Tüketilmiş her anın, her duygunun ahı var üzerimde Hesabını veremediğim iç çekişlerim var Kayıp bir zamanın sorgusu sürüyor hali hazırda Yalnızlığa müebbet ediyorum kendimi Katran karası gecenin mahpusluğunu Gönüllü kabulleniyorum.. Kimseyi suçlamıyorum aslında Kendime reva gördüğüm her şeyin sorumlusu bizzat benim Değil mi ki herkesten daha az sevdim kendimi Değil mi ki onların mutluluğunu kendiminkine yeğ tuttum Çekmeliyim o halde cezanın en çetrefillisini Zaten daha azı da yakışmaz bana Öyle ya hep daha fazlasını istedim hayattan Daha fazla sevgi, daha fazla ilgi, daha fazla şefkat Azına razı olamadım hiç, olmak da istemedim Hak ettiğim ahmaklığına düştüm çünkü Hakkını verdiğim yanılgısına Nereden bilebilirdim ki? Kendi kendimi avuttuğumu Nasıl bile bilirdim? Beni ayakta tutan o duygunun bir hayalden ibaret olduğunu Öğreniyorum işte Acı öyle de böyle de geçiyor bir şekilde Kalıcı olan ise verdiği huzursuzluk O hep baki kalıyor dimağımızda Ne yana dönsek eksik bir parça arıyoruz etrafımızda Ne yana çevirsek başımızı tamamlanmamış resimler görüyoruz Ruhumuza sirayet eden bu güruhtan kurtulamıyoruz. Orhan baba da söylüyor ya işte; “ Sevgisiz bir dünyanın yalnızlıklarındayız, Neyi eleştirdik ki yanlışlıklardan başka..” *Dilek ŞAHİN
Günaydın “Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları, Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları, Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında Ardında savrulsunlar, unut yaprakları. Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar Seninle yeşerdiler, seninle soldular.. Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.” *Özdemir Asaf
Günaydın “İnsan kendisini bulacağı bir yere varmalı. Kendisini kuracağı bir yere gelmeli. Gideceği yolu yeri seçmeli, aşacağınca aşmalı, göreceğince görmeli. Duracağı yeri bilmeli!” *Özdemir Asaf