu. İnleyerek, .

         “Eveeett!” dedim. .

         “İyi yala, şimdi seni götünden de sikecem!” dedi. .

         “Hayır olmaz, götümü hiç siktirmedim!” dedim. .

         “İyi ya işte, şimdi tadına varırsın, dön ve domal!” dedi. .

         Ne kadar istemiyorum dediysem de ikna edemedim, beni güzelce domalttı. Eline bolca tükürüp götüme sürdü, sonra kendi sikine sürdü. Yalvarıyordum, “Yapma!” diye, ama bir yandan da zevkten çıldırıyordum..

         Usulca yarağının başını götüme dayadı ve yüklendi. Canım çok yanmıştı ve girmemişti. Biraz daha tükürüp tekrar dayadı ve bana ıkınmamı söyledi. Ben de ıkındım. Aniden kökleyince götümde şimşekler çaktı bir anda. .

         “Yeteerr sokmaaa!” dedim. .

         Götüme kanırtıp, bir süre öylece kareketsiz kaldı. Yavaş yavaş canımın yanması zevke dönüşmeye başlamıştı. Götüme girip çıkma ritmini yavaş yavaş arttırdı. Ben de artık zevkle götümü ona ittiriyordum, ritme uymuştum ve elimle de yeniden sulanan amımı okşuyordum…

.           Bir anda götümün içine sıcak bir volkan patladığında, “Ohhhhh!” diye inlemişim. Titriyordum, ikinci kez, “Ohhhhh!” dememle ben de boşalıvermiştim. Sonra çıkıp karısının uyuyup uyumadığını kontrol etti. Gelip beni çağırdı, birlikte banyoya gittik. Yıkanırken beni bir posta da banyoda ayakta sikti ve bu sefer ağzıma boşaldı. .

         İlk defa kocamı aldatmıştım, ilk defa götüm sikilmişti ve yine ilk defa ağzıma birisi boşalıyordu. Bu gece hep ilkleri yaşıyordum. Ağzımdaki dölleri çalkaladıktan sonra aşığıma sarıldım sımsıkı,

         “Harika sikiyorsun” dedim. “Ama bak, seninle sadece fantazi olsun diye seviştim. Kocamı seviyorum. Bunların aramızda kalacağına yemin et bana…”

          “Deli misin Gül? Bir duyulacak olsa karım gebertir beni… Kayınpederin aşireti ne yapar bilmem. Güven bana canım…“ dedi. Sonra kurulanıp giyindik, beni öptü ve usulca ben odama, o kendi yatak odalarına, karısının koynuna gitti…

         Daha sonraki günlerde kendimi her fırsatta ev sahibinin oğluna siktirdim. Kahveye diye evden çıkıyor, soluğu alt katta benim kollarımda alıyordu. Evire çevire sikiyordu beni…

         Ve Mert ile kaçamaklarımızda yaptığımız her şeyi sanki fantaziymiş gibi sahne sahne, köpürterek, abartarak kocama anlattım. Kocam da müthiş zevk alıyordu anlattıklarımdan… Ben anlattıkça azıp kuduruyor, taş kesilen sikiyle bir posta da kocam sikiyordu beni…

         "Ulan karı, ne geniş hayal gücün varmış senin… İyi ki seni açmışım” diyordu bir yandan da…

         Ne diyebilirim ki… Böyle olmasını azgın kocam istedi.

Hiç hesapta olmayan bir halde yakalanmama, kocam neden olmuştu. Kapı açıldığında, salondaki geniş koltuğun üstüne yarı çıplak uzanmış, konusu erotizm yüklü bir roman okuyordum. Üzerimde elbise namına üzerime geçirdiğim kocamın geniş tişörtlerinden biri vardı ve belime kadar sıyrılmıştı. Kocamın içeri girmesini beklerken, okuduğum kitaptaki erotk sahnenin etkisiyle sulanıp kabarmış amıma parmağımı sokmuş, bir yandan heyecanla okuyor, bir yandan klitorisimi, kadınlığımın şişmiş dış dudaklarını okşuyordum.

         Kapının açılma sesini duyduğumda sevinmiştim. Şimdi kocam yanıma gelecek ve ben kitapta okuduğum sahnenin aynısını onun üzerinde deneyecektim. Bacaklarım sonuna kadar açık kocamı beklerken, onun yanında üç kişiyle beraber salona girdiğini görünce yerimden fırladım hemen ama, bunu yapana kadar her yerimi görmüş olduklarından da emindim.

         Aslında eteklerini çekiştirip durduğum üzerimdeki giysi de, ayakta dururken bile, vücudumun gereğinden çok daha fazla bölümünü adamların gözleri önüne seriyordu. Bu da hazırlıksız yakalanmamın sonucuydu tabii. Kimseyi beklemediğim için, her zaman yaptığım gibi, kocamın t-shirtlerinden birini geçirmiştim çıplak vücuduma.

     İnce ve beyaz pamuklu kumaşın, tüm bolluğuna rağmen, vücudumun olmadık yerlerine yapıştığının ve son derece seksi bir görünüm verdiğinin farkındaydım. Eteğim, ancak kalçalarımı kapatabiliyordu. Ayaklarım da çıplaktı.

          İşte bu yüzden, kocamın yanındaki üç adam şimdi gözlerini bana dikmiş, tepeden tırnağa inceliyorlardı. Öyle konuşmadan geçen birkaç saniyelik süre içinde, ben de adamları inceleyecek zaman bulmuştum. Zaten daha ilk anda, üçünün de Türk olmadığını anlamıştım. İkisi genç, biri orta yaşlıydı. Ortak yanları, hepsinin tenlerinin iyice esmer, saçlarının siyah ve kıvırcık oluşuydu. Orta yaşlı olanın, şakakları hafifçe kırlaşmıştı yalnızca. Buna karşılık, üçünün de vücutları sırım gibi adeleliydi. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, hepsi yakışıklıydılar.

         Birden oluşan elektrik dolu havayı, kocam bozdu ve hiç bir şey olmamış, sokakta karşılaşmışız gibi adamları tanıştırmaya başladı. İki gencin adı Hasan ve Abdul, orta yaşlınınki ise Ben'di. Üçü de Faslıydılar ve anladığım kadarıyla, kocam onlarla ortak bir iş çevirmeye girişmişti.

         Onları salona alıp giyinmeye gidene kadar kocamın tişörtünün açıkta bıraktığı her santimimi gözleriyle yiyip bitirdi adamlar… Yatak odasında gardrobun aynasından kendime baktığımda “adamlar sikecek gibi bakmakta haklı” diye düşündüm memnuniyetle… Aynada şuh, seksi bir kadın vardı.

        Kocamın büyük gelen tişörtü göğüslerimde neredeyse uçları görünecek kadar geniş bir dekolte oluşturmuştu. Memelerimin uçları kabarmış, kenarlarındaki pütürler bile belli oluyordu. Aşağıdaysa tişörtün etekleri kasıklarımın bir karış altına uzanıyor, uzun ince bacaklarımın güzelliğini meydana çıkarıyordu.

         Gardrobu açıp giyecek bir şey baktım. İlk elime gelen elbiseyi alıp üstüme geçirdim. Aslında bunun da az önceki tişörtten farkı sadece daha ince ve dar olmasıydı. Siyah ipek elbisenin ip şeklindeki askıları omuzlarımı ve memelerimin yarısını örtüyordu anca… O kadar inceydi ki kumaşı, sütyensiz dik memelerim ve altımdaki varla yok arası g-string külot belli oluyordu. Ve elbisem dümdüz karnımdan inip aşağıda, yuvarlak kalçalarımın bir karış altında bitiyordu. Çıplak bacaklarıma parlak incecik siyah jartiyer çoraplarımı geçirdim. Siyah topuklu terliklerimi de ayağıma geçirdiğimde tamam olmuştum. İçeriye gidebilirdim şimdi…

          Faslıların üçü yanyana, geniş divanın üstüne oturmuşlardı. Kocam da, yana düşen tek koltukta oturmuş, daha ilk andan itibaren telefonu eline almıştı. Durmadan telefon ediyor, birilerini arıyor, birşeyler konuşuyordu. Adamlara tekrar hoşgeldiniz diyerek ellerini sıktım. Divanın karşısına düşen tek koltuğa geçip oturdum. Biraz da olup bitenlerden kopuk kalmış bir halde onları izliyordum. Bu arada, kocam beni biraz aydınlatmak gereğini duymuş olmalıydı, iki telefon arasında,

         - “Adamlar çok büyük miktarda havlu ve bornoz almak istiyorlar aşkım.” dedi. “Kimseye kaptırmadan bu işi ben bitirmek istiyorum. Bu yüzden de acele ediyorum.”

          Faslı'ların kendi dilleriyle biraz Fransızca'dan başka dil bilmedikleri de, bu arada ortaya çıkmıştı. Kocamın telefondaki konuşmalarını anlamadıkları için ilgilenmiyorlardı bile. Bunun yerine, tüm dikkatlerini bana vermişlerdi. Pek de haksız sayılmazlardı hani. Tam karşılarında oturuyordum. Üst üste attığım bacaklarım olduğu gibi meydandaydı. Adamların gözlerinin, yüksek ince topuklu terliklerimin önünden görünen kırmızı ojeli çıplak ayak parmaklarımdan saçlarıma kadar her yerimde gezindiğini farkediyordum. Giderek de, bundan hoşlanmaya başlamıştım.

         Kalkıp mutfağa gittim ve kahve yapmaya başladım. Elimde tepsi geri döndüğümde, içeride hiç bir değişiklik olmamıştı. Kocam hala telefonla konuşuyordu. Elimdeki cezve ve boş fincanlarla dolu tepsiyi salonun ortasındaki alçacık, dekoratif sehpanın üzerine bırakıp tekli koltuğun ucuna iliştim. Sonra doldurduğum ilk fincanı, karşıdaki divanın sağ başında oturan Hasan'a uzattım. Bunu yaparken, aradaki mesafe nedeniyle iyice uzanmak zorunda kalmıştım.

          Birden, adamların üçünün de gözlerinin alev alev yanmakta olduğunu farkettim. Altı göz birden, kasıklarımda kitlenmişti. Hafifçe gözlerimi indirip onların bakışlarını çekenin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Zaten kısacık olan eteğim, ben kahve vermek için uzanıp eğilince iyice sıyrılmıştı, bacaklarım aralıktı ve bacaklarımın arası kasıklarıma kadar, minicik string küloduma kadar görünüyordu.

           Ki o minicik külodun da ıslak kadınlığımın dudakları arasında kaybolduğunu adım gibi biliyordum. Yani yok farzedebilirdim onu. Aslında hemen toplanıp kalkmam, en azından verdiğim frikiği bir şekilde kapatmam gerekiyordu ama, sanki bir şey bana engel oluyordu, çivilenip kalmıştım.

         Faslılar'ın bakışlarının amımı yaktığını hissediyordum. Elimde olmadan bacaklarımı biraz daha araladım. Sonra da, pozisyonumu değiştirmeden, diğer fincanlara da kahve doldurmaya başladım. İnadına ağırdan alıyordum. Adamların her şeyimi görmelerini istiyormuş gibiydim sanki. Sonunda, fincanları onlara uzatmaya başladığımda, birden daha da heyecanlandım. Üçünün de pantolonlarının önünde, kolaylıkla fark edilebilecek kabarıklıklar meydana gelmişti.

         İkram bitince, kendi fincanımı alıp koltuğa normal şekilde oturdum. Kahvemi içerken, vücudumun ateş gibi yanmaya başladığını fark ettim. Önce karnımın içinde başlamıştı yanma… Sonra biraz aşağıya, kasıklarıma inmiş, sonunda da, tüm vücuduma yayılmıştı. Son derece tahrik olduğumu, içimi güçlü bir sikilme isteğinin kapladığını hissediyordum. Gelsinler, beni kucaklarına alsınlar, sikilmek için yanan amımı, her yerimi okşasınlar istiyordum.

         Göz ucuyla kocama baktım. Hala telefonla konuşuyordu ve olup bitenlerin farkında olmadığı belliydi. Kahvemi bitirip, fincanı sehpadaki tepsinin içine koydum ve yeniden arkama yaslandım. Artık bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçmiştim. Onun yerine, bacaklarım hafifçe aralık oturuyordum Faslılar'ın karşısında.

        Yine üçünün de gözleri üzerimdeydi ve artık, bundan tanımlanamaz bir haz almaya başlamıştım. Sanki kontrolümü elimden kaçırmış gibiydim. Bakışlardan tahrik oldukça, bacaklarım biraz daha aralanıyordu. Sonunda, yine amımı göstermeye başladım adamlara. Üstelik şimdi, şişmiş ve sulanmıştı da amım. Acaba bunu farkedebiliyorlar mıydı?

          Faslılar'ın aralarında bir şeyler konuştuğunu duyuyordum ama, konunun kendim olabileceğinden başka bir tahmin yürütemiyordum. Artık yalnızca ayak parmaklarımın uçları değiyordu yere. Dizlerim, elinde değilmiş gibi hareket etmeye, ritmik hareketlerle hafif hafif açılıp kapanmaya başlamıştı. İşin sonunun nereye varacağını bilmiyor, düşünmek de istemiyordum. O andaki durumdan zevk alıyordum ve bundan şikayetçi değildim.

         Adamları da mahvetmiştim. İçlerinde en kötü durumda olan, sol başta oturan Abdul'dü. Kalkıp pantolonun önünü çadır gibi kabartmış olan sikini saklayabilmek için sürekli çaba harcıyor, öne doğru eğilip, dirseklerini dizlerine dayıyordu. Diğerlerinin durumu da pek farklı değildi.

          Bütün bunları görmek de, ayrıca tahrik edici geliyordu bana. Memelerimin uçları da sertleşmiş, ince kumaşın altından birer düğme gibi görünmeye başlamışlardı. Kendimi olup bitenlere öylesine kaptırmıştım ki, kocam yerinden kalkıp içeriye giderken, bana yanına gelmemi işaret ettiğinde canım sıkıldı. Ama herhalde söyleyeceği şeyler vardı kocamın.

        Yerimden kalkarken eteğimi biraz daha açmaya dikkat ettim. Sonra beni dikkatle süzen üç çift gözü üstümde hissederek, ince ipek elbisemin eteklerini uçura uçura, yüksek topuklarımın üstünde kalçalarımı sallaya sallaya içeriye, kocamın yanına gittim.

         - “Benim Bursa’ya gitmem lazım.” diyordu kocam. “Orada birini buldum ve eğer anlaşabilirsek, bu iş tamam demektir. Ama önce gidip tek başıma konuşmam lazım onlarla. Bunların malı görmeleri için birkaç kilo numune gibi bir şeyler getirip göstermem lazım. Yol gidiş-geliş 4 saat sürer. En az 3 saat de orada kalırım. Şimdi saat 5. Yani gece 12'de filan dönmüş olurum. Şimdi sen bu Faslılar'ı oyalamaya bak biraz. Sakın bir yere kaçmasınlar e mi?”

         İşte bunu hiç beklemiyordum. Baştan beri adamların çekip gideceğini ve kocamla yalnız kalacağımı varsaymıştım ve şimdi tam tersi bir durum çıkıyordu ortaya. Bu kadar zamandır tahrik olup durmuştum. Adamlar gidince kocamla sikişmek istiyordu canım.

         Şimdi hem bunu yapamayacaktım hem de o kadar bacaklarımı, amımı, kabaran memelerimi, kısaca açabileceğim nerem varsa hepsini göstere göstere tahrik ettiğim adamlarla evde yalnız kalacaktım. İşte bunu yemiyordu gözüm. Onları baştan çıkarmak için şimdiye kadar elimden gelen her çılgınlığı yapmıştım.

         - “Yani beni bunlarla yalnız mı bırakacaksın?” dedim kocama.

         - “Ne var ki bunda?”

         - “Ne var diye soruyorsun. Elin çam yarması araplarıyla karını evde bırakıp gidiyorsun.”

         - “Eee?”

         - “Ne eee? Sikerler diye korkmuyor musun? Nasıl yiyecek gibi bana baktıklarını görmedin mi?”

         - “Ya tatlım, biliyorum, biraz alışılmadık bir durum… Senin gibi seksi orospuyu bu adamlarla yalnız bırakmamam gerek… Ama ne olmuş? Biraz baktılar işte. Yemediler ya… Ben gelene kadar biraz daha bakarlar, işte o kadar. Ayrıca işime de gelir yani. Böylece işi kaçırmamış olurum.”

          Sonra tekrar salona döndü kocam. Peşinden gittiğinde onu, Ben'le konuşurken buldum. Faslılar, kocamın anlattıklarını dinleyip, bir süre kendi aralarında konuştular, sonunda yaşlı Ben başını sallayarak onay verdi kocama. Yanından geçerken, kıçıma hafif bir şaplak atıp kapıya yürüdü kocam. Dışarı çıkmadan da dönüp;

          - “Hadi ben gidiyorum.” dedi. “Bırak biraz daha seyretsinler seni. Böylece zaman daha çabuk geçer. Olacağını zannetmiyorum ama, çok olumsuz bir durum olursa cep telefonun elinin altında dursun. Hem… Hem ayrıca gördüğüm kadarıyla, senin de hoşuna gidiyor. Adamların karşısında nasıl oturduğunu ben de gördüm. Göstermediğin yerin kalmadı gibi…” Güldüm ben de… Cilvelenip kocama sarıldım.

         - “Demek fark ettin kocacım? Ne yapayım, sen adamları habersiz getirince, nasıl olsa o halimle gördüler deyip devam ettim ben de… Kızmadın ya?”

         - “Merak etme sevgilim… Kızmak ne demek? Adamlardan bir sürü para kazanmak üzereyim. Benim güzel karıma biraz bakmalarından ne çıkar ki? Hadi ben gidiyorum. Konuştuğumuz gibi karıcım… Adamları ben gelene kadar oyala… İkramda kusur etme. Yedir, içir. Nasıl oyalayacağın sana kalmış. İster otur konuş, ister teşhir oyununa devam et. ”

         Sonra dışarı çıkıp, kapıyı arkasından kapadı. Bir anda, Faslılar'la başbaşa kalıvermiştim. İnanamıyordum. Pezevenk kocam, çok paranın kokusunu alınca beni bu azgın heriflerin yanında bırakıp gidivermişti. Ne olup biteceğini bilememenin getirdiği huzursuzluk ve hafif bir korku kaplamıştı içimi. Ama yüzümü Faslılar'a dönüp, üzerimde sabitleşmiş üç çift gözle tekrar karşılaşınca, işler değişti.

         Gerçekten de “siker gibi” bakıyordu adamlar. Biraz zaman kazanabilmek için, yeniden mutfağa gittim ve viski bardaklarıyla buz kovasını hazırlamaya koyuldum. Biraz alkolün hiç de fena olmayacağını düşünüyordum.

         Tekrar salona döndüğümde, Faslılar'ın üçüne de viskilerini verdim ve bir elimde iyice doldurduğum viski bardağı, geçip tekrar koltuğa oturdum.

          Şimdi oldukça ilginç bir durum çıkmıştı ortaya. Bir tarafta ben, öbür tarafta yanyana sıralanmış üç Faslı, karşılıklı oturuyorduk. Herkeste dil zorluğu vardı ve bu nedenle aramızda bir diyalog da yoktu. Bunun yerine elektrik ve seks yüklü yıldırımlar uçuşuyordu havada. Kocam gittiğinden beri, daha da belirginleşmişti bu durum.

          Kendimi, bir seks kulübünün sahnesinde, müşterilerin aç bakışları önünde oturuyormuş gibi hissetmeye başlamıştım. İşin garibi, bu son derece hoşuma gidiyordu. Kocam gittiğinde duyduğum huzursuzluk artık iyice kaybolmuş, yerini yeni bir iç gıcıklanması almıştı.

         Elimdeki viski bardağının neredeyse yarısını, bir dikişte içiverdim. Alkolün her zaman olduğu gibi beni azgınlaştıracağını biliyordum gerçi ama, zaten bunu istiyordum da… Madem ki bu adamlarla başbaşa 7 saat geçirecektim, o zaman keyfini çıkarmalıydım.

         Sonra yeniden koltuğun arkasına yaslandım ve Faslılar'ın değdiği yeri sanki yakan bakışları, ayak parmaklarımdan kasıklarıma kadar her yerimde gezinirken, düşünmeye başladım.

         Ne olabilirdi ki, en çok? Faslılar dayanamayıp, sonunda sikmeye kalkarlar mıydı acaba? Acaba tek tek mi gelirlerdi üstüme, yoksa hepsi birden mi? Hepsi birden nasıl olacaktı ki? Şimdiye kadar hiç üç erkekle birden sikişmemiştim. Olabilecekleri gözümün önünden geçirmeyi denedim. Düşüncesi bile tahrik ediciydi doğrusu. Kimbilir nasıl sikerlerdi beni.

          İçimi, tanımlanamaz bir sikilme isteğinin kapladığını hissediyordum. Viskimin geri kalanını da kafama dikip, bardağımı yere koydum ve uzanıp orta sehpanın üzerinde duran viski şişesini aldım. Bu arada bacaklarımı iyice aralamıştım tabii… Adamların yine amımı görebildiklerini farkediyor ve bundan giderek artan bir zevk alıyordum.

         Sonra Abdül'ün de viskisini bitirmiş olduğunu görüp onun bardağını almak üzere uzandım. Parmaklarımız bir an için birbirine dokunmuş ve bu üzerimde elektrik çarpmasına benzer bir etki yaratmıştı. Kendi viski bardağımı yere, ayaklarımın dibine koyup Abdül'ün bardağını da doldurdum ve tekrar ona uzattım.

        Yine dizlerim iyice aralanmış, amım ortaya çıkmıştı. Gözlerimi, Faslı'nın gözlerine dikmiştim. Ama o, aşağıya, doğrudan amıma bakıyordu büyülenmiş gibi. Aynı anda ayağım çarpıp, viskimi deviriverdim.

          Mutfağa, halıyı silebileceğim bir bez almaya giderken “bu aptal kazanın işi böldüğünü” düşünüp kızıyordum ama, geri dönerken bir şeytanlık geliverdi aklıma. Nedense bir tutukluk vardı Faslılarda. Onları bundan kurtarmam gerekiyordu anlaşılan. Sikişmek dururken, karşılıklı aptal aptal oturup, her an daha çok tahrik olmanın ne gereği vardı ki. Artık öldürücü darbeyi vurmanın zamanıydı galiba. Adamlara öyle bir şey göstermeliydim ki, ne istediğini açıkça anlasınlar.

          Elimdeki bezle, Faslılar'ın tam önünde ve arkam onlara dönük olarak, halıya diz çöktüm. Sonra öne eğilip, silmeye başladım. Bakmıyordum bile arkaya. Ama meydana gelen sessizlikten, onların canına okuduğumun da farkındaydım.

         Koltukta otururken hep amımı göstermiştim onlara. Şimdi ise, vücudumun en güzel yerlerinden birini, götümü seyrettiriyordum. Eteğimin, neredeyse belime kadar sıyrıldığının farkındaydım. Kalçalarım, olduğu gibi meydandaydılar.

          Faslılar'ın gözlerinin, g-string külodun saklayamadığı, artık iyice sulanıp şişmiş olan amımda, hemen onun üzerinden göz kırpıp duran götümün deliğinde çılgın gibi dolaştığını neredeyse hissediyordum. Aralarında hızlı hızlı bir şeyler konuştuklarını duyuyor, hiç acele etmeden kalçalarımı iki yana sallaya sallaya halıyı silmeye devam ediyor ve bekliyordum. Belki de, adamlardan daha çok ben heyecanlanmış, ben tahrik olmuştum. Öylece kendimi onlara seyrettirirken, belim gelebilirdi.

         Arkamdaki hareketlenmeyi fark ettiğimde gerçi bunu belli etmedim ama, heyecanım da son kertesine çıktı. Artık isteğimin gerçekleşmek üzere olduğunun farkındaydım.

         Birden iki pençe gibi el, kıçımın yuvarlaklarını avuçlayıp birbirinden ayırıverdi. Aynı anda da, alev alev yanan bir sikin amımın dudaklarına değdiğini hissedip titredim. Sonra kıçımı biraz daha havaya kaldırıp, iyice öne eğildim ve beklemeye başladım.

          Tek bir hareketle, külodumu pençeleriyle tutup kopardı ve heyecanla, titreye titreye bekleyen amıma sikini dibine kadar bir anda soktu arkamdaki Faslı. Neredeyse çığlığa benzeyen bir inlemeyle koyverdim kendimi. Amım bir anda dolmuştu. Kocaman bir şey olmalıydı Faslının siki. Birden belim gelmeye başladı. Gözlerimi kapayıp, kendimi artık amıma girip çıkmaya başlayan sike bıraktım.

         Arkamdakinin kim olduğunun, beni kimin siktiğinin bile farkında değildim. Üç Faslıdan biriydi işte. O anda önemi olan tek şey sikilmekti ve adam gerçekten güzel sikiyordu beni. Az önce kalçalarımı avuçlayan eller şimdi belime kaymış, iki yanından sımsıkı tutmuştu. Sik içimden çıkarken, sanki tüm iç organlarım da dışarı çekiliyormuş gibi bir duyguya kapılıyordum. Sonra birden yeniden, dibine kadar giriyordu ve beynimde şimşekler çakmasına neden oluyordu. Tekrar boşalmaya başladım.

          Adam boşalmama rağmen, hala sikmeyi sürdürüyordu. Gözlerimi aralayıp, aşağıdan kasıklarıma doğru baktım. Görebildiklerim, koyu renkli bir çift kıllı bacak ve Faslı'nın torba gibi sarkan, hareket ettikçe sallanan ve her geçirişinde amımın kıllarına yapışan kocaman taşakları oldu. Yalnızca taşakları seyretmek bile, son derece tahrik ediciydi. Yeniden belimi gelebilirdi her an. Elimi uzatıp, adamın taşaklarını avuçladım. Vücudu birden kasılıverdi Faslı'nın. Aynı anda amımda yangın çıkmış gibi oldu. Birbiri ardına içimde fışkıran yakıcı bel dalgalarını hissetttiğim anda, ben de orgazm olmaya başladım. Küçük titremelerle, halının üstüne yığıldım.

          Kendime gelmeye başladığımda, çeşitli eller dolaşıyordu üstümde. Memelerim, bacaklarım, kalçalarım okşanıyordu. Hafif dönüp gözlerimi açtım ve kendimi, Ben'le Hasan'ın arasında yatıyor buldum. İkisi de çıplaktı. Sonra, tıpkı onlar gibi çıplak olan Abdul'ün divanın üstünde otuduğunu ve viskisini yudumladığını farkettim. Demek ki onu bu kadar güzel siken Abdul olmuştu. Bu arada Ben, tuttuğu gibi üstümdeki tek giysiyi de yırtarcasına çıkarttı. Artık dördümüz de çırılçıplaktık.

          Dört elin birden her yerini mıncıklamasına kendini bırakmış, iki yanımdaki Faslılar'ı inceliyordum şimdi. Ben, Hasan'dan en az yirmi yaş büyük olmalıydı ama, vücudunda hiç bir sarkma belirtisi görünmüyordu. Aksine, sırım gibi adaleliydi. Siki de alabildiğine uzun ve tüm vücudu gibi, zeytin rengiydi. Bir yay gibi, göbeğine doğru kıvrılmış duruyordu. Başı kocamandı. Hasan'ın siki de en az Ben'inki kadar uzun olduğu gibi, üstelik çok daha kalındı.

          Ellerimi iki yanıma uzatıp, sikleri sımsıkı kavradım. İkisi de ateş gibi yanıyordu sanki. Bu arada Hasan memelerimi yalamaya başlamış, Ben de kocaman açtığı ağzını dudaklarıma yapıştırıp emmeye girişmişti. Aralarında eridiğimi hissediyordum. Sonra Ben, amımı da okşamaya başladı. Alabildiğine açık, alabildiğine sırılsıklamdı amım. Faslı'nın parmağı, bir anda içime kayıvermiş, beynime küçük elektirik dalgaları göndermeye başlamıştı. Kalçalarımı oynatıyor, belim kıvrılıp, bükülüyordu.

         Sağ memem Hasan'ın bir vantuz gibi emen ağzının içinde, neredeyse kaybolmuştu. Dudaklarım, Ben'in ağzının içinde dolaşan dilini sımsıkı sardı ve deli gibi emmeye başladım. Tıpkı bir siki emer gibi emiyordum adamın dilini. O kadar güzeldi ki. Bir taraftan da iki elimdeki sikleri okşuyordum. O korkunç zevk kasırgasının yine yükselmeye başladığını hissettim. Hele Ben'in amıma girip çıkan, klitorisimi bastıra bastıra okşayan kalın parmağına ikinci parmağını ilave edişi, sokup çıkarırken aynı anda arka deliğimi de okşamaya başlaması delirtti beni. Tekrar sarsılmaya, boşalmaya başladım.

          Sonra bir anda kendimi Ben'in önünde domalmış buluverdim. Amımın dibine kadar geçiriverdi Faslı. Kalçalarım, artık bir dansözünki gibi dalgalanmaya başlamıştı. Sanki adamın sikini içimde kırmak, dibinden koparıp almak istiyormuş gibiydim. Hasan da önüme gelmiş, dizlerinin üstünde doğrulmuştu. Koca sikini dibinden tutmuş, gözümün önünde sallıyor, zaman zaman gözlerime, burnuma, yanaklarıma hafif hafif vuruyordu. Ağzımı açıp bekledim. Genç Faslı sikinin başını dudaklarımın arasına soktuğunda da, hırsla emmeye başladım. Gerçek bir siki emmek, çok daha güzeldi.

         Ben, artık sikini sokup çıkarmaya başlamıştı. Önceleri yavaştı hareketleri ama, giderek hızlanmış, sonunda tıpkı bir piston gibi sikmeye başlamıştı. Hasan da, sikini ağzıma sokup çıkarıyor, neredeyse aynı hırsla beni ağzımdan sikiyordu şimdi. İki sikin arasında mahvolmuştum. Tüm benliğimle sikilmenin zevkine varıyordum.

         Sonra Ben götümle oynamaya başladı. Daha parmağın ilk dokunuşunu hissettiğim anda zevkten çıldırdım. Faslı, kalın parmağını arka deliğime sokuverdi yavaşça. Delirecektim neredeyse. Kalçalarımı amımdaki sikle, götümdeki parmağın üstüne deli gibi bastırıyordum. Hasan da, ağzımı sikmeyi sürdürüyordu bu arada. Hareketleri de daha da hızlanmıştı şimdi. Çok geçmeden belini getireceği belliydi. Bir taraftan da buna hazırlamaya çalışıyordum kendini. Genç Faslı'nın belini, ağzımın en dibine, gırtlağıma fışkırtmasını bekliyor, bir damlasını bile kaçırmadan hepsini yalayıp yutmak istiyordum.

         Bu arada Ben'in hareketleri de iyice hızlanmıştı. Onun da belini getirmek üzere olduğunu anlıyor, dikkatimi ne tarafa vereceğimi bilemiyordum. İlk patlayan Ben oldu. Rahmimin ağzında fışkıran ilk salvoyu hissetiğim zaman, bütün vücudum titremeye, dalgalanmaya başladı. Sanki karnımın derinliklerinde bir dinamit patlamış gibiydi. Sonra da Hasan giriverdi devreye ve tohumlarını ağzıma boşaltmaya başladı. Daha da hırsla emmeye başladım o zaman Faslı'nın sikini. Yarı baygın yığılıp kalana kadar da emdim, emdim, emdim…

         Şimdi hepimiz halının üstünde, daire şeklinde oturmuştuk. Herkes çıplaktı. Faslılar yeniden doldurdukları bardaklardan viskilerini yudumluyorlardı.

         Halimden memnundum. Kocam gideli daha 2 saat olmuştu ve bu hesaba göre, önümüzde daha beş saat zaman vardı. Gerçi hala tam bir diyalog yoktu adamlarla aramızda ama, yaşadıklarım, olaya bambaşka bir hava getirmişti artık. İlk baştaki o “ne olacağını bilememenin getirdiği” gerilim de, tümüyle eriyip gitmişti.

         Buna karşılık kadınlığım yine yanmaya başlamıştı. Canım, yeniden sikilmek istiyordu. Ama artık bunun için numara yapmama, Faslılar'ı baştan çıkaracak yeni şeyler bulmama gerek kalmamıştı. Elimi uzatıp amımı okşamaya başladım. Kelimenin tam anlamıyla vıcık vıcıktı amım. Faslılar'ın belleri kendi am sularıma karışmış ve sadece amımı değil, tüm kasıklarımı sırılsıklam ve kaygan bir hale getirmişti.

          Birden yeni bir sessizlik oluşmuştu hepimizde. Elimi uzatıp, yanımda oturan Ben'in sikini tuttuğumda, yeniden taş gibi sertleşmiş buldum onu. Parmaklarımı çevresine dolayıp, sıvazladım bir kaç kez. Sonra Ben elini getirip, kıçımın altına soktu. Kıpır kıpır parmakları bir anda amıma ulaşıp, kendi parmaklarımın yerini aldılar. Sonra Faslı'nın orta parmağı biraz daha aşağıya inip, bir anda götümün deliğine giriverdi.

         Aklım başımdan gitmişti yeniden. Götümle oynanmasından, içime böyle parmak sokulmasından ve sikilmekten her zaman zevk almıştım. Vücudumu hafifçe yana eğip, Ben'in eline daha büyük bir özgürlük verdim. Sonra da, Faslı'nın götüme girip çıkan parmağının tadını çıkarmaya başladım. Diğer ikisiyle ilgilenmiyordum bile. O anda benim için, bir götümdeki parmak vardı, bir de elimde sımsıkı tutup sıvazlamayı sürdürdüğüm Faslı siki. Artık biliyordum ki, bir süre sonra götümdeki parmak çıkacak, onun yerini elindeki sik alacaktı.

          Bunun düşüncesi bile çıldırtıcıydı doğrusu. Faslılar'ın arasında götümü korkmadan tek verebileceğim de Ben'di zaten. Gerçi onun da siki çok uzundu ama, hiç değilse öbür ikisininkine oranla inceydi biraz. Küçük götüm onu bile almakta zorlanabilirdi. Herhalde Ben de farkındaydı bunun. Hiç acele etmiyor, yalnızca parmağını içime sokup çıkararak, kanımın iyice kaynamasına, götümü siktirmek için duyduğum isteğin büyümesine neden oluyordu şimdilik. Her geçen an götüm biraz daha açılıyor, biraz daha gevşiyor, içine girecek koca Faslı sikine biraz daha hazır hale geliyordu.

         Gözlerimi kaldırıp Abdul'le Hasan'a baktım. İkisinin de gözleri ateş gibi yanıyordu. Kıpırdamadan bizi seyretmekteydiler. İkisinin de siki kazık gibi olmuştu tekrar. Kocaman, kapkara ve alabildiğine kalın iki sik olarak göründüler gözüme. Tanrım, Ben'in parmağı da o kadar güzeldi ki. Biraz daha devam ederse, belimi getireceğinin farkındaydım. Zevkten çıldırabilirdi. Elimle Faslı'nın sikini, daha da sıkı kavramıştım şimdi. Parmaklarım durmadan hareket ediyor, bir taş kadar sert ama aynı zamanda da bir kadife gibi yumuşak sikin en dibinden şişmiş başına kadar, her yerinde geziniyordum.

         Birden vücudum sarsılmaya başladı. Götüm, Ben'in içimdeki parmağını iyice sıkıştırdı. Belim geliyordu. Faslı beni kalçalarımdan tutup kucağına çektiği zaman, daha tam kendimi toplayamamıştım bile.

         Faslı'nın sikinin götümün deliğine dayandığını hissediyor, içim gidiyordu. Ayaklarımı onun bacaklarının iki yanında yere dayayıp kendimi dengelemeye çalıştı. O upuzun sikin başı, yarıyarıya içime kaymıştı bile. Gözlerimi kapayıp başımı öne eğdim, ellerimi Ben'in dizlerine dayadım ve oturmaya başladım.

         Yavaş yavaş ve dayanılmaz bir zevk vererek içime giriyordu Faslı'nın siki. Götüm gittikçe açılıyor, şimdiye kadar içime giren bu en büyük siki sonuna kadar alabilmek için acele ediyordu. Sonunda kalçalarım Ben'in kasıklarına yapıştı. İçimin neredeyse göbeğime kadar sikle dolduğunu hissediyordum. Ağzımdan küçük çığlıklar kaçırarak, yeniden belimi getirdim.

          Vücudumun kasılmaları, titremeleri biter bitmez, kalçalarım hareketlendiler. Şimdi, ellerimle ayak parmaklarımın üzerinde dengelenmiş, götümdeki sikin üstünde çılgın bir dansa başlamıştım sanki. Yukarı aşağı, sağa sola, ileri geri, her yöne hareket ediyordu kalçalarım… Götüm Faslı'nın sikini sımsıkı kavramış, adeta sağıyordu. Gözlerim hala kapalıydı. Zevkten kendimi kaybetmiştim sanki. Kalçalarımı her yukarı kaldırışımda, o upuzun sik nededeyse ucuna kadar çıkıyordu götümden… Sonra hırsla geri oturuyor, yeniden köküne kadar içime alıyordum.

         Birden dudaklarıma alev gibi yakan bir şeylerin dokunduğu hissedip, gözlerimi açtım. Abdul ve Hasan, iki yandan gelip önümde ayakta durmuşlardı. Kapkara, koskocaman sikleri neredeyse birbirine değiyor, hemen gözlerimin önünde başdöndürücü bir manzara yaratıyordu. Ağzımı aralayıp dilimi dışarıya çıkardım ve gözümün önündeki siklerin, o mantar gibi şişip morarmış başlarını yaladım. Sonra da değiştire değiştire emmeye başladım Faslı siklerini.

         Artık uçmuş gibiydim. Bir çok “ilk"i birarada yaşıyordum. İlk kez üç erkekle birlikteydim. İlk kez iki siki birden emiyordum ve bu kadar büyüklerini de şimdiye kadar emmeyi, sikilmeyi bırak, görmemiştim bile… İlk kez Ben'inki kadar büyük bir sik girmişti götüme. Biraz sonra olabileceklerin de farkındaydım ve bunu düşünmek bile çıldırtıcıydı. Yeniden, kaçıncı olduğunu hatırlamadığım orgazmlardan birine sürükleniyordum yine… Titriyor, kasılıyor, amımın zevk suları işer gibi fışkrıyordu…

          Sonra Hasan omuzlarımdan tutup hafifçe geriye doğru itti beni… Ellerim şimdi arkasında, Ben'in omuzları hizesında yere dayanmıştı. Bacaklarım alabildiğine açık, Faslı'nın siki dibine kadar götümdeydi. Amım, açık bir ağız gibi duruyordu. Zevkten buğulanmış gözlerle, Hasan'ın bacaklarımın arasına girdiğini gördüm. O kocaman sik amımın dudaklarının arasına girdiğinde, elektrik çarpmış gibi titredi tüm vücudum…

         Sonra tek bir harekette, dibine kadar soktu Faslı. Beynimde şimşekler çaktı bir anda. Neredeyse aynı anda Abdul de girdi devreye. Yandan sokulup başını çevirmiş ve sikini ağzıma sokuvermişti bir anda. Şimdi Faslılar'ın üçü birden hareket halindeydiler. Üçü birden sikiyorlardı beni. Aynı anda amımdan, götümden, ağzımdan sikiliyordum.

         Çılgın bir şeydi bu. Kendimi tutamıyor, Faslı sikleri içime girip çıkarken, peşpeşe belimi getiriyordum artık. Bulutların üstüne çıkmış gibiydim. Kelimenin tam anlamıyla vermiştim kendimi Faslılar'a. İstedikleri gibi, istedikleri şekilde, engelsiz, sınırsız, hırsla sikiyorlardı beni. Amımda ve götümdeki sikler, sanki birbirine karışmış gibiydi. Piston gibi girip çıkıyorlardı. Karnımın içinde sanki bir alev yumağı oluşmuştu. Üçüncü Faslı da, ağzını sikiyordu aynı hırsla.

          Çevre ve zaman tümüyle anlamlarını yitirmiştiler artık. Tüm evren, merkezinde ben, çevresinde de üç Faslı'nın bulunduğu minik bir noktaya dönüşmüştü. Üç ayrı yerimden vücuduma girip çıkan üç sik de, bu evrenin enerjisini oluşturuyordu.

         Yarıyarıya kendimden geçmiştim. Belimin gelmesi artık durmuyordu bile. Sürekli, hiç ara vermeksizin zevkin zirvesinde, o tepe noktadaydım. Sonra Faslılar da, birer birer oraya ulaşmaya başladılar. Götüme, amıma, ağzıma fışkıran beller, sel dalgaları gibi beni önlerine katıp, tatlı bir baygınlığa sürüklediler.

         Duşun başlığından vuran ılık suyun tazyiki beni kendime getirdi. Üç sikicim beni aralarına almışlar, kollarıma girerek beni ayakta yıkamaya, kendime getirmeye çalışıyorlardı. Şampuanlar, köpükler çıplak vücutlarımızdan süzülüyordu. Köpüklerin okşarcasına kayıp gitmesinin yanında, zebellahlarımın beni okşayan elleri, vücudumu saran kaslı kolları bacaklarının teması da ayrı bir zevk kaynağıydı. Konuşacak halim bile yoktu. Sadece kedi gibi mırıldanarak kıvranıyordum aralarında…

         Banyodan çıkarıp kuruladılar, salona getirip uzun koltuğa yatırdılar. Kocamın dönüş saatine az bir zaman kalmıştı. Kendileri giyindiler, üstümden çıkardıkları elbiseyi de bana tekrar giydirdiler. Yattığım yerde yine altı el vücudumun her tarafımda dolaşmaya başlamıştı. Yaşlı Ben, başımı kucağına yatırıp pantolonunun fermuarından çıkardığı sikini ağzıma verdi. Onu yalayıp emerken, gençlerden biri bacaklarımı aralayıp amımı pütürlü, koca diliyle yalıyordu. Diğeriyse elbisemin yakasından çekiştirip memelerimi koca elleriyle okşuyor, meme uçlarımı parmaklarının arasında eziyordu. Offf… Çok güzeldi her şey… Hayatımda tatmadığım zevkler yaşıyordum bu akşam…

         Dağılmış vaziyetteydim. Kocam biraz sonra kapıyı açacak, belki de bizi bu vaziyette bulacaktı. Ama umurumda bile değildi. Zaten onun da umursadığını zannetmiyordum. Beni, karısını bu koca yarakların ortasında bırakıp gittiğine göre bir şey söyleyecek durumda değildi. Bundan sonra yepyeni bir sayfa açılıyordu yaşamımızda…

Elimdeki kağıtta yazan adrese baktım, avukat bürosunun kapısının üzerindeki isimle karşılaştırdım. Sonunda bulabilmiştim. Bir saattir ev kirasını ödemediğim için ihtarname gönderen avukatın bürosunu arıyordum. Sinirden ellerim, yorgunluktan dizlerim titremeye başlamıştı artık…

       Kapıyı açıp içeri girdim. Ufak tefek bir kız bilgisayardan başını kaldırıp soran gözlerle bana baktı. Telefonda konuştuğum sekreteri olmalıydı. Hiç konuşmadan hışımla yanından geçip avukatın odasına yöneldim. Kız telaşla arkamdan seğirtirken ben kapıyı açıp içeriye daldım.

        Avukat Kenan diye gözümde canlandırdığım kelli felli, şişko, pislik tip yerine, masasında oturan gür siyah saçlı, mavi gözleri boncuk gibi hayretle bana bakan, sert hatlı, artist gibi yakışıklı pisliğe yöneldim. Hararetli bir tartışmanın ortasına düşmüştüm sanırım, masanın önündeki koltuklarda oturan iki adamın da, avukatın da masanın üstündeki bir dosyaya eğilmiş vaziyette olduklarını, tartışmalarını böldüğümü son anda fark ettim. Arkamdan gelen kızın kolumu çekiştirmesine de aldırmadım, duramazdım artık… Öfkeyle makineli tüfek gibi saydırmaya başladım,

        - “Kenan bey, size telefonda halimi anlattım. Kocam altı aydır ortada yok, hasta annesiyle beni tek başıma bıraktı, iş arıyorum, bulunca kirayı en kısa sürede öderim dedim. Ama sizden anlayış beklerken, tam aksine bana ihtarname göndermişsiniz.”  İki metrelik boyuyla oturduğu yerden kalkıp,

        - “Küçük hanım, müvekkilimin kesin talimatı var…” diye başlayan avukatın lafını kestim. Çantamdan çıkardığım zarfı masanın üzerine attım.

        - “Bakın, bu zarfın içinde 500 lira var. Yeni başladığım, köle gibi çalıştığım işimden avans çektim. Olduğu gibi size getirdim. Gerisini de öderim. Artık ne yaparsanız yapın, isterseniz bekleyin, isterseniz icraya verin. Benim daha fazla dayanacak halim kalmadı.”

        Sinirden ne yaptığımı bilmiyordum, öfke doluydum. Her şeye, hayata, beni borçlarla, alacaklılarla baş başa bırakıp giden kocama, evdeki hasta kayınvaldeme, ev sahibine, evsahibinin -onca öfkenin içinde ne kadar yakışıklı olduğunun farkına varabildiğim-  pislik avukatına… Gözlerime yaş dolduğundan bulanık görüyordum avukatı ve diğerlerini… Avukat tekrar,

        - “Küçük hanım, bakın…” diye başladı ama ben dinlemedim artık…

        Biraz daha kalırsam bu yabancıların içinde ağlamaktan, kriz geçirip kendimi kaybetmekten korkuyordum. Geri döndüm, hızla çıkacaktım ki, kapının yanındaki etajerde duran, odaya girerken görmediğim, onlarca kırmızı gülle dolu vazoya takıldı gözlerim… Kırmızı güller… En sevdiğim çiçek… Öyle güzel görünüyorlardı ki… Başımı yana çevirip avukata hitaben sesim titreyerek,

        - “Adım Gül benim…” dedim. “Ne küçükhanım, ne batakçının karısı, ne de bir icra dosyasıyım… İnsanım ben… Gül benim adım…”

        Sonra da kapıyı açıp çıktım, büroyu ve iş merkezini koşar adım terk ettim. Yaşlar yanaklarımdan akmaya başlamıştı artık… Deniz kenarında boş bir banka oturup içimi çeke çeke ağlamaya başladım.

        22 yaşında, genç, güzel, manken gibi vücudumla herkesi kendine baktıran ben, kadersizliğime ağlıyordum işte… 20 yaşımda kaçarak evlendiğim hayırsız kocamla birbuçuk yıl evli kalabilmiştim. Sonradan öğrendiğim kumar illeti ve borçları yüzünden bizim aşk evliliğimiz çok kısa zamanda cehenneme dönmüştü.

        Evden kaçtığım için ailem beni silmişti, her şeyi bırakıp aileme, memleketime gidemiyordum. Utanıyordum, yüzüm tutmuyordu. Kocamın annesi hastaydı. Benden başka bakacak kimse yoktu. Evlenmek için üniversiteyi bırakmıştım, diplomam yoktu, okuduğum için meslek edinmemiştim, iş bulmakta zorlanıyordum.

        Gelip geçenlerin, özellikle erkeklerin ısrarlı bakışları beni kendime getirdi. Alışveriş merkezinde bulunan işyerimde giymek zorunda olduğum mini eteğim iyice sıyrılmış, elimdeki minik çanta kapatmakta yetersiz kalıyor, magandaların da sağımda solumda dolaşmalarına neden oluyordu. Daracık beyaz ince askılı bluzumun dekoltesi de aç gözlerine ayrı bir malzeme oluşturmuş vaziyetteydi. Saldırıya uğramak istemiyorsam kalkmalıydım. Kalktım, bir iki laf atmaya ters bakışlarla cevap vererek kaçtım oradan…

        Lütfen otobüs kalabalık olmasın diye dua ederek durağa gittim ama her zamanki gibi yükünü alan otobüse zorlukla binebildim. Bu kez de lanet listeme sağımdan solumdan orasını burasını kalçalarıma değdirenleri, geçerken bacaklarımı elleyenleri eklemiş vaziyette yolculuk yapmak zorunda kaldım. Her zamanki gibi rezalet çıkmasın diye sesimi çıkaramıyor, hafifçe sağa sola kaçınarak fordçuları savuşturmaya çalışıyordum.

        Sonunda mücadeleyi bıraktım ben de… Gözlerim daldı. Avukat geldi aklıma… Mavi gözleriyle bana bakışı… Nasıl bakıyordu öyle… Acıma mı vardı, erkekçe bir beğeni mi, bir baba korumacılığı mı? Çözemedim. Sonra beni önünde minicik bir kız gibi bırakan iri, kaslı gövdesi… Kollarını sıvadığı markalı mavi gömleğinden belli olan geniş omuzları, kıllı kolları, uzun parmakları… Gözlerimi kapadım, kendimi onun kollarında hayal ettim.  

        Az değil, tam altı aydır kocamla görüşmek bir yana, haber dahi alamıyordum. Kavgalar, kumar tartışmaları bitmişti o olmadığı için ama, evlenmeden önce flört döneminde bekaretimi verdiğim kocam ve zirveleri zorlayan tutkulu orgazmlarla tanışan bedenim bir anda ateşli sevişmelerden, okşanmalardan, öpüşmelerden, sarılıp sarmalanmalardan, sabahlara dek süren seks seanslarından yoksun kalmıştı.

        Tüm yaşadığım zorluklar, mücadelelere rağmen, gece yatağımda kendimle baş başa kaldığımda hasret kaldığım sevişmelerin hayaliyle kıvranıyordum uykusuz saatler boyu… Erotik rüyalarımda, gündüz beni taciz etti diye terslediğim yakışıklılarla sevişirken görüp duruyordum hep kendimi…

        Çok iyi biliyordum ki, yakışıklı avukatı da, şu anda arkamdan sertliğini kalçama dayayıp duran ter kokulu palabıyık herifi de, yandan her sarsıntıda kalçasını bana değdirip duran genç oğlanı da bu gece rüyamda görecektim… Ve yine çok iyi biliyordum ki, külodum sırılsıklam olmuş durumdaydı.

        Biraz daha bu şekilde kalacak olursam boşalmam kaçınılmazdı. Arka sahanlıkta ayakta durup yukarıdaki halkaya parmak ucumda uzanarak tutunmaya çalışırken, mini eteğim iyice yukarıya sıyrılmış, iyice kısalmıştı. Adeta asılı kalmıştım halkanın ucunda… Her sallantıda öne arkaya, sağa sola gidip geliyordum istemsizce ve eminim etrafımı çevirenlerin çok hoşuna gidiyordu bu durumum… Arkamdan dayayan palanın elini çoraplı bacaklarımda hissettiğimdeyse ürperdim. Çaktırmadan elini atmış cüretkarca okşuyordu azgın herif…

        Tam o anda otobüs evimden bir önceki durakta durup kapılarını açtı… İnenler indi, tam kapanmak üzereydi ki, ani bir kararla kendimi aşağı atıverdim. Hemen arkamdan kapılar kapanıp içindeki zontalarla beraber hareket etti otobüs… Üstüme başıma çeki düzen verip eve doğru yürüdüm. Kirası ödenmeyen, içinde yatalak hasta, hayata küsmüş kayınvalidemin, mutsuzluğun beni beklediği sessiz eve…

        Gece bir kelime bile konuşmayan hasta kadına yemeğini verip ilaçlarını içirdim. Kendim de bir iki lokma yiyerek yattım. Uyku tutmuyordu bir türlü… Koca yatakta yapayalnız, dönüp durdum dakikalarca…

        Sonunda dayanamadım, üstümde ne varsa soyunup elimi apışarama götürüp okşadım, okşadım… Şişmiş dudakları ikiye ayırıp parmağımın ucuyla klitorisimi uyararak orgazma ulaştım. Ancak ondan sonra yorgun, çıplak bedenimi uykuya teslim ettim.

        Ertesi gün mesai bitiminde çiçekçinin elemanı koca bir demet kırmızı gülle yanıma geldi. Yanında bir zarfla beraber teslim etti. Üstünde avukatın kartı vardı. Arkasında

        “Gül,

         Sizin kadar güzel değiller ama umarım bu Güller kendimi affettirebilir.

         Kenan”  yazıyordu.

         Yanındaki zarfı merakla açtığımda şaşırıp kaldım. Bana gelen ihtarnamenin aslı yırtılıp dört parçaya ayrılmış, bir gün önce avukata verdiğim para zarfı da açılmamış vaziyette, ikisi bir zarfın içine konulmuştu.

         Ne yapacağımı şaşırdım, kalakaldım. Kalbim sevinç içindeydi. Avukatın gönderdiği çiçekler gururumu okşamış, bayılmıştım hatta… Beynimin içindeyse öfke vardı. Ne zannediyordu bu adam beni? Parayla satın alabileceği bir orospu mu?

        Zıt duygular birbiri ardına uçuşuyordu. Sonunda öfke galip geldi. Gülleri bırakıp zarfı aldım. Diğer kızların kikirdeşmelerini, meraklı sorularını savuşturup çıktım iş yerinden, doğru avukatın bürosunun yolunu tuttum.

        İş merkezinin kapısından girerken mesai saati sona eren çalışanlar da dışarıya çıkıyordu. Öyle sinirliydim ki, avukatın  bu saatte bürosunda olup olmayacağı sorusu son anda aklıma geldi. Şansımı denemeye karar verdim.

        Büronun olduğu katta kimseler kalmamıştı gerçekten de… Kapısını ittiğimde açıldı. Dün beni engellemeye kalkan sekreter kız masasında yoktu, içerideki odadan bilgisayar tıkırtıları geliyordu. Avukat içeride olmalıydı. Derin bir nefes alıp kararlı bir şekilde kapıyı vurmadan ardına kadar açtım.

        Başını kaldırıp beni gördüğünde yüzü ışıldadı, gülümseyiverdi. Bense tüm öfkemi onun yakışıklı suratına boşaltmaya kararlıydım. Zarfı masanın üstüne fırlatıp attım, iki elimi masaya dayayıp,

        -“Avukat bey, siz kim oluyorsunuz? Beni ne zannediyorsunuz?…” diye başladığımda hızla yerinden kalkıp masanın önüne, yanıma geldi. Gri takım elbisesi, mavi ipek kravatı çok yakışmıştı üzerine, gözlerinin derin mavisini iyice meydana çıkarmıştı.

        Bense konuşmama başlarken masaya eğik olarak konuşurken, yanıma geldiğinde yüzünü görebilmek için başımı yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım. Sözümü bitirmeden bir anda sımsıkı sarıldı bana… Neye uğradığımı anlayamadan hala konuşmaya devam ederken dudaklarımı dudaklarıyla örttü, öpmeye başladı.

       Kollarının arasında çırpındım, kurtulmaya, dudaklarımı dudaklarından kurtarmaya çalıştım ama ne mümkün… Ahtapot gibi sarılmıştı güçlü kollarıyla… Bense o kolların arasında tuzağa yakalanmış serçe kuşu gibi kalmıştım. Çırpınışlarım fayda etmiyordu.

       Nefessiz kaldım. Başım dönmeye, kulaklarım uğuldamaya başladı. Çırpınmalarım azaldı. Göğüslerim göğsünde eziliyor, belimi saran kolu beni kendine sımsıkı yapıştırmış, uzun sarı saçlarımı kavrayan eli dudaklarımı kaçırmama fırsat vermiyordu.

        Soluk alamaz hale gelince bir an bıraktı. Nefes nefese kalmıştım, göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. Neye uğradığımı, ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırmış, dağılmış vaziyetteydim. O ise neye niyetlendiyse onu bitirmeye kararlı bir vaziyetteydi. Masanın üstünde ne varsa elinin tersiyle savurup yere attı, yer boşalttı. Sonra da pençeleriyle belimden tutup masaya oturttu beni… Bacaklarımı aralayıp arasına girdi. Bir şeyler söylemek için ağzımı açtığımda yine dudaklarımı kapattı hırsla… Yine dudaklarımı somurdu.

       Artık gücüm tükenmişti. Öyle çabuk teslim olmuştum ki… Öfkenin yerini tutku almaya başlamıştı. Kasıklarımda o bildik yangın ateşinin parladığını duyumsuyordum. Hafif arkaya eğmişti beni, kollarının arasında hapistim. Pantolonun önündeki kabarıklığı kasıklarıma dayanmış, ezip duruyordu.

        Öpmeyi kesmeden bir eli aramıza girdi. Gömleğimin üstünden göğsümü okşadı, avuçladı. İnledim. Sonra da yavaş yavaş düğmelerini açmaya başladı. Ateş gibi yanan elinin temasını sütyenimin etrafında, göğüslerimde hissettim. Düğmeler tamamen açıldığındaysa gömleğin iki yakasını tutup çıkardı, fırlatıp attı.

       Mücadeleyi bırakmıştım artık… Öpüşlerine karşılık vermeye başlamıştım. Vahşice birbirimizi yiyorduk adeta… Bedenimde dolaşan eller sırtımda gezindi, sütyenimin kopçalarını açtı. Az sonra sütyen de gömleğin akibetine uğradı, fırlatılıp atıldı. Dudaklarını benden kurtarıp omuzlarımdan tuttu, kendinden uzaklaştırdı. Nefes nefeseydik. Bir adım geri attı, mavi gözlerinden ateşler çıkararak çıplak memelerime baktı. Zevkle ürperdim şehvetli bakışlarının altında… 22 yaşındaydım, dimdik duruyordu iri memelerim… Uçları kabarmıştı.

       - “Ohh…” diye soludu. “Kahretsin Gül… Öyle güzelsin ki… Dünden beri aklımdan çıkmıyorsun hiç…”          

       - “Sen de benim…” diye itiraf ettim. “Gece düşlerime girdin…”  Gülümsedi, gözleri hala memelerimde, yüzümde dolaşıp duruyordu.      

       - “Sahi mi? Ne yaptım peki düşlerinde?” Kıkırdadım,

       - “Söyleyemem… Ayıp şeyler işte…” dedim. Eğildi, dudaklarını sağ meme ucuma dokundurdu, inleyip kıvrandım, “Ohhh…”

       - “Hadi söyle, bu güzel, harika göğüslerini öptüm mü böyle?” Sol mememe geçti, bir yandan elleriyle ikisini birden okşuyordu.

       - “Ohhh… Evet… Evet… Öptün… Memelerimi öptün… Uçlarını emdin… Öpüp yalamadığın yerim kalmadı…”

       - “Böyle mi öptüm? Böyle mi?” diye diye bir birini öpüyordu, bir diğerini… Elimi saçlarına götürüp parmaklarımı gür siyah saçların arasında dolaştırdım. Dilinin verdiği haz yetersiz kalmaya başlamıştı. Saçlarından tutup kendime çektim, başını göğsüme bastırdım. O da ağzını kocaman açıp alabildiğince ağzına aldı mememi… Hırpalayarak emiyor, dilinin ıslaklığıyla ağzının içinde meme ucumu okşuyordu. Sürekli inliyordum o emdikçe, yaladıkça… Birini bırakıp diğerine geçiyordu.

        Bir eliyle de ten rengi parlak külotlu çorabımın üstünden bacaklarımı okşuyordu. Okşayarak, sıkarak ilerleyen eli eteğimin altına girdi. Zaten kısacık olan yırtmaçlı eteğim masanın üstünde ikiye ayrılan bacaklarım yüzünden iyice sıyrılmış kasıklarıma gelmişti. Gözlerim kapalı, keşke külotlu çorap giymeseydim diye komik bir düşünce geçti bir an aklımdan…

       Gerçekten komikti, çünkü sabırsız parmaklarını külotlu çorabın ağına geçirdiği gibi bir anda yırttı, koca bir yırtık oluşturdu bacak aramda… Parmaklarını kasıklarımda, çıplak tenimde hissedince inledim. Boğuklaşan sesiyle,

       - “Başka neler yaptım Gül? Buraları öptüm mü? Öpmüş olmam lazım… Hiçbir zaman burayı öpmeden bir kadını bırakmam çünkü… ” dedi. Bunu söylerken eliyle amımı avuçlamıştı. Yine arzuyla kıvrandım.

       - “Ahhh… Evett… Oramı da öptün…”

       - “Anlat bana Gül… Oramı deme, adını söyle… Nerelerini öptüm?”

          Önümde diz çökmüş, bacaklarımı ikiye ayırmış, minik külodumun ağını yana çekmişti. Şehvetle bakıyordu kadınlığıma… Öyle yakından bakıyordu ki nefesinin sıcaklığını hissediyordum. İstekle kıvranırken onun istediğini yaptım,

       - “Amımı… Amımı öptün… Ohhh… Ama rüyaydı o… Düştü… Hadi şimdi gerçekten öp amımı… Yala… Çok özledim… Öyle özledim ki… Bilemezsin Kenan… Hadi…”

       - “Öyle güzel, öyle ıslak görünüyor ki… Altı aydır kocan yok öyle mi? Altı aydır kimse dokunmadı mı buraya Gül? Sevişmedin mi hiç?”

       - “Hayır… Asla… Orospu değilim ben… Kimseyle sevişmedim. Dokunan olmadı bana… Direndim hep… Sen… Sen başkasın… Hadi… Dokun artık… Öp… Yalvartma beni…”

        Öptü… Dudaklarını amımın dudaklarına değdirdiğinde titredim. Dilini dolaştırdığında kasıldım.

       - “Ohhh… Evet, çok özlemiştim bu zevki… Yala… Dilini dolaştır her yerimde… Amımda… Ahhh… Evett…”

        Parmaklarım saçlarının arasında kendime çekiyor, istemsizce inliyor, mırıldanıyordum o amımı yaladıkça… Öyle özlemiştim ki… Fazla uzun sürmedi. Başı bacaklarımın arasında bulutlara yükseldim. Gözlerim karardı. Kendimi geriye, masanın üzerine bıraktım.

        Bacaklarım kasılıp duruyor, adamın başını kıstırıyordum bacak aramda… Sırtımda masanın soğukluğu, amımda dilinin sıcaklığı, içimde kaynayan volkanla dakikalarca kasıldım. Avukat da parlayan gözlerle beni, orgazmımı izledi sabırla…

        Bittiğinde doğruldu, ayağa kalktı. Hala takım elbisesi ve hafif gevşeyen kravatıyla duruyordu. Benim aldığım zevkle hala kasılan, sımsıkı bitiştirdiğim bacaklarımı zorla araladı. Arasına girdi. Pantolonun fermuar sesini duyduğumda yarı doğruldum masanın üzerinde… Arzuyla kısılmış gözlerimle dışarıya çıkan canavara baktım. İki metrelik boyuna yakışır bir alet duruyordu elinde… Uzun… Kalın… Damarlı… Özlediğim… Hayalini kurduğum şey hemen önümdeydi…

        Elimi uzattım. Ateşe değmiş gibi oldu parmaklarım, sımsıcaktı, elimi geri çektim hemen… Elimi tutup aletine götürdü zorla… Avucumda sıcaklığını hissettim yine… Parmaklarımı kapattırdı. Alet tüm sıcaklığıyla elimdeydi şimdi… Okşadım. Kısık gözlerim açılmış, merakla her detayına bakıyordum erkekliğinin… Kocaman bir şapkası vardı. Ucundaki delikte bir damla belirmişti, yalanılası görünüyordu. Kuruyan dudaklarımı ıslattım dilimle…

       - “Sen de beni öpmek ister misin aşkım?” diye fısıldadı. “Sikimi öper misin? Yalar mısın?”

        Konuşamayacak durumdaydım. Heyecanla başımı salladım. Eğildi, sımsıkı sarılıp kendine çekti, masadan kaldırdı beni… Boynuna sarıldım. Zevk sularımdan ıslanmış dudaklarıyla dudaklarımı öptü. Ben de onu… Öpüştük… Belden yukarım çıplaktı. Tenimde takım elbisesinin kayganlığını hissediyordum. Göğüslerim ceketinde eziliyordu.

       Ayaklarım yere değmiyordu öpüşürken… Ağaca tırmanmış koala gibiydim. Bacak aramda, yırttığı külotlu çorabın ağında pantolonun önünden çıkmış, taş gibi erkekliğinin temasını, buyurgan sertliğini duyunca titredim. Bacaklarımı aralayıp apış arama aldım o sertliği… İkimiz de inledik zevkle… Yine zevkten başım dönmeye başlamıştı.

        Sonunda dudaklarımı öpmeyi bıraktı. Gözlerimiz kenetlendi. Kollarının baskısını hafifletti. Ben de boynundaki kollarımı çözdüm. Yavaşça aşağıya bıraktı beni… Çıplak göğüslerimin kabarmış uçları takım elbisesinin ceketine sürtünerek aşağıya indim. Ayaklarım yere bastı, ben durmayıp alçaldım, önünde diz çöktüm.

        Az önce kasıklarıma bastıran koca siki gözlerimin önündeydi şimdi… Saçlarımdan tutup başımı yaklaştırdı. Haşmetli aletinin başına saygıyla bir öpücük kondurdum önce… Çekildim. Bir daha öptüm. Bir daha… Dudaklarımın temasına dilimi kattım. Şapkanın kenarlarında, damarlı gövdesinde dolaştırdım dilimi… Islattım her yerini…

        Ağzımı kocaman aralayıp dudaklarımın arasına almaya çalıştım. Biraz zorlansam da başardım. Sanki elimi yumruk yapıp ağzıma sokmuştum. Burnumdan nefes almaya çalıştım. Hafif uzun kıllarla kaplı kasıklarındaki erkek kokusu ciğerlerime doldu. Kokuyu duyunca daha da ateşlendim. Ağzımın içindeki erkekliği somura somura emmeye başladım.

      Emdim, çıkardım, yaladım, tekrar ağzıma alıp somurdum. Birbuçuk yıllık evliliğim süresince azgın kocamdan öğrendiğim ne numara varsa uyguladım avukata… Alttaki toplarını parmaklarımın arasına alıp okşayınca, parmaklarımı arkaya doğru biraz gezdirince koca adam kıvrandı, iki büklüm oldu. Homurdandı,

       - “Ahhh… Gül… Gül… Harikasın… Neler de biliyorsun sen böyle… Bırak artık… Böyle boşalmak istemiyorum…”

        Zorla sikini çıkardı, ağzımdan kurtardı. Koltuk altlarımdan tutup havaya kaldırdı beni… Masaya oturttu tekrar… Ceketini çıkardı attı. Kravatını da… Gömleğinin düğmelerini çözerken ben de telaştan titreyen ellerimle pantolonun kemerine asıldım. Baksır küloduyla beraber aşağıya sıyırdım.

       Az sonra bacaklarımın arasında çırılçıplaktı erkeğim… Önünde bana hedeflenmiş kalın mızrağıyla aşk tanrısı gibiydi.

      Geldi, bacaklarımın arasına girdi, sikinin başını benim arzuyla dudakları titreyen amıma sürttürdü. Gözlerim kapandı zevkten… Titredim… Bu koca şeyi örümcek bağlamış amıma nasıl alacaktım bilmiyordum ama erkeğim bir yolunu bulurdu elbet… Kendimi ona, onun tecrübeli ellerine bıraktım. O da gereğini yaptı zaten…

        Sikinin yumruk gibi başını am dudaklarımın arasında dolaştırdı bir süre… Gövdesi boyunca gidip geldi. Kabarıp sertleşmiş klitorisime sürtünüp durdu damarlı siki… Beni zevkten kıvrandırdı. Zevkten delirtti.

       - “Hadi artık, dayanamıyorum… Ne yapacaksan yap… İçime gir… Lütfen…” diye yalvardım umutsuzca…

          Gerçekten dayanamaz hale gelmiştim. İçimden sular akıyordu. Bir an önce içime girmesini, kalınlığıyla doldurmasını istiyordum. Sonunda benimle oynamayı bıraktı erkeğim… Başıyla girişimi zorladı. Bastırdı. Külotlu çorabın izin verdiğince bacaklarımı açtım, sonuna kadar… Misafirimi karşıladım. Aylardır hasret kaldığım… Özlemle beklediğim…

         Zorlaya zorlaya girdi içime… Islak amımda santim santim ilerledi… İlerledi… İçimi doldurdu kalınlığı… Gözlerim zevkle kapandı. Onun haşmetli sikinin içimi dolduruşunu vücudumun her hücresinde hissetmeye çalıştım. Yarıya kadar soktu. İyice zorlanıyordu. Boynuna sarıldım, nefes nefese mırıldandım kulağının içine,

       - “Dur… Lütfen… Bekle… Birbirlerine alışsınlar… İçim… Amım yırtılacak gibi sanki… Ohhh… İkiye ayırdın beni…”

        İsteğimi yerine getirdi. Bekledi. Minik kımıldanışlarla yerini korudu. Bir santim geri çekildi, tekrar soktu. Dudaklarım buz gibiydi. Ağzım açık, nefes almaya çalışıyordum. Ateşten dudaklarıyla soğuk dudaklarımı ısıttı. Yaladı, öptü, dilimi okşadı ağzımın içinde…

        Benim ateşim tekrar yükselmeye başladı. Sikinin ileri geri hareketleri hızlandı, daha çok içeri girmeye çalıştı. Biraz daha… Biraz daha… Derken bir anda kökledi sikini…          

       - “Aahhh…” diye inleyip boynuna kapandım. Dibime kadar girmişti amıma… Kasıklarımız birbirine yapıştı. Kulak memelerimi, boynumu öptü,

       - “Özür dilerim, dayanamadım. Öyle dar ki amın… Ohhhh… Dayanamadım…” diye fısıldadı.

       - “Mmmm… Aldırma sen bana… Devam et… Ohhh… Öyle uzun zaman oldu ki… Daralmış işte amım… Amım örümcek bağlamış… Senin sikin de… Öyle büyük ki… Öyle güzel ki… Devam et… Çok güzel… İçimi doldurdu… Oohhhh… Başı yumruk gibi amımın içinde… Hissediyorum… Bütün duvarlarımda… Sürtünüyor… Zevk veriyor… Ooohhh… Zevkten ölmek üzereyim… Başım dönüyor… Geliyorumm…”

        Bacaklarımı beline doladım. Kasılıyordum devamlı… Orgazmın zirvelerinde uçuyordum. Kenan’ın umurunda değildi. Sikini sokup çıkarmaya, pompalamaya devam ediyordu beni… Boşalmam bittiğinde kaldırdı beni masadan… İçimden çıkmadan, ayakta koca sikini amıma sokmaya, kalçalarımı pençeleriyle mengene gibi tutup sikinin üstünde indirip kaldırmaya başladı. Kazığa oturtuyordu sanki beni…

        Tamamen indirdi sonra… Sikini amımdan çıkardı. Nefes nefeseydim. Nazikçe döndürdü, masaya çevirdi. Omuzlarımdan tutup çıplak göğüslerim masaya yapışana kadar bastırdı. Arkama, kalçalarıma bastırıp duran erkekliği çıldırtıyordu beni… Sonra eteğimi kaldırıp külotlu çorabımın yırtık ağıyla külodumun ağı arasında yönünü buldu o erkekliği… Ateşten başını arkamdan amıma dayadı. İçinden sular fışkıran amıma bir hamlede soktu.

        “Aaahhh..” diye bir çığlık kopardım. “Sikin… Sikin canımı yaktı… Acıttın…” diye inledim.

        Cevap bile vermedi hain… Mızrağını sonuna kadar sapladı daracık amcığıma… Gidip gelmeye başladı… Üzerime eğilmiş, sırtımı öpüyor, alttan memelerimi mıncıklıyordu gidip gelirken…

        “Uhhh… Böyle rahat değilim…” diye homurdandı kulağıma…

        Sikini çıkarıp geri çekildi. Eteğimin altından ellerini soktu, külotlu çorabı tutup bir hamlede sıyırdı altımdan… Dizlerime kadar indirdi. Tanga külodumu da koparıp aldı. Belimdeki eteğim ve dizlerime inen külotlu çorabımla silahına açık bir hedef haline gelmiştim şimdi…

        Bir an arkamda eğildi, başını kalçalarımın arasına gömdü. Islak dilini minik deliğimde hissedince bir zevk çığlığı kopardım. Bir iki dil atıp tekrar kalktı, sikini tekrar amıma dayadı, tekrar soktu içime…

        Amımda gidip geliyordu şimdi… Böyle daha rahattı… Kalçalarıma vurup duruyordu kasıkları… İki eliyle belimden, eteğimden tuta tuta, amımı yara yara sokup çıkarıyordu sikini amıma… Hızlandı… Hızlandı… Boşalmak üzereydi. Ben de yükseliyordum yine… Yine orgazm olmaya başladım. Bitmek bilmedi kasılmalarım… Neden sonra birden aklıma korunmasız girdiği geldi. O da sona yaklaşmıştı artık… Telaşla seslendim,

       - “İçime değil… Hayır… Korunmuyorum…” diyebildim.

        Gitti geldi, gitti geldi… Sonunda tam siki iyice kalınlaşıp darbeleri canımı yakmaya başlamıştı ki, aniden çıktı amımdan… Ayı gibi homurdanarak boşalmaya başladı. Belimde, sırtımda döllerinin sıcaklığını hissettim. Yağmur gibi yağdırıyordu üstüme…

         Biraz sakinleşince doğruldum, ona döndüm… Ayakta duruyordu, amımdan çıkan siki pırıl pırıl parlıyordu, ucunda, şapkasında dölleri duruyordu. Hala ucundaki delikten spermlerinin aktığını gördüm. Diz çöktüm önünde… Başını ağzıma alıp son damlaları da ben emdim, yuttum. Dilimle aletinin şapkasının kenarlarında duranları sıyırıp aldım. İnleyerek saçlarımı okşadı ben sikiyle ilgilenirken…

        İşim bitince kalktım. Yüzyüze durduk. Sarıldı, dudaklarımdan öptü. Sırtımdaki spermlere değmişti parmakları… Masaya uzanıp kağıt mendil çıkardı kutusundan, güzelce sildi sırtımı… Eğilip yerden gömleğimi ve sütyenimi aldı, bana uzattı giyinmem için… Yırtık külodumuysa alıp dudaklarına götürdü, öpüp yerden aldığı ceketinin iç cebine soktu.

        İkimiz de giyindik. Konuşmuyorduk hiç… Çantamı alıp minik aynada makyajımı kontrol ettim, rujumu tazeledim, saçlarımı düzelttim. Dudaklarım berelenmiş, şişmişti öpüşlerinden… Ne hissedeceğimi bilemiyordum.

       Buraya öfkeyle, onu terslemek için, orospu olmadığımı, beni parayla satın alamayacağını söylemek için gelmiştim. Oysa tam tersi olmuştu. Azgın bir orospu gibi, ufak bir direnmeyle kendimi onun kollarına teslim etmiştim. Bana sahip olmuştu. Hem de defalarca… Orgazm manyağı yapmıştı beni… Yorgunluktan dizlerim titriyordu.

        Ama evli bir kadındım ben… Kocasının tek başına bıraktığı bir kadın da olsam, evliydim. Namusumu korumam gerekirken bir orospu gibi davranmıştım. Evde hasta yatağında beni bekleyen annesi, o  yaşlı kadın geldi gözümün önüne… Kocamdan önce onun karşısında suçluluk duyacaktım.

        Avukat masanın köşesine oturmuş beni izliyordu. Başımı kaldırıp baktım, bana yönelttiği mavi gözlerindeki sevecen ışıltıyı gördüm. Aklımı okumuştu sanki… Ellerimden tutup kendine çekti, sarıldı.

       - “Kendini suçlu hissediyorsun, biliyorum…” dedi. “Yapma… İkimiz de istedik bunu…”

          Sevgiyle, yavaşça dudaklarımı öptü. Kollarının arasına minik bir kedi gibi sokuldum. Gözlerimden yaş akmaya başladı,

       - “Kenan… Ben… Evli bir kadınım… Kocam…” dedim, dudaklarıma parmaklarını bastırıp susturdu.

       - “Senin evliliğin, kocan kumar masasına oturduğunda bitti zaten Gül…” dedi. “Seni kötü durumlara düşürdüğünde bitti. Artık ona bir şey borçlu değilsin. Bitti her şey… Sen bana bırak… Artık kimse üzemeyecek seni… Bundan sonra ben varım… Hadi, ağlama artık…“

        Yanaklarımdan akan yaşları dudaklarıyla içti. Kollarında sakinleştim. Geç olmuştu… Makyajımı tazeledim. Bürodan çıktık.

        Birbirimize sarılarak dışarıya çıktığımızda içimden mutluluk fışkırıyordu.

        Yeni bir hayat beni bekliyordu. Avukatımla beni…

Öncelikle kendimi tanıtayım; benim adım Ersin 1.83 boyunda sarışın renkli gözlü atletik yapılı fiziği her kadının arzulayacağı enerjik bir tipim yaşım 24 kamu sektöründe çalışıyorum.
Bundan 1 ay önceydi, yolda yürürken birden eski dershane arkadaşım damlayı gördüm, dershanedeyken samimi olduğum fakat istediği yakınlaşmayı sağlamasına izin vermediğim ( o zaman ki yoğunluktan dolayı :) ) ve bundan deli olan bir tipti damla, kısacık elbiseler giyen sexi bakışlar atmaktan çekinmeyen bir tiptir kendisi, neyse; onu yolda gördüğümde tatlı bir tebessümle ona selam verdim oda beni gördü hızlı adımlarla yanıma geldi ve ersinciğim deyip sıkı sıkı sarıldı, ayak üstü biraz muhabbetimiz oldu o esnada üniversiteye gittiğinden staj yaptığından falan bahsediyordu bense kendi hayatımı anlatıyordum, beni çok özlediğini ve beni bir daha kaybetmemek için numaramı aldı benden ve bir çağrı attı, ondan sonrada ordan ikimizde ayrıldık.
Gel zaman git zaman arada mesaj atmaya başladı damla ve muh. sohbet etmeye başladık, günlerden birgün beni aradı ve bilgisayardan anlayıp anlamadığımı sordu ve bende ona problemini sordum onada yurtdışından yabancı dilde cihaz geldiğini format atıp atmayacağımı sordu ve bende “ hemde baştan aşağı format atarım dedim” güldü ve dışarda buluşmayı teklif etti bana ve bende yorgun olduğumu işten geldiğimi söyledim ona eve gelebilirmisin dedim sonrada, gerçekten aklımda bir art niyet yoktu, biraz düşündü ve bende rahatsız ettiysem özür dilerim dedim ve yarın halledebileceğimi söyledim ona, o da yok yok tamam geliyorum sen adresi tarif et dedi bana bende adresi tarif ettim ona.
Yarım saat sonra kapımdaydı damlacık minicik eteğiyle, içeri davet ettikten sonra bol buzlu bir kola ikram ettim kendisine o arada pc ye format atıyordum fakat damlanın oturuş şekli git gide dağılıyordu , merak ettiğindenmidir bilinmez dibime oturdu ve elini omuzuma koyarak benim yaptığım formatı izliyordu bir yandanda muhabbet ediyorduk, artık sıcaklığını tamamen hissediyor çok çabuk azan vucudum yine ortalık karışacak sinyalleri veiriyordu içimi bir ateş kapladı ve damlayla muhabbet esnasında yanyana oturduğumuz için göz göze geldiğimiz bir anda ikimizde birden yaklaşarak öpüştük işte orda film koptu, ben önce öpüşürken bacaklarını okşadım yanıyordu resmen, sonra damlayı kucağıma alıp yatak odasına götürdüm, yatağa atmamla üzerini çıkarmam bir oldu.
Üzerinde dantelli siyah iç çamaşırı vardı, bu yatak odasına çok kız gelmişti ama bu kadar süper bir takımla bir kız ilk defa çok hoşuma gitmişti, uzunca bir ön sevişmeden sonra sütyenini çıkardım ve şaşırdım gö… uçları çok büyüktü ama ağzıma aldığımda büyük olması çok hoşuma gitmişti, gö… uçlarına diller atıyor kenalarında dilimi gezdiriyor ufak ısırıklar atıyordum. o ise inlemekten bir hal olmuş altımdaki mutlulğu gözlerinde okunuyordu.
Damlayı çok azdırmış olmalıyımki boxerımı çıkarttı ve si…. görünce şaşkın ve mutlu bir şekilde ağzına almıştı uzun bir süre yaladıktan sonra ilk tepkisi “ offf büyük ve çok düzgün bir peni… var gerçekten tahmin ettiğim gibi” dedi ve yalamaya devam etti. bense bir süre sonra o dantelli külodunu çıkarıp onu karşımda domalttım ve dar …ığına kafasını soktum sadece kafasıyla duyduğum bir ıhhhh sesı beni delirtmeye yetti ve belinde kavrayarak santim santim soktum içine … fırın gibiydi resmen ve kasılıp duruyordu, ona bu anı ömrü boyunca evlendiğinde bile unutturmamalıydım, kendime çok güvendiğim bir özelliğim ise çok hızlı ..kmem ve bunu uzun sürdürebilmemdir yani benim altıma yatan kadın bir daha kolay kolay böyle iyi becerilmez diyebilirim onada bu özeliiğimi harfiyen uygulayarak çatır çatır dakikalarca ..ktim onu o halde, çığlık atmaktan hali kalmamıştı kızcağızın biraz dinlenmesine izin verip durmamla nefes alışverisini duymam bir oldu, neyse pozisyon değiştirdik ve sırtüstü yatarken bacaklarımı omzuma aldım ve kaçmaması için bileklerinden tutup kalçasının yanına dayadım ellerimi ve başladım köklemeye çığlık çığlığa dakikalarca inledi kız, gözlerimin önünde gözleri kaydı ve kendini kaybetti altımda resmen, prezervatif takılı olduğu için tereddüt etmeden içine boşaltı sımsıkı sarılarak işim bittiğinde altımda bir civciv gibi hızlı nefes alıp veriyordu, biraz koynumda uyuduktan sonra format için teşekkür etti ve gitti.
Daha çok böyle anılarım var fakat ne zaman anlatırım kim bilir. bu arada bu yazım alıntı değil bana aittir.

Dilara ile güzel bir evliliğimiz vardı. Düzgün bir cinsel yaşantımız uzun soluklu da bir beraberliğimiz vardı. Eşim ile evlendiğimde bakire değildi. Ama bu benim için çok da sorun değildi. Ben de değildim çünkü. Karım at gibi bir hatundu. Sarışın uzun boylu bir o kadar da alımlı. Çok canlar yakmıştı zamanında belli. Bu konuları hiç konuşmadık ama anlamamak için de aptal olmak gerekirdi.
Özel bir şirketin satış departmanında çalışıyordum. Karım ise özel bir bankada müşteri temsilciliği yapıyordu. Bir gün işten bir arkadaşımla beraber bizim eve geldik. Eşim ise eğitim için İstanbul’a gitmişti. Sabahlayacak yetiştirmemiz gereken bir projeyi tamamlamaya çalışacaktık. Kemal’de evliydi eşim olmadığı için bizde kalmak daha makul görünüyordu. Tabi bir süre sonra erkek erkeğe olunca konu dal taşak muhabbetine döndü. Kemal en son bilgisayarda porno sitelere girmeye çalışıyordu.
- Dostum ne yapıyorsun?
- Of murat çok sıkıldım dur ara verelim. Bildiğim güzel bir site var.
- İyi bakalım öyle olsun.
- Dostum amatörleri seviyorum. Diğerleri çok yapay geliyor.
- Haklısın ben de amatör seviyorum. Aç bakalım hadi.
- Neye göre arıyorsun?
- Yerli arıyorum.
- Neden?
- Diyaloglar hoşuma gidiyor. Ah bak buldum.
Almancıların çektiği bir video izliyorlardı. Yapım eskiydi. Değiştire değiştire gidiyorlardı. Derken bir grup videosu çıktı önlerine.
- Offf kadın ne alıyor be.
- Hem de nasıl aç kurtlar gibi…
- Kaç kişi var be orada?
- 6
- Sağlam mal varmış.

Birkaç dakika sonra ellerindeki aletleri bırakmak zorunda kaldılar. Birbirlerinin suratlarına bakıyorlardı. Aman Allah’ım bu gerçek olamazdı. Çünkü 6 erkeğin arasında seksten yoğrulmuş kadın tanıdık biriydi. Tanrım o kadın Dilara’dan başkası olamazdı. Yanlış görmek istiyordu Kemal ama durum ortada görüldüğü gibiydi. Üzerlerindeki şoku atlamadılar. Kemal iç dünyası ile yüzleşirken Murat nereden girdim bu sitelere der gibi bir ifade ile bakıyordu. Video eskiydi ama yüklenmesi yeniydi. Kimin elindeydi bu video da internete düşmüştü. Tanrım ayaklarım tutmuyordu. Yanımda iş arkadaşım bilgisayarda karım. Hem de sikilirken. Öyle böyle sikilmek de değil hem de. Çatır çatır sikiyorlar Dilara’yı, tüm deliklerini doldurarak zevkten bağırtarak. Zevk aldığı her şekilde belliydi. Sırılsıklamdı kadınlığı, gözleri kaymıştı. Hem isterik hali de ortadaydı. Gece sessiz sedasız istenmedik bir şekilde bitmişti. Murat evine dönmüş Kemal ise aklında sorular hala o videoyu izliyordu. Karısının çok iyi bir tecrübeye sahip olduğunu biliyordu fakat bu şekilde hem de grup, yoksa gang bang mı dese. Tanrım her şekilde inanılmazdı. Yüzü belli oluyordu, işin daha kötüsü de iş arkadaşı da bu videoyu biliyor murat da onun bildiğini biliyordu. Hiçbir şekilde saklama imkanı yoktu. Birden videonun adına takıldı gözleri. “Üniversiteli orospunun grup çalışması.” Tanrım karımı üniversite arkadaşları sikmiş. Bir kısmını tanıyordu üniversite arkadaşlarının. Ama yüzleri seçilmiyordu.eskiden o kadar kaliteli çekim yoktu. Bir şey daha dikkatini çekti murat’ın çekim gizli değildi. Dilara kameranın farkındaydı. Bakarak iniltiler çıkarıyordu. Bilgisayarın sesini biraz açtığında karısının sesini de tanıyacaktı murat. Evet bu kesinlikle karısıydı. Ohhh sikin beni evet ohhh hadi durmayın ahhhh hepiniz sokun evet evet ohhhh hepinizin yaraklarını istiyorum, istiyorum erkeklerim! diye inleyen kadın karısıydı. Karısı tam bir seks manyağı yarak hastasıydı. Videoyu yükleyenin profiline girdi. İstanbul’da yaşadığını belirtmiş. Tek videosu. Muhtemelen erkek olan bu kişi ilk videosunu daha dün gece yüklemiş. Aklına sorular takılıyordu. Mail attı hemen adresine. Selam diye. Adam online mıydı? Görse geri döner miydi? Dönse ne soracaktı? Karımı sikenleri tanıyor musun diyecekti? Offf şu anda mı siktiriyordu kendini acaba? Bugüne kadar hiç aklından bile geçmemişti oysa ki. Yenile yaptığında evet bingo, Adamdan mail gelmişti. “merhaba” mailleşmeler böyle süregitti. Derken murat farklı biriymiş ama kadını tanıyormuş gibi yapmaya başladı.
- Bu kadını sanırım tanıyorum ben.
- Ne o yoksa sen de mi çaktın?
- Ha ha olabilir, kalçaları yabancı gelmiyor.
- Ama benim tanıdığım kadın İzmir’de. Senin profil İstanbul.
- Yok ya ben İstanbul’dayım evet de kadın İzmirli.
- Oh dostum sen kesin çaktın buna.
- Evet evet hatun üniversiteden arkadaşımdı. Ama az orospu değildi. Grubu da kendi istedi diyebilirim.
- Yoksa adı Dilara mı?
- Aha dostum kesinlikle sen kaydın bu hatuna. Evet adı Dilara.
- Ya dostum evet benim çaktığım hatun bu. Tabi benim çaktığım evli.
- Tamam dostum şu anda evli zaten. Ara ara İstanbul’a gelir çakmaya devam ederiz zaten.
- Ederiz?
- Evet evet bizim üniversite grubundan kalanlar. Hatun görüntüleri biliyor zaten. Hem ondan dolayı hem de istediğinden dolayı hale buraya geldiğinde bizimle birlikte olur. Uzun zamandır grup yapamadık ama teke tekte kesinlikle bitirici bir hatundur dostum.
- Ah dostum bilmez miyim. Benim de iliğimi kemiğimi kurutmuştu. Bir kere verdi ama bir daha alamadım. Aynı şubede çalışıyorduk. Bankacı öyle değil mi?
- Evet
- Tamam işte o kesin. Çok güzel fantezilerimizde oldu ama bir gece alkolün etkisiyle verdi. Her gün bankada verdiği frikikler dekolteler tanrım bizi çok zor durumda bırakıyordu. Fahişenin hoşuna gidiyordu.
- Gitmez mi hiç ya o göstermeyi sever.
- Size de çok mu gösterdi üniversitede?
- Çok da ne? Tangasını görmeyen kalmadı desem yeridir. Hatun hep iddialıydı. Belli bir seviyenin üstünde takılırdı. Sen ona para yedirecektin ama o da senin yarağı yiyecekti. İşin kaidesi buydu. Bir kere efsane mi bilmiyorum ama hocalardan birine odasında vermiş. Kendisinden duymadık ama kulaktan dolma. Derslerin bir tanesinden kalmıştı. Geçme şansı yok gibiydi. Ama bir baktık bütlerde 100 alıp geçmiş. Daha sonra söylediler, arkadaşlardan biri hocanın odasına girerken görmüş bunu. Biraz da uzun kalmış biz de oradan çıkardık.
- Çok ateşli.
- Sorma. Dün geldi işte yine.
- İstanbul’a ?
- Evet.
- Kocası?
- Eğitim oluyor burada ayda bir. Ha ha tabi kocasına göre. Ama neticede bu da bir eğitim. Seks eğitimi.
- Doğru söylüyorsun.
- Dün gece ben kaydım. Bu gece de diğer arkadaşta sanırım. Hatunda boş yok. Yaraksız akşamı yok.
- Peki neden koydun videoyu? Ya kocası görürse.
- Vallaha atar yaptı bana kevaşe canımı sıktı. Ben de elimdeki en eski videoyu koydum internete. Hem görüntü kalitesi o kadar iyi değildi o yıllarda. Çok net değil.
- En eskisi derken?
- Evet başkaları da var.
- Ooo hala kendi isteği ile mi?
- Evet kesinlikle bizde gizli saklı yok. Hem birer kopyasını da kendisine alıyor. Zevke geliyor herhalde izleyip.
- Bu çok manyak bir şey dostum ya.
Tanrım inanılmaz bir şeydi bu. Karısını beceren adamlardan biriyle onu konuşmuştu. Karısının ne kadar orospu biri olduğunu öğrenmişti. Hem de eğitimde zannettiği karısının başka erkekler altında inlediğini öğrenmişti. Ne yapacağını bilemez bir haldeydi ama bir yandan da tahrik olmuştu. Aleti kalkmıştı. Tanrım karımın sikilmesinden zevk mi alıyorum yoksa. Bu olamaz,bu orospunun bana yaptıkları. Ne yapacaktım şimdi. Hemen kalkıp kişisel bilgisayarına girdim. Adamın söyledikleri aklıma gelmişti. Demek ki bu kendi seks videolarını bilgisayarında saklıyordu.
Bilgisayara giriş şifresi yoktu ama klasörün ismi neydi ki? Uzun uğraşlar ve arayışlardan sonra bir klasöre gözüm çarptı. “Eğitim sunumları”
Adam seks eğitimleri dememiş miydi? Tıkladığımda bingo işte bu. Bir süre video.korkarak tıkladım. Açtığım ilk video internette izlediğim videoydu. Daha sonra sıra ile diğerlerine geçtim. Tanrım adamın dediği gibi görüntü netleşiyordu. Karımın inleyişi kıvrılışı ezilişi her şeyi apaçık ortadaydı. Almadığı deliği yemediği yarak kalmamıştı sanki. Elini sikine atmıştı murat. Of karısının sikilmesi onu iyice tahrik etmişti. Videonun sesini açtı. Komşulara ses gitmesin diye kulaklığını taktı. Ahhh ahhhh evet evet hadi durma sik evet işte böyle sok onu içime, çıkartma sakın. Ahh nasıl da güzel sikiyorsun. Kocam görsün de karısı nasıl sikilirmiş öğrensin. Lokum gibi karı böyle sikilir. Orospu. Evet evet erkeğim senin orospunum. Sikmeyecek misin bu orospuyu. Offf nasıl bir yarak böyle bu offf nasıl giriyor içime. Duvarlarıma çarpıyor, içimi deliyor ahhhh.
Murat daha fazla dayanamayıp boşaldı. Oluk oluk yere akıyordu spermleri. Karısının sikilişi onu tahrik etmiş ve boşaltmıştı.
Dilara İstanbul’dan gelmiş Murat onu havalimanından almıştı. Yine minisi ile gelmişti. Teşhire başlamıştı. Arabayla giderken aklına izlediğim videolar geliyordu. Otobüsün kamyonun yanından geçerken yavaşlıyor onu izlemelerini sağlıyordu.
Günler geçerken Murat ne yapacağını düşünüyordu sürekli. Bir gün eve karısına bir hediye alarak girmişti. Paketi Dilara’ya uzattı. Dilara tatlı bir tebessümle paketi alıp açmaya başladı. İçinden çıkan dansöz kıyafetinden başka bir şey değildi. Dilara bu ne der gibi baktı Murat’a.
- Bebeğim bunu benim için giymek istemez misin?
- Giyerim aşkımda nereden çıktı ona şaşırdım.
- Seni bunun içinde görmek beni çok mutlu edecek.
- Pekala sen mutlu olacaksan eğer.
- Çok mutlu olacağım.
Bu Resim Küçültülmüştür..!! Resmi Büyütmek için TIKLAYIN…

Dilara içeride kıyafetleri giyip gelmişti. Tamamen seks modeli haline gelmişti. İnanılmaz bir fizik. Murat bu kadından ayrılamayacağını o an anladı. Dilara önünde kıvırmaya başlamıştı. Bir içim su olmuştu resmen. Murat yanına yaklaşıp sarıldı. Dans ediyorlardı.
- Bebeğim muhteşemsin.
- Ohhh aşkım çılgınsın.
- Dur daha yeni başlıyoruz.
- Nasıl yani.
- Çılgınlıklar çok yeni.
- Ne yapacağız?
- Birazdan kapı çalacak ve içeri birkaç arkadaş gelecek. Onlar geldiğinde sen odaya geçeceksin seni çağırdığımda içeriye bıraktığım maske ile geleceksin ve sanki gerçek bir dansözmüşsün gibi kıvıracaksın karşımızda. Ve sonrası ise mutlu son.
Dilara şaşkındı. Murat’ın gözlerinin içine bakıyordu.
- Murat ne diyorsun?
- Aşkım senin istediğin seks değil mi? Bunu benimle beraber yapmanı istiyorum.
- Aşkım bana sen yetiyorsun.
- Emin misin ya diğer yaraklar ne olacak. Onlardan mahrum mu kalacaksın?
- Aşkım ne diyorsun?
- Her şeyi biliyorum bebeğim onları konuşmaya gerek yok.
Zil çaldığında ikisinin de gözleri kapıya yöneldi. Murat Dilara’nın kıçına bir tokat patlattı ve onu odaya gönderdi. Kendi ise kapıyı açmaya yöneldi. Üç tane arkadaşı gelmişti. Karısını tanımayan arkadaşlarından seçmişti. Ters bir durum olmasın diye.
- Ooo beyler hoş geldiniz.
- Hoş bulduk ya murat tut şu nevaleleri kollarımız koptu.
- Ne yaptınız bu kadar ya. Vardı eve zaten.
- Olsun olsun. Yenge yok değil mi rahatsızlık vermeyelim.
- Yok ya eğitime gitti o. Erkek erkeğeyiz.
Erkek muhabbeti gırla gidiyordu. Alınan alkolün haddi hesabı yoktu. Karı kız muhabbeti dönmeye başlamıştı işte tam da murat’ın aradığı bir ortamdı.
- Beyler size bir sürprizim var.
- Vay murat ne yaptın?
- Sürpriz.
Murat içeri geçip karısının yanına gitti. Bebeğim herkes seni bekliyor. Evet maskeni de tak işte böyle tamamdır. Hadi bakalım beni mahçup etme içerideki yarakların hakkını ver. Dudağına bir öpücük kondurup kolundan çekerek içeri götürdü. Dilara amının ıslandığını fark ediyordu. Nasıl ıslanmazdı ki dansöz kıyafetiyle her yeri açık sayılabilecek bir elbiseyle kocasının yanında üç tane tanımadık adamın karşısındaydı.
- Oooo işte bu büyük bir sürpriz ama çok güzel bir sürpriz murat.
- Evet murat kesinlikle hatuna bak ya.
- Nereden buldun oğlum bunu. Muhteşem.
Murat oryantal müziği açmıştı bile karısı sesi duyar duymaz oynamaya başladı. Aman yarabbi orospu dünden razıymış gibi sanki. Adamların karşısında eğilip bükülüyor kıvırdıkça aletlerini kaldırıyordu. Hepsi aletlerini çıkarmış Dilara için sıvazlıyorlardı. Dilara üstündekileri parça parça çıkarıyordu. Kucak dansına başlamıştı. Teker teker kucak dansı yapıyordu. Murat tanrım karım ne kadar da orospuymuş diye geçirdi içinden. Karısı için kalkan sikleri görünce daha da tahrik oldu murat. Kendi de aletini çıkarıp sıvazlamaya başladı. Oh Dilara da pek bir şey kalmıştı. Üzerindeki g-string ve maskeyi saymazsak çırılçıplaktı. Evet seks zamanı gelmişti. Aletleri birer birer emiyordu. Ağzı doluysa elleri ile sıvazlıyordu.
Bu Resim Küçültülmüştür..!! Resmi Büyütmek için TIKLAYIN…

- Offf bu karı müthiş.
- İliğimi sömürüyor resmen.
Adamlardan biri Dilara’nın arkasına geçmişti. Ve arka deliğini yalıyordu. Daha da hiddetlendi Dilara. Ağzı daha da sulandı. Elleri hızlandı. Ohhhh sesleri artmaya başlamıştı bile. Arka deliği öyle bir kıvama gelmişti ki Dilara mest olmuştu.
- Oradan mı istiyorsun? Ohhh hadi ben de istiyorum.
Eliyle adamın sikini alıp arkasına yerleştirdi. Ahhhh evet hadi durma sakın ahhhh evet evet işte böyle ohhhh çok iyi sik hadi sik götümü durma ohhhh.
Diğer adam da ağzına vermeye devam ediyordu. Ağzı ama gibi olmuştu. Sikildikçe sikilesi artıyordu. Beli geldikçe geliyordu. Şelale gibi olmuştu kadınlığı. Eliyle diğer adamın sikini sıvazlıyordu.
- Bu karımı vermeyi çok iyi biliyor offff harika.
Elindeki sik daha fazla dayanamayarak patladı. Of müthiş bir manzara. Arkasındaki adam ise çalışmaya devam ediyordu. Ahhh erkeğim benim. Götümü mü sikiyorsun nasıl daracık değil mi? Ahhh belli sen de zevk alıyorsun. Ohhhh evet bak ağzım sikiliyor. Tüm vücudum baştan aşağı am kesildi. Her yerimi sikin her şekilde sikin beni erkeklerim. Tüm gece sizinim. Altınıza alın beni becerin. Ağzındaki de dayanamayarak patladı. Yüzü gözü sperm içinde kalmıştı. Diliyle yarakta kalan tüm spermleri topladı. Adamlardan ikisi pert olmuştu. Oh erkeğim götümü çok mu beğendin. Hep sen sik o zaman hep senin olsun. Ohhhh sikicim benim. Erkeğim. Gözleri kayıyordu Dilara’nın. Zevk alemine öyle bir dalmıştı ki tüm benliğini kaybetmişti çoktan. Sadece sikilmek istiyordu. Hepsi bu. Sikilmek onun için en önemli şeydi. Arkasındaki iyice hızlandı ve sırtına vura vura boşalıyordu. Ohhhh sıcacık. Erkeğim benim. Üçüncü adam da yığılmıştı. Her tarafı spermli bir şekilde kocasına doğru emekleyerek gidiyordu. Hiçbir alet havada kalmamalıydı. Onu da indirmeye gidiyordu. Diliyle başının çevresinde dolanıyordu. İyice ıslattıktan sonra hepsini ağzına aldı. Duyamayacakları şekilde. Ohhh kocacım. Çok teşekkür ederim. Önünde sikilmek çok güzel bir duyguymuş. Ohhh bebeğim çok güzel siktiler beni. Nasıl siktiler gördün değil mi. Götüme kafayı takmışlar. O daracık deliğimi siktiler. Ağzımı bir am gibi siktiler bebeğim. Ama çok güzeldi. Beynimi de sen siktin bebeğim uyuşturdun beni resmen. Pelte gibi oldun baksana. Onların gözünde bir orospuyum ben. Ama senin orospunum. Murat daha fazla dayanamadı ve patladı. Dilara tüm menilerini içiyordu. Sadece seninkini aşkım. Seninkiler benim en güzel içeceğim. Ve hepsini yuttu. Ohhh daha doymadım ama daha tost olmak istiyorum iki deliğimi aynı anda siktirmek istiyorum. Ohhhh hadi kalkın sikin beni ohhhh hadi sikicilerim.

Selamlar; ben Serhat özel bir firmada satış yöneticisiyim. Eşim Işıl’da başka bir firmada yönetici asistanı olarak çalışıyor. Renkli bir seks hayatımız var. Sekse ve birbirimize doyamıyoruz. Işıl’ın firmanın İstanbul’daki merkezine toplantı için gitmesi gerekiyordu. Bütün şubeler katılacaktı bu toplantıya. Ertesi gün yola çıkacağı için valizini akşamdan hazırlamaya başladı Işıl. Standart ihtiyaçları koyduktan sonra seksi iç çamaşırlarını ayarlarken gördüm. Ve siyah dar bir elbise seçti. Bu elbise vücuduna tamamen saran tek parça bir elbiseydi. Dizinden bir karış yukarıda, gögüs dekolteli. Ve birkaç klasik etek pantolonla valizini toparladı. Akşam 3 gün görüşemeyeceğimiz için uzun bir sevişme yaşadık. Beni iliklerime kadar boşalttıktan sonra “karını İstanbul’da siksinler mi kocacığım” dedi. Gülümseyerek duşa doğru gitti. Benim kafamda şimşekler çakmaya başladı, neler yaşayacağını hayal etmeye başladım.

Sabah erkenden ben işyerine Işıl’da havaalanına doğru yola çıktık. Rutin iş seyrinde birgün geçti. Akşam Işıl aradı, toplantıdan ve öteberiden bahsetti. Akşam yaklaşık 20 kişilik bir yemek olacağını söyledi. Bir de Adem isminde firma yetkilisinin sürekli ortam yaratmaya çalıştığını, iltifatlarda bulunduğunu söyledi. Akşam yemek için hazırlanacağını söyledi. Ben de ne giyeceksin dedim, merak içinde. “Siyah dantelli sütyenimi, siyah tangamı ve gördüğün siyah elbisemi giymeyi düşünüyorum. Altına topuklu ayakkabılarımı giyeceğim. Ve kırmızı ruj. Nasıl güzel olur muyum sence?” dedi. Bende her zaman harika olduğunu yineledim. Vedalaşıp telefonu kapattık.

(Hikayenin bu kısmını Işıl’ı dinledikten sonra, onun anlattıklarına göre yazdım.)

Işıl yemekte bütün dikkatleri üzerine çekmiş, bol bol frikiler vermiş. Yürürken herkesin gözü Işıl’ın kalçalarındaymış. İlerleyen dakikalarda alkolün ve müziğin etkisiyle ortam yumuşamış. Herkes işin verdiği resmiyetten kurtulmuş. Işıl o gece 3 adamla dans etmiş, göbekler atmışlar. Bir ara masaya Adem gelmiş, yanına oturmuş. Muhabbete başlamışlar, gecenin en güzel kadını olduğunu ve birsürü iltifatları sıralamış. Bu arada alkolünde etkisiyle yavaştan ellini Işıl’ın bacaklarına koymuş. Bakmış gülümsemeli bir tepki var, biraz daha ilerleyip zaten otururken kısalan elbisesinden amının etrafına kadar okşamış. Kulağına güzel sözler söyleyerek iyice hayranlığını kazanmış karımın. Karım da Adem’in kumaş pantolonunun önündeki büyüklüğü fark edip okşamaya başlamış. Bu arada Adem çoktan Işıl’ın kilodunu sıyırıp amının yanağında parmaklarını gezdirmiş. Parmağını kendi dudaklarına götürüp ıslaklığını tadına bakmış. “Ne güzel bir tadı var, devamını görmek isterim” demiş. Işıl’da isterik bir gülümsemeyle “Daha fazla dikkat çekmeyelim, ben de yarağının tadını kokusunu merak ediyorum” demiş. Ne de olsa iş ortamı. Biraz daha grupla eğlenmişler. Bu arada başka bir iş arkadaşı Işıl ile dans ederken bütün bedenine sarılmış ve kalçalarını okşamış. Adamın kalkık sikini fark eden karım ileriye gitmesine izin vermemiş. Grup ayrılırken Adem Işıl’ı arabayla bırakmayı teklif etmiş, hiç kimsenin fark etmemesi için bu yöntemi uygulamışlar. İkisi İstiklal’de bir bara gitmişler. Karanlık ve kalabalık olan barda dans etmişler, birbirlerini okşamışlar. Ademin sikini avuçlayınca Işıl gaza gelip öpüşmeye başlamışlar. Dilleri birbirlerine karışmış. Bardakiler görsel bir şov sunmuşlar. Adem arabayı bırakıp bir taksi çağırmış ve yolda bir şişe şarap almış. Taksinin arka koltuğunda öpüşmeye devam etmişler. Adem söför yokmuş gibi Işıl’ın dik gögüslerine ulaşmak için elbisesinin üstünü aşağıya doğru sıyırmış, sütyeninin kopçasını açıp çıkarmış. Gögüs uçlarını ısırmış önce, bütün hertarafını yalamaya başlamış.Taksici dönüp dönüp arkaya bakıyormuş. Otelin önüne gelince toparlanmışlar. Adem taksiciye bolca bir para vermiş ve Işıl’ın seksi sütyenini uzatmış.”Bu da bahşişin” demiş. Taksicinin yüzü kıpkırmızı kesilmiş.

Otel odasına girince zaten azmış olan Işıl’ın saçlarından tutup önünde diz çöktürmüş Adem. Sikini çıkarıp karımın kırmızı rujları dağılmış ağzına vermiş. Ateş gibi yanan sikin hertarafını yalamaya başlamış Işıl, taşaklarını emmiş. Adem gece boyunca tuttuğu spermleri karımın suratına ve ağzına boşaltmış.”Senin gibi bir kadınla birlikte olmadım hayatımda, gerçek bir fahişesin, kocan çok şanslı” diyerek yatağa doğru geçmişler. Işıl sadece tangasıyla kalarak çırılçıplak yüzüstü uzanmış Adem’in ayak parmaklarından yalamaya başlayarak gögüslerine kadar çıkmış. Adem ise bir yandan şarap içip, bir yandan da argo sözlerle karımı azdırıyormuş. Karım kalkan sikin üzerine oturmuş. Sıcacık ve ıslak amı keşfeden Adem, gögüsleri yalamaya başlamış. Bu pozisyonda bir süre sikiştikten sonra Işıl’ı altına alıp bütün ağırlığını vererek içine girmeye devam etmiş. Işıl’ın spermli suratını yalamış, fazla dayanamayıp amının içine boşalmış. Dinlendikten sonra ayrı ayrı duşa girmişler. Şarap içerek ve sohbet ederek dinlenmişler. Işıl Adem’i tekrar azdırmak için sandalyeyi alıp karşısına oturmuş. Şarap şişesine ağzına alıp sakso çekmeye ve amını okşamaya başlamış.Adem telefonunu alıp birkaç fotoğraf çekmesinin sakıncası olup olmadığını sormuş. Işıl başıyla hatır dercesine onaylamış. Çantasından krem çıkarıp göt deliğini hazırlamaya başlamış. “Sana götümü de siktireceğim erkeğim, gece bitmedi henüz” demiş. Yatağa domalmış Adem’in koca yarağını tekrar yalamaya başlamış. Bu arada adem de göt deliğini parmaklıyormuş.Işıl hazır olduklarını söyleyince sikini götüne sokmaya başlamış. Rahat bir şekilde götüne girdiğini görünce”Sen ne kaltak bir kadınsın, götün alışık di mi yarak yemeye” demiş. Sert bir şekilde yarım saat götünü sikmiş ve içine boşalmış. Işıl’ın götünden taşan spermleri görünce bununda fotoğrafını çekmiş. Öpüşerek uykuya dalmışlar.

Öğlene doğru Adem yarağını Işıl’ın yalayarak kaldırdığını görünce rüyada mı gerçekte mi olduğunu anlayamamış. Karım kucağına oturarak yumuşak bir sabah seksi yaşatmış Adem’e. Sonunda da Adem karımın hayran olduğu gögüslerine boşalmış. Beraber duşa girmişler ve işyerinden arkadaşlarının yanlarına ayrı ayrı gitmişler…

Selam, ben Güney. 31 yaşındayım. Seks'e hep çok düşkün olmuşumdur. En büyük hayalim ise grupsex yapmaktı, özellikle de karımla, yani karımı başka bir erkekle birlikte sikmekti. Karımla bu konuda çok konuşmamıza ve fantazi yapmamıza rağmen, karım reelde buna yanaşmadı.

İnternette sahte bir Profil açıp, insanlarla sohbet etmeye başladım. Benim gibi, karısı grup istemeyen birsürü erkek olduğunu gördüm. Genelde tek seferlik sohbetler oldu, ama birisiyle uzun zaman sohbetimiz devam etti. Adı Burak idi. İstanbul'dan. Önce evli olduğunu söylemişti. Zamanla sohbetimiz ilerleyince, karısından boşandığını, ama benim yaşadığım şehir olan Kastamonu'da evli bir kadınla ilişkisinin olduğunu, onunla evli bir çiftle grupsex yapmak istediğini söyledi. Karımın bu sohbetlere katılmadığını bildiği için, sadece fantazi ve resim paylaşımlı sohbetler ettik. 4-5 ay kadar sonra, Burak, Kastamonu'daki sevgilisi (Yasemin) ile görüştüğünü, ben istersem 3'lü grup yapabileceğimizi söyledi.

Ben Yasemin'i hiç görmemiştim. Sadece Burağın anlattıklarından, kadının çok isterik ve azgın olduğunu biliyordum. Yasemin, her türlü fantaziye açık, kocasıyla sex konusunda sıkıntısı olan, 27 yaşında, türbanlı bir bayanmış. Küçük memeli ve küçük götlü, 1.68 boyunda, 50 kiloda, kumral bir kadınmış. Burak, Yasemin'le internetten tanıştıklarını, yaklaşık 2 yıldır görüştüklerini, bir kez Burağın ortağıyla 3'lü yaptıklarını söylemişti. Hiç görmemiş olmama rağmen, Burağın anlattıkları Yasemin'i çok istememe sebep olmuştu. Yasemin'in sert sikilmekten hoşlandığını, sexte herşeye açık olduğunu, götten sikilmeyi ve oral sex yapmayı çok sevdiğini öğrenmiştim. Bunu okuyan her erkek, böyle bir orospuyu ben gibi arzulamıştır eminim.

Burak'la, karımın şehir dışında (Annesinde) olduğu bir Pazar gününe anlaştık. Burak Kastamonu'ya geldi, buluştuk. Yasemin'i de anlaştığımız yerden arabaya alıp, evime geçtik. Yasemin türbanlı, zayıf ve hoş bir bayandı. Evde birkaç dakika havadan sudan sohbet ettik. Sonra ben odadan çıkınca Yasemin peşimden geldi ve koridorda dudaklarıma yapıştı. Bana tecavüz edercesine öpüyordu. Ben de karşılık verdim ve hemen bir elimi götüne, bir elimi memelerine attım. Elbiselerinin üstünden sertçe okşayarak öpüşüyorduk. O da boş durmuyor, pantolonumun üstünden yarağımı okşuyordu. Benim heyecanım tarif edilemezdi. Hem daha 10 dakika önce tanıştığım evli bir bayanla sevişiyordum, hem de ilk kez grup yapacaktım.

Koridorda Yasemin'le ayakta birbirimizi soyarken Burak yanımıza geldi. O da arkadan Yasemin'in kalçalarını okşamaya başladı. Sonra da Yasemin benle sevişirken Yasemin'i soymaya başladı. Yasemin pantolonumu indirip yarağımı ağzına aldı. Hiç yarak görmemiş gibi sakso çekiyordu, bu kadar isterik ve azgın bir kadını ilk kez görüyordum. Burak onu soyunca, Burak'la öpüşmeye başladı ve bana arkasını döndü. Ben de hemen küçük götünü avuçladım ve alttan amına yarağımı bir iki sürttükten sonra amına girdim. Amı oldukça sulanmıştı ve kolayca aldı yarağımı. Yasemin bir taraftan da Burağın pantolonunu indirip ona sakso çekmeye başladı. O sırada biz Burakla göz göze geldik. Aramızda mükemmel bir orospu vardı ve ikimiz de uçmuştuk. Sexte bu kadar rahat, azgın ve hiçbirşeye hayır demeyen, tabusuz, sınırsız bir kadın var deseler inanmazdım.

Koridorda ayakta yasemin Burağın sikini yalarken bir süre amından siktim. Burak daha önce Yasemin'in götten sikilmeyi çok sevdiğini ve girerken rahat olmamı, canı yansada devam etmemi söylemişti. İlk boşalmam ve bu heyecanlı ortamdan dolayı kısa sürecekti. Götünde boşalmak istiyordum. Amından çıkarıp göt deliğine yerleştirdim yarağımı ve yavaş yavaş yüklendim. Yasemin'in suratında acı ifadesi vardı ve “Offff!” diye inliyordu, ama hiç dur falan demedi. Ben de yüklenmeye devam ettim ve yarağımı götüne tamamen soktum. O gene Burakla öpüşüyor ve arada da Burağın yarağını yalıyordu. Birkaç dakika götünden büyük bir zevkle siktim ve götüne boşaldım. Ayakta yorulduğumuz için orda bıraktık. Ama gün uzundu, birer duş alıp, giyinmeden havlularla kahvaltı yapıp, biraz sohbet ederek dinlendik.

Sonra salona geçip koltukta gene öpüşmeye başladık. Yasemin iki erkeğin arasında çok rahat çok istekli idi. Böyle isterik bir kadın olamazdı. 10 kişi sikse zevkten kudurur ama itiraz etmezdi. Bu sefer koltukta Yasemin yarağımı yalarken, Burak amını sikmeye başladı. Amındaki yarağın zevkiyle kuduran Yasemin, gözüme bakarak, beni ağzıyla uçuruyordu. Bu pozisyon karımla en çok yaşamak istediğim pozisyondu. Ben karımın ağzına verirken, bir başka erkeğin de karımı sikmesiydi. Bunu karımla yapamamıştım, ama Yasemin'le harika bir grup yapıyorduk.

Sonra Yasemin, ben yatarken yarağımı amına alarak üstüne oturdu, Burak ta sırtını öperek götüne girmeye başladı. Tost yapmıştık Yasemin'i. Orospu o kadar zevk alıyordu ki, inlemelerini ve bağırmalarını komşular duymasın diye dudaklarını öpmeyi bırakamıyordum. Memeleri de ufak olmasına rağmen uçları fındık gibi ve sertti. Ellerim de memelerini avuçluyor ve uçlarını parmaklarımın arasında sıkarak canını yakıyordum. Bu onu dahada kudurtuyordu. Biraz sonra Burak Yasemin'in götüne boşaldı. Ben de amından sikmeye devam ederken, Yasemin gözüme bakarak sanki delirmiş gibi sarsılarak ve inleyerek boşaldı.

O ince çıtıpıtı kadının böyle değişebilemesi beni çok şaşırttı. Orgazm olurken resmen gözleri kaymış, kendini kaybetmişti. Ben de birkaç dakika sonra amına patladım. Korunduğunu bildiğim için amına büyük bir zevkle boşaldım. Burak yol yorgunu olduğu için dinlendi. Biz Yasemin'le banyoya gittik. Onu kendi ellerimle heryerini okşayarak yıkadım. Dudaklarını da kemiriyodum resmen, tabii kaltak ta benimkini. Önümde çöktürüp suyun altında verdim ağzına. Beni yalayarak boşaltacaktı. Tam boşalırken ağzından çıkarıp, ilk kez bir kadının suratına 31 çekerek boşaldım. 3. kez boşalmama rağmen bayağı bir sperm fışkırmış, yüzüne gözüne saçlarına dağılmıştı. Yasemin'in çok zevk aldığı belliydi.

Dinlenirken sohbet ettik gün boyu. Kocasının seks yapmayı sevmediğini, hiç sikmese aklına gelmediğini anlattı. Ama o çok azgındı. Zaten kocası yeterince sikse bile, ben onun tek erkekle doyabilceğini düşünmüyordum.

Sabah 8:00'de buluşmuştuk ve Yasemin eve akşam 17:00'de dönmek zorundaydı. O saate kadar evde çıplak dolaştık. Mutfakta, banyoda, salonda… dinlendikçe oynaştık ve seviştik. Burak'la beraber tost yapmadık birdaha, ama üçümüz beraber duşta da sikiştik. Hayatımda hiç bu kadar azgın olduğumu hatırlamıyorum. Yaseminin her deliğini defalarca siktim, 5 yada 6 defa boşaldım. Onlar gittiğinde de yorgun ve mutlu bir şekilde, yaşadığım rüya gibi günü düşünerek ve birgün karımı da Tost yapabilmeyi hayalleyerek uyudum :)

Selam, ben Sema, şu anda 50 yaşındayım. Kamudan emekli olmuştum. Evde çok sıkılıyordum, ki eve bir bilgisayar aldım, internet bağlattım. İnternette gezerken bu sayfayı görünce, ben de yazayım dedim. Evet, ozaman 45 yaşına gelmiştim, ama halen bakireydim. Elime hiç bir erkek eli değmemişti o güne kadar. İsteyenlerim olmuştu, ama kısmet olmadı işte.

Günler geciyordu, ama çok mutsuzdum. Yalnızdım. Ama hep merak içindeydim. Nasıl bir şey bu seks diye düşünürken, porno videolarını seyrettim, bu tip seks hikayeleri okudum. Ne olursa olsun mutlaka bir erkekle yatmak istedim. Bu dünyadan giderken hiç bir şey görmeden gitmek istemedim. Sonra internetten biriyle tanıştım, adı Kazım, o da yalnız bir beymiş. Belirli bir süre Chat yaptıktan sonra Ankara'da buluşmaya karar verdik. Ankara'da bir otelde buluştuk bununla. Çok kibar bir beydi. Otele yerleştik, indik aşağı, akşam yemeğimizi yedik. Kendisiyle uzun zamandır MSN'de konuşuyorduk, zaten evlenecektik. Evlenmesem bile onunla olmak istiyordum. Başıma ne gelirse gelsin, umurumda değildi…

Yemekten sonra odamıza çekildik. Kazım valizinden bir şişe şarap çıkardı ve “İki kadeh içelim mi?” dedi. “Olur!” dedim, ama içki ile fazla aram yoktu benim. Karşılıklı oturup içkilerimizi yudumladık. Kazım, benim daha hiç bir erkekle beraber olmadığımı, bakire olduğumu biliyordu. Yine sordu, “Gerçekten bakiremisin?” diye. “Evet!” dedim. “O zaman bu gece bizim gerdek gecemiz olsun aşkım!” dedi. Güldüm. Başka birşey demeden kendine çekti beni, öptü. Elimdeki kadehi sehpanın üstüne koydu ve elini bacaklarımın arasına soktu. “Benim için mi bekledin bu zamana kadar?” dedi, sonra elini külodumun üstünde gezdirdi. Tepkimi bekliyordu. Bacaklarımı araladım o an, ben de istiyordum onu çünkü. Beni ayağa kaldırdı. Askılı elbisemi çıkarttı ve beni yatağa yatırdı. Ayakkabılarımı çıkarttı. Südyen külot yatıyordum yatakta. O da küloduna kadar soyundu ve yanıma yattı. Sıkıca sarıldı bana. Kulağıma, “Birazdan benim karım olacaksın, hazırmısın?” dedi. “Evet!” dedim kısık bir sesle.

Yavaşca ellerini vücudumda gezdiriyordu. Boynumu öpüyor, kokumu içine çekiyor, “Mis gibisin!” diyordu. Göğüslerimi südyenimden çıkartmıştı, öpüyor, emiyor, okşuyor, kokluyordu. Sonra yavaş yavaş aşağıya doğru indi. Külodumu aralayıp amıma baktı, “Çok güzel amın var, bembeyaz!” dedi. Bir anda külodumu çıkarttı. Amımı okşamaya başladı, öptü, yaladı biraz. Bacaklarımı aralayıp, amımı öyle bir yalıyordu ki, resmen eriyordum. Sonra parmaklarıyla amımın dukaklarını ayırdı, dilini amımın deliğnden içeri soktu. Amımı, kasıklarımı yalıyor, baş parmağını da götümün deliğine sokuyordu. Ne olduğunu anlamıyordum, ama çok hoşuma gidiyordu. Sarsıla sarsıla orgazm olup boşalıyordum. Bacaklarımı karnıma kadar çektim, titriyordum. “Korkma!” dedi, sonra kalktı, bir kadeh şarap daha doldurdu bana, onu da içirdi eliyle. “Daha da rahatla!” dedi.

Sonra kendi külodunu çıkarttı, yarağını direk ağzıma soktu, “Em, yala!” dedi. Dediğini yaptım. Hoşuna gidiyordu, ama az sonra çok acemi olduğumu söyleyip, Laptopunu çıkardı ve porno film açtı, “Buna bak öğren!” dedi. Ben de onlar gibi yapmaya başladım. “Ohhh, süpersin! Çabuk öğreniyorsun!” diyordu. Ne oldu anlamadım, birden bire boşaldı ağzıma. Mahçup olmamak için yuttum hepsini. “Güzelll, boşa gitmedi!” dedi. Yarağını biraz daha yalattıktan sonra, gitti bir kadeh şarap daha doldurdu getirdi ve “Hadi bir kadeh daha iç!” dedi. “İçmeyim, yeterli bu kadar!” dedimse de, “Hatırım için lütfen!” dedi. O getirdiği kadehi de içtim. Ama o son kadehin içine ne attıysa, içtikten bir müddet sonra içimde alevler yükselmeye başladı, gözlerim kısıldı. Yanıyordu içim. Felç olmuş gibiydim, kımıldayamıyordum.

Bunu farketti ve telefonunu aldı, birini aradı, “Hadi gel!” dedi, kapadı. Birkaç dakika sonra, 17-18 yaşlarında bir genç geldi odaya. Ben çıplak yatıyorum, ama kımıldamaya halim yoktu. Genci bana göstererek, “Bu benim üvey oğlum Şakir, bunun annesi 2 sene önce vefat etti!” dedi. Ona da, “Oğlum bak, bu da yeni annen!” dedi. Şakir'de bir gariplik vardı, davranışları normal değildi, sanki zekası gelişmemişti. “Hadi oğlum, sev yeni anneni!” dedi. Şakir deli gibi üstüme geldi, zekadan yoksundu zavallı, beni sevmeye başladı. Göğüslerimi emiyor, öpüyordu, her yerimi yalıyordu. Kazım da oturduğu yerden Şakir'e ne yapmasını gerektiğini söylüyordu. Sonunda Şakir'e, “Hadi artık gir amına, bak ne güzel amcık!” dedi. Şakir'in sikini tutup kendi eliyle amıma soktu…

Şakir üstümde gidip geliyordu, ama sikini hiç hissetmiyordum. Birkaç gidip gelmeden sonra amıma boşaldı Şakir, yığıldı kaldı üstüme. Kazım, “Çekil!” dedi Şakir'e. Baktı amcığıma, kan falan yoktu. “Kaltak karı, hani bakireydin?” diyerek bana bir tokat attı. Cevap veremiyordum, kurbanlık mal gibi yatıyordum. Sonra kendi yarağını soktu amcığıma. Çok sinirliydi, vahşice sikmeye başladı beni. Canım yanıyordu, acıdan kıvranıyordum altında. Amımı deli gibi sikerken göğüs uçlarımı koparacakmış gibi emiyor, ısırıyordu. 15-20 dakika vahşice siktikten sonra o da boşaldı içime. Üzerimden çekildiğinde yarağı dölle karışık kana bulanmıştı. Gördü ki amımdan kan gelmişti, Şakir'e bağırmaya başladı, “Tühh sana geri zekalı, bir kadını bozamadın!” diye.

Sonra beni kaldırdı, kucağına alıp banyoya götürdü, küvete yatırıp yıkadı, temizledi beni. Kurulayıp geri getirdi yatağa yatırdı. Bir yanıma Kazım, bir yanıma da Şakir yattı. Biri bir göğsümü emiyor, diğeri de diğer göğsümü emiyordu. Anlaşılan gece daha bitmemişti. Sersem gibiydim. Kazım, “Aşkım, karıcığım, artık bizimsin sen, seni bırakmayız!” diyordu. Şakir ise sürekli, “Am, am, am, am!” diyordu. Kazım da, “İyi tamam anladık gerizekalı, am, am! Hadi yala o zaman!” dedi. Şakir hemen bacaklarımın arasında yerini aldı, amımı öpüyor, yalıyor, “Güzel am, çok güzel am!” diyordu. Kazım ise çoktan yarağını ağzıma vermişti bile, “Em karıcığım, yala hadi, doyuralım seni, 45 senenin acısını çıkartalım!” diyordu. Ben yaladıkça da, “Çılgın sevgilim, karım benim, kahpem!” diyordu…

Sonra Şakir'e seslendi, “Gel lan buraya!” diye. Şakir geldi, yer değiştirdiler. Şakir sikini ağzıma verdi, Kazım geçti bacak arama ve amımı sikmeye başladı. Şakir garip garip sesler çıkartıyordu, siki kalkık haldeyken bile küçüktü, ağzımda kayboluyordu. Bu arada Kazım beni sikmeye devam ediyordu. Şakir, “Ben de, ben de!” demeye başladığında, Kazım, “Bekle biraz, az kaldı!” diyerek, amımda birkaç kez daha gidip geldi ve içime döllerini fışkırttı. Sonra çekildi, Şakir geçti, amımı sikmeye başladı. Ben sanki felç olmuştum, hiç tepki veremiyordum. Şakir yine hemen boşaldı ve kalktı, tuvalete gitti. İkisi de boşalmıştı, ama ben halen alev alev yanıyordum. Amım fırın gibi yanıyordu…

Kazım biraz yanımda yattıktan sonra, amıma elleyip, “Karıcığım amın halen yanıyor değil mi? Hiç merak etme, yangınını şimdi söndürürüm senin!” dedi ve kalktı, minibardan, bir kalıp buz getirdi. “Şimdi alevi gidecek!” diyerek buzları amıma sokmaya başladı. Buzlar iyi gelmişti bana. Yattığı yerden buzları teker teker amımın içine sokuyor, sonra da emiyordu habire. Bu arada Şakir çoktan uyumuştu bile. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum, ama benim de içim geçmişti artık. Ben de uyumuşum.

Ertesi gün bir uyandım, ben ortalarında, üçümüz de çırılçıplak yatıyoruz. Demek ki dün yaşananlar rüya değildi. Ne düşüneceğimi bilemeden kalktım, banyoya gittim, elimi yüzümü yıkadım. Kazım da uyanmış, arkamdan geldi banyoya, “Karıcığım günaydın, hemen yıkanıp çıkalım, sana hediyeler alacağım!” dedi, sonra Şakir'e bağırdı, “Hadi kalk lan artık, öğlen oldu!” diye. Yıkandık çıktık, sonra güzel bir kahvaltı yaptık. Daha sonra alışverişe gittik, bana harika şeyler alıyordu. Demek ki Kazım zengindi. Şakir'e de bakıyordu, onun isteklerini yerine getiriyordu. Alışveriş turumuz bitince, “Bana kızdın mı karıcığım dün gece için?” dedi sonunda. İşin doğrusu kızmamıştım. Benim 45 yıllık hayatımda bir kez bile erkek eli değmemişken, o gece, biri zeka yoksunu Şakir, biri de Kazım olmak üzere, iki kişi sikmişti beni.

Hayır evlenmedik Kazımla, ama halen beraberiz. Şakir'e de alıştım artık. Kazım yurtdışına çıktığında Şakir'i bırakıyor yanıma, onunla zevk dolu dakikalar yaşıyoruz. Bazen de Webcamdan Kazım bizi izliyor ve 31 çekerek boşalıyor. Ama geldiğinde acısını fazla fazla çıkartıyor. Evet, şimdi 50 yaşındayım ve doyasıya seksi yaşıyorum. Şakir de iyice öğrendi sikişmeyi, ikisi de çatır çatır sikiyorlar beni, çok mutluyum :)

Selam hikaye severler. Ne zamandır Kaymak Gibi Sikilen Amlar sitesinde yayınlanan hikayeleri zevkle okuyorum. Ben de bir hikayemi paylaşmak istedim. Ben Asude, 21 yaşındayım, ama bu anlatacağım olay olduğunda 17 yaşındaydım. Lise son bitmiş, ama istediğim üniversiteyi kazanamamıştım. Yani bir sene daha üniversiteye hazırlanacaktım. Sevgilim Erkin ise başka bir şehirde iyi bir bölüm kazanmıştı ve yazın sonunda gidecekti. Ondan ayrılacağım için çok üzülüyordum, bir yandan da o İstanbul'da yokken biraz rahat nefes alabileceğimi düşünüyordum. Çünkü çocukluk arkadaşıydık ve liseye başladığımız seneden beri sevgiliydik. Onsuz vakit geçirmenin nasıl olduğunu merak etmiyor değildim.

Yaz tatili boyunca birlikte vakit geçirdik ve ayrılık zamanı geldi çattı. Bana, “Ne yap ne et, bu sene aynı şehirde bir bölüm kazan ne olur!” dedi ve gitti. Ben de dersaneye başladım. İlk 2 ay oldukça eğlendim. Ama sonradan Erkin'in yokluğu bana koymaya başladı. Gideli 3 ay geçmişti, telefonda konuşmalarımızdan birinde ona, “Artık gerçekten çok özledim seni!” dedim. Ve ertesi gün kapımda buldum. Özledim dememi bekliyormuş gelmek için aşkım benim. İki gün vakit geçirdikten sonra, bana bir anda, “Evlenelim Asu’m!” dedi. Ben bu teklifine çok şaşırdım, ama yaşımızın küçük olduğunu, beklememiz gerektiğini söyledim. Ertesi gün annesi geldi beni ikna etmek için. Kesinlikle kabul etmedim. Erkin kırılmış olacak ki, bir hafta daha kalabileceği halde, erkenden okula dönmeye karar verdi, “Sen beni sevmiyorsun!” diyerek.

Ben de, hem küs kalmamak için, hem de onu çok sevdiğim için, bekaretimi ona vermeye karar verdim. Ertesi gün annesi ve babası işe gittiğinde evine gittim. Kapıyı açtığında üzerinde sadece şort vardı. Oldukça iştah açıcı görünüyordu. İçeri geçtim, salona oturduk. Bana, “Ne var? Ne istiyorsun?” dedi. Anlaşılan küs ayrılmaya niyetliydi. “Küs kalmayalım! Gönlünü almak için geldim!” dedim. Gözleri parladı, “Evlenmeyi kabul mü ediyorsun?” dedi. “Hayır aşkım, ama sana en değerli şeyimi vereceğim!” dedim ve uzanıp dudaklarından öpmeye başladım. İlk öpüşmemiz üzerinden seneler geçmişti, ama öpüşmeden ileri hiç gitmemiştik. İlk başta tutukluk vardı, fakat tutukluğunu çabuk attı. Güzel kollarıyla beni sardığında, kucağında küçücük kalmıştım. Siki kalkmaya başlamış, şortunun ve benim kumaş pantolonum üzerinden amıma baskı yapıyordu. Hafifçe kımıldanınca ağzımın içine inledi ve elini kalçama atıp avuçlarıyla sıkmaya başladı. İyice kendimden geçtim ve amımı kıyafetlerin üzerinden sikine sürtmeye başladım. Kısa süre sonra kollarında ilk orgazmımı oldum. Dudaklarını dudaklarımdan çekip, “Emin misin bebeğim? Ben her türlü bekleyebilirim!” dedi. Ben boşalmama rağmen sanki iki katı tahrik olmuştum, “Al beni, seni istiyorum, seni seviyorum, bunu kanıtlamama izin ver!” dedim.

Beni kucağında odasına götürdü. Yatağına uzandırdı. Üzerime çıkıp memelerimi avuçlamaya, kulak mememi emmeye başladı. Benim külodum iyice ıslanmıştı. Ben de elimi sikine atıp okşamaya başlamıştım. Ona, “Çantamı getir aşkım, içindekiler lazım olacak!” dedim. Niyetim belliydi, bu sebeple hazırlıklı gelmiştim. Çantamı getirdi. İçinden prezervatif kutusunu ve kayganlaştırıcıyı çıkardım. Amımın sulanmasına bakılırsa kayganlaştırıcıya ihtiyacım olmayabilirdi, ama ikimiz için de ilk seferdi, ne olur ne olmaz diye getirmiştim. Eşyaları komidinin üzerine koyar koymaz yine üstüme çıktı ve her yerimi öpücüğe boğmaya başladı. Bir yandan öpüyor, bir yandan da beni soyuyordu. Ben de kollarını, göğsünü okşuyor, arada sikini avuçluyordum. Ben sonunda çırılçıplak kalınca, bana şöyle bir baktı. Çok utanıyordum, ama bir o kadar da tahrik olmuştum. “Bebeğim gördüğüm en güzel şey sensin!” dedi. Ben iyice utanmıştım, ellerimle yüzümü kapadım. Ama o ellerimi geri çekti, avuçlarımı öpüp, dudaklarıma uzandı.

Bir süre öpüştükten sonra memelerime indi. Avucunu dolduracak büyüklükte memelerimi emiyor, uçlarını ufak ufak dişliyordu. Bir mememi emerken, diğer mememin ucunu çimdikleyip beni zevkten uçuruyordu. O memelerimle oynarken amım yine kasılmaya başladı. Daha amıma ellememişti bile, ama ben ikinci orgazmımı oluyordum. Halime güldü ve “Bu gidişle esas olaya geçmeden senin dermanın kalmayacak!” diye dalga geçti. Kıpkırmızı kesilmiştim, ama cevap yetiştirmeden duramadım, “Sen işini iyi yaparsan, bana hiçbir şey olmaz!” dedim. Daha ağzımı kapatmadan, amımda ılık dilini hissettim. O amımı yalarken, ben, “Ahh, hayır, off, ahh!” diye inliyor, çok zevk alıyordum. Pezevenk sevgilim ise sanki yılladır am yalamış gibi somuruyordu amımı. Dilinin ucunu klitorisime değdirmeden etrafında daire çiziyor, amımın dudaklarını boydan boya yalayarak dilini amımın deliğine kadar getiriyor, beni delirtiyordu. “Ahh, lütfen!” diye yalvarıyordum. “Ne lütfen bebeğim?” dedi en sonunda. “Lütfen boşalmam gerek, delireceğim, ahhh!” diye inlemeye devam ettim. En sonunda klitorisimi sertçe emerek, beni şiddetli bir şekilde orgazm etti. Kasılmalarım oldukça uzun sürmüştü. O ise daha bir sefer bile boşalamamıştı.

El yordamıyla uzandım ve prezervatiflerden birini alıp, ambalajını dişimle yırttım. Bunu gören Erkin ise yavaşça doğruldu ve altındaki şortu boxeriyle beraber indirdi. Siki oldukça büyüktü. Kesinlikle canımı yakacaktı, ama o anda oldukça azmıştım, o yarağı yemekten başka bir şey düşünemiyordum. İkimiz birlikte prezervatifi sikine takmaya çalıştık, ama ilk defa yaptığımız için pek becerikli değildik ve üçüncü prezervatifte ancak başarılı olmuştuk. Bu arada benim gerginliğim de azalmıştı. Sonuçta o Erkin'di ve yanında utanacağım biri kesinlikle değildi. Biraz kayganlaştırıcıyla prezervatifli sikini sıvazladıktan sonra, bacaklarımın arasında yerini aldı ve sikiyle amıma baskı yapmaya başladı. Kendimi kasmadığım bir anda birden soktu. Kızlığım gitmişti. Artık kadın olmuştum.

Kasıklarımda oldukça yoğun bir batma hissettim ve Erkin'in de içime iyice girmesi ile boşalması bir oldu. İçimden çıktı, döl dolu prezervatifi çıkarıp peçeteye sardı ve yanıma uzandı. Erken boşaldığı için özür diledi. Ben de özür dilenecek bir şey olmadığını falan söyledim. Bu şekilde yarım saat kadar yattık, sonra ben kalkıp banyoya gittim. Amımın acısı geçmişti. Banyoda kasıklarıma akmış olan kanı yıkayınca, gerçek sikiş için hazır hale geldim. Aynada kendime bakınca gözüme daha bir güzel göründüm. Tüysüz amcığım, memelerim, popom oldukça iyi bir görüntüm vardı. Odaya girdiğimde Erkin'in siki de tekrar kalkmıştı, biraz okşamayla sikişe hazır hale gelecek gibi duruyordu. Gidip dudaklarına yapıştım. Elimi de sikine atıp hazırlamaya başladım. Erkin de elini amıma atıp klitorisimi ovalamaya başladı. Birkaç dakikaya ikimiz de tamamen sikişe hazır hale geldik.

Erkin busefer prezervatifi ilk denemesinde taktı. “Hazır mısın bebeğim?” dedikten sonra yavaşça içime girdi. Kasıklarımız buluştuğunda, amımın yırtılma noktasına kadar gerildiğini hissediyor, ama inanılmaz zevk alıyordum. Erkin yavaş yavaş git gel yapmaya başladı. Bir yandan da kulak mememi emiyor, kulağıma, “Daracıksın bebeğim, ohhh, çok sıcaksın, ateş gibisin!” gibi sözler söylüyordu. Bir süre sonra hareketleri hızlanmaya başladı ve beni uzun bir süre o şekilde sikti. Ben iki kez orgazm olduktan sonra, içimden çıkmadan beni üzerine aldı ve “Sür beni, hadi bebeğim!” dedi. Ben de onun deyimiyle sikine binmeye başladım. Sikinde yavaşça inip kalkıyor, arada kalçalarımla daireler çiziyordum. Aldığım zevki tarif etmem imkansızdı. İçimde sevdiğim adamın iri aleti ile, onun vücudunun üzerinde dans etmek beni zevkten uçurmuştu. Ben bir orgazm daha yaşadıktan sonra, Erkin, “Böyle olmayacak, pozisyon değiştirelim!” dedi ve kalçama ufak bir şaplak atıp beni üzerinden indirdi.

Beni domaltıp, arkadan amıma geçirdi ve hoyratça sikmeye başladı. O amıma pompaladıkça memelerim çılgınca sallanıyordu. Zevkten gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Aklımı kaybedecektim. “Yeter artık boşal!” dediğimde, kalçama ufak bir şaplak atıp, “Az kaldı, geliyorum bebeğim, ohhh!” dedi ve elini önüme atıp klitorisimi de ovuşturmaya başladı. Ben sarsıla sarsıla orgazm olurken, o da prezervatife doldurdu döllerini. Bu sefer sikişmemiz oldukça uzun sürmüştü ve ikimiz de bitmiştik. Fakat hayatımın zevkini almıştım. Asla unutamayacağım bir zevkti. Ona, “Şimdi seni sevdiğime inandın mı?” dediğimde, alnımı öptü ve “Seni bundan sonra hiç bırakamam, ben de seni çok seviyorum aşkım!” dedi :)



https://twitter.com/ArzuCan87247789/status/1324833581450055686?s=09

MERHABA BEN CAN EŞİNİZİ MUTLU ETMEK SİZİNDE HAKKINIZ. KESİNLİKLE CİNSEL FANTEZİLERİNİZ SAPKINLIK DEĞİLDİR. BANA YAŞAMAK İSTEDİĞİNİZ FANTAZİNİZİ RAHATLIKLA ANLATABİLİRSİNİZ. KİMİ EŞİNİ İZLEMEK KİMİ PAYLAŞMAK İSTER. EĞER SİZİNDE BÖYLE FANTAZİLERİNİZ VARSA LÜTFEN ARAMAKTAN ÇEKİNMEYİN. KOCASININ GOZUNUN ONUNDE KARİSİNİ BAGİRTA…

View On WordPress

Karısını kaslı erkeğe siktirdi

Derya ve Bülent evde heyecanla bekliyorlardı. Artık evliliklerinin 2.yılını doldurmuş kendi düzenlerini bir şekilde kurmuşlardı. Evlenmeden önce başlayan Bülent in sapık fantazileri artık iyice artmış karısını başka bir erkeğe siktirmek isteği tavan yapmıştı. Derya için ilk başlarla sapıkça ve iğrenç gelen şeyler artık yavaş yavaş onu da tahrik etmeye başlamış bu…

View On WordPress

image

          Eşimle aynı semtte, aynı okullarda büyümüştük. Birbirimizin ciddi olarak varlığını fark edene kadar ikimiz de aynı ortamda bir sürü sevgili değiştirmiştik. Sonunda arkadaşlığımız ilerledi, sevişerek evlendik ve bu güne kadar da çok mutluyuz.

          Evlenince aramızda herhangi bir sır olmayacağına dair yemin etmiştik. İkimiz de eski hikayelerimizi, kimlerle düşüp kalktığımızı, bekarlığımızda yaşadığımız çarpıcı şeylerin hepsini birbirimize anlatmıştık. Aramızda gizli hiçbir şey kalmamıştı. Kocamın eski sevgililerini, onlarla yaşadıklarını hepsini biliyordum.

          O, yaşadığı şeylerin ayrıntılarını, biraz da zamparalığından gurur duyarcasına anlatınca, hem onun zorlamasıyla, hem eski seks anılarımla tahrik olduğumdan, ki bunları yatakta anlatırdık birbirimize, ben de kocama çıktığım oğlanlarla yaptıklarım konusunda detaylara girmeye başladım.

          Anlaştığım çocuklara nasıl amıma fırça çektirdiğimi anlatırdım. En güzel kimin fırça çektiğini, sikini nasıl amımın dudaklarının arasına sokturduğumu, nasıl altmışdokuz yaptığımı, adeta o anı yeniden yaşıyormuş gibi, ballandıra ballandıra anlatırdım. Kocam da ben anlatırken otuzbir çekerdi. 

          Onun da tanıdığı ve şimdi ailece görüştüğümüz bir erkek arkadaşımın sikinin nasıl büyük olduğunu ve kalınlığı nedeniyle ağzıma almakta nasıl zorlandığımı bile biliyordu kocam… 

image

          O da bana yaşadıklarını anlatıyordu. Komşumuzun kızını, ki hala onlarla da görüşüyoruz, götten sikmesine nedense çok kızmıştım. Ben bekaretimi koruduğum gibi hiç anal seks yapmamıştım. Sadece oral olmuştu kızlığımdaki seks hayatımda…

          Yani kısacası kocamla aynı zamanda iki arkadaştık. Ama evlendikten sonra ikimiz de başkaları ile olmadık. Çok beğenip istediğimiz olunca o gece cd seyrediyor kendimizi filmdekilerin yerine koyarak fantezide birbirimizi aldatıyorduk.

          Hele Fransız bir kadınla yaşadığı bir anısı vardı ki… Zaten yatağımızı şenlendiren, fantezi olaylarımızı başlatan da bu anı olmuştu.

          Üniversite yıllarında babası bir arkadaşıyla ortak, deniz kenarında, küçük çapta bir otelin işletmeciliğini yaparmış. Kocam da okuldan sonra hem ders çalışır, hem de otelin gece katipliğini yaparmış.

          “Bu gecelerden birinde tek çocuklu Fransız bir aile geldi.” diye anlatmaya başladı kocam o yaşadığı olayı…

          “Onlara hemen otel idaresi gibi kullandığımız odanın yanındaki odayı verdim. Aile otelde yemek servisi olmadığı için, yakında bir lokantaya giderek yemeklerini yedi ve otele döndüler. Adam biraz sonra odama gelerek şarap içmek istediklerini otelin bahçesi, terası gibi bir yer olup olmadığını sordu. Ben de onları otelin terasına çıkardım.

          Arada bir yanlarına çıkıp ihtiyaçlarını soruyordum. Son çıktığımda adam beni de oturttu. Çat pat okulda öğrenebildiğim kadar lisanımla konuşup anlaşmaya çalışıyorduk ki, o ana kadar bakmak istemediğim kadına gözlerim takıldı. 

          Uzun boylu, uzun sarı saçlı bir kadındı. Üstünde içini belli eden incecik kumaşlı, önü de açılabilecek kadar açılmış kırmızı bir bluz vardı. Daracık bluzda meme uçları iyice belli oluyor, önündeki dekolte memelerinin arasına kadar inmiş ve memeleri nerdeyse görünüyordu.

          Anlaşılan o ki ben gelirken apar topar toplanmaya çalışmıştı. Eteği sütun gibi bacaklarını açıkta bırakacak kadar kısa idi ve karşımda bacak bacak üstüne atmış vaziyetteydi. Ona takıldığımı fark eden kocası, ben anlayacağım kaygısıyla direkt söyleyemeden kadına habire bir şeyler işaretler ediyordu.

          Bunun üzerine kadın kalkıp odasına indi. Biraz sonra ben de ikram ettikleri şarap kadehini bitirmiştim. Adama teşekkür edip aşağı 
inerken, üstündeki açık bluz ve mini eteğini çıkarıp pijamalarını giymiş olan kadın da tekrar terasa çıkıyordu.

          Terasa çıkan dar merdivende karşılaştığımızda, centilmen bir erkek olarak kenara çekildim ve geçmesi için yer açtım. Kadın yüzüme bakıp gülümsedi. Benimle aynı basamağa geldiğinde yanımda durdu ve başımı elleri arasına aldı, dudaklarıma yapışıverdi. Adeta yedi beni…

          Ben şaşırıp kalmıştım. Daha ne olduğunu anlayamadan öpüşmeyi kesti, beni piç gibi merdivende bıraktı, arkasını dönüp terasa gitti. Biraz sonra da benim yönetim odasının yanındaki kendi odalarına döndüler. Odadan gelen seslerden seviştikleri belliydi.

          Ben de kadının merdivenlerdeki şehvetli öpüşmesinden, yan odadan gelen sevişme seslerinden öyle tahrik olmuştum ki, çıkarmış otuzbir çekiyordum. Gözlerimi kapatmış, kulağım yan odadan gelen inlemelerde, aklım kadının dekoltesinden uçlarına kadar görünen memelerinde… Mini eteğinden kalçalarına kadar sıyrılan güzel bacaklarında… Dilimde onun dudaklarının, dilinin tadı…

          Bir müddet sonra sevişmeleri boyunca azalıp çoğalan sesler tamamen kesildi. Ben de yorulmuştum. Onlar da ben de yattık. Odamın kapısı kilitli değildi. Ben üzerimdeki mayoyla uyumuşum.  Gecenin bir vakti üzerime birinin abanmasıyla neye uğradığımı anlayamadan korkuyla uyandım. Kadın üzerime eğilmiş ve dudaklarımı öpmek üzereydi.

          19 yaşındaydım. Genelev tecrübemden başka bir kere de komşumuzun kızıyla yalap şalap, saklı gizli öpüşmüştük. Yani o gün için bütün tecrübem bu kadardı. Doğru dürüst öpüşmeyi bile bilmiyordum.

          Ama kadın çok iyi biliyordu. Öylesine aldı ki beni altına, dudaklarımı yiyor, elleri vücudumun her yerinde dolaşıyordu. Yatmadan önce iki kez otuzbir çektiğim halde sikim mayonun içinde kazık kesilmişti. Üstüme çıkmış, pijamasının üstünden o kazığa amını sürtüp duruyordu.

          Ben de elimi göğüslerine uzattığım anda pijamasının üstünü çıkarıp attı. Taş gibi göğüsleri vardı. Elimi alta uzattığımda da pijamasının altını çıkarıverdi hemen… Amının kenarlarını temizlemiş, üstünü bırakmıştı. Sarı sarı, uzun tüyleri aksesuar gibi ıslak amının üzerinde çok güzel görünüyorlardı.

          Eğildi, ellerini mayoma götürdü. Gözleri parlayarak mayomu çıkardı. İkimiz de çırılçıplaktık ve çılgın gibiydik. Hızlı bir şekilde dönüp altıma girdi. Sikimi tuttuğu gibi amına yerleştiriverdi. Ateş gibi yanıyordu. O kadar nefisti ki… Sikimi çıkarmadan iki defa boşaldım.

          İşimiz bitince kalktı, yerdeki pijamalarını eline aldı. Dudaklarımdan öptü ve elinde pijamalarıyla, çırılçıplak vaziyette kocasının yanına gitti. O gece bir kere daha geldi. Doymamıştı. Ben de öyle… Gece sabah demeden karşılık verdim, ama bu sefer bir kere sikebildim.

          Sabah kalktılar, hesabı ödeyip gittiler.  Arkalarından odayı toplamak için girdiğimde, kadının külodu yatağın üzerinde duruyordu. Ağı ıslaktı, yatağın üstüne özenle, benim için bırakılmıştı. Gecenin teşekkürü olarak…” 

image

          Bunları neden anlatıyorum?

          Yaz tatili için bir Fransız tatil köyüne gelmiştik. Etrafımız Fransız turistlerle kaynıyordu. Kolejde iyi bir Fransızca eğitimi aldığımdan etrafımızdakilerle gayet güzel anlaşabiliyordum. Kocamın anlattığı ve beni çok etkileyen, Fransız çiftle yaşadığı o güzel anı aklımıza geldi ortamı görünce… Otele yerleştiğimiz ilk gece sevişirken bacaklarımın arasında beni siken kocama,

          “İşte şimdi intikam günüm geldi aşkım…” dedim. “Rövanş sırası bende… Sen o Fransız kadınla seviştin, ben de burada Fransız bir erkek bulup sevişicem… Ödeşeceğiz. Hiç kaçarın yok, itiraz istemem”

          Benim bu sözlerim kocamı tahrik etmiş, içimde gidip gelen siki daha bir büyümüştü sanki… Hareketleri hızlanırken,

          “Ohhh… Yap karıcım… Sana bir borcum var. İtiraz etmeye de hakkım yok. Sen de siktir kendini… Ödeşelim…” diye inleye inleye içime boşaldı.

          Ertesi gün tatil köyündeki tatilimiz tam anlamıyla başladı. Akdenizin sıcağı bizi azdırıyordu. Kocamda kendine küçük gelen bir önceki sene giydiği siyah mayo vardı ve sürekli önü kabarık dolaşıyor, kalkan sikini zaptetmeye çalışıyordu.

          Bende kenarları ipli tanga bikini altı vardı sadece… Etrafta üstsüz dolaşan yabancıları görünce ben de üst giymeye gerek görmemiştim. Yani sadece amımın üstü örtülü bir durumda.

          Önceleri mayo değiştirirken belime havlu sarıyordum. Baktım, ortalıkta kaç göç yok, utanmak hiç yok, artık havluya da gerek duymuyordum. Kurulandıktan sonra havluyu bırakıp ayakta mayo değiştiriyordum. 

          Düşünebiliyor musunuz, çok kısa bir zaman da olsa plajda ayakta çırılçıplak kalıyordum. Tabi etraftaki gözler hemen bana odaklanıyordu. Bense onlara hiç aldırmadan ıslağını çıkarıp kuru bikini altını bacaklarıma geçiriyordum. Tüm serbestliğine rağmen, kocam etraftaki erkeklerin bakışlarını gördükçe,

          “Gül… Hayatım, yapma şunu…” diyordu. Ben de,

          “Aman aşkım… Sade ben mi yapıyorum? Aldırmıyorum bile bakanlara… Sen de aldırma, boş ver” diyordum.

          Yalan da söylemiyordum. Etrafta çok kişi, kadın erkek, çoluk çocuk öyle değiştiriyordu mayosunu… Soyunma kabini olmasına rağmen… Genelde yaşlılar kullanıyordu kabinleri… Kalan herkes kafasına göre takılıyordu yani… Her an uzakta, yakında, mayosunu bikinisini değiştiriveren bir kadının kadınlık organıyla, irili ufaklı penislerle burun buruna gelebiliyorduk. 

          İkinci günümüzdü. Bir aile dikkatimi çekti. Bize göre biraz daha gençlerdi. Tesadüf değilse bizim peşimizdeydiler veya en azından erkek öyleydi. Denizde de kumda da hep biz yakın olmaya çalışıyordu. Kocam da fark etmişti bunu… Aslında beni uyandıran o olmuştu. Bana demez mi,

          “İstersen fransıza am borcumu buna ödeyelim. Ne dersin?”

image

          Güneş gözlüklerinin altından baktım. Kaslı, kuvvetli, yakışıklı bir oğlandı. Yanındaki kız da fena değildi doğrusu… İçim gıcıklandı,

          “Mmmm… Tam ağzıma layıkmış. Hemen ödeyeyim aşkım” dedim.

          “Orospusun sen…  Benim güzel oruspum… Tarzan gibi herifi görünce canın çekti, değil mi? Kendini siktirmek için bahane arıyorsun” dedi, gülüştük.

          Denizde yüzerken ben bikinimin altını da çıkarırdım. Biraz açıkta yüzer, kalabalığa fazla yaklaşmazdık. Çıplak yüzmeyi çok seviyordum. Bikini altını kocama verirdim, o da kendi mayosunun içine sokar, öyle yüzerdik. 

          Azdığımızda da denizde sevişirdik. İki üç metre ötemizde insanlar yüzerken burada sevişmek ve de sikişmek korkunç zevk veriyordu. Zaten yakındakiler fark ediyordu ama onlar da aynı şeyi yaptığı için kimse aldırmıyor, kimse bize, diğer sevişenlere, öpüşenlere bakmıyordu bile…

          O gün de yine birbirimize dokuna dokuna azıp seviştikten sonra buz gibi denizde soğuyan ve sertleşen sikini, artık yanmaya başlayan sıcacık amcığıma tam yerleştirdiğinde bahsettiğim adam dibimizde bitiverdi. Kocamla öyle azmıştık ki,

          “Boş ver, duramam ben… Sikin amıma girmiş artık. Sakın çıkarma, keserim onu… Devam et…” dedim. 

image

          Ben öyle söyleyince biz sonuna kadar gittik. Adamın etrafımızda yüzmesine, bakmasına aldırmadan denizin içinde bir güzel sikiştik. 
Adam ikimizi de çırılçıplak görüyordu. Hareketlerimizi izliyordu. Bize çok güzel anlamında bir işaret yapıp yanımızda bir müddet yüzdü. Ben hala çırılçıplaktım. Adam suya dalıp çıkıyor, görmeye çalışıyordu. Kocam gülerek,

          “Dal bakalım dal, su altında ne göreceksen? Aç bacaklarını aşkım, zavallı iyi göremiyor amcığını…” 

          Ben de gülerek onun dediğini yaptım. Bacaklarımı pergel gibi açıp ona doğru döndüm, suyun altında çıplak bedenimi sergiledim Fransıza… Ben de suyun altına daldım, çıktım, biraz daha ileriye açıldıktan sonra suyun üstünde çırılçıplak sırt üstü uzanıp dinlenmeye çalıştım. Tabi, onun da yakınımızda olduğunu söylememe gerek yok.

image

          Sonunda sevişmenin verdiği yorgunluk ağır bastı. Bikinin altını kocamdan alıp giydim, denizden çıktık. Bikinimi değiştirirken adam tam karşımıza, beni önden görecek şekilde oturdu. Ben de biraz ağırdan aldım değiştirirken, kuru bikiniyi giymek için acele etmedim fazla… Ona göstere göstere bikini altını giyip oturdum.

          Bu sefer adam ayağa kalktı ve mayosunu çıkarıverdi. Değiştirene kadar o da çırılçıplaktı. Hatırı sayılır bir erkekliği vardı oğlanın… Sapsarı kıvırcık kasık kılları dibinde bir çalı kümesi gibiydi. Kalın, damarlı, iştah açıcı bir şeydi. Ben de mayo değiştirmesini ona inat, tepki vermeden, başımı başka yana çevirmeye çalışmadan, gülümseyerek, gayet rahat bir tavırla seyrediyordum. Kocam cık cık yaptı,

          “Sikseydin bari ibne…” dedi. “Şuna bak, sikini bize göstermek için yapmadığı numara kalmadı. Bizde de var oğlum ondan…”

          “Ama Sezarın hakkını Sezara ver aşkım, güzel siki var oğlanın… Yakışıklı da…”

image

          Adam mayosunu giydi, benim yan tarafımdaki şezlonga uzandı o da… Denizde sevişirken dilim damağım kurumuştu. Kocamdan içecek soğuk bir şeyler istedim.

          “Emin misin? Bu Don Juan kılıklı yanı başına çöreklenmişken gidemem bir yere…”

          “Hadi lütfen… Bu kadar insanın içinde yatırıp sikecek hali yok ya… En fazla bakar bana… Eh, ben de ona bakarım pis pis, ödeşiriz…”

          Kocam uzaklaşınca beklediğim şey oldu, yanımdaki Fransız yaklaştı. Gayet kibar bir tavırla kendini tanıttı, karısıyla tatile geldiklerini falan anlattı. Ben de kocamla ikimiz hakkında bir şeyler söyledim. Sohbete başladık.

          “Eşimle ben sizden çok hoşlandık. Candan, samimi insanlarsınız. Burada hiç tanıdığımız yok, bu kısa tatilde arkadaş olabilir miyiz Guul?” diye sordu.

          O çok sevdiğim Fransız aksanıyla uzatarak söylediği ismimi onun ağzından duyunca, başımı çevirip bana istekle bakan yakışıklı yüzüne baktım, içimin yağları eridi sanki… Uzun sarı saçları, ona çok yakışan kirli sarı sakalı, etli dudakları, mavi gözleri… Çıplak meme uçlarım kabarıverdi bir anda… Onun bakışları da benim yüzümle memelerim arasında gidip geliyordu.

          “Elbette, neden olmasın?” dedim gülümseyerek…

          “Sevindim Gul. Az önce denizde eşinizle sizi gördüm sevişirken, çok hoşuma gittiniz. Umarım rahatsız etmemişimdir.”

          “Yoo… Rahatsız olmadım. Tam aksine, beğendiğine de ben sevindim Paul”

          O arada kocam geldi yanımıza… Elindeki kadehlerden birini uzatırken,

          “Hayrola? Ben gider gitmez Don Juanla hemen samimi olmuşsunuz bakıyorum…”

          “Adı Paul aşkım… Bizden hoşlanmışlar, bizimle arkadaş olmak istiyorlarmış.”

          “Sen ne dedin peki?”

          “Olur dedim, ne diyeceğim?”  Kocam benim üzerimden uzanıp adama gülümseyerek elini uzattı, benden kaptığı bir iki kelime Fransızcasıyla,

          “Merhaba, Mert ben…” diye kendini tanıtırken bana da dişlerinin arasından Türkçe homurdanıyordu, “Başıma geleceği biliyordum zaten… Sen benim borcumu bahane edip bu yakışıklıya kendini siktirmeden durmazsın artık…”

          Onlar tarzanca konuşmaya çalışırken ben elime güneş yağı şişesini aldım. Paul hemen fırlayıp elimden kaptı ve yardımcı olayım diyerek omuzlarımdan aşağı sözde yağ sürmeye başladı. Kocamla göz göz geldik, bir göz işareti yaptı, birbirimize gülümsedik. Paul’ün yağlı elleri bedenimde kayarken yağlanıyor muydum, ikimiz sevişiyor muyduk, hiç belli değildi.

          Kocam yanımda bize bakarken benim göğüslerim adamın avuçlarındaydı. Ben meme uçlarımı ağzına alsa, emse diye kıvranırken, sanırım kocamdan çekindiğinden sadece memelerimin kenarlarından bastıra bastıra, içimi erite erite yağı süren elleri aşağı doğru indi. Parmakları bikinimin iplerinin altından geçerek okşaya okşaya dolaşıyor, bacak aralarımda geziniyordu.

image

          Kocamın ses çıkarmamasıyla iyice cesaretlenen Paul, dayanamamış olmalı ki, bir anda istekle kabaran kadınlığımı avuçlayıverdi. Neye uğradığımı şaşırdım, kasılıverdim. Offf… Böyle giderse kocamın yanında orgazm olacaktım bu yabancının elleri altında…

          Dayanamayıp birden yüzükoyun döndüm. Şimdi adamın parmaklarıyla bedenimin arasında sadece tangamın ipiyle yarım avuçluk kumaşı vardı. Ve omuzlarımdan sırtımdan inen kaygan parmakları yuvarlak, arzuyla titreyen kalçalarımın arasına girerek yağlıyordu.

          Kocama azgın ve bakire bir kızken yaptığım yaramazlıkları, şehvetimle delirttiğim oğlanları uzun uzun anlattığım fantezi-gerçek karışımı hikayeler gibi bir an yaşıyorduk. Ama bu kez olay eski bir hikaye değil, yaşanan bir gerçekti. Kocamın ilgisiz gibi görünmeye çalışan, fakat içinde tahrik kıvılcımları çakıp duran, çok iyi tanıdığım gözleri önünde olup bitiyordu olay…

          Sonunda ellenmedik, yağ sürülmedik yerim kalmayınca mecburen  yağlanma bitti. Paul istemeye istemeye yağı bana bırakıp yerine döndüğünde mayosu yırtılacak gibiydi. Benim de bikinimin kumaşının altında istekle kabaran amım yumruk gibi olmuştu. Hatta kenarından zevk suyum sızıyordu.

          Öyle istiyordum ki bu yakışıklıyı… Onun kabarıklığına gözümü diktim. Nereye baktığımı anlamıştı hemen ama ben aldırmıyordum bile… İçime nasıl gireceğini hayal ediyordum kısık gözlerimle sikine bakarken… O sırada kocam ayağa kalkarak,

          “Hadi denize girelim aşkım… Adam seni yedi bitirdi, size bakarken benim de canım çok çekti seni… Denizde bir posta daha atayım da görsün Paul efendi… Benim azgın karım yarak diye kıvranıyordur şimdi, bilirim…” diye seslendi.

          Mayosunun önünü ovuşturuyordu yanımda ayakta dururken… Ben de kalktım. Kocam bana elini uzattı, ben ona aldırmadan elimi Paul’e uzattım. O da elimden tutup şezlongtan kalktı, şaşırmıştı. Kocamın gözlerinin içine bakarak,

          “Aşkım… Ne olur bırak, buna siktireyim bir kere… Amım yanıyor… Lütfen izin ver… Dayanamıyorum…”

          “Ne? Nasıl yani? Ne diyorsun aşkım sen?” diye kekeleyen kocamın başka bir şey söylemesine izin vermeden, şaşkın bakışları altında Paul ile el ele tutuştuk. Adamı aldım, denize götürdüm. Zavallı Paul şaşkınlıkla bir bana bakıyor, bir arkamızda kalan kocama… Ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Elini çekiştirip,

          “Sen kocama aldırma… Seninle yüzmek istiyorum. Hem de kocamla yaptığımız gibi… Bizi izliyordun ya… Aynı öyle… Çırılçıplak…” dedim arzudan boğuklaşan sesimle…

          Daha su belimize gelir gelmez ikimiz de altımızdaki fazlalıkları çıkardık, elimize aldık. Biraz önce kocamla seviştiğim yerde şimdi başka bir erkekle sevişiyordum. Uzun uzun öpüştük. Dudakları şeker gibiydi. Yemeye doyamıyordum. O da derin bir Fransız öpücüğüyle ağzımın içine dalmıştı diliyle…

          Soğuk suda dipdiri göğüslerimi avuçlayıp mıncıklıyor, dillerimiz birbirini okşuyordu. Denizin içinde kaya gibi olmuş siki kasıklarıma batıp duruyordu. Aynı kocama yaptığım gibi öpüşmeyi kesmeden suda zıplayıp adamın boynuna sarıldım, bacaklarımı onun beline doladım.

          Elli metre ilerimizde kocam yattığı yerden bizi izliyordu. Ve kendinden biliyordu ki bu pozisyonda Fransızın siki içimdeydi. Öyleydi evet… Fransızın kalın ve uzun siki artık benim amımdaydı. Öyle büyük bir zevk duyuyordum ki kasılmalarımı sanırım kocam uzaktan bile fark edebiliyordu. Adam alttan minik hareketlerle amımı pompaladıkça ben aldığım korkunç zevkin etkisiyle daha sıkı sarılıyordum boynuna.

          Aniden Paul kasıldı, siki içimde daha bir büyüdü. Boşalıyordu. Ben de dayanamadım, omzunu ısıra ısıra orgazm oldum. Bir müddet denizin dalgalarıyla sallana sallana suyun içinde o vaziyette kaldık. Sonunda bitti. Bacaklarımı belinden çözüp kendimi suya attım. Müthiş bir deneyimdi doğrusu…

          Denizden çıkmadan ben bikini altımı, o mayosunu giydi. Yine el ele tutuşup yerimize gittiğimizde bu kez kocamın yanındaki şezlongta Paul’ün karısı da vardı. Birlikte ne yaptığımızı görmüştü o da… Kocam Fransızca bilmez, kadın Türkçe… Kısa bir tanışıp sessizce, konuşmadan, ikisi beraber bizim denizde nasıl seviştiğimizi izlemişler…

          Hiçbir şey söylemedik birbirimize… Ne Paul’ün karısı, ne kocam, ne de biz… Hiçbir şeye karışmıyordu Marie… Kocam da… Bütün gün denizde Paul ile birbirimize giriyor, doyasıya sikişiyor, sonra çıkıp kumda pervasızca öpüşüp koklaşıyorduk.

          Ona kocamın yıllar önce Fransız kadınla yaşadığı macerayı anlattım. Benim de kocamın borcunu ödediğimi söyledim. Hoşuna gitti, kahkahalarla güldü. Karısına da anlattı, o da katıldı bize… Biz sevişirken kocamla sık sık yalnız kalıyorlardı. Kocam sonradan anlattı, onlar da odaya gidip orda halvet oluyorlarmış.

image

          O tatil köyünde kaldığımız bir hafta boyunca benim iki kocam oldu. Geceleri kocamın koynunda bir iki kere verip onu mutlu ederken, gündüzleri havuzda, denizde Paul ile birlikte kıyasıya sevişiyorduk. Ama biz daha doyamadan, sayılı gün çabuk geçermiş, tatil bitiverdi.

          Son gecemizde diskoda dördümüz birlikte eğlendikten sonra bizim odaya gittik hep beraber… Odada hepimize bir durgunluk çöktü. Bir yandan gündüz sevişmelerin, gece eğlencenin yorgunluğu, bir yandan ayrılığın hüznü… Ben Paul’e bakıp duruyordum üzgün üzgün… Birbirimize öyle alışmıştık ki… Dayanamayıp sarıldım, dudaklarından öptüm.

          “Hey, hadi artık çocuklar…” dedi kocam neşeyle… Marie’nin elinden tutup koltuğa, yanına çekti. Biz yatakta Paul ile birlikte oturuyorduk. “Madem bu son gecemiz, yarın yok, ayrılıyoruz… Hadi Paul ile finalinizi yapın bakalım. Biz de sizi izleyelim…”

          Kalktım, ağır hareketlerle üzerimde ne varsa striptiz yaparcasına çıkarıp çırılçıplak kaldım. Üstümde sadece diskoda giydiğim yüksek topuklu iskarpinler kalmıştı. Sonra Paul’u soymaya başladım. Gömlek, pantolon çıktı. İçine çamaşır giymemişti. Siki her zamanki gibi hazır asker ayakta, benim keyfimi bekliyordu bacaklarının arasında… Bacaklarının arasına diz çöküp ağzıma aldım sikini… Yaladım, yuttum. Her yerini okşuyor, adamı inletiyordum.

          Omuzlarından bastırıp geriye yatağa yatırdım. Ben de üzerine ters vaziyette çıkıp 69 pozisyonunda adamın üstüne bindim. Paul alttan benim amımı  yalayıp yutuyordu, ben de onun güzel sikini…

          Yalamaya doyunca ters döndüm, sikinin üzerine çıktım, dudaklarımı ısıra ısıra kalın sikinin üstüne oturdum. Amım öyle ıslanmıştı ki, yağ gibi kaydı içimde, kasıklarımız birleşti. Paul’ün hiç ellemediği kıvırcık kasık kılları klitorisimi gıdıklıyordu. Oturup kalkmaya başladım üstünde…

image

          Bu arada biz sevişirken iyice azan eşlerimiz de soyunmuşlar, bizi izlerken kendilerini okşuyorlardı. Evliliğimiz boyunca ilk defa kocamın gözleri önünde yabancı bir erkekle sevişiyordum. Bunu bilmek aldığım zevki daha da arttırıyordu. Marie’nin kocama iştahlı bakışları çarptı gözüme… Seslendim, 

          “Neden siz de katılmıyorsunuz Marie? Bak, kocam bize bakıp bakıp penisini okşayıp duruyor zavallı… Hadi, başlayın siz de… Bu güzel zevki yaşayın. Hep beraber zevk alalım…”

          Kocam benim ne söylediğimi anlamamıştı ama, Marie aşağıya bacaklarının arasına kayıp sikini ağzına alınca konuyu anladı. Kısa kesilmiş saçlarını kavrayıp başını kasıklarına indirip kaldırmaya, kazık gibi olmuş sikini Marie’nin ağzına sokup çıkarmaya başladı.

          Paul altta kalmaktan bıkınca beni yana devirdi, bacaklarımı ayırıp üstüme çıktı. Kalın yarağını amıma gömdü. İnleyerek kıvrandım, boynuna kollarımla, beline bacaklarımla sımsıkı sarıldım. Güzel sikini sonuna kadar almaya çalışıyordum.

          Paul beni eze eze, yatağa bastıra bastıra pompalamaya başlarken, kocam da Marie’yi alıp yatağa, yanımıza gelmiş, domaltıp arkadan amına girmişti. O da belini sımsıkı kavradığı kadının arkasında gidip geliyordu.

image

          Dördümüzün ateşi odada çalışan klimayı yetersiz hale getirmişti. Şimdi ayaklarımı tutup bacaklarımı ikiye ayırmış, amımda gidip gelen Paul’ün geniş kaslı tüysüz göğsünde ter damlacıkları vardı. Elimi uzatıp okşadım, damlaları alıp parmağımı ağzıma götürdüm, yaladım. Bu kez o parmağını ağzıma soktu. Siki amımda gidip gelirken ben de parmağını yalayıp emiyordum.

          Paul elini araya sokup klitorisimi parmaklarının arasında ezmeye başlayınca dayanamadım, bağıra bağıra zirveye ulaştım. Ben tüm kaslarımla kasılırken Paul sikinin amımda yoğrulmasına dayanamadı, o da başını arkaya atıp inleye inleye döllerini amıma boşalttı. Üstüme yığılıp kaldı. Tüm ağırlığıyla üstümde yatan erkeğin saçlarını okşayıp bizimkileri izlemeye başladım ben de…

          Onlar da sona yaklaşmışlardı. Pençelerini Marie’nin beline geçiren kocam piston gibi gidip geliyor, kasıkları kadının ıslak kalçalarına vururken kırbaç gibi şaklamalar duyuluyordu. Yattığım yerde alttan kocamın taşaklarının klitorisine çarptığını görebiliyordum. Marie’nin gözleri kaydı, titremeye başladı. Boşalıyordu. Ardından kocam haykırarak sikini kadının amından çıkardı. Ne kadar döl biriktirdiyse kadının sırtına, beline püskürttü hepsini…

          Odadaki tek yatağın üzerinde, dört terli, yorgun beden karmakarışık çırıl çıplak serilip kaldık. Kocam kalktı, duşa girip çıktı. Mini dolaptan birer kadeh viski koydu hepimize… Yudumladık. Paul de duşa giderken Marie kocasının arkasından gitti. Kısa birer duş alıp geldiler onlar da… Ben de temizlenip odaya döndüm, bizimkilerin yanına geldim.

image

          Duşun suyu kendime getirmişti beni… Yine iştahım kabarmıştı. Yatakta uzanan Paul’ün yanına oturup sikini okşamaya başladım. Parmaklarımın arasında okşanan alet hemen dikilince yatakta yatan üç çıplak bedene baktım. Aklıma izlediğimiz porno filmlerdeki sahneler geldi

          Kalkıp yatağın diğer tarafında uzanan kocamın yanına geçtim. Bu kez onunkini ağzıma aldım. Yarı inik durumdaki siki ağzımın içinde büyümeye başladı emildikçe… Yaladım, emdim, okşadım, iyice kaldırıp sertleştirdim. Manalı manalı yüzüne baktım, o da bana bakıyordu ne istediğimi  sorarcasına…

          “Aşkım, hani ikili üçlü hayallerimiz vardı ya bizim… Sevişirken hep fantezi yapardık…”

          “Evet azgın karıcım benim… Neler planlıyorsun bakalım? Grup seks mi istiyorsun?”

          “Oh, evet kocacım…” diye yüzüne baktım şımarık, isterik lolita ifademle… “Hadi ikiniz beraber girin bana… Tost yapın aranızda… Fırsat bu fırsat… Hayalimizi gerçekleştirelim. Bir daha böyle fırsat bulamayabiliriz. Hadi… Lütfen…”

          Hareketlendik. Ben Paul’ün üstüne çıkarken kocam da kalktı, Marie’nin ağzına kalkmış sikini verdi… Paul’ün üstünde oturup kalkmaya başladım. Paul elleriyle yatağın başlığındaki demirleri tutmuş, zevkle inip kalkarken hoplayan memelerimi seyrediyordu. Başımı çevirip kocamla Marie’ye baktım. Kocamın siki sertleşmiş, damarları çıkmıştı.

          “Ohhh… Marie… Kocamın sikini güzel yala bebeğim… İyice ıslatmanı istiyorum ağzında… İşi var… Birazdan arkama, göt deliğime girecek o ağzındaki yarak… Lütfen, benim için iyice ıslat, kayganlaşsın…”

          Marie ağzında kocamın siki olduğundan konuşamadı, başını salladı anladım dercesine… Daha bir yumuldu, tükürükleye tükürükleye ağzının içinde çeviriyor, çıkarıp yalıyordu.

          Bu arada kocamın parmağını arkamda hissettim. Ağzında tükürüklediği orta parmağıyla girişimi okşuyordu. Durdum, hareketsiz vaziyette parmağının tüy gibi büzüğümün etrafında dolaşmasını büyük bir hazla hissetmeye çalıştım. Bu arada ben durunca Paul altımda pompalamaya devam ediyor, amıma girip çıkıyordu.

          Kocamın kaygan parmağı kapımı zorlamaya başlamıştı şimdi… Bir boğumu girdi, zorlanınca çıkardı, amımı okşayıp sularından aldı, tekrar ıslak parmağını arkama, bu kez köküne kadar soktu. Bekledi. İyice alışınca sokup çıkarmaya başladı. İnledim,

          “Ohhh… Çok güzel… Devam et aşkım…” Paul’e Fransızca seslendim, “Ahh… Paul… Paul… Çok güzel sikiyorsun tatlım… Kocam da arkama girecek şimdi… Oohhh… İlk defa yapıyorum bunu… Çok güzelmiş…”

          “Evet aşkım… Ama bekle Gull… Kocanın penisi girince daha da güzel olacak. O zaman zevki görürsün. Marie ile ben bunu hep yapıyoruz. Paris’te üye olduğumuz swinger kulübümüz var bizim…” Şakadan yüzüne hafif bir tokat attım,

          “Ah, eşek seni… Son gecede mi söylenir bu? Keşke ilk günden deneseydik bunu… Neler kaçırmışız meğer?”

          İki erkeğin arasında hareketsiz duruyordum. Paul alttan sikini, kocam arka deliğimden parmağını sokup çıkarıyordu. Zevkten başım dönmeye başlamıştı. Arkamdaki parmak zorlamaya başlayınca ikincinin de girdiğini anladım. İki parmak birden girip çıktı bir süre…

          Ve kocamın siki kapıya dayandı. Marie’nin ağzından çıkan ıslak alet minik deliğimi zorlamaya başladı. İki parmağın verdiği alışkanlıkla açılıp kapanan büzüğüm, kocamın sikini biraz daha rahatça alabiliyordu. Paul altımda hareket etmeyi bırakmış, kocamın sikini tamamen almamı bekliyordu.

          Marie geldi yanıma… Kocamın sikini yalayan ıslak dudaklarıyla benim heyecandan aralık duran dudaklarımı buluşturdu. Okşarcasına öptü dudaklarımı, dilinin ucuyla gezindi.

          Ne tuhaf… Daha önce hiç lezbiyen ilişki yaşamamıştım. Pek ilgi çekici gelmiyordu bana… Hatta biraz ters de bulduğumu söyleyebilirim. Ama bu gece… Öylesine azmış, kudurmuştum ki… Marie’nin ıslak dudakları öyle çekici geliyor, dudaklarıma okşarcasına temas etmesi öyle zevk veriyordu ki…

          Bir anda oldu hepsi… Kocam belimi tutup sikini götüme gömdü dibine kadar… Dudaklarım Marie’nin ağzında acıyla inlerken o saçlarımı hırsla tutup ağzımı dudaklarıyla kapattı sımsıkı, eze eze öpmeye başladı. Paul alttan elleriyle memelerimi avuçladı, parmaklarının arasında kabarmış meme uçlarımı ezerek, canımı yakarak memelerimi mıncıklıyordu. Bu arada amımdaki siki de yavaşça hareketleniyordu.

image

          Ne yapacağımı şaşırmıştım aralarında… Her deliğimden, her zevk noktamdan uyarılıyordum. Kendimi bulutların arasında gibi hissediyordum. İçimdeki yaraklar hareket etmeye, gidip gelmeye başlayınca hele, iyice bittim ben… İki erkek anlaşmış gibi senkronize bir şekilde biri girerken diğeri çıkacak şekilde gidip geliyorlar, makine gibi çalışıyorlardı.

          Marie başını aramıza sokmuş, bir benimle öpüşüyordu, bir Paul ile… Paul beni alttan pompalarken, yattığı yerden elini Marie’nin bacak arasına uzatmış, birkaç parmağını karısının amına sokup çeviriyor, başparmağıyla klitorisini eziyordu. İçindeki parmakların verdiği zevkle kıvranan Marie bizimle öpüşürken şehvetle inleyip duruyordu.

          Aynı porno film sahnesi gibiydi yaşadığımız… Hepimiz zevk alıyorduk. Hele ben… İki erkek, bir kadının arasında zevkten geberiyordum. Bu yüzden olmalı, ilk ben boşaldım dayanamayıp… Aralarından zor bela kendimi kurtarıp pestile dönmüş bedenimi yatağa attım.

          Deliklerimden çıkmış taş gibi sikleriyle kalan iki erkek bu kez vahşi bakışlarla Marie’ye döndüler. O zaten dünden razıydı. Hemen aralarına katıldı. Bu kez onu becermeye başladılar. Grup sekse alışkın kadın öyle ustaca idare ediyordu ki iki erkeği, kıskandım doğrusu…

          Erkekler hareketsiz dururken Marie değirmen taşı gibi çalışan kalçalarıyla kendini iki erkeğe siktiriyordu. Gözle takip etmek imkansız bir hızla çalkaladığı, titrettiği kalçalarıyla iki erkeği de mest etti. Kendi haykırarak boşaldığı halde hiç durmadan devam etti, amından fışkırcasına süzülen sıvıları nasıl zevk aldığının kanıtıydı. İkisini de boşaltmadan bırakmadı.

          Yatakta iki kadın, iki erkek eller kollar bacaklar birbirimize karışmış vaziyette serildik. Marie’nin bacak arasından süzülen iki erkeğin döllerini temizleyecek hali bile kalmamıştı. Ben de öyle… Klimanın tatlı mırıltısı, yaşadığımız şehvetli saatlerin üstümüzdeki yorgunluğuyla uyuyup kaldık.

Ertesi gün öğleye doğru uyanabildik. İçimizden hiç gelmiyordu ama ayrılmak zorundaydık. İstemeye istemeye vedalaştık. Birbirimizin adreslerini, telefon numaralarını aldık.

          Aradan geçen birkaç ay boyunca o dolu dolu yaşadığımız bir haftalık muhteşem tatil hiç aklımızdan çıkmadı. Telefonda, internette konuştuk, görüştük. Hayatımıza, yatağımıza renk katmışlardı karı koca… Sevişirken yatakta aramızda, yanımızda hep onların hayali vardı.

          Bu sabah kargo şirketinin kuryesi bir zarf getirdi. Paris’ten geliyordu. Merakla, yırtarcasına zarfı açtığımda, içinden vize işlemleri için ikimiz adına düzenlenmiş bir davetiye ve bir ay sonraki bir tarihe alınmış iki kişilik gidiş dönüş uçak bileti çıktı.

          Paul ve Marie Paris’te bizi bekliyorlardı.


image

image

          Adım Gül. 26 yaşında, kocamın para kazanma hevesi nedeniyle kendini çalışmaya verdiğinden, neredeyse dul bir kadın gibi yalnız bir yaşam sürüyorum. Artık eşimle kavga etmeyi, yalnız kalma konusunda tartışmayı da bıraktım. On günde bir, ayda bir iki kez yurt içinden, yurt dışından eve gelişlerinde yaşadığımız sevişmeleri saymazsak neredeyse bir rahibe yaşantım var. Henüz maddi olarak hazır olmadığını ileri süren kocamla çocuk da yapmadık.

          İki yıl önce, beni dul kadın gibi yaşatma pahasına kazandığı paralarla bir yazlık aldı. Artık yazlarımı orada geçirmeye başladım. Değişen bir şey olmadı yani… Yaşantım yine yazlıkta, koca yolu gözleyerek geçiyor. Hatta daha kötü oldu. Yolun uzunluğunu bahane ederek ayda bir gelmeye başladı. Etrafımdaki erkeklere gözüm kayıyor, niyeti bozuyorum bazen ama kendimi tutuyorum, şimdiye kadar aldatmadım kocamı…

          Yazlıkta geçen ilk yılımda yandaki komşum Aylin ve erkek arkadaşı Tayfun ile tanışıp onlarla zaman geçirdim. Kısa sürede kafa dengim olan Aylin’le çok sıkı bir arkadaşlık bağı kurduk. Aylin çok zeki biri ve Tayfun gibi bir erkek arkadaşı olduğu için de çok şanslı bir kadın. Sevgilisi yakışıklı ve esprili biri. Açıkçası Aylin’i çok kıskanıyordum.

          Tayfunun güzel bir teknesi vardı, her hafta Cuma yazlığa gelir ve Cumartesi günü sabahtan hep beraber balığa çıkardık. Tayfun bu hobiyi bana ve Aylin’e de aşılamıştı. Hafta içi Tayfun olmadığından, Aylin’le ben hep gezer tozardık. Genelde seks konularını konuşur, gülüşürdük. Aylin yeri gelir, Tayfunla yatakta yaptıklarını anlatır ve arada bir bana,

          “Sen nasıl dayanıyorsun kızım erkeksizliğe? Koca yolu gözleyip duruyorsun. Günlerce yarak yemeden durulur mu? ” diye takılırdı.

                       

image

          Bir cuma günü Aylin bana, annesinin hastalandığını ve acilen İzmir’e gitmesi gerektiğini söyledi,

          “Tayfun bu akşam yazlığa gelecek Gül, yemek konusunda ona yardımcı olursan sevinirim. Elinden geldiğince de göz kulak ol, neme lazım, başkasıyla falan takılır, onu elimden kaçırmak istemiyorum!” dedi. Ben de,

          “Sen merak etme!” dedim. Akşam Aylin İzmir’e gittikten iki saat sonra Tayfun geldi. Ben de onların yazlıkta güzel bir yemek hazırlamakla meşguldüm. Tayfun’un hafta sonları rakı içtiğini bildiğim için, birkaç da meze hazırladım.

                       

image

O gün üzerimde bir mini etekle tişört vardı ve içime sütyen takmamıştım. Tayfun ile hem sohbet ediyor, hem de masayı kuruyordum. Masaya eğildiğim zaman Tayfun gözlerinin göğüslerimde olduğunu fark ettim. Doğru söylemek gerekirse bu oldukça hoşuma gitmişti.

          Yemeğe oturduk ve ben de onunla beraber iki kadeh rakı içtim. Sohbetimiz dönüp dolaşıp, ilişkilerden açılmış, konu benim yalnızlığım üzerinde yoğunlaşmıştı. İçkinin de etkisiyle açık açık konuşmaya başlamıştık. Tayfun bana, yalnız yaşamanın hoş olmadığını, 26 yaşında güzel bir kadının seks yaşamının olmamasının kötü olduğunu, durumuma üzüldüğünü filan söyledi. Ben

          “Evet haklısın, ama her şey senin yüzünden…” Şaşırıp yüzüme baktı merakla, “Eğer erkek arkadaş edineceğim zaman seni kriter olarak göz önünde tutmasaydım, şimdiye kadar çoktan kocamı sepetleyip birini bulmuştum!” dedim.

image

          Tayfun bu sözden çok memnun olmuş, bana daha bir alıcı gözle bakmaya başlamıştı. Yemeğimiz bitmiş, bu arada saat epeyce ilerlemişti. Ben sofrayı kaldırarak, artık gitmem gerektiğini söyledim. Ertesi gün her zamanki gibi beni tekneyle balık avlamaya davet etti. Ben de kabul edip, sabah buluşmak üzere sözleşip ayrıldım oradan.

          Sabah olunca bikinimi giydim ve üzerime de çok kısa olan mini eteğimi giydim. Beraberce tekneye binip açıldık. Tayfunun teknesi aslında mini bir yat gibiydi. Bir kabini, iki yatağı vardı ve hatta küçük bir buzdolabı bile vardı. Sakin bir koyda demir attık. Öğlene doğru balık avlamaktan canım sıkılmıştı ve güneşten de pişmiştim.

          “Ben yandım Tayfun, denize giriyorum” diye seslenerek teknenin suya inen merdivenlerine yöneldim. O anda aklıma denize üstsüz girmek geldi. Tayfuna bir sakıncası olup olmadığını sorduğumda, memnun olmuş bir ifadeyle,

          “Hayır, hiç sakıncası yok, zaten ıssız bir koydayız, nasıl olsa kimse göremez!” dedi.

          Bikinimin üstünü çıkarıp suya bıraktım kendimi. Tayfunun beni görebileceği yerlerde yüzmeye çalışıyordum. Amacım tabi ki Tayfunun ilgisini daha fazla çekmekti… Denizin soğuk suyu beni kendime getirmişti. Tekneden beni seyrettiğini bilmek de içimde hoş duygular yaratmaya başlamıştı.  Suyun içinde taklalar atıyor, bikini altımı ve kalçalarımı sergiliyor, sırt üstü hareketsiz suyun üstünde yatarak, soğuk suda uçları mermi gibi olmuş memelerimi Tayfun’a göstermeye çalışıyordum.

                       

image

Bir süre sonra Tayfun’a seslendim,

          “Su harika, sen de gelsene!” dedim. Tayfun,

          “Tamam, ama ben de altsız yüzeceğim!” deyip, mayosunu çıkarınca, biraz şaşırmış ve biraz da heyecanlanmıştım. Yaklaşık bir ay olmuştu, yarak görmemiştim. Tayfun çırılçıplak suya atlayarak yanıma kadar yüzdü ve

          “Haydi Gül, sen de altını çıkar, nasıl olsa kimseler yok!” dedi. Ben de,

          “Çılgınsın sen! Yapamam…” diyerek kahkahalar attım, ondan uzaklaşmaya çalıştım. Sonunda ısrarlarına, alaylarına dayanamadım, bikinimin altını çıkarıp tekneye fırlattım. İkimiz de çırılçıplak, uzunca bir süre yüzüp, şakalaştık. Arada bir bana sarılıyor, yüz yüze geliyorduk, göğsü göğüslerime, siki de göbeğime değiyordu. Artık ikimizin de gözü alışmış, çıplaklar kampındaymışız gibi rahat hareket etmeye başlamıştık… Daha sonra ilk kendime gelen ben oldum ve

          “Hadi çıkalım artık, ben acıktım!” dedim.

          Tekneye önce ben çıkarken, hareketlerimi ağırdan alıp, alttan beni seyretmesine imkan verdim. Tekneye çıktığımızda bana vücudumun çok güzel olduğunu söyledi. Teşekkür ettim. Bikinimi giymek üzere uzanırken benden atik davranıp elimden kapıverdi.

          “Hadi… Lütfen, bir saattir nudizm takılıyoruz. Etrafta kimseler de yok… Bırak, giyinmeden çıplak geçirelim günümüzü… İlk insanlar gibi…

          Gülerek kabul ettim ben de… Üzerimize hiçbir şey giymeden, dolaptan yiyecekleri çıkardık, iki tane de soğuk bira açtık. Masada çırılçıplak bir vaziyette yemeğimizi yiyerek biralarımızı yudumlamaya başladık. İkinci biralarımızı içerken Tayfun oturduğu yerden kalkıp, yanıma geldi oturdu. Siki kalkmıştı ve ben utanmayı falan bırakmış, heyecanla onun sertleşmiş sikine bakıyordum.

          Tayfun da nereye baktığımı görmüştü. Gülerek sikini tutup parmaklarının arasında sıktı. Denizin soğuk suyu içinde normal duran penisi kanla dolmuş, damarları parmak gibi kabarmış, başı mosmor olmuştu bu hareketiyle… 

          “Onu çok azdırdın güzelim! Bu güzel deniz tanrıçası gibi seksi vücudunu gördükçe azdı” dedi.

          “O mu beni, ben mi onu azdırdım bilemiyorum Tayfun” dedim gülümseyerek…

image

          Daha fazla dayanamayıp elimi uzattım, sikini parmaklarımla kavrayıp sıcaklığını hissettim ve aşağı yukarı sıvazlamaya başladım… O da uçları dikilmiş, sertleşmiş göğüslerimi okşarken ateşli bir şekilde öpüşmeye basladık. Daha sonra boynumu öpüp yaladı, oradan da göğüslerimi yalamaya, emmeye başladı.

          Elimdeki siki taş gibi olmuş, damarları atıyordu. Tayfun bir elini de amıma götürüp okşayınca, benim nefes alış verişlerim hızlanmaya başlamış, hafif hafif inliyordum. Tayfun ayağa kalkıp,

          “Haydi kamaraya girelim Gül!” dedi, elimden tutarak beni kendine çekti. Belime sarıldı, merdivenleri inip kamaraya girdik. Sabırsızlıkla yatağa yatırıp bacaklarımı iki yana ayırdı, amıma yumuldu. Amımı yalayıp, diliyle amımı sikerken, bir parmağı da arka deliğimin girişini zorluyordu.

          Ben de onun sikinin tadına bakmak istiyordum, üzerine çıkıp, 69 pozisyonuna geçerek, o muhteşem sikini aç kalmışçasına emmeye başladım. Bir aşağı, bir yukarı sikini ağzıma alırken, taşaklarını da okşamam çok hoşuna gitmişti. O da dilini amıma, bir parmağını da götüme sokup çıkarıyordu… Daha fazla dayanamadım, ona yalvararak,

          “Lütfen, sikini amıma istiyorum!” dedim.

          Beni serbest bırakınca, yüzüm ona dönük vaziyette sikinin üzerine oturdum. Zaten kayganlaşmış amıma bir oturuşta girivermişti siki. Uzun bir süre üzerinde oturup kalktım. Sikini sonuna kadar içime alıyordum, o da göğüslerimi sıkıp okşuyor ve alttan sikini amıma bastırıyordu. Çok geçmeden titremelerle orgazm olmaya başladım. O kadar harikaydı, o kadar uzun bir orgazmdı ki, anlatamam.

image

          Daha sonra beni yatırıp, o üstüme geçti. Hem amımı sikiyor, hem de göğüslerimi yalıyor, beni zevkten çıldırtıyordu. Tayfun hareketlerini hızlandırınca boşalacağını anlayıp,

          “Lütfen içime boşalma hayatım!” dedim, çünkü hamile kalmaktan korkuyordum. Zaten onun da öyle bir niyeti yokmuş, boşalacağı an içimden çıkıp, başucuma doğru geldi ve

          “Hadi bebeğim aç ağzını!” dedi. Niyetini anlamıştım, döllerinin tadına baktırmak istiyordu. Bunu kocam da severdi. Alışık olduğum için ağzımı açıp, ellerimle de kalçalarını okşayarak boşalmasını bekledim. Siki elinde birkaç sıvazlama hareketi yaptıktan sonra inleyerek döllerini ağzımdan içeri fışkırtmaya başladı. O kadar çok boşalmıştı ki, resmen ağzım dolmuş, döller dudaklarımın kenarlarından dışarıya taşmıştı. Hepsini yutmak zorunda kaldım. Ardından sikini ağzıma sokup çıkararak kalan son damlaları da temizletti bana.

          Çok hoşuma gitmişti, ama halen azgındım. Tayfun yanıma uzandı ve birbirimize sarılıp dinlenmeye koyulduk. Bundan sonra erkeksiz değildim, istediğim zaman beni yatağa atacak birisini bulmuştum. Bu arada konuşuyorduk. Tayfunun anlattığına göre, Aylin hiçbir zaman ağzına boşalmasına izin vermiyormuş. Ayrıca Aylin, Tayfunun anal seks isteklerine her zaman ters cevap vermiş.

                        

image

          Aylin bana bunlardan hiç bahsetmemişti, böyle bir erkeğin isteklerini nasıl karşılamaz anlayamadım. Ben kocamla yaşadığım cinsel yönden mutsuz evlilik nedeniyle iyi erkeğin değerini bilirim. O yüzden karar verdim, ona arka deliğimi de tatma fırsatını verecektim.

          Dudaklarından öperek, boynunu boğazını yaladım, ordan göğüs uçlarını, ardından göbeğini, ordan taşaklarına geçip yalamaya başladım. Tayfunun siki çoktan hareketlenmişti. Taşaklarını yalamaya devam ederken, bir elimle de sikini aşağı yukarı çekiyordum. Siki iyice kalktıktan sonra,

          “Götümü sikmek istiyor musun?” dedim.

          “Deli misin, istemez miyim hiç?” diyerek, sevinçle hemen yerinden doğruldu.

          “Ama ilk olacak…! Nazik olursan sevinirim… Canımın yanmasını değil, zevk almak istiyorum.” dedim ve domaldım.

          “Tamam aşkım!” diyerek kalçalarımı iki eliyle ayırıp, arasına yumuldu.

          Diliyle bir amıma, bir götümün deliğine darbeler atıyor, arada bir dilini götüme sokmaya çalışıyordu. Daha sonra bir parmağını götüme sokup çıkarmaya başladı. Parmağının temasları zevk vermeye başlamıştı. Göt deliğimin yavaş yavaş açıldığını, genişlediğini hissediyordum.

          Ardından ikinci parmağını da sokup çıkarmaya başladı. Bu bana biraz acı veriyordu, ama arada bir söylediği tatlı sözler beni tekrar motive ediyordu. Bir süre parmaklarıyla girip çıktıktan sonra, genişleyen göt deliğime sikini dayadı ve yavaş yavaş ittirmeye başladı. Sikinin başı girince çok acımıştı, bir süre öyle beklemesini söyledim. Biraz bekledi ve ben,

          “Tamam, devam et!” deyince, kalanını da sokup, kenetlendi arkama.

          Biraz da öyle bekledikten sonra götüme girip çıkmaya başladı. İlk başlarda acı vermesine rağmen, alıştıktan sonra ben de zevk almaya başlamıştım. Götüme hızlı hızlı girip çıkmaya devam ederken, bir ara beni kendine doğru çekip doğrulmamı sağladı ve bir eli göğüslerime, diğeri de amıma yöneldi. Bir anda üç hassas noktamın uyarılması benim orgazm olmama yetmişti. O da bir süre sonra inleye inleye götüme boşaldı ve siki ininceye kadar da götümü sikmeye devam etti.

image

          Daha sonra toparlandık. Tayfun teknede duş alırken, ben hemen denize atladım ve biraz serinledim. Denizden çıktığımda, Tayfun biralarımızı yenilemişti. O gün teknede akşama kadar çırılçıplak kaldık. Sarmaş dolaş oturup sohbet ettik, öpüştük, elleştik, seviştik ve sikiştik. Akşam beni yazlığa bırakırken, bu yaşadıklarımızı Aylin’in bilmemesi konusunda ikimiz de hemfikirdik. Yazlıktan ayrılırken bana bu güzel gün için teşekkür etti. Ben de ona elbette…

          Aradan çok zaman geçmesine rağmen bir daha görüşemedik ve mesajlarıma da cevap vermiyordu. Aylin’le beraber çektiğimiz video kayıtlarını izleyip duruyordum. Görüntüsünü ekranda görerek, sesini duyarak o muhteşem seks günümüzü anıp kendimi tatmin ediyordum.

          Sonunda dayanamadım ve bir gün her şeyi göze alıp işyerine gittim. Bana, artık ciddi ilişkiler yaşamak istediğini, ama Aylin’le arkadaş olduğum için bunun benimle olamayacağını, çok üzgün olduğunu ve bundan sonra bir daha öyle bir şey yaşayamayacağımızı söyledi. Üzüldüm, ama onun bu kararına da saygı duydum. Yapacak bir şey yoktu. Yaz bitmişti zaten… Yine şehre, kocamla yaşadığım yavan, mutsuz yaşamıma geri döndüm.

image

image

          -“Tiyatro gösterisi bu akşam… Geleceksin değil mi?”  diye sordum nescafe fincanının üzerinden…

          -“Yetişmeye çalışırım, işler çok yoğun bugünlerde…” diye homurdandı kocam gazeteden başını kaldırmadan…

          Ayı, konuşmak için az önce yeni ısırdığı tostunu yutmayı beklememişti. Ağzını açtığında yediği tostun ayrıntılarını görmek zorunda kaldım bir an, aceleyle gözlerimi bu iğrenç manzaradan kaçırıp midemin bulantısını güçlükle bastırdım.  Artık oğlunun rol aldığı oyuna baba olarak gelmesinin şart olduğunu anlatmaya, gelmesi için ısrar etmeye gücüm kalmamıştı. İçimi çekerek omzumu silktim. On yıldır evliydim bu adamla ve biliyordum ki ne kadar dil döksem, yine bildiğini okuyacaktı. Ve hala yemek yerken konuşmaması gerektiğini öğrenememiş bir ayı ile evli olduğum gerçeğini değiştiremeyecektim.

          Kalkıp az önce okul servisine yetişmek için koşarak çıkan minik oğlumun odasını toplamaya gittim. Bir yandan da neden bu adama katlanıyorum hala diye düşünüyordum. Oğlumun pijamasını katlamak için elime aldığımda kokusunu içime çektim. İşte buydu sebebi… Oğlum… Onun mutsuz olmasına, anne babasının boşanma aşamalarını izlemesine dayanamazdım. Oğlum evdeyken kocamla tartışmıyordum bile kavgamıza tanık olmaması, etkilenmemesi için… İçime atıyordum her şeyi…

          Görücü usulü evlendiğim, 17 yaşımdayken ailemden istemeye geldiklerinde zenginliğiyle, parasıyla gözünü kamaştırdığı babamın damat diye üstüne atladığı adam, evlendikten sonra baş başa yaşamaya başladığımızda gerçek yüzünü göstermişti bana… Kadın ruhundan anlamayan, benimle vakit geçirmektense erkek arkadaşlarıyla maç, balık, kumar muhabbetini daha çok seven,  ev ve aile kavramlarını sadece ihtiyaçları maddi yönden gidermek olarak algılayan bir erkek…

          İlk evlendiğimiz dönemde bana olan ilgisi kısa zamanda alışkanlığa dönüşerek bitmişti. Hele çocuğumuz doğduktan sonra karı koca ilişkimiz iyice kötülemişti. Evde kadın var mı yok mu görmüyor, canı istediğinde ya da benim zorlamamla yatıyordu benimle… O yatma da öyle kısa sürüyordu ki daha ben ne olduğunu anlayamadan bitiveriyor, sırtını dönüp horlamaya başlıyordu.

          İlgisini çekebilmeyi denedim bir süre… Kıskandırmak istedim. Çocuk yokken açık saçık giyindim, iç çamaşırı kullanmadım. Dışarıda uzun bacaklarımı gösteren mini etekler, yırtmaçlar, dekolte bluzlar giydim. Ama maalesef, adam umursamıyor bile, tam bir kör… Genç bir kadınım. Tam seksi doyasıya yaşamam gereken bir yaştayım. Benim de ihtiyaçlarım var. Utanarak söylemek zorundayım, hem de oldukça fazla ihtiyacım var. Sürekli sekse aç olduğumdan mı abartıyorum bilmiyorum ama yabancı bir erkek elimi tutsa değişik duygulara kapılmaya başladım. Hele Kemal…

image

          Oğlumun sınıf öğretmeni Kemal… O aklıma gelince ürpererek gözlerimi kapadım. Oğlumun okulunda okul aile birliği başkanı seçilmiştim. Öğretmeni genç ve yakışıklı biriydi ve bekardı.  Toplantılarda sürekli beraber oluyorduk. Hele bu sene oğlumun okulda yapılacak gösteri ve oyun için her gün çalışmalara katılması nedeniyle daha sık görmeye başlamıştım onu… Provalara beraber gidiyorduk. Oyunun başarılı olması için sürekli ilgileniyor, giysilere, çocukların hazırlanmasına, her şeye koşturuyordum. Çocuklara oynayacakları roller ve ezberleri için yardım ediyordum. Kemal bey yanıma gelip bir şeyler söylüyor, bir şeyler istiyor, bir telaşla günlerimiz birlikte geçiyordu.

          Okulun tiyatro salonunda hazırlanıyorlardı gösteriye.. Arkada minik bir kulisi vardı. Çocukların giysileri, dekorlarla doluydu daracık yer… Etrafımızda minikler cıvıl cıvıl, onları zaptetmeye çalışırken, içeriye dışarıya gidip geliyor, şakalar yapıp gülüşüyorduk. Bir ara çocuklar ve Kemal beyin içeriye gireceği sırada ben çıkmak istedim, ikimiz aynı anda kapıda sıkıştık. Geçmek isterken bedenlerimiz birbirine yapıştı, göğüslerim onun göğsünde ezildi. Bir başka gün başroldeki çocuğa yapacağı takla hareketlerini ikimiz beraber gösteriyorduk. Dengesini kaybeden çocuğu düşmemesi için ikimiz iki yanından atılınca eli benim göğsüme geldi, straplez bluzumun üzerinden göğsümü tuttu. Çocuğu düzeltene kadar o şekilde kaldı eli… Ne yaptığını anlayınca da göz göze geldik. Ateşe değmiş gibi elini çekti. Yüzü kızardı,

          -“Şey, özür dilerim… İnanın bilerek olmadı…” dedi.       

          -“Olur böyle şeyler hocam, önemli değil, kendinizi üzmeyin…” diyerek gülümsedim. Ama içim içime sığmıyordu. Bilerek yapıp yapmadığı konusunda emin değildim.

          O günden sonra ilişkimiz değişti. Sizli bizli olmaktan çıkmıştık. Ne zaman baksam bakışlarını üzerimde yakalıyordum. Yeni yetme çocuklar gibi telaşla başını çeviriyor, kızarıyordu yakalandığında… Benim de hoşuma gidiyordu onu etkilemek… Eh, güzel kadınım ne yalan söyleyeyim… Hele artık tarz haline haline getirdiğim açık giysilerim, mini eteklerimle her görenin baktığı bir kadınım… Benden genç olmasına rağmen bu yakışıklı öğretmenin ilgisini çekmek kadınlık gururumu okşuyordu. Provalarda bana dokunuşları, güzel gülüşü, bana hayran bakışları geceleri rüyalarıma girmeye başlamıştı. Kocam yanımda yatarken, üstüme çıkıp bacaklarımın arasında gidip gelirken ben gözlerimi yumup O’nu, onunla seviştiğimi hayal ediyordum. Her gece değişik senaryolar yazıyor, kuliste, sahnede, evimde, yatağımda Kemal’le sevişirken boşalıyordum.

          Sonunda gösteriyi yaptık. Kocam başladıktan sonra geldi. Bitmesine yakın da işi olduğunu bahane edip ayrıldı. Benimse telaştan onu görecek gözüm yoktu. Çocuklar çok başarılı oldular. Diğer birkaç veliyle beraber çocuklara yardım ediyor, sahne giysilerini değiştiriyor, koşuşturuyordum. Oyun ve bizim telaşımız bitti, herkes beğendi. Seyirciler oyun sonunda alkışlarken Kemal elimden tutup unutulmaz maddi ve manevi yardımlarım nedeniyle sahneye beni de çıkardı. Utandım, yüzüm kızardı. Etrafımızdaki miniklerle beraber, Kemal’in eli elimde seyircileri selamlarken çok mutlu oldum.

          Herkes dağıldı. Oğlum dışarıda bizi beklerken biz aceleyle sahne arkasında gelişigüzel saçılmış giysileri toparladık. Son elbiseyi askılayıp yerine koyarken ellerimiz birbirine değdi. Elektrik çarpmış gibi oldum. Gözgöze geldik. Çok sevinçliydi.

          -“Her şey için teşekkür ederim Gül…” dedi o sevinçle, kollarını açıp sımsıkı sarıldı. Beklemiyordum, şaşırıp kaldım. Bir şeyler mırıldanıp sevincine ortak olmak için ben de ona sarıldım. Göğüslerim ezildi, öyle sıkıyordu beni kollarında… Traş losyonuyla karışık erkek kokusunu alabiliyordum. Daha  doyamadan da bıraktı beni… Utanmış, yüzü kızarmıştı. Benim de… Ama benim kızarıklığım utanmaktan değil, içimdeki ateştendi. Kollarının arasında biraz daha kalabilmek için çok şey verebilirdim.

          -“Şey… Özür dilerim… Sevinçten…” dedi. Gülümsedim, elimi koluna koydum,

          -“Özür dilemene gerek yok Kemal… Ben de senin kadar seviniyorum. Çok güzel oldu her şey… Beni onore ettiğin için ayrıca teşekkür ederim…”

          Gözgöze geldik bir an… Bir şeyler söylemek istedi, vazgeçti. Onun yerine ışığı kapatıp bizi bekleyen oğlumun yanına gittik. Eve nasıl döneceğimizi düşünmeyen kocamın yerine Kemal arabasıyla bizi eve bıraktı. Arabadan inip vedalaşırken elimi sıktı. Normalden biraz daha uzun tuttuğu elimi kavrayan eli ateş gibi yanıyordu..  Ürperdim. İlk kez flörtüyle çıkan bir genç kız gibi heyecanlıydım.

          Gece yatakta dönüp durdum. Kendimi o sahne arkasında Kemal ile birlikte hayal ettim. Ne sahneler kurdum… İkimiz yalnızız… Öpüşüyoruz, koklaşıyoruz… Mini eteğimi kaldırıp külodumu aşağıya sıyırıyor, kadınlığımı yalıyor… Duvara yaslayıp, bacağımı kaldırıyor… Sırtım duvarda, bacaklarım beline dolanmış vaziyette ayakta gidip geliyor içimde… Askılardaki sahne giysilerini yere atıp yatak yapıyoruz kendimize, yerde bacaklarımı açıp içime giriyor, kıyasıya beceriyor beni… Offf…. 

image

          Ertesi gün cumartesiydi, veli  toplantısı vardı. Kahvaltıda eşime, kabul etmesinden korka korka,

         “Dün çok yoruldum, veli toplantısına babası olarak sen git bugün…” dedim. Yüzünü buruşturdu,

         “Benim bugün işim var, geç geleceğim, sen halledersin… Beni uğraştırma öğretmenle müdürle… Sen git, ben oğlanı annemlere bırakırım…” dedi ve çocuğu alarak çıktı.

          Gerçekten korkmuştum kabul edecek diye… Kemal’i görecektim bugün… Yine… Yalnız kalınca sevinçle, içim coşarak banyoya koştum. Kokulu şampuanlarla küvetin içinde kendimi dinlendirip zaten her zaman bakımlı olan bedenimin her yerinin temizliğini yaptım. Pırıl pırıl, kaymak gibi olmuştum.

          Güzelleşmek için aynanın karşısına geçtim, makyajımı yaptım. Düğüne gidermiş gibi en seksi iç çamaşırlarımı, mini etekli döpiyes elbisemi, yüksek topuklu ayakkabılarımı giyip okula gittim.  Çok fazla veli gelmemişti. Sınıfta toplandık. 

          Kemal sınıftan içeriye girip bizi selamladı. Ön sırada beni görünce gözleri parladı gibi geldi bana… Çocukların minik sandalyesine oturunca mini etekli, parlak çorap giydiğim bacaklarım meydana çıkmıştı iyice… O tahtanın önünde velilerle konuşurken sık sık bana bakıyordu. Bana baktığı anlarda gözleriyle beni soyduğunu hissediyordum. Öyle ateşli bakıyordu ki,  gözlerimi kaçırmak zorunda kalıyor, sonra yeniden bakıyor, diğer velilerle konuşurken onun yakışıklı yüzünü seyrediyor, hayallere dalıyordum.

image

         Veli toplantısı bir saat falan sürdü. Herkes çıkmaya başladı. Sınıfın kapısında bir başka veli olan bayan arkadaşla sohbet ederken yanımıza geldi. İkimize birden hitap ediyordu,

        -“Bugün gerçekten sevindim geldiğiniz için, size teşekkür etmek istemiştim. Bir de sizden ayrıca bir fikir almak istedim.” Yanımdaki arkadaş,

        -“Tabi hocam, konu neydi?” diye sordu. 

        -“Yeni bir daire kiraladım da… Sizin zevkiniz güzeldir. Fikirlerinize ihtiyacım var. Ne olur, müsaitseniz bir bakmanızı isteyecektim. Bir de sizin tanıdıklarınız vardır, eşya alacaktım oturma grubu,  perde gibi… Bayan olarak bana yardımcı olursanız sevinirim” dedi gözümün içine bakarak…

        -“Tabi hocam, ne demek… Size yardımcı olmak bizim görevimiz… Tanıdığım mobilyacı ve perdeci var. Beraber gider, sizi onlarla tanıştırırım, indirim de yaptırırız…” dedim.

        Biz iki bayan okuldan çıkıp Kemal öğretmenle beraber önce mobilyacıya gittik. Oturma grubu, yemek ve yatak odası beğendik. Benim beğendiğim ve gösterdiğim takımı almaya karar verdi hemen… Perdeciye gidip perdelerin desenini de beraber bakıp seçtik. Yalnız pencerelerin ölçülerini almamış Kemal, Böyle gezerken yanımızdaki bayan arkadaşa telefon geldi,

        -“Arkadaşlar, bana müsaade… Eşim gelecek, benim gitmem lazım…” diyerek yanımızdan aceleyle ayrıldı. Kemal üzülmüş görünüyordu,

        -“Hay allah, ben de size evimi göstermek istiyordum fikir vermeniz için… Üzüldüm şimdi…” dedi. Yüzüne baktım,

        -“Neden üzüldün Kemal, anlayamadım…” dedim.

        -“Ayla hanım gittiğine göre senin evine tek başına gelmeni teklif edemem, yakışık almaz. Ona üzüldüm.” Gülerek kolunu tuttum…

        -“Aman Kemal… Dert ettiğin şeye bakar mısın? Neler de düşünüyorsun böyle sen? Neden gelemezmişim, yabancı mıyız biz? Bunca zamandır okulda birlikteyiz. Bana yabancı muamelesi yapmana kırıldım şimdi… Aşk olsun…” dedim.

        Ölçüleri almak için perdeciden metre istedik. Arabasına binip evine doğru yola koyulduk. Koltukta ona doğru dönüp oturuyordum. Göz ucuyla bacaklarıma baktığını fark ettim. Işıklarda durduğunda bana dönerek konuşuyor, espriler yapıyor, sohbet ediyorduk. İçim kaynıyordu sevinçten…

         Eve geldik. Dairesine çıktık. Fazla büyük değildi fakat manzarası mükemmeldi. Balkona çıkardı beni, deniz görüyordu ev, imbat rüzgarı esiyor, fırıl fırıl insanı serinletiyordu. Bayılmıştım.

         Biz balkondayken siparişini verdiğimiz mobilyaların geldiğini gördük. Yarım saat içinde her şey taşınmış, gardrop, dolaplar, yatak monte edilmişti bile yerlerine… Ceketimi çıkardım, askılı bluzumla odaları dolaşıp pencerelerin perde ölçülerini almaya başladık biz de…

         Yatak odasını ölçerken hayli geniş yatağa baktım yan gözle… Örtüleri yoktu, yeni alınmış ikiz yatak ambalajıyla öylesine konuluvermişti bazanın üzerine… Yatağın yan tarafında duvara monte edilen gardrobun önünde boydan boya aynalı sürgü kapaklar vardı. Ölçüleri alırken bir yandan da aklım şeytanlığa çalışıyordu. Kemal bu geniş yatakta sevişirken o gardrop aynalarında kendini de görecekti. İçim bir hoş oldu. Ürperip kendime gelmeye çalıştım.

          Salona geçtik. Koltuk takımı öylesine konulmuştu. Yerini beğenmedim, değiştirmek için üçlü koltuğun bir kenarına asıldım, yerinden oynamadı. Kemal gelip yardım etti. Koltuğun ucunu düzeltmek için eğildim, duvara doğru iterken bluzumun yakasından görünen göğüs dekolteme baktığını fark ettim.

image

            İstifimi bozmadım, tam aksine, iyice görsün görülecek ne varsa diyerek yaptığım işi uzattım. Kendimi onunla iki sevgili olarak hayal ettim. Yaramazlığım üstümdeydi yine…  İşim bitince oturup şöyle bir baktık beraber, beğendik.

           -“Of, iş yapınca susadım ben Kemal…” dedim.

           -“Mutfakta her şey var Gül…” dedi. “Ne istersen vereyim…”

           -“Yok, hayır, bu evde kadın olarak ben varım, ben yaparım…” diyerek her anlama çekebileceği bir cümle kurup mutfağa geçtim. 

           Eski oturduğu evin mutfak eşyalarını getirmiş, kullanmaya bile başlamıştı gerçekten… Birer neskafe yapmak için işe giriştim. Hiç ses çıkarmadan kenarda duruyor, beni izliyordu.

           -“Ne oldu Kemal bey? Sesiniz çıkmıyor, daldınız?” dedim

            -“Hiç… Senin gibi güzel bir bayanın elinden çoktandır bir şeyler içmemiştim… Hele bu bekar evimde, mutfağımda bana kahve yapman… Büyülendim…”  İltifatlara alışıktım ama onun ağzından duymak bir başka olmuştu.

           -“Şımartma beni lütfen…” diyebildim.

           -“Gerçek söylüyorum Gül…” dedi ve yanıma gelip omzuma elini attı. Çıplak tenimde elinin temasıyla irkildim. Az kalsın elimdeki fincanı düşürecektim. “Gerçekten yaptığın her şey için çok teşekkür ederim.”

           Bana kalsa ve biraz daha bu durum devam ederse hemen kucağına atlayacaktım. Gözlerimi kapadım bir an ve açılıp kapanan burun deliklerime o mis gibi erkek kokusunu çektim. Bu delirtici koku ve dalyan gibi erkeksi görünüşü, hemen yanıbaşımda duruşu, elinin teması beni azdırıyordu. Tüm kadınlık duyularımın ayaklandığını hissediyordum. Ama yapamadım. Onun yerine,

           -“Hadi içeriye gidelim, oturalım. Kahvelerimizi içerken ben biraz dinleneyim. Bu yüksek topuklar ayaklarımı ağrıttı. Uzun zamandır ayaktayım.” Diyebildim. İçeriye salona gittik. Yeni gelen koltuğa kendimi attım. Kahvemi yudumlamaya başladım. Ayaklarım gerçekten sızlıyordu.

           -“İstersen ayakkabılarını çıkar, rahat edersin, ayakların dinlenir…” dedi Kemal… Hemen ayağımdan çıkardım ayakkabıları, zavallı ayak parmaklarımı rahatlatmak için bacak bacak üzerine atıp eğildim, çorapların üzerinden masaj yapmaya çalıştım. Kemal gözlerini ayırmadan bana, ayaklarıma bakıyordu. Bacak bacak üstüne atınca eteğim sıyrılmıştı biraz, yine aldırmadım. Biraz sonra içeriye gitti, elinde bir plastik geniş kap ve suyla geldi. Kabı önüme koyup içini suyla doldurdu.

           -“Bu ne Kemal?” diye sordum merakla…

           -“İçeride tuzlu su yaptım. Ayaklarını sok, rahatlasın. Benim yüzümden oldu bunlar… Ayacıkların yoruldu.” dedi.

           -“Suya sokamam, ayağımda çoraplarım var.” Diye itiraz ettim. Arkasını döndü,

           -“Hadi çıkar lütfen… Bekliyorum”diyerek üsteledi. Eteğimi kaldırıp çorapları çıkardım ayağımdan… Şimdi bacaklarım bembeyaz meydandaydı. Ayağımı kabın içindeki suya soktum. Gerçekten iyi gelmişti. Suyun sesini duyunca döndü,

            -“Nasıl? Rahatladın mı?”

            -“Evet, çok iyi geldi doğrusu…”  

            -“İstersen parmak uçlarına masaj yapabilirim. Çok iyi masaj yaparım…” diyerek sağ ayağımı eline alıverdi benden yanıt beklemeden, ıslak ayağımı dizlerine kaldırıp ayak parmaklarımı ovmaya, masaj yapmaya başladı. Sol ayağım yerde,  suyun içinde, sağ dizim havada, ayağım onun kucağındaydı. Külodumu gördüğünden emindim.

image

            -“Bu güzel, minik ayakları yorduğum için özür dilerim Gül…” dedi kısık bir sesle… Parmak uçlarımı çok güzel ovalayan uzun parmaklı güçlü elleri topuklarıma yönelmişti. Oradan baldırlarıma yükseldi. Öyle güzel geldi ki… Elimde olmadan dudaklarımın arasından “Ohhh…” diye bir inilti çıktı.

            -“Nasıl, güzel değil mi?” diye sordu yine… “Haydi, geriye yaslan, tadını çıkar…”

            Parmakları dizime çıkmıştı masaj yaparak… Gözleri bacaklarımda, baldırlarımda, desenlerini ezberlercesine altımdaki tanga külodumda geziniyordu parmakları tenimi okşarken… Öylesine kışkırtıcı bir vaziyetteydik ki… Pantolonunun önünün kabardığını görebiliyordum. Benim de ondan kalır yerim yoktu. Acaba ıslaklığımı da görüyor mudur diye geçti aklımdan… Dizimden yukarıya çıktı. Engel olmaya kalkmadım. O da bunu biliyordu. Zevk alıyordum. Boğuk, her zerremi titreten erkek sesiyle konuşmaya başladı,

            -“Çok güzelsin Gül… Seni gördüğüm andan beri değişik hisler besledim. Yanlış anlama ama, sana hayranım, seni çok beğeniyorum. Zaten yanlış anlamandan korktuğum için açılamadım sana bir türlü… Tam idealimdeki kadınsın sen…”

image

            Arkaya yaslanmıştım eli mini eteğimin altına girdiğinde, zevkten geberiyordum. Konuştuklarını duyunca doğruldum, ayağımı yere bastım. O da önümde oturduğu yerden doğruldu, dizlerinin üzerinde dururken, ben otururken yüz yüze, göz göze  geldik. İkimiz de susuyorduk. Gözlerimiz konuşuyordu ve beni ne kadar çok istediğini söylüyordu gözleri… İstekle, arzuyla bakıyordu bana o gözler…

             Yavaşça dudağıma bir öpücük kondurdu. Bir daha… Gözlerimi kapattım. Çok hoşuma gidiyordu dudaklarının teması… Sonra o temas iyice arttı, dudaklarımı vahşice öpmeye başladı. Ben de onu öpüyordum. Diliyle, dudaklarıyla okşuyordu, alt dudağımı emiyordu. Öpüşürken beni yana devirdi, koltuğa uzattı boylu boyunca…

            -“Bu anı öyle bekledim ki Gül…” diyordu ihtirasla… “Öyle çok hayalini kurdum ki bu anın… Hala inanamıyorum.” diyordu sürekli…

            Telaşlı elleriyle üzerimdeki bluzu çıkardı. Kasıklarıma kadar sıyrılan eteğimi de… Kalçalarımı kaldırarak yardımcı oldum daracık eteği çıkarmasına… Sütyenim de diğerlerinin yanına fırlatıldı. Meydana çıkan çıplaklığımı seyretti bir süre… Tanga külodum vardı sadece üzerimde… Bacaklarımı sımsıkı kapatmış, kadınlığımı sıkıyordum arzuyla… Eğilip külodumu da parçalarcasına çıkardı ayağımdan… Yeni ağdaladığım, kokuladığım kadınlığıma baktı yine…

image

            -“Ahhh… Harikasın…” diye inleyerek başını kasıklarıma gömdü. Dudaklarıyla, diliyle sömürmeye başladı amımı… Bir zevk çığlığı koparıp ellerimle başını kendime bastırdım.

            -“Ohhh… Kemal… Kemal…” diye inledim.

            Amımı yalıyor, dilini sokuyordu. Öyle güzel yaladı ki fazla dayanamadım, ilk orgazmımı yaşadım. Ben kasılırken o çıplak göğüslerimi avuçlayıp sıkıyor, zevkimi daha da arttırıyordu. Sakinleşince Kemal’i kendime çektim. Gömlek düğmelerini tek tek açarken çıplak göğsünü öpüyor, kokluyordum. Gömleği fırlatıp attım. Pantolonunu da… Baksırının önünden çıkmıştı aleti, sığmıyordu küloda…

             Onu da sıyırdım. Aletini serbest, erkeğimi çırılçıplak bıraktım. Sonra da taş gibi sertleşen aleti yalayıp yutmaya başladım. Dilimle yalıyor, baştan aşağıya kadar öpe öpe taşaklarına geliyordum. Tertemiz kokan taşaklarını dilimin ucuyla, dudaklarımla okşarken sevgili öğretmenim altımda kıvranıyordu zevkle… Eşime de yapıyordum bunları sevişirken ama nedense onun gözü dışarıdaydı.

               Kemal daha fazla dayanamadı ve kalktı. Beni koltuğa oturtup  bacaklarımı araladı. Az önce ağzımdan çıkan ıslak sikini amıma dayamaya başladığında canım yandı önce… Uzun süre ilişkiye girmediğim zamanlar hep böyle oluyordu. Bir de Kemal’in siki eşiminkinden uzun ve kalındı. Çığlığı bastım dayanamayarak… Kemal de anladı zor girdiğini

            -“Ohhh… Gül… Daracıkmış amın… Harika…” diye diye sokuyordu kalınlığını içime…

             Hepsini soktuğunda mutluluktan uçuyordum. Öyle güzel bir duyguydu ki bu… Sonunda amım iyice alıştı aletine…  Zaten seks yapmaya başlamadan önce sulanmaya başlamış olan kadınlığıma rahat rahat sokup çıkarmaya başladı.

image

            Kocamın sevişmelerine benzemiyordu bu genç aygırın sevişmesi… Bir süre misyonerde gidip geldikten sonra kaldırdı, kucağına oturtturdu. Ben oturup kalkmadan o alttan vurmaya başladı amıma… O pozisyondan bıkınca beni dört ayak yaptı, arkamdan girip çıkmaya başladı. Ben bağıra bağıra sürekli bir orgazm yaşıyordum ama o hala boşalmamıştı. Direk gibi sikini sokup çıkarıyor, beni zevkten öldürüyordu. Sonunda arkamda gidip gelirken hızlanmaya başladı.

            -“Ohhh… Gül… Gül…” diye haykırırken içime boşalıyordu.

            Sormamıştı bile, öyle kendini kaybetmişti zevkten… Ben de korunduğum için umursamadım. Sonuna kadar içime boşalmasını bekledim. Döller bacaklarımdan süzülürken aygır hala gidip geliyordu. Boşalmasına rağmen sertliğini kaybetmemişti siki… Ve canım yine istemeye başlamıştı. Ama dört ayak üstünde durup kalçalarıma vurdura vurdura sikmesi yormuştu beni…

image

           Dizlerim titremeye başlayınca kalktım. Elinden tutup banyonun yolunu tuttum. Kalkık siki önünde sallana sallana beni takip etti. Ucundaki kocaman şapkasıyla keser sapı gibi görünüyordu. Hem sevimli, hem korkunç bir canavar gibiydi bacaklarının arasındaki şey…

            Banyoya gittik. Suyun altında birbirimize sarıldık sımsıkı… Sonra köpüklü duş jellerini boca edip her yerimizi köpük içinde bıraktık. Kaygan kaygan yağlı güreş pehlivanları gibi sarılıyorduk çıplak bedenlerimizle… Köpüklü sikini okşadım iki avucumun arasında, sıvazladım. Taş gibiydi avuçlarımın içinde…

            -“Dur aşkım, hemen boşalmak istemiyorum…” dedi, elimden bıraktırdı güzel sikini… Banyo bataryasına eğip köpüklü sikiyle arka deliğimi okşamaya başladı.

            -“Hayır, istemiyorum…” diyerek elimle ittim arkamdan…

            -“Mutluluğu yaşamalısın…” diyerek parmağını soktu bu kez… Sikini de amıma gömdü… Amımda gidip gelirken parmakları da arka deliğime girip çıkıyordu. Öyle zevk alıyordum ki… Artık götten sikilmek umurumda değildi. Ve o da bunu anlayınca, amımdan çıkardığı kaygan sikini parmaklarıyla alıştırdığı minik deliğime dayadı.

            -“Gevşek bırak kendini aşkım… Emin ol hoşuna gidecek sonunda… İnan bana…” diye diye devam etti işine… Gerçekten bu kez zorlanmadan başı girdi göt deliğime, sonra da yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Parmakları alıştırmıştı girişi ama kalın alet zorlamaya başlamıştı beni…

            -“Çıkar… Lütfen çıkar Kemal… Ne olursun…” diye yalvarıyordum.

            -“Birazcık sabret Gül… Lütfen… Kırma beni…” diyerek devam etti. Nefes almak için durakladığımız biir anda da sonuna kadar kökledi arkama koca yarağını…

            -“Çıkaarrr…” diye bağırmama rağmen aldırmadı.

           Bir an hareketsiz durdu bütün kalınlığıyla arkamda… Sonra hareket etmeye başladı. Yavaş yavaş çekiyor, ucuna gelmeden tekrar yavaş yavaş gömüyordu sikini… Bunu beş dakika boyunca yaptı. Öyle ki artık alışmıştım sokup çıkarmasına… Büzüğümün kaslarında, hücrelerimde onun sikinin giriş çıkışlarını hissediyordum ve zevk alıyordum artık… Üstüme eğilip köpüklü vücudumu okşayıp, memelerimi, uçlarını sıkarken ikimiz de orgazm olduk. İnleye inleye, dizlerim titreyerek boşaldık.

            Ilık suyun altında tekrar birbirimizi yıkadık, her yerimden süzülen döllerini temizledim, arındım. Yatak odasındaki çıplak yatağın üzerine çırılçıplak serildik. Yatağın naylonu sırtımda soğuk soğuk geliyordu. Bir süre o şekilde uzandık. Banyodan aldığı tek havlusuyla o beni, ben onu kuruladık, giyindik.

            -“Beni çok mutlu ettin Gül…” dedi dudaklarımı öperek… Gülümsedim, sarılıp ben de onu öptüm,

            -“Sen de beni mutlu ettin Kemal… Unutulmaz bir gün yaşattın bana…” dedim.

 

image

            O unutulmaz günün ardından bir çok gün daha yaşadık. Bir bahane uydurup buluşuyordum onunla… Öyle güzel doyuruyordu ki beni… Artık kocama seks için yalvarmama, kendimi tatmin etmeme gerek kalmamıştı. Bir gün evi boyamak istediğini söyledi Kemal laf arasında… Okul aşı nedeniyle tatildi ve o da boya yapacaktı. O gün oğlum da oyun oynamak için arkadaşının evine gittiğinden ben serbest kalmıştım. Evde yaptığım börekleri paketledim. Sevgilimin evine yollandım. Elinde boya fırçasıyla kapıyı açıp karşısında beni tulumla gördüğünde şaşırdı. Evde tek başınaydı, boyayı kendisi yapıyordu.  

            -“Seni çok özledim” dedim içeriye girerken… “Bir haftadır sevişmiyorduk gerçekten… Börekleri açıp masanın üzerine koydum. “Sana yardıma geldim aşkım… Börek de getirdim, acıkmışsındır.” O börek yerken ben çırılçıplak soyundum. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bense çırılçıplak bedenime yanımda getirdiğim paketten çıkardığım tişört ve tulumu giydim. Boyacı ustası gibi dikildim karşısına…

            -“Hayrola, çalışmaya gelmiş gibi bir halin var…” dedi.

            -“Dedim ya, sana yardıma geldim.” diyerek boya dökülen yerler silmeye başladım.

            O da yanıma geldi. Beraber yapmaya başladık. Şakalaşmalar, yüzlerimize boya sürmeler, öpüşmeler derken biz işi unutmuştuk bile… Kendimizi bir anda yerde bulduk. Boya lekelerini her yere bulaştıra bulaştıra yerde yuvarlanıyor, bir o üste çıkıyor, bir ben çıkıyordum… Deli gibi öpüşüyorduk.

             Tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye başladı. Tulumun askılarını çözdü, ayaklarımdan çekerek çıkardı. Altımda hiçbir şey yoktu ve ben yerde çırılçıplak yatıyordum. Yine amımı yalamaya başladı şapur şupur… Beni delirtiyordu bu çocuk…

image

            -“Seni çok özledim Gül…” dedi amımı yalarken…

            -“Ben de seni Kemal… Ohhhh… Seni… Dilini… Sikini… Her şeyini özledim senin…” diye kıvranıyordum altında… “Hadi sen de sikini ver bana, ben de seni yalayıp tadına bakayım aşkım… Ohhhh… Hadi….”

            Üstünde ne varsa çıkarıp attı o da… Sikini ağzıma verdi, yalamaya başladım. Dayanamaz hale gelince bacaklarımı aralayıp içime girdi. Öyle güzel sikiyordu ki, kısa sürede bulutların üstünde gezmeye başladım. Kıvranıyordum altında, kalçalarımı çalkalıyor, o vurdukça ben kendimi yukarıya atıyordum. Haykırıyordum bir yandan…

            -“Daha hızlı Kemal… Daha hızlı sik beni… Vur… Göm amıma… Sik beni… Ohhh… Çok güzel…”

image

            Yarım saat boyunca sikti beni… Her pozisyonda, odanın her yerinde… Sonunda sırtüstü yatarken amımdan çıkarıp göbeğime, memelerime attırmaya başladı. Yüzüme geliyordu spermleri, dilimle yalıyordum. Fıskiye gibi boşalıyordu üstüme… Son damlaları sikini ağzıma dayayıp yalattırdı bana… Her zaman olduğu gibi ben yalarken siki inmesine fırsat kalmadan tekrar sertleşmişti. Çevirip bir de arkamdan becerdi beni… Ne o doyuyordu, ne ben doymak biliyordum. Üç saat boyunca sikti beni her yerimi haşat etti… Deliler gibi seviştik…

            Boya işi yatmıştı tabi o gün… Banyomuzu yapıp giyindik. Kendimizi koltuğun üstüne attık yorgun argın… Başını bana çevirdi, elimi tuttu.

            -“Gülüm… Yarın annem buraya geliyor…” dedi. Yüzüne baktım. Tartmak ister gibi bakıyordu yüzüme… “Geçen hafta yoktum biliyorsun. Memlekete gittim birkaç gün ve nişanlandım. Yakında evleneceğim. Artık  sevişemeyeceğiz.” Şaşırdım, yüzüne bakıp kaldım. Üzgün bir sesle devam etti.

            -“Sana söyleyemedim bir türlü… Bugün söyleyecektim, ama sen adeta üstüme saldırınca yapamadım.” Tekrar yüzüme baktı. “Kızdın mı bana Gül?” Boynuna sarıldım,

            -“Neden kızayım Kemal?” dedim gülümseyerek, öptüm. “Sen nişanlıysan, ben de evliyim aşkım…  Bir macera yaşadık ikimiz de… Ve çok mutlu oldum kendi adıma… Biliyorum ki sen de mutlu oldun…”

            Kemal de sımsıkı sarıldı. Tekrar soydu beni… Bu kez son defa sevişecektik ve ilk seviştiğimiz koltuğun üstünde bacaklarımın arasında noktaladık yaşadığımız kaçamakları…Son olmasının bilinciyle… Tadını çıkara çıkara…

image

            Banyomuzu yapıp giyindik tekrar… Beni eve götürmek istedi. Islak saçlarla kol kola apartmandan çıktığımızda kapının önünde kocamın iş arkadaşı Sinan’la burun buruna geldik. Hayretle yüzüme bakıyordu. Islak saçlarımdan, yanımda koluma girmiş Kemal’in varlığından olayımızı anladı, bir şey söylemeden gülümseyerek geçti yanımdan…

            Kemal farkında değildi. O konuşarak yanımda yürürken başımı çevirip arkama baktım. Sinan da ileride sokağın köşesinde durmuş, bize bakıyordu. İçimden “Eyvah…” diye geçirdim. Önümüzdekigünlerde bambaşka şeyler yaşayacaktım.

            Bekleyip görelim bakalım…




merhaba sex okuyucuları benim adım hakan 17 yaşındayım annemin bir arkadaşı var 90-60-90 boyutlarında adı tülay onu her zaman takip ederim çok güzel süslü ve sexi bir kadındır… geçen hafta salı bilgisayarları bozulmuş bende onlara bilgisayarı yapmaya gittim bilgisayarda vürüs vardı format attıp düzelmişti sonra gel sana bir kahve yapayım kahve içelim dedi kahvemizi yudumlarken birden aşk konusuna girdi hiç sevgilin oldumu dedi ohooo bende çok oldu dedim peki sevgililerinle naptın dedi ben bir utamdım elini tuttum dedim oda ondan sonra ileri gittinmi hiç dedi dedim ne bakımdan ileri dedim oda işte anla dedi bir an gine utandım yok dedim peki dedim sen murat’a (eşi) sen ona ne zaman verdin dedim oda bir an şaşkınlık duygusuyla 2 sene oldu dedi dedim bu aralar iş yokmuş sizde diyerek gülümsedim oda murat abinde iş yok iyice paslandı dedi bende güldüm bu arada sikim dim dik olmuştu ona bakıyordu farkındaydım karşımda oturuyordu bir kaç dakika bakıştık bende onun bacaklarına bakıyordum her zamanki gibi ince sim siyah bir kilotlu çorap giymişti bir kaç dakika geçtikten sonra ayağa kalktı eteğini indirdi al rahatça bakabilirsin demişti sadece kilotlu çorapla kalmıştı tülay ben ona bakarken oda bana dedi sende pantolanınla kilodunu çıkar sikine bakayım demişti ben pantolan dağil bütün üzerimi çıkardım çırıl çıplaktım oda bakıyordu dedim devamını getirelimmi oda hemen olur dedi hızlıca kahvelerimizi içip yatak odasına geçtik onun üstünü çıkarmıştım oda sadece kilotlu çoraplaydı onunda fantezisi çoraplıymış ondan sonra tülay başladı saxoya bende hemen ağazına boşaldım o dedi ilkmi evet dedim ilk dağa önce hiç ilişkiye girmemiştim ama bir sürü filim izlemekten nabıcağımı biliyordum bir kaç saxo çektikden sonra gir içime dedi kilotlu çorabını parçalıdıktan sonra amına yavaş yavaş girmeye başladım git gel ikimizde zevke geliyorduk hadi aşkım hiç çıkma aşkım gibi zevke gelmişti sonra domaltarak götüne girmeye başladım git gelden sonra kucağıma aldım havada denedik bir kaç dakika ondan sonra boşaldım… boşaldıktan sonra beraber duşa girdik duştata 3 posta attım ve üstümü giyinip eve geldim o günden sonra tülayla her gün sikişmesekte sevişiyorduk bu hafta 12-8 olduğundan aparmanın bodrumunda her gece sikişiyoruz onu bağladım tamamen kendime zırt pırt onlarda oluyorum boll boll sevişiyoruz sikişiyoruz

Merhabalar, sicakhikayeler.org ben 23 yaşında, 1.87 boyunda, 90 kiloda, esmer bir erkeğim. Teyzem ise 36 yaşında, 1.70 boy ve 58 kilo civarında, esmer, mükemmel bir hatundur. Teyzem 10 yaşındaki kızı ile birlikte, 5 yıldır eşinden ayrı İsviçre’de yaşamaktadır. Anlayacağınız teyzem ateşli bir dul. Teyzem bundan 2 sene önce uzun bir yaz tatili için kızı ile birlikte Türkiye’ye geldi ve tatilinin uzun bir bölümünü bizde geçirdi. Benim bu mükemmel deneyimi yaşamamı sağlayan ise yazın ortasında yakalandığım saçma sapan bir grip hastalığı olmuştur. (O günden beri grip olunca neşelenirim!). Ben grip olduktan ve gribi atlatmaya yaklaşmışken annem ve babam İzmir’e bir akrabamızın düğününe gideceklerdi. Ben de zaten düğüne gitmeyi pek istemediğim için hastalığı bahane edip evde kalmıştım. Teyzem de kızını birkaç günlüğüne babasının yanına göndermişti ve onun için o da düğüne gitmedi. Hem de anneme bana bir bakan olması gerektiğini söyleyerek ikna etti. Ben teyzemi uzun yıllardır arzular ve çoğu zaman onu düşünerek 31 çekerdim. Teyzemle baş başa geçireceğim birkaç gün beni öyle heyecanlandırmıştı ki, sürekli teyzemi izleyip 31 çekme hayalleri kurmaya başlamıştım.

Teyzem tek başına ve yurtdışında yaşamanın verdiği rahatlıkla bizim yanımızda çok rahat giyinir ve çok rahat davranırdı. Teyzem yine birçok frikik vermeye müsait düşük bel eşofman ve göğüslerini açıkta bırakan dar bir bluz giymişti ve yanımdaydı. Göz ucuyla teyzemi kesiyor frikik yakalamaya çalışıyordum. Ve bir müddet sonra banyoya gidip 31 çekiyordum. Ve geçireceğim muhteşem birkaç günü düşünüyordum. Bir süre sonra teyzemle uzun uzun sohbet etmeye başladık ve türlü türlü konularda konuştuk. Teyzem bana üniversitede kızlarla aramın nasıl olduğunu sormaya başladı ve cinsellik üzerine konuşmaya başladı. Cinsellik üzerine öyle rahat konuşuyordu ki, bu konuşmaları bile beni tahrik ediyordu. Ve bu konuşma sırasında yarrağım taş gibi olmuştu, ben utanıyordum ve yarrağımın taş gibi olduğunu teyzemden gizlemeye çalışıyordum. Sohbet öyle uzun sürmüş ve saat gecenin 3’ü olmuştu. Teyzem, “Artık yatalım!” dedi ve diğer odaya gitti. Ben ise kendi odama gitmeden önce bir kez daha banyoya gittim ve bir daha 31 çektim. Banyodan çıkınca teyzemi banyonun kapısında buldum. Teyzem bana, “Epey rahatlamışa benziyorsun!” dedi ve hınzırca bir kahkaha attı. Bu kahkaha beni öyle tahrik etmişti ki, sabaha kadar teyzemi hayal edip durdum.

O gece hava epey sıcak olduğu için sadece boxer ile uyumuştum. Sabah uyanmadan önce bir şeyler duydum ve uyanınca teyzemi odamda sessiz sessiz dolaşırken gördüm. Uyuyormuş gibi yapıp teyzemi izlemeye karar verdim. Teyzem bir müddet sonra yanıma yaklaştı ve yavaşça boxerın üstünden yarrağıma dokunmaya başladı. Ben öyle bir şok yaşıyordum ki nefes bile almayı bıraktım. Rüyamda görsem inanmayacağım birşey gerçek oluyordu. Teyzem boxerın üstünden oynadıkça benimki şaha kalkıyordu. İşi götürebildiğim kadar ileri götürmeye karar verdim ve bir anda uyanmış gibi fırladım. Teyzem şok oldu ve ne diyeceğini şaşırdı. Ama şaşkınlığı üzerinden atınca beni şaşırtmaya başladı. Bütün gece beni düşündüğünü, sabahı zor ettiğini söyleyerek bu kez de beni şoka uğrattı.

Birkaç saniyelik şokun ardından hemen teyzemin dudaklarına yapıştım ve deliler gibi öpüşmeye başladık. Önce dudaklarımız birbirine kenetlendi hemen ardından da dillerimiz. Dillerimiz öylesine birbirine dolaşmıştı ki bir türlü ayrılamıyorduk. Dudaklarımız morarıncaya kadar öpüştük. Ardından ben hemen teyzemin o mükemmel göğüslerine yumuldum. Teyzemin göğüsleri dimdikti. Ben göğüslerini yalayıp somurdukça, teyzemin, “Erkeğim, aşkım, kocacığım” diye inlemeleri beni daha da tahrik ediyordu. Memelerinden ayrılıp yavaş yavaş amına indikçe teyzemin inlemeleri, benim ise heyecanım daha artıyordu. Dudaklarım ve dilim teyzemin sırılsıklam olmuş ama alev alev yanan amına geldikçe teyzem daha bir coşkuyla inlemeye başladı. Bir yandan teyzemin amını yalıyor bir yandan da parmaklarımı amına sokarak teyzemi coşturuyordum. Bir müddet sonra teyzem müthiş bir orgazm yaşadı. Daha sonra teyzem boxerımı kendi elleriyle indirip taş gibi olan yarrağımı ağzına aldı ve saksoya başladı. Teyzem öyle bir sakso çekiyordu ki, 40 yıllık pornocular yanında amatör kalırdı. Teyzem daha sonra yarağımı memelerinin arasına sokmamı istedi ve ben teyzemin memeleri arasında gidip gelmeye başladım. Bir süre sonra öyle bir boşaldım ki döllerim teyzemin ağzına, yüzüne, saçlarına, göğsüne dağıldı ve teyzem hepsini eliyle toplayarak bir güzel yuttu.

Biraz dinlendikten sonra tekrar sikişmeye başladık ve bu defa teyzemin alev alev yanan amcığını çatur çutur sikecektim ve o güzel amcığı tam karşımda duruyordu. Teyzemi yatağa yatırdım ve yatağın kenarına çektim. Amcığını dil darbeleri ve parmaklarımla hazırladıktan sonra teyzeme prezervatifi takmasını söyledim ve yavaş yavaş o mükemmel amcığa girmeye başladım. Yıllardır hayalini kurduğum teyzem altımda inliyordu ve ben ne istersem yapmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Teyzem altımdan zevkten kıvranıyor ve bana, “Aşkım, erkeğim, kocacığım!” diye gaza getiriyor, “Sonuna kadar sok, parçala amcığımı, bütün her şeyimle seninim!” diye daha da azdırıyordu. Biraz daha gidiş gelişten sonra önce teyzem sonra da ben mükemmel birer orgazm yaşadık. Bu sikişmeden sonra teyzemle 1 saat boyunca yan yana uzandık, konuştuk ve ateşli öpüşmeler yaşadık.

Benim ufaklık kendine gelmişti ve ben deliler gibi sevişmek istiyordum. Teyzeme bu defa götünü sikmek istediğimi söyledim. O ise daha önce hiç arkadan sikişmediğini söyledi ve “Bekaretimi başkası bozdu, ama götümün bekaretini sen bozacaksın.” dedi. Bu beni öyle bir tahrik etti ki hemen işe koyuldum ve yakındaki vücut losyonunu aldım. Önce bir güzel teyzemin o yusyuvarlak götünü yağladım daha sonra da yarağımı yağladım. Parmağımla gevşettiğim teyzemin götüne yarrağımın başını yavaşça sokmaya başladım. Teyzemin götü ateş gibiydi ve ben soktukça kasılıyordu. Önce yavaş yavaş gidip geliyordum. Delik genişleyince hızlanmaya başladım. O ihtişamlı kadının gözlerinden yaş geliyor ve “Mahvettin beni, dayanamıyorum, lütfen çıkar!” diye yalvarıyordu. O yalvarmaların yanında mükemmel zevk çığlıkları da atmaya devam ediyordu. Seri ve sert gidiş gelişlerden sonra teyzemin o daracık ve alev alev yanan götüne boşaldım. Daha sonra teyzemin dudaklarına yapıştım ve defalarca teşekkür ettim. Teyzem bana, “Kocacığım, seni çok seviyorum!” diyordu. Ben de ona, “Karıcığım, hayatım!” diye iltifatlar ediyordum.

Babamların evde olmadığı o 3 gün boyunca teyzemle sadece yemek yedik, uyuduk, deliler gibi sikiştik ve mükemmel orgazmlar yaşadık. Halen teyzemi arzuluyorum ve elimize geçen tüm uygun zamanları sikişerek geçiriyoruz, mükemmel orgazmlar yaşıyoruz.

loading