#hikaye

LIVE

merabalar ben Selçuk eşim Ebru ile evleneli iki yıl oldu. Eşim 25 yaşında 1.70 boylu 55 kilo neredeyse 90-60-90 vucuda sahip müthiş derecede seksi bir hatun. Bense 1.70 boylarında 60 kilo esmer biriyim eşimde beyaz tenlidir. Eşimin harika sex fazntazileri vardır. lise ve Üniversitedeyken jimnastik grubunda olduğu için vücudunu istediği şekle sokabilir ve farklı şekillerde sikilmeyi sever. evleneli iki yıl olmuştu ben eşimi tatmin edemediğimi hissediyordum zaman geçtikçe. karşı dairemizde öğrenciler kalıyor ortalama yaşları 23. üç genç Yaşar, Melih ve Faruk. üçüde üniversite 2. sınıf. Karım öğrencilerle yakından ilgilenir gurbet hayatı yaşıyorsunuz ben sizin ablanızım bir isteğiniz olursa çekinmeyin derdi. ilk başlarda benim bir endişem yoktu lakin onu tatmin edemediğimi hissettiğim sıralar karımın onlara olan ilgisi biraz değişmişti. Bir akşam gençlerin bizi davet ettiklerini söyledi bende tamam gideriz dedim neden çağırıyorlar dediğimde film izlemek için dedi. meğer karımın aklında da başka şeyler varmış. neyse akşam oldu gittik. karım mini etek ve asklı dekolte bir tişört giymişti. bütün bacakları ve göğsü ortadaydı. kapıyı Faruk açtı. içeri girdik salona oturduk önce bir bira ikram ettiler. birz sonra film izlerken gençlerin gözlerinin karımda olduğunu farkettim. ara sıra karımda gözlerini gençlere ceviriyordu. bense durumu farketmeme rağmen bişey demedim. karımın hala gençlerin bile ilgisini çekebilecek bir hatun olduğunu görmem hoşuma gitmişti. filmde erotik sahneler gelince hepsi biraz utanır gibi oldular eşim ise niye utandınız gençler rahat olun diyerek cesaret verdi meğerse numaraymış. onun cesaret vermesinden vurdumduymaz bir hal takınan gençler peki Ebru Abla sende rahat ol dediler. Ebru ise ben rahatım gençler dedi. filme ara verdik bu arada Ebru mutfağa gitti. biz aramızda sohbet ederken Faruk'ta mutfağa geçti. bir süre gelmeyince bende bakmaya gittim birde ne göreyim eşim Ebru ile Faruk ateşli bir şekilde öpüşüyorlar Faruk'un eli Ebrunun amındaydı. biran şok oldum birşey diyemedim rezalet çıkarmak istemedim ama karımın önümde sevişmesinden de acayip tahrik oldum. biraz sonra buzdolabının arkasına geçtiler kapıdan gözükmeyecek bir yerdeydiler. ben gizlice izlemeye başladım Faruk eşimin eteğinin fermuarını gevşeterek göbeğine kardar çekti tangasını da aralayarak jimnastikçi karımın sırtını duvara dayadı. bir bacağını neredeyse sıfır açarak gğsüne dayadı. karım şimdi tek ayak üzerinde duruyor Faruk karımın amına soktukça Ebrunun sırtı duvara çarpıyor üzerinde durduğu dizi titriyordu. 4, 5 dk devam ettiler Faruk hadi artık kocana söylede başlayalım dedi. biraz sonra da durdular. onlar durunca ben salona geçtim. aceba bana ne diyeceklerdi aslında tahmin edebiliyordum nasıl bir tepki vermeliydim. biraz sonra FAruk'ta salona geldi. o gelince eşim bana seslendi gelsene diye. Mutfağa geçtim. Eşim biraz eveleyip geveledikten sonra bana asıl diyeceğini diyemedi. beraber salona geçtik Gençler karımın bana açıldığını zannettiler galiba artık daha rahattılar. üçlü koltukta karımı aralarına aldılar. film izlerken yavaş yavaş ta öpmeye başladılar bir acayip oldum birşey diyemedim onlarda kabul ettiğimi sandılar herhalde. Faruk ile Melih karımı boynunda öpüyorlardı.yavaş yavaş göğüslerine indiler benim ise nutkum tutulmuş bierşey diyemiyordum işim ise biraz kızarmış utanmıştı ben bişey demeyince biraz rahatladı. bu arada Yaşar da koltuğun önüne yere Ebrunun bacaklarının dibine oturdu. bacaklarını okşuyordu. ben taamamen donup kalmış birşey diyemiyor ama acayip de tahrik oluyordum. artık olayı akışına bıraktım gençler eşimi zaten sikiyorlarmış bu gece  engel olsam ne olacaktı ki. bende artık zevk almaya baktım. Faruk içlerinde en ateşli olanıydı. eşimin tişörtünü çıkardı aman alahım altında sütyen yoktu. 90lık göğüsleri ortadaydı. faruk yumuldu. Faruk ile birlikte Melih te Ebrunun göğüslerini emmeye başladı. Yaşar ise bacaklarından amına doğru çıkmış önce elleriyle ovaladı sonra eteğini yukarı doğru göbeğinin hizasina kaldırdı ve amını yalamaya başladı. karım ise zevk aldığı belli eder bir ses çıkarmaya başladı. Selçuk Abi sen Ebruyu tatmin edemiyormuşşsun Ebru hergün gelip dert yanıyor bize bak ta nasıl tatmin edildiğini öğren dedi Faruk. Faruk'un bu sözüne çok kızmıştım ama bir şey demedim. gösterinde öğrenelim dedim kızgın bir şekilde. Yaşar bacaklarının arasına geçmiş tastan süt içen kedi gibi şapır şapır yalıyordu. aynı şekilde diğerleride göğüslerini. 5 dk sonra ayağa kalktılar. Faruk Mutfakta yarım bıraktığı pozisyonda karımı bir beş dk daha sikti. karımın dizinde takat kalmadı. Karımın en sevdiği pözisyondur bu. 5 dk sonra Melih koltuğa oturdu ve karımı kucağına aldı yüzü Melihe dönük olan Ebru göğüslerini arada sırada Melih'in yüzünü değdiriyordu. Melih te bu pozisyonda bir süre siktikten sonra Yşar yeter artık kaç dk dır bekliyorum orusbuyu kocasının önünde sikmek için dedi ve karımı kolundan çekerek Melihin üzerinden aldı koltuğa domaltarak arkasına geçti benim sadece bir kaç kez siktiğim götüne yerleştirdi. benim sadece biar kaç kez siktiğim götünü hergün sikiyor olmalılarki hiç zorlanmadan aldı Ebru orusbusu. ben ise hazzın en üst noktasına gelmiştim. elim sikimdeydi gözümün önünde sikilen karımdı ve halinden oldukça memnundu. karım en cok domalarak sikilirken zevk alır ve bu sefer arkadandı iki kat zevk aldığı her halinden belliydi ve bana dönüp görüyormusun işte böyle sikeceksin yıllardır beni araya salıyorsun dedi. şok olmuştum. Yaşar deli gibi seri olarak git gel yapıyordu boşalacağım dedi. Ebru ise boşal içime rahat ol dedi. Yaşar tren gibi soluyarak karımın götüne boşaldı. Faruk yere sırt üstü yatmış sikini sıvazlıyor karımı bekliyordu. Yaşar boşaldıktan sonra kolundan çekti ve sikine oturttu. bir süre böyle siktkten sonr hadi Melih dedi. Karım kendini biraz daha yatırarak götünü açığa çıkardı. yaşarın menileri akıyordu Melih onları temizledikten sonra sikini Ebrunun götüne soktu. Aman yarabbim karım iki deliğinden de sikiliyordu ve bu hayalötesi bir şeydi. Melih karımın saçlarından çekerek eziyet ediyordu. bir süre ikisi de böyle deli gibi git gel yaptılar eşimin gözlerinden yaş geliyordu. sadece gözünden yaş mı götünden de kan geliyordu. bir süre sonra melih ondan sonra da Faruk boşaldı. bir saate yaklaşmıştı. Yaşar gel bakalım orusbu seni daha amından sikmedim dedi karımı duvarın önündeki küçük masaya oturttu bacaklarını beline doladı ve sırtını da duvara dayadı filmlerdi gibi ateşli bir öpüşme ile sikişiyorlardı. neredeyse bir on dk böyle sikti. sonra kaldırarak yere yatırdı. bacakları omuzuna aldı 5 dk da böyle sikti ve çıkarıp göğüslerine boşaldı.ebru ile aynı anda boşaldılar ikiside bağırarak boşalmıştı. karım nefes nefeseydi. bana baktı. çok kızdığımı anladı ama bir şey dememem ona cesaret vermiş devam etmek istiyordu. Siftahı yapan Faruk karımı yere başının üzerinde durdurak götünün tavanı göstereceği bir pozisyona getirdi Ebrunun amı ve götü kabak gibi gökyüzüne bakıyordu Faruk ise bir amına bir götüne sokuyordu.FAruk böyle siktikten sonra boşalmak üzere olduğu anda kaldırıp ağzına verdi sakso çekiyordu Ebru ve Faruk Ebrunun ağzına bir kere daha boşaldı. karım ortada bir paçavraya dönmüş bir o sikiyor bir diğeri bu nasıl bir duygudur böyle anlatılır şey değil.Faruk iki kere boşadı. diğerleri bir kere. Melih tekrar karımı amından sikmeye başladı yaklaşık 10 dk sonra bidaha boşaldı. Yaşar ise karımı hem amından hem götünden sikmesine rağmen bir kere boşalmıştı amından bir kere daha sikmek istiyordu karımın canına minnet bir kere daha sundu kendini tam boşalmak üzereyken cıkarıp o da ağzına verdi. hepsi çok yorulmuşş ve zevkin doruklarına çıkmışlardı özellikle karım olacak orusbu. 10 15 dk dinlendikten sonra tekrar sikişmek istiyorlardı. Melih ve Faruk ikimizde aynı anda amına sokmak istiyoruz dediler. bunu hiç yapmamışlar ve benim önümde yapmak istiyorlardı. Ebru ilk başta nazlandı korktu amının zarar görmeesinden gençler karımı birşey olmayacağına ikna ettiler. karım amının tavanı gösterdiği pozisyona tekrar döndü. gençler önce parmaklarıyla açtıkları Ebrunun amına önce siklerinin başlarını soktular ikiside sokmayı başardı. ebru büyük bir çeığlık att. yavaş yavaş sokmaya başladılar ebru acayip bağırıyordu yaşarda bağırmasın diye sikini ebrunun ağzına verdi Ebrunun gözünden yaş geliyordu. böyle ikisi de dibine kadar soktular.sonra ikiside çıkarıp ikiside ağzına verip ağzına boşaldılar Melih ile Faruk bitmişti. YAşar hala dinçti o hallaç pamuğuna dönen karımı götünden bir kare daha sikmek istiyordu. karımda tmm dedi siktirdi ama artık hiç kendinde değildi kimin siktiğinin neresinden siktiğini anlamayacak durumdaydı. yaşar bir kere daha boşldı. bir saat sonra amından ve götünden bir kere daha siktiler. O geceyi hiç unutamıyorum o gece benim için bir milat oldu. Ebru evde iki-üç gün götünün üzerine otururken zorlansa da 3 gün sonra geçti o geceden sonra karımı onlarla paylaşmak zorunda olduğumu kabullendim artık 4 kişi sikiyoruz karımı gençler 2 yıl sonra mezun olacaklar anlaşılan karımı iki yıl birlikte sikeceğiz ondan sonra karım yine bana kalacak.

lm. biz 30 yaşında 4 yıllık evli çiftiz. karım cinsel ilişkiye pek sık ihtiyaç duymaz. bense tam tersine hergün yapsam daha yokmu diyenlerdenim. o yüzden eşimin cinsel ilişkiye olan soğukluğu evlendiğimiz günden bu yana değişik şeyler üreterek gidermeye çalıştım ve zamanla da olsa gelişme gösterdik. eşim aslında çok saftır o yüzden cinselliğin ne olduğunu bilmeden kulaktan dolma duyduklarıyla birşeyler öğrenip benimle gerdeğe girmiş. saflığın yanında cinsel korkularıda vardı ancak benim çabalarımla şu an benden daha çok fantazi üretir ve azgın hale gelmeye başladı.

gelişme sürecinden bahsedeyim biraz. başlarda sevişirken hikayeler anlatmak hoşuna gitmişti ve kendimizi değişik yerlerde hayal edip öyle sevişmeye başladık. bu da eşimin deniz kenarında sevişme fantazisini ortaya çıkardı. daha sonra hikayelere küfürlü tahrik edici sözler eklemeye başladık. sonraları eşim acaba başkalarıda bizim gibi yapıyomudur diye merak etmeye başladı. bende tabi yapıyolardır yoksa onlarda eskiden bizim olduğu gibi ayda bir ancak sevişirler diye merakını artırmaya yönelik konuşuyodum. daha sonra nasıl olduysa tam olarak hatırlamıyorum ama cinsel hayatımızı heyecanlandırmak için internetten sevişme sahnelerine bakar olduk. heh bu arada hatırladım :) filmlerdeki sevişme sahnesinden etkilenmeye başladıkça hadi başka sevişme sahnesi varmı bakalım demişti ve öyle başlamıştı. filmlerdeki ateşli sevişme sahneleri yavaş yavaş erotikliğe doğru kaymaya başladı. tabi bununla beraber sevişirken anlattığımız hikayerlde değişti tabiki. önce o bana sordu o sahnelerdeki kadınlarla sevişmek istermisin diye. tabiki hayır :) bende ona sorunca oda yok aşkım sevişmeleri tahrik ediyo beni hem ben kadına bakıp ondan zevk alıyorum :) gibi karşılıklı inkar etmeler tabi başlarda. daha sonra ben ağzını aradıkça, söyleyemediklerini onun ağzından ben söyledikçe kabul etmeye ve söylediklerimi tekrarlamadan hı hı diyerek onaylamaya başladı :) artık filmleride eşim aç izleyelim demeye başlamıştı. hatta benden habersiz izlerken bulduğum oldu. filmler hiç bi zaman pornoya geçmedi ama baya baya erotik film izler olduk beraber. hikayelere de artık o erotik filmlerdeki erkekler girmeye başladı. o sarışın kadını siken adam güzel sikiyodu değilmi? evet. şimdi benim gibi oda seni burda siksinmi? hı hı gibi cevaplarla eşim ben orospuluğa adım adım gidiyorumun sinyallerini verir oldu. seviştiğimiz anlarıda videoya kaydedip izlemeye başlamıştık. baya baya azgınlıkta ilerleyen karım bu videoları başkalarının izlemesini istedi. hatta biz sevişirken online internette başkaları karımın nasıl sikildiğini izlesin onun nasıl seksi bir kadın olduğunu görsün ve onu sikmek istesinler diye söylemeye başladı. hiç bir zaman yayınlamadık ama bunlar karımın başkalarıyla sikişmek istemesine ön ayak oldu. 

sonunda benide şaşırtarak sorduğum başkalarıyla sikişmek istermisin sorusuna evet dedi. kim siksin seni diyince bi an duraksadı ve yan komşu demesinmi ben bi daha şok :) bende seni orospu seni benden çocuğun olmuyo bari ondan olur getireyimde siksin seni madem diyince yok olmaz deyip korktu :) sonraları bu düşüncelerin dile gelmesi onu cesaretlendirmiş olacakki karımın artık resmen orospu olduğunu beraber kanıtladık. şimdi o kısma geçelim :)


 

ben genelde işten akşam 5 ten önce dönmem. eşimde bu arada öğretmen. okulları sabahçı öğleci olduğu için öğlen okuldan çıkıp eve gelir. ben eve geldiğimde de ne yaptın diye sorunca çok yoruluyorum uyudum der veya ben akşam 5 te gelmeme o öğlende evde olmasına hep çok yorgun olur. içime düştü şüphe ama cesaret edemez yapamaz derdim kendi kendime ama bu son zamanlarda kendini ele vermeye başlamıştı. bende işten genelde eşimin en yorgun olduğu günde erken çıktım ve eve geldim. kapıyı usulca açtım ve kapattım. sırayla odaları gezmeye başladım. yatak odasından kıpırtılar hissettim. yaklaştıkça kıpırtıların şlap şlup sesleri olduğunu anladım. içimdeki şüphe doğru çıktı zaten beklediğim birşey olduğu içinde pek şaşırmadım. baktım karımı altına almış bacaklarını ter dönmüş kaplumbağa gibi kaldırmış bi güzel karımın bacak arasına yerleşmiş bizim yan komşu şap şap karımın amını sikiyo. adam benden istikrarlı olacakki ben okadar seri ve hızlı karımın amında çok fazla gidip gelemem ve hemen boşalırım ama adamda tık yok. yabancı bir kadını sikmenin verdiği haz olacakki geldiğimden beri çivi gibi çakıyo yarrağını karımın amına ve karımdaki zevki görceksiniz ohh ohh diye diye sanki adam sikinin tamamını sokmuyomuş gibi daha yokmu dercesine oda kendini adamın kasıklarına her defasında git gel yapıyo. ortam görüntü nekadar tahmin ettiğim bi olay olsada elimin ayağımın titremesine sebep oldu ama o an aklımdan neler geçiyo bu olayı nasıl daha zenginleştirebiliriz bir sorun çıkmadan diye. hatta şu an bunları yazarken bile elim titremeye başladı. 

bu arada olayı yatak odasındaki elbise dolabının aynasından izliyorum :) kapının dibine oturdum ses yapmamak için porno film izler gibi izlemeye başladım. zaten amacımda karımı başkaları sikerken izlemek olduğundan amacıma ulaşmıştım ve bunu nasıl daha iyi yerlere taşıyabilirizleri düşünmeye başladım. bu arada da adam iyce yoruldu heralde üstte karımın amına soka soka bu sefer karım çıktı üste adamın kucağına yavaşca oturdu. karım üstteyken oturup oturup kalkmaz yarrağı amının duvarlarına zorlattıra zorlattıra sokup çıkarmayı sever. bunuda benim sikimin onun amına göre baya küçük kalmasından yaptığına beraberce kesin karar vermiştik. adamın siki karımı üstüne alırken ortaya çıkmıştı ve benimkinden oldukça büyüktü en azından 15-16 santim vardır ama demekki küçüklükten değil de karımın herzaman daha büyüğünü istemesinden kaynaklanıyomuş o yaptığı :) o yüzden şlap şlup sesleri kesildi karımın inlemeleri geldi. bu arada benim oğlan 8 santim ancak var. karımın amının ağız kısmını aşındırmaktan başka bişey yapamayan amının dudaklarını zar zor geçen bir sikim var. 

neyse sikişe dönelim. karımın boşalmak istediği belliydi çünkü yaklaşık 10 dk hızlı bir şekilde adamın sikini içine aldı ve durmakta bilmiyodu. adamda iyi dayandı ve sonunda karım hafif hafif titremeye başladı. adamda anlamış olacakki üstteki gibi şap şap karıma alttan alttan köklemeye başladı. adam hızlanınca karım titreye titreye adamın üstüne yığıldı. adam karım yığılırken köklemeyi durdurmadı ve oda karımdan sonra böğüre böğüre karımın içine bi güzel boşaldı. olayın heyecanından benim sik dimdik havada. karımın amının içi bir başkasının dölüyle, spermleriyle doluydu artık. ikiside boşaldıktan sonra birbirlerine baktılar ve gülüştüler. karım adama kocamın sikemediği gibi siktin beni bu birleşmeleri artıralım çocuk istiyorum senin sikin hem büyük hem spermin çok çıkıyo senden bi bebeğim olsun doldur içimi erkeğim demesinmi. adam seni sikmeye doyamam ben artık sürekli burdayım kocan nasılsa hergün yok hafta içi hergün akşam 5 e kadar sikicem seni dedi. sonra az dinlenelim birazdan domaltıp arkadan at gibi sikicem seni dedi. öğren bunlarıda kocana da öğret dedi. ben tabi bozuldum ve kendime geldim bunlar kalkarlar şimdi diye hemen daldım içeriye :) karımın amından adamın spermleri sızıyo, adamın yarrak hala dik ve parıl parıl karımın amcık suyuyla boyanmış sanki, ucundan da hala az da olsa sperm çıkmış yan yana yatıyolar. ben girince adam hemen kalktı sikini saklıyo karımda belden aşşağısını kapamaya çalışıyo. dedim napıyonuz az önce çatır çatır am yarrak buluşturması yapıyodunuz. şimdi utanırmı oldunuz saklamayın gerek yok dedim. adam şaşırdı karımda ilginç ilginç bakmaya başladı. anladı bişey demeyip bunları bi daha sikiştireceğimi ama adam hala tedirgin :) 

dedim bayadır sikişmenizi izliyom demekki yarrak büyük olunca sikişde güzel oluyo ben karımın böyle sikişebileceğini düşünemezdim. öyle deyince adam seninki küçükmü diye atladı hemen. bende dedim biz eşimle ki şu an seninde yatak eşin olmuş durumda onunla bayadır sevişirken başkalarıda karımı sikse diye hayal kuruyoduk. eşim seninle sevişmek istediğini zaten daha önce bana söylemişti hatta ben karımı sikerken farzetki komşu sikiyo seni diye söyleyip heyecanlandırıyodum dedim. adam ben konuştukça rahatladı. onun konuşmasına izin vermeden dedim dinlendiniz heralde şimdi bi kez daha sikişceksiniz. hem yeni boşaldınız uzun uzun daldırırsın artık yarrğı karıma. adam atladı yine ohh daldırmammı :) ama sizi baştan sona kamerayla kaydetcem dedim adam başkalarına gösterme internete de verme olur dedi. dedim sen gel karımı bi güzel sik içini de tıka basa dölle doldur sonrada kaydetmeme karış. dedim porno paylaşım sitelerine vercem ona göre :) adamda bişey diyemedi. 

adam demin karıma dediği gibi gel domaltıpta sikişelim dedi. biraz resmileşti ben olunca dedim rahat ol karımı sikiyon rahat konuş. öyle deyince gel yavrum domaltıpta vereyim amına diyip gülüştüler karımla :) bende kaydetmeye başladım. adam yerde ayakta kaldı karım yatağın üstüne çıkıp götünü yatağın kenarına verip bacaklarını iyce açtı ve amını adamın sikinin hizasına getirdi. adam ohh yavrum nasılda biliyo nasıl sikileceğini diyip yarrağı sulu sulu önceden spermli kalmış o kaygan amcığa yavaş yavaş soktu. köküne kadar sokunca bi ohh çekti ikiside. komşu dedim biraz yavaş yavaş tamamını sok çıkar yapta kamera güzel alsın dedim tamda porno film yönetmeni gibi :) gerçektende porno filmleri bize aratmıcak bi film olcak. git gel git gel adamın yarrak karıma köklendikçe adamın taşşakları karımın amının üstüne çarpıp şlap diye ses yapmaya başladı ve film de renklenmeye başladı. iyce zevk almaya başlamış olmalılarki adam karıma daha hızlı ve karımı sarsa sarsa sokmaya başladı. karımın götünü iki eliyle yakalamış kendine doğru hızla çekiyodu. karımda götünü ileri geri hareket ettirerek pozisyonun gizelliğini iyce ortaya çıkardı. karımın götü deniz dalgası gibi adam kasıklarını her vurduğunda geriye doğru dalgalanıyodu. en az 10 dk böyle karımın amına koydu adam. bu arada alttan üstten yakın pozisyondan hep kameraya çektim. adam bu sefer karımı olduğu yerde sırt üstü yatırıp kendi yine ayakta yatağın kenarından karımın bacakları arasına girdi. iki bacağınıda elleriyle tutup ayırdı ve karımın amının sikilirken orospudan farkının olmadığını gösterir gibi sokup sokup çıkarmaya başladı. karım okadar zevk alıyoduki amından akan sular götünden aşşağıya akar olmuştu. artık baya rahatlamış olacaklarki birbirlerine küfürlü konuşmaya başlamışlardı. karım sik orospunu erkeğim kocamın sikemediği gibi sok deliğime diye bağırmaya başladı. adamda kocanıda sikicem birazdan amına koduğumunun orospusu amını götünü dölle doldurcam dedi ben az öhö öhö yapınca sakinleşti :) karım tam koca amlı fahişeler gibi adamın siki  benimkinden fazlasıyla büyük olmasına rağmen adamın yarrağını yalayıpta yutuyo azcık olsun zorlanmıyo orospu karım benim. orospu olacağı amından belliymiş zaten bütün mahalle girse başka yokmu diye amını parmaklar benim orospu karım. 

neyse artık adam karımın üstüne yumuldu ve karıma bütün gücüyle vurdura vurdura sokmaya başladı. karımın kasıklarından pat pat diye sesler gelmeye başladı. karımda sik beni erkeğim diye diye adamı belinden tutum her adam soktuğundan kendine daha doğrusu amına doğru çekmeye başladı. bu şekilde adam 5 dakka sikti karımı. yeni boşaldığından boşalması uzun sürcek gibiydi. baktı olmuyo karımı ayakta kucağına aldı karımı yukarı kaldırıp kaldırıp sikine var gücüyle bırakmaya başladı. sanki ev yıkıyolar güm güm o koca sikini sanki gerçekten karımın amına çakmak ister gibi sokuyodu karıma. adam kasınca kendini ayakta böğürmeye başladı zevke gelmişti anlaşılan hiç içinden çıkmadan hemen yatırdı karımı yatağa hızlı hızlı köpek gibi sikmeye başladı karımın amını ve böğüre böğüre karımın içini dölüyle doldurdu yine. adam sanki aylardır sikişmemiş karımdan çıkınca karımın amından yine döller akmaya başladı. bu sefer geçenki akan spermlerden daha beyaz çıkmıştı. dedim sikinle akan spermleri geriye sok belki çocuğumuz olur benden olmuyo dedim gülüştük :) adamda zevkine güle güle sok çıkar sok çıkar yaptı karıma. dedim bugün artık dinlenin yarın devam. ben yokken de sikişin  ama her sikiştiğinizi kameraya kaydedin dedim. yeterki adamın dölleri karımı hamile bıraksın. karımda hem adama hemde bana teşekkür etti bu zevki ona yaşattığımız için. 

 

artık karım ben eve gelince yorgunum diye bahane uydurmayıp bugünde sikiştik o yüzden halim yok git sen 31 çek demeye başladı :) yaklaşık 4 ay sonra karımın 2 aylık hamile olduğunu öğrendik. karım sevinçten havalara uçtu komşuda sikiş çalışmaları aksıcak diye biraz üzüldü tabi. karım sikilemeycek duruma gelene kadar durmadan hergün karımı sikmeye devam etti bizim komşu. bu arada geçen farklı olaylarda var. onlarıda birazdan yazcam. çok uzun oldu farklı bi yazıda anlatayım onlarıda. baştan sona okuduysanız yorum yazın lütfen merak ediyoruz…

Selam, ben Gamze size en yakin arkadasimla yasadigim seksi geceyi anlatacagim.

O zamanlar ikimiz de 19 yasindaydik. Deniz'le liseden beri arkadastik. O 1.70 boyunda, cikolata tenli, 50 kilo bacaklariyla her erkegin (hatta bayanlarin) agzini sulandirabilecek, bakislariyla herkesi bastan cikarabilecek bir kizdi. Lisedeyken de yakinlasmalarimiz olmustu ama hic cok ileri gitmeye cesaret edememistik, o zamanlar zaten ikimizde bakireydik. Liseden sonra hayallerimizdeki gibi ayni eve cikmis, ev arkadasi olmustuk.

Bir bar cikisi..

Ben her zamanki **** rock bar'da konserimi verdikten sonra Deniz'le beraber arabamla evimize donuyorduk. O gece ickiyi biraz fazla kacirmistik polis durdurmadigi icin sansliydik. Deniz o gece cok seksiydi, bacaklarini mukemmel otesi gostermis bir mini etek uzerinde daracik bir gomlek ve topuklulari vardi. Zaten buyuk olan dudaklari surdugu rujun etkisiyle daha bi parliyor, goze batiyordu. Deniz iyi gorunmuyordu ben de hazir su icicekken ona da getirmem gerektigini dusundum, odasina girdigimde yataginda oturuyordu. Yanina oturdum kafami boynuna yasladim. Tanrim yine su parfum, mukemmel kokuyordu. Dayanamayacagimi anladim ve yavas yavas boynunu opmeye emmeye basladim. Nefes alislari degisiyordu. Sonra usulca yukselerek dudaklarini buldum opmeye basladim. Orospu dudaklarimin etrafini yaliyordu daha da tahrik oluyordum. Gomleginin dugmelerini cozmeye basladim. Nispet yaparcasina en sevdigim renk olan kirmizi sutyenini giymisti. Daha hizli opusmeye basladik bacaginin tekini belime sarip onu sertce duvara ittim. Amini oksuyordum o da bu sirada benim bluzumu cikardi. Sonra yataga yatirdim ve kemerimle ellerini yataga bagladim. Kontrol bende olsun istiyordum. Dudaklarini, boynunu, kulak memesini emdim, kulagina “bu gece benimsin” diye fisildadim. Ardindan sutyenini cozdum ve goguslerine yumuldum zaten sertlesmislerdi emmeye basladim birini emerken diger elimle obur meme ucuyla oynuyordum. Hafifce isirdim hafif inlemeler geliyordu cok daha tahrik oluyordum. Goguslerinin arasindan asagi dogru yalayarak kaydim karin kaslari kasiliyordu. Mini etegini indirdim. Tangasini giymisti. Dislerimle asagi indirdim cikardim. Aminin uzerinde ‘kiss me’ dovmesi vardi. Duramadim yavas yavas vajina dudaklarini optum sonra kadinligini yalamaya basladim ortalamaya gore daha hizli kullanabildigim bir dile sahiptim ayrica kadinlari cildirtan bir kac teknik daha biliyordum klitorisiyle hayvan gibi oynuyordum inliyordu. Sonra yalarken ayni anda tek parmagimi icine soktum. Inlemeler cigliga donusmustu o inlerken ben daha hizli sokuyordum 2 parmak kullaniyordum bu sefer. Hic bir sevgilisinin bunlari ona yasatamayacagini gormesini istiyordum. Sonra agzima tuzlu bir tat geldi bosalmisti, dovmesinin uzerine opucuk kondurup ellerini gozdum sira ondaydi. Acemi bir sekilde pantolonumu indirdi, daha once hic yapmamisti heyecanini hissediyordum. Ic camasirlarimi cikardi yalamaya basladi ilk kez yapan biri icin hic fena degildi. O yaptikca saclarindan kavriyor kendime daha cok bastiriyordum. Bosaldiktan sonra ona beklemesini soyledim. Yeni aldigim dildoyu deneyecektim bu ozel bir dildoydu karsi tarafa sokuldugunda isiyi algiliyor diger ucunu da dildoyu takana sokuyordu, her iki tarafta cilgina donuyordu. Odaya girdim, bacak omuza denemek istiyorum dedim. Gulumsedi ve dudaklarima yapisti onu yataga ittim. Bacaklarini kavradim icine girdim. Yavasca basladim. Dildonun ozelligi aktiflesmis icime giren seyi hissediyordum. Dayanamayip hizlanmaya basladim inlemeler cigliga donusmeye baslayinca dudaklarina yapistim. Bu sefer sirtimi tirnakliyordu. Sert seks seven biri olarak cildirmistim. Ben de kendimden geciyordum sonra pozisyon degistirmek istedigini soyledi kucagima oturdu. Saclarimdan cekip yine beni kendine yapistirdi ben hizlandikca inlemelerimiz birbirine karisiyordu. Ikimizde bosaldiktan sonra yataga uzandik yorulmustuk. Bir iki opustuk sarilarak uyuyakalmisiz, uyandigimda guzel bir kahvalti beni bekliyordu.. :)))

 kiss me baby…

kiss me baby…


Post link



Merhabalar, ismim Barış. 26 yaşındayım ve İzmir’de oturuyorum. İzmir’e Üniversite için geldim, fakat çok sevdim bu şehri ve Üniversite’den sonra ayrılmak gelmedi içimden, Avukatlık okudum ve buraya yerleşme kararı aldım. Üniversite’den mezun olduktan 1 yıl sonra bir büroda kendime iş buldum. Büro’da 2 Avukat çalışıyorduk. Diğer Avukat, Suzan isminde, 27 yaşında bir bayandı ve benim gibi daha çok yeniydi meslekte, benden sadece 1 yıl önce başlamıştı. İlk başlarda onu gözüme kestirdiysem de, sonradan benim esas ilgimi çeken asistan Meltem oldu. Meltem çok güzel bir kadındı, fakat bizden yaşça büyüktü. Yaşını çok sonra öğrendim, meğer 39 yaşındaymış, fakat hiç göstermiyordu yaşını.

Suzan bana büroyu gezdirirken Meltem ile karşılaşınca, onu benimle tanıştırdı. Ben o ana kadar Suzan’ı sikme planları kurarken, birden ilgim Meltem’e dönmüştü. Meltem, 1.75 boyunda, esmer, kumral saçları olan, büyük ve yuvarlak dimdik göğüsleriyle dolgun kalçalarıyla çok güzel bir kadındı. Pek bir vasfı yokmuş, zaten Suzan’ın mahalleden bir tanıdığıymış, yani tanıdık olarak işe alınmış, ama gayet güzel bir kadındı. Büro’da çalışmaya başladım, aldığımız davalar üzerinden para kazandığımız için belirli bir maaşım yoktu, ama her ay güzel bir para kazanıyordum bana göre. Fakat işe başlamamın üzerinden 2 ay geçmişken çok güzel bir dava aldım. Büyük bir şirketin yönetim kurulundan birinin avukatlığını yapacaktım. Eğer kazanırsam 15.000 Lira gibi bir para alacaktım, ki büyük bir paraydı benim için. Fakat gerçekten bu dava için çok kafa patlatıyordum, herkes bürodan çıktıktan sonra bile ben kalıyor ve davaları araştırıyordum.

Suzan bana sormuştu, “Bu davayı kazanırsan bize ne ısmarlayacaksın?” diye. Ben de, eğer kazanırsam, onları çok iyi bir yerde yemeğe çıkartacağıma dair söz vermiştim. Ki kazandım da. Tabii davayı kazanmam 2,5 ay gibi bir süremi almıştı. Mayıs ayına gelmiştik. Bir akşam mesaimiz bittiğinde, çıkarken, “Hadi size verdiğim sözü tutayım!” dedim. Suzan, “Ne sözü?” dedi. Ben de, “Yemek sözüm vardı!“ dedim. Suzan, “Saçmalama ya, şakasına söyledim ben onu!” dedi. Ben ısrar ettim, en sonunda kabul ettiler ve benim arabama doluşup, sahil kenarında lüks bir restorana gittik. Yemeklerimizi yedik, içkilerimizi içtik, güldük ve eğlendik. Ben çok fazla içmemiştim araba süreceğim için. Hesabı ödedim ve kalktık. Biraz pahalıydı, ama ne de olsa sözüm vardı ve cebime 15 bin lira gibi bir para girmişti. Arabama bindik, önce Suzan’ı evine bıraktık. Meltem ile arabada yalnız kalınca, o anda aklıma bir fikir geldi ve onunla bu anı değerlendirecektim. Meltem ile sohbet etmeye başladık, konu evliliğe gelince, Meltem bana, “Sen niye evlenmiyorsun bakayım?” dedi. Ben de, “Sen niye evli değilsin?” dedim.

Meltem bir an duraksadı. Kendi sorusuyla tuzağa düşürmüştüm onu. Bana, “Ben zaten 5 yıl evli kaldım, 3 sene önce boşandım!” dedi. Ben de, “Üzüldüm. Peki ondan sonra evlenmeyi düşünmedin mi?” dedim. Meltem, “Hayır, yalnız yaşamak hoşuma gidiyor!” dedi, sonra da, “Sen niye evlenmedin onu söyle?” dedi. Ben de, “Her çiçekten bal almak hoşuma gidiyor!” dedim. Güldü ve “Ooo, çapkınız yani?” dedi. Ben de, “Evet, aynen öyle! Ya bak ne diyeceğim, ben araba kullanacağım diye restoranda çok içmedim. Seninle sohbet te çok güzel, istiyorsan bana gidip birşeyler içelim mi?” dedim. Meltem biraz duraksadı ve “Bilmem, olur mu ki?” dedi. Ben de, “Sen de yalnız yaşıyorsun, ben de, merak edecek kimsemiz yok. Eğer bana güvenmiyorsan evine bırakabilirim?” dedim. Meltem, “İyi tamam, ama ben bu gittiğimiz yerde içitiğimiz gibi şarap falan sevmiyorum. Rakı olursa gelirim!” dedi ve güldü.

Ben de, “Gerçekten mi? Ben de Rakıyı çok severim, ama siz içmezsiniz diye açtırmamıştım.” dedim. Meltem, “Rakı içeriz o zaman!” dedi. Ben de, “Tamam!” dedim. Evde Rakı olmasına rağmen, garanti olması için eve giderken tekele uğradım ve oradan da bir 100’lük Rakı aldım. Daireme çıktık. İçeriye girince ben mutfağa geçtim, Meltem de evi gezmeye başladı ve “Güzelmiş evin!” diye seslendi. “Teşekkür ederim!” dedim. Meltem’in o gün altında yeşil bir kalem etek ve üzerinde de beyaz bir Straplez bluz vardı. Büyük göğüsleri o dar bluzun altından fırlayacak gibiydi ve ben gördükçe azıyordum. Rakıları balkona çıkardık ve mutfakta hazırladığım meyve tabağını, mezeleri ve çerezleri götürdüm. Mayıs ayında olsak bile hava soğuktu. İçerden, bacaklarımızı örtmek için pike getirdim. Balkondaki divanda yan yana oturuyor, tüm şehri izlerken Rakılarımızı yudumluyorduk. Bir yandan da konuşuyorduk, herşeyden bahsetmeye başladık. Birinci kadeh, ikinci kadeh, üçüncü kadeh… derken ikimizin de kafalar çakırkeyf olmaya başladı, ama kendimizi biliyorduk. Sarhoş değildik.

Artık kendimi tutamıyordum, elimi eteğinin üzerinden bacağına attım ve okşamaya başladım. Meltem önce elime baktı, sonra bana baktı ve “Ne yapıyorsun?” dedi. Ben de, “Seni çok arzuluyorum. Hastayım sana. İkimiz de yalnızız!” dedim. Meltem tam kafamdaki olgun kadın fantazisine uygun kadındı ve onu kaçıramazdım. Bugün onu sikecektim, başka çaresi yoktu. Meltem gözlerime bakarak, “Olur mu ki?” dedi. Ben de, “Neden olmasın? Bizi tutan şey ne?” dedim. Meltem, “Bilmem ki, yani birden böyle?” dedi, ama kendisi de istiyordu. Meltem’e, “Hadi ama, ikimiz de bundan zevk alacağız ve pişman olmayacağız. Kimseyi aldatmış olmayacağız!” dedim. Meltem gülerek, “Sen bu gece beni sikmeyi kafaya koymuşsun!” dedi.

Gülümsedim ve dudaklarına yapıştım, öpüşmeye başladık. İkimiz de bu anı bekliyormuş gibi delice öpüşüyorduk. Elinden tuttum Meltem’in ve “Gel benimle!” dedim. İçeriye girdik ve hızlıca yatak odama geçtik. Yatağa fırlattım Meltem’i ve ışığı açtım, gülümsüyordu. Meltem’i öpmeye başladım tekrardan ve ellerimi bluzunun üzerinden göğüslerine götürdüm. Straplezdi, yani askısız olduğu için direkt bluzu aşağıya çekmemle birlikte sütyenden taşan göğüsleri serbest kaldı. Meltem ile birbirimizi yer gibi öpüşürken, ellerimi göğüslerinde dolaştıyordum. Büyük göğüsleri avcuma sığmıyor adeta taşıyordu.

Meltem beni üzerinden kaldırdı ve bluzunu komple çıkartıp kenara attı. Ardından sütyeni de çıkardı. Sonra da beni soymaya başladı. Tişört, pantolon derken boxerimle kaldım ve onu da çıkartınca kalkmış yarrağım serbest kaldı. Eğilerek yarrağımı yalamaya başladı. Eğilince kalçası havaya dikilmişti ve ben de kalçalarını okşamaya başladım eteğinin üzerinden. Meltem yarrak yalama konusunda gerçekten süperdi. Yarrağımı yalarken, saçlarını tutup iyice bastırmaya başladım ve “Harikasın, devam!” dedim. Meltem kafasını kaldırdı ve “Çok mu azdın?” dedi ve tahrik edici bir gülüş attı. Kalçasına hafifçe tokat attım ve “Yala aşkım!” dedim. Meltem tekrardan sikime yumuldu.

Şimdi daha da istekli ve arzulu yalıyordu artık. O yaladıkça ben uçuyordum zevkten. Meltem bir süre sonra sikimi yalamayı bıraktı, sikim adeta parlıyordu ıslaklıktan. Gülümsedi bana, ona saldırdım ve dudaklarına yapıştım. Çok fena azdırmıştı beni orospu, ama hayatının sikişini yaşayacaktı birazdan. Hemen eteğini çıkarttım, kırmızı dantelli bir külot vardı altında. Onu da çıkartıp kenara fırlattıktan sonra, yatakta Doggy pozisyonuna getirip, kalçalarını ayırdım ve amına yumuldum. Sulanmış amını resmen dilimle bitirdim yalaya yalaya. Meltem artık inlemeyi geçmiş, aldığı zevkten bağırıyordu.

Hiç, birileri duyar, rahatsız olur falan aklımda değildi. Meltem 2-3 dakika içinde orgazm oldu. Ayağa kalktım ve arkasında yerimi aldım. Sikimi mızrak gibi bir anda sıcacık amına soktum. 3 yıldır yarrak görmemiş amı daracıktı ve ben siktikçe Meltem harika bir şekilde inliyordu. Onun inlemesinden ben dahada tahrik oluyordum, artık kendimi tutamamaya ve istemsiz sesler çıkartmaya başladım. Meltem ise zevkten uçmuştu adeta ve ben daha ilk seferimi yapamadan o ikinci defa orgazm oldu. Ben de artık yavaş yavaş istemsizce kasılıyordum, gelmek üzereydim. Ve son anda amından çıkıp, kalçalarına boşalmaya başladım. Döllerim o kadar hızlı çıktı ki, beline kadar gelmişti. Meltem yatağa yüz üstü yığıldı. Ama onunla işim daha bitmemişti.

Yarrağım inmeden hemen Meltem’i çevirdim ve sırtüstü yatırdım yatağa. Bacaklarını omzuma aldım ve amına tekrar kökleyip, sikmeye devam ettim. Bir elim göğüslerindeydi ve yoğuruyordum. Bir süre böyle siktikten sonra amından çıktım ve hiçbir şey söylemeden yarağımı götüne bastırmaya başladım. Gerçi biraz acı çekecekti, göt deliğini hiç yalamadan, ıslatmadan, kuru kuru sokacaktım, ama olsun. Yavaş yavaş ve azıcık azıcık sokarak, götüne tamamen girmem yaklaşık 5 dakika sürdü. Sonra hızlıca pompalamaya başladım. Meltem ilkin, “Nolur yavaş tatlım, acıyor!” diye bağırıyordu, ama birkaç dakika sonra, “Daha hızlı bebeğim!” diye bağırmaya başladı. Meltem’i götünden 20 dakika kadar siktikten sonra içine boşaldım ve dudaklarımız birleşti. Biraz dinlenip duşa girdik…

Meltem o günden sonra, neredeyse haftanın 4-5 günü bende kalıyor. İlişkimiz ise halen hız kesmeden devam ediyor. Meltem şuan 41 yaşına geldi, ama halen çok sağlam sikişiyor!

Selam hikaye severler. Ne zamandır Kaymak Gibi Sikilen Amlar sitesinde yayınlanan hikayeleri zevkle okuyorum. Ben de bir hikayemi paylaşmak istedim. Ben Asude, 21 yaşındayım, ama bu anlatacağım olay olduğunda 17 yaşındaydım. Lise son bitmiş, ama istediğim üniversiteyi kazanamamıştım. Yani bir sene daha üniversiteye hazırlanacaktım. Sevgilim Erkin ise başka bir şehirde iyi bir bölüm kazanmıştı ve yazın sonunda gidecekti. Ondan ayrılacağım için çok üzülüyordum, bir yandan da o İstanbul'da yokken biraz rahat nefes alabileceğimi düşünüyordum. Çünkü çocukluk arkadaşıydık ve liseye başladığımız seneden beri sevgiliydik. Onsuz vakit geçirmenin nasıl olduğunu merak etmiyor değildim.

Yaz tatili boyunca birlikte vakit geçirdik ve ayrılık zamanı geldi çattı. Bana, “Ne yap ne et, bu sene aynı şehirde bir bölüm kazan ne olur!” dedi ve gitti. Ben de dersaneye başladım. İlk 2 ay oldukça eğlendim. Ama sonradan Erkin'in yokluğu bana koymaya başladı. Gideli 3 ay geçmişti, telefonda konuşmalarımızdan birinde ona, “Artık gerçekten çok özledim seni!” dedim. Ve ertesi gün kapımda buldum. Özledim dememi bekliyormuş gelmek için aşkım benim. İki gün vakit geçirdikten sonra, bana bir anda, “Evlenelim Asu’m!” dedi. Ben bu teklifine çok şaşırdım, ama yaşımızın küçük olduğunu, beklememiz gerektiğini söyledim. Ertesi gün annesi geldi beni ikna etmek için. Kesinlikle kabul etmedim. Erkin kırılmış olacak ki, bir hafta daha kalabileceği halde, erkenden okula dönmeye karar verdi, “Sen beni sevmiyorsun!” diyerek.

Ben de, hem küs kalmamak için, hem de onu çok sevdiğim için, bekaretimi ona vermeye karar verdim. Ertesi gün annesi ve babası işe gittiğinde evine gittim. Kapıyı açtığında üzerinde sadece şort vardı. Oldukça iştah açıcı görünüyordu. İçeri geçtim, salona oturduk. Bana, “Ne var? Ne istiyorsun?” dedi. Anlaşılan küs ayrılmaya niyetliydi. “Küs kalmayalım! Gönlünü almak için geldim!” dedim. Gözleri parladı, “Evlenmeyi kabul mü ediyorsun?” dedi. “Hayır aşkım, ama sana en değerli şeyimi vereceğim!” dedim ve uzanıp dudaklarından öpmeye başladım. İlk öpüşmemiz üzerinden seneler geçmişti, ama öpüşmeden ileri hiç gitmemiştik. İlk başta tutukluk vardı, fakat tutukluğunu çabuk attı. Güzel kollarıyla beni sardığında, kucağında küçücük kalmıştım. Siki kalkmaya başlamış, şortunun ve benim kumaş pantolonum üzerinden amıma baskı yapıyordu. Hafifçe kımıldanınca ağzımın içine inledi ve elini kalçama atıp avuçlarıyla sıkmaya başladı. İyice kendimden geçtim ve amımı kıyafetlerin üzerinden sikine sürtmeye başladım. Kısa süre sonra kollarında ilk orgazmımı oldum. Dudaklarını dudaklarımdan çekip, “Emin misin bebeğim? Ben her türlü bekleyebilirim!” dedi. Ben boşalmama rağmen sanki iki katı tahrik olmuştum, “Al beni, seni istiyorum, seni seviyorum, bunu kanıtlamama izin ver!” dedim.

Beni kucağında odasına götürdü. Yatağına uzandırdı. Üzerime çıkıp memelerimi avuçlamaya, kulak mememi emmeye başladı. Benim külodum iyice ıslanmıştı. Ben de elimi sikine atıp okşamaya başlamıştım. Ona, “Çantamı getir aşkım, içindekiler lazım olacak!” dedim. Niyetim belliydi, bu sebeple hazırlıklı gelmiştim. Çantamı getirdi. İçinden prezervatif kutusunu ve kayganlaştırıcıyı çıkardım. Amımın sulanmasına bakılırsa kayganlaştırıcıya ihtiyacım olmayabilirdi, ama ikimiz için de ilk seferdi, ne olur ne olmaz diye getirmiştim. Eşyaları komidinin üzerine koyar koymaz yine üstüme çıktı ve her yerimi öpücüğe boğmaya başladı. Bir yandan öpüyor, bir yandan da beni soyuyordu. Ben de kollarını, göğsünü okşuyor, arada sikini avuçluyordum. Ben sonunda çırılçıplak kalınca, bana şöyle bir baktı. Çok utanıyordum, ama bir o kadar da tahrik olmuştum. “Bebeğim gördüğüm en güzel şey sensin!” dedi. Ben iyice utanmıştım, ellerimle yüzümü kapadım. Ama o ellerimi geri çekti, avuçlarımı öpüp, dudaklarıma uzandı.

Bir süre öpüştükten sonra memelerime indi. Avucunu dolduracak büyüklükte memelerimi emiyor, uçlarını ufak ufak dişliyordu. Bir mememi emerken, diğer mememin ucunu çimdikleyip beni zevkten uçuruyordu. O memelerimle oynarken amım yine kasılmaya başladı. Daha amıma ellememişti bile, ama ben ikinci orgazmımı oluyordum. Halime güldü ve “Bu gidişle esas olaya geçmeden senin dermanın kalmayacak!” diye dalga geçti. Kıpkırmızı kesilmiştim, ama cevap yetiştirmeden duramadım, “Sen işini iyi yaparsan, bana hiçbir şey olmaz!” dedim. Daha ağzımı kapatmadan, amımda ılık dilini hissettim. O amımı yalarken, ben, “Ahh, hayır, off, ahh!” diye inliyor, çok zevk alıyordum. Pezevenk sevgilim ise sanki yılladır am yalamış gibi somuruyordu amımı. Dilinin ucunu klitorisime değdirmeden etrafında daire çiziyor, amımın dudaklarını boydan boya yalayarak dilini amımın deliğine kadar getiriyor, beni delirtiyordu. “Ahh, lütfen!” diye yalvarıyordum. “Ne lütfen bebeğim?” dedi en sonunda. “Lütfen boşalmam gerek, delireceğim, ahhh!” diye inlemeye devam ettim. En sonunda klitorisimi sertçe emerek, beni şiddetli bir şekilde orgazm etti. Kasılmalarım oldukça uzun sürmüştü. O ise daha bir sefer bile boşalamamıştı.

El yordamıyla uzandım ve prezervatiflerden birini alıp, ambalajını dişimle yırttım. Bunu gören Erkin ise yavaşça doğruldu ve altındaki şortu boxeriyle beraber indirdi. Siki oldukça büyüktü. Kesinlikle canımı yakacaktı, ama o anda oldukça azmıştım, o yarağı yemekten başka bir şey düşünemiyordum. İkimiz birlikte prezervatifi sikine takmaya çalıştık, ama ilk defa yaptığımız için pek becerikli değildik ve üçüncü prezervatifte ancak başarılı olmuştuk. Bu arada benim gerginliğim de azalmıştı. Sonuçta o Erkin'di ve yanında utanacağım biri kesinlikle değildi. Biraz kayganlaştırıcıyla prezervatifli sikini sıvazladıktan sonra, bacaklarımın arasında yerini aldı ve sikiyle amıma baskı yapmaya başladı. Kendimi kasmadığım bir anda birden soktu. Kızlığım gitmişti. Artık kadın olmuştum.

Kasıklarımda oldukça yoğun bir batma hissettim ve Erkin'in de içime iyice girmesi ile boşalması bir oldu. İçimden çıktı, döl dolu prezervatifi çıkarıp peçeteye sardı ve yanıma uzandı. Erken boşaldığı için özür diledi. Ben de özür dilenecek bir şey olmadığını falan söyledim. Bu şekilde yarım saat kadar yattık, sonra ben kalkıp banyoya gittim. Amımın acısı geçmişti. Banyoda kasıklarıma akmış olan kanı yıkayınca, gerçek sikiş için hazır hale geldim. Aynada kendime bakınca gözüme daha bir güzel göründüm. Tüysüz amcığım, memelerim, popom oldukça iyi bir görüntüm vardı. Odaya girdiğimde Erkin'in siki de tekrar kalkmıştı, biraz okşamayla sikişe hazır hale gelecek gibi duruyordu. Gidip dudaklarına yapıştım. Elimi de sikine atıp hazırlamaya başladım. Erkin de elini amıma atıp klitorisimi ovalamaya başladı. Birkaç dakikaya ikimiz de tamamen sikişe hazır hale geldik.

Erkin busefer prezervatifi ilk denemesinde taktı. “Hazır mısın bebeğim?” dedikten sonra yavaşça içime girdi. Kasıklarımız buluştuğunda, amımın yırtılma noktasına kadar gerildiğini hissediyor, ama inanılmaz zevk alıyordum. Erkin yavaş yavaş git gel yapmaya başladı. Bir yandan da kulak mememi emiyor, kulağıma, “Daracıksın bebeğim, ohhh, çok sıcaksın, ateş gibisin!” gibi sözler söylüyordu. Bir süre sonra hareketleri hızlanmaya başladı ve beni uzun bir süre o şekilde sikti. Ben iki kez orgazm olduktan sonra, içimden çıkmadan beni üzerine aldı ve “Sür beni, hadi bebeğim!” dedi. Ben de onun deyimiyle sikine binmeye başladım. Sikinde yavaşça inip kalkıyor, arada kalçalarımla daireler çiziyordum. Aldığım zevki tarif etmem imkansızdı. İçimde sevdiğim adamın iri aleti ile, onun vücudunun üzerinde dans etmek beni zevkten uçurmuştu. Ben bir orgazm daha yaşadıktan sonra, Erkin, “Böyle olmayacak, pozisyon değiştirelim!” dedi ve kalçama ufak bir şaplak atıp beni üzerinden indirdi.

Beni domaltıp, arkadan amıma geçirdi ve hoyratça sikmeye başladı. O amıma pompaladıkça memelerim çılgınca sallanıyordu. Zevkten gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Aklımı kaybedecektim. “Yeter artık boşal!” dediğimde, kalçama ufak bir şaplak atıp, “Az kaldı, geliyorum bebeğim, ohhh!” dedi ve elini önüme atıp klitorisimi de ovuşturmaya başladı. Ben sarsıla sarsıla orgazm olurken, o da prezervatife doldurdu döllerini. Bu sefer sikişmemiz oldukça uzun sürmüştü ve ikimiz de bitmiştik. Fakat hayatımın zevkini almıştım. Asla unutamayacağım bir zevkti. Ona, “Şimdi seni sevdiğime inandın mı?” dediğimde, alnımı öptü ve “Seni bundan sonra hiç bırakamam, ben de seni çok seviyorum aşkım!” dedi :)



Grace Newell tugged at the strap of her black singlet and let out a sigh. She couldn’t believe she was actually going through with this. She rapped her knuckles against the door and took a step back. Her heart thudded so loud the beats pounded in her ears.

She smoothed her hands over her denim skirt and turned to gaze at the quiet street. Sunlight bounced off the windshield of her parked car. A dog barked in the distance and the smell of a barbecue wafted on the wind.

The breeze lifted her blonde hair. She flattened her palm against her churning stomach, closed her eyes and concentrated on deep breaths. As the seconds ticked by, she considered the wisdom of running away and pretending this had never happened.

It was a stupid idea anyway – really stupid. Grace opened her eyes and took a step towards the edge of the porch. She bit her lip and hesitated, the pull to disappear just as strong as the urge to stay.

Her stomach dipped. The door swung open at her back, making her decision for her.

“Horse Face, what brings you here?”

Grace summoned the courage to turn and look into the blue eyes of Tom Jackson, her best friend Alison’s older brother. The rumpled state of his coffee-coloured hair gave the impression he’d just climbed out of bed - at two in the afternoon. His muscled arm rested on the door frame above his head and the breeze caressed the dark hairs sprinkled across his chest. He wore black boxer briefs and nothing else. No matter how long she stood here, Grace knew she’d never tire of looking at him.

She sighed inwardly at his ability to always ruin the moment by speaking. “It’s Grace, Tom. It’s always been Grace.” He’d given her the annoying nickname back when she’d worn braces and kept her long hair in a ponytail. She’d changed over the years – considerably - but he’d never seemed able to lose that image of her as an awkward teenager. She elbowed her way past him and stalked into the house.

She dropped her purse and keys onto the hall table and turned to take in the living room. Her hazel eyes swept over the coffee table littered with wine glasses and empty beer cans, the beige couch with a pair of jeans draped over the back. She knew Tom had invited his family over last night to celebrate his recent promotion at work. Being a family of seven, their nights often turned into rowdy ones.

The door clicked closed behind her. Grace flinched at the finality of the sound. She paced the wooden floorboards and nibbled her thumbnail, then yanked her hand away when she remembered she’d given up the habit years ago.

“ Gracie, stop for a minute.” Tom snagged her elbow and turned her toward him. “What’s going on? Is something wrong with Alison?”

“No. What?” Grace blinked. “No. She’s fine. There’s nothing wrong with her.”

Tom released his hold on her. “Why are you here then? You never come by without her.”

“I had to see you on my own. You can't….please don’t tell her about this.” Grace covered her face with her hands. She massaged her forehead and took a couple of fortifying breaths. Was she really going to do this? “I have a question to ask you.”

“Must be a good one. You can’t even look at me.”

Grace forced her hands away and met his eyes. He’d moved over to the couch and sat on the edge with his hands dangling between his knees. His watchful eyes followed her every movement.

She huffed out a breath. “I’m just going to come out with it, okay?”

“That’s usually the best way.” He waggled his thumb at the empty space beside him. “Do you want to take a seat? You look like you’re about to pass out.”

Grace shook her head. “No, I’m fine. I just really need to say this.” Her heart hammered and the pressure built inside her until the idea of telling him almost became appealing. “Tom…I’m a virgin.”

He leaned back against the couch and clasped his hands behind his head. Amusement glimmered in his eyes and a lazy smile played about his lips. “Gracie, with your uptight, highly strung personality, I’d never have guessed.”

A flush warmed her cheeks. “I knew you’d react this way.”

“Then why did you tell me?” He kept his eyes on her.

It took some effort, but Grace managed to push her embarrassment aside and approach the coffee table. She shoved a couple of empty beer cans out of the away and perched on the edge facing him. Her attention flickered to the living room window. She briefly considered crashing through the glass to make her escape. “We’ve known each other a long time. I’ve been thinking a lot lately about-”

“Stop stalling.” He leaned forward, resting his elbows on his knees. He stroked her leg with his fingertips. “Out with it.”

Grace blew the hair from her eyes and glanced down at her hands. “The thing is, Tom…”

“Yes, Gracie.”

“I want you to take my virginity.”

The sudden silence weighed heavily in the room. Grace held her breath and trained her attention on her fingernails. Now it was out there, there was no taking it back. She waited for him to laugh, to ridicule her, but nothing happened. “You’re not saying anything.” She glanced up and saw his guarded expression. “Why aren’t you saying anything?”

“Jesus, Gracie, I’m in shock.” Tom dragged a hand down his face. “You can’t just throw it out there like that.”

“You told me to!” She pressed her lips together and focused on staying calm. “I just want to get it out of the way. I’m twenty-three years old. I’m sick of having this hanging over my head.”

His eyes passed over her. “I’m sure you could find plenty of men willing to help you out with your ‘problem’.”

“I don’t want just any man.” Grace chewed her lower lip. She closed her eyes and held her breath for a moment. When her gaze met his again, she found some of her courage had returned. “I want you.”

Tom cleared his throat and shifted in his seat. “Why?”

“I want my first time to be amazing.” She saw the heat flare in his eyes and it gave her hope. “I know with you it will be.”

“I’d ask if you were serious, but in all the time I’ve known you I’ve never heard you crack a single joke.”

Grace slapped her palms on her knees and pushed herself up to stand. “I knew it was a risk asking you a question like this. I half expected you to say no.” She stepped over his bare feet and forced her shoulders back. “I was an idiot to even ask.”

Tom gripped her wrist as she passed by, tugging firmly enough to bring her back a step. “I didn’t say I wouldn’t do it.”

Grace felt her breath catch. “You’ll help me out?”

“Yeah, it’ll be a real chore. I’d like to say I’m the type of guy who wouldn’t take advantage of a woman in your situation, but who would I be kidding?” He fought a losing battle to keep the smile off his face. “I can’t believe my life has come to this.”

Grace yanked her wrist free from his grasp and scowled at him. “This is one of the reasons I chose you; your ability to have sex and move on as if nothing happened - also because you annoy me enough I’m not likely to develop any feelings for you.”

Tom stood and flicked his fingertip down her nose. “You underestimate my appeal, Gracie.” He propped his hands at his waist and looked her over. “So, are we doing this now, or did you come here to make an appointment?”

She raised her eyes to the ceiling and blew out a loud breath. “I’m beginning to wonder why I came here at all.”

Tom laughed and gave her upper arm a quick rub. “Why don’t we just get it over with?” He intertwined his fingers with hers and pulled gently.

Despite her better judgement, Grace gave in and followed behind him.

-~-::*::-~::*::-~::*::-~::*::-~::*::-~-

She discovered his bedroom was filled with modern, masculine furniture. Sunlight crept around the edges of the closed drapes, giving the room a pale, muted glow. The bed was unmade, she’d expected that, but everything else had its own little place. A faint smile shaped her lips as she glanced around at his things. She’d never had cause to be in here before. It made her feel closer to him.

Grace wandered over to the bed and sat on the edge of the mattress. She flicked off her sandals and curled her toes into the beige rug. The sound of running water pounded on the other side of the ensuite door. Her leg jiggled and queasiness settled in her stomach.

“You could join me, you know.” Tom’s deep voice echoed in the shower stall.

Grace shook her head at the humour in his tone. “I think I’ll just wait here,” she called back.

“Suit yourself.”

She smiled absently and glanced over her shoulder at the bed. The navy linen looked cool and inviting. She knew the pillows would smell of him. Grace nibbled on her lower lip and weighed up her options. Should she undress and climb in, or wait until he came out of the shower? She decided lying naked under the covers appealed to her more than sitting here growing increasingly nervous.

Grace stood and moved into the centre of the room. She drew a breath, crossed her arms over her body and tugged at the hem of her singlet. As the bundle of black cotton fell from her fingertips, she tried not to dwell on the sexual experience his former girlfriends must have had, or worry too much about her awkwardness killing the mood.

She adjusted the strap on her black bra and peered at herself in the dressing table mirror. Her breasts swelled above the intricate lace cups. Her cheeks were flushed with anticipation and her stomach muscles contracted with each quick breath. She gathered her hair in a thick bundle and shook it out behind her.

Grace unsnapped the button on her skirt and hooked her fingers in the waistband. She pushed it down her thighs and stepped from the puddled denim. Dressed only in her bra and a pair of black lace panties that rode low on her hips, she gazed at her reflection. With the unfamiliar room at her back, it almost felt like she was watching someone else.

She blew out a controlled breath and reached behind her to unsnap the clasp on her bra. The flimsy material slackened across her chest. She slid the straps down her arms, letting the bra drop from her dangling fingertips. Cool air whispered over her skin.

Grace closed her eyes and tried to imagine how Tom’s hands would feel roaming her body, touching places only she had touched; his weight pressing down on her, his hardness pushing into her. She tentatively stroked her nipples, sighing when they tightened beneath her touch.

She knew Tom would do everything possible to make this moment pleasurable for her. The knowledge stirred a deep longing inside her. Grace grew bolder and smoothed her palms over her breasts, lifting and massaging the tender flesh.

Her hand slipped over warm skin and textured lace. She trailed her fingers between her thighs, knowing that soon his fingers would be there, teasing, stroking. She knew what it was like to reach that sensual peak, to feel control slip away. It would be different letting Tom take that control from her.

Her head tipped back and she breathed softly. She wanted this, it thrilled her to realise - she wanted him . If she could just push aside her anxiety, everything would be perfect.

“I’m actually at a loss for words.”

Her eyes shot open at the sound of Tom’s voice. Embarrassment washed over her as she spun around to face him. No matter how much her fingers itched to protect her modesty, Grace forced her hands to stay at her sides. “I didn’t know you were there.”

“I know.” He stood in the open doorway with a towel wrapped around his waist and his damp hair in disarray. His eyes flickered over her. “That’s what made it so damn sweet.”

Grace felt her cheeks grow hot. Gone was the teasing expression she’d grown so used to over the years. Gone was the laughter in his eyes. His jaw clenched as he walked toward her. She watched him approach, taking in every detail so she could relive this moment later on in her mind. When he stopped before her, she drew in a shuddering breath.

He reached out his hand and stroked the hollow at the base of her throat. His eyes met hers and he ran his fingertips lightly between her breasts, trailing further down to her navel. His touch was so soft it barely registered, so intense it left shivers in its wake. “You’re stunning,” he said.

She pressed her lips together to stop them trembling. “Thank you,” she whispered. Her forehead was level with his jaw and she had to tip her chin to meet his gaze. “You’ll have to tell me what to do, teach me what you like. I really don’t know what-”

“Grace.” Tom clasped her face in his hands, brushed his thumbs over her cheeks. He dipped his head and pressed his lips to her ear. “Relax.”

She sighed at the calm assurance in his tone. He encircled her in the strength of his arms, holding her close, his fingers flexing against her spine. She drew in the scent of him. She’d never been so turned on by the simple smell of soap before.

His mouth moved over her throat, dropping lingering kisses here and there. “You’ve got nothing to worry about,” he said. “I’ll take care of you.”

“I know.” She closed her eyes and leaned against him. “I know you will.”

He cupped the back of her head, nibbled her lower lip. He flicked his tongue over the closed seam of her mouth. Now his arms were around her, Grace found it wasn’t all that difficult to let go of her unease. She linked her fingers at the back of his neck. She pressed her lips to his to feed the desire welling inside her.

Tom made a small hum of approval. His mouth moved with hers in a kiss so slow and thorough her body loosened and melted against him. Her tongue ventured inside his mouth. He groaned and shoved his fingers into her hair. His other hand swept down her back to curve over her rear. He pressed her to him, rubbing her firmly against his erection.

Grace closed her eyes at the sensation, pulling her mouth from his to explore the line of his jaw with her lips. She kissed his throat, nuzzled his stubble covered chin. She discovered a sensitive spot behind his ear that made him shudder. It pleased her that despite her inexperience, she could still do that to him.

“More.” He breathed the single word against her cheek and dragged her lips back to meet his. His tongue plunged inside her willing mouth, caressing and exploring the moist depths. He slipped his hand under her heavy fall of hair, cradling the back of her neck as he slid his lips over hers. His cock pressed snugly between them, a tantalising promise of things to come.

Grace whimpered as she clung to him, overwhelmed by his passion. They were so close she could feel his heart race against her chest. She swept her hands over the muscles of his back, wanting to touch every part of him.

He tore his mouth from hers, breathing heavily as he gazed at her. “You’re driving me crazy.”

Grace skimmed her hands over his chest and smiled uncertainly. “I know how you feel.”

Tom looked at her for one long, breath-stealing moment. He kissed her hard and quick, then urged her around until her back was pressed against his chest. They both faced the mirror and her smile disappeared as she blinked at the image staring back at her. Her cheeks were flushed and her lips swollen and pink. Her eyes had a wild look about them. He’d wrapped his arm around her waist and her breasts jutted upwards over his hard flesh.

She’d never seen this woman before.

“Look at you.” Tom swept her hair aside and licked the back of her neck. “You’re beautiful.”

She sighed and leaned her head against his shoulder. “When you look at me like that, I feel beautiful.”

He ran his hands over her flat belly in slow, hypnotising circles. Grace watched the movements as if in a dream. Her skin warmed under his touch and her nipples hardened almost painfully, desperate for his attention. She saw the way his eyes had darkened with need, noticed the steely line of his jaw as he held his desire in check.

He cupped her breasts, running his palms lightly across her nipples. Her mouth parted and a soft moan slipped free. He massaged her flesh with firm strokes, lifting and pushing her breasts together. The sight of his tanned, masculine hands cupping and caressing her with such care almost pushed her over the edge. He thumbed her nipples, pinching the buds gently until she cried out.

Tom continued his ministrations on her breast while his other hand slid down her belly. His fingers dipped into the waistband of her panties. Grace held her breath as their gazes meshed in the mirror. Although she knew what was coming, it didn’t stop her from jolting against him when he cupped her pussy. Her back arched and she bit her lip. She’d never been touched by a man so intimately before.

“Gracie,” he said, “You feel wonderful; so soft and smooth.” He held his hand still and kissed her neck.

It didn’t take her long to start moving against him. He massaged her gently. He pushed his finger through her lips, sliding it up and down the length of her, spreading her moisture in agonizingly slow strokes. She knew without touching herself how wet she’d become, how wet he’d made her.

She unconsciously pressed her arse harder against him. Her pussy ached for more. He groaned and dipped his finger inside her. Grace closed her eyes and let her head drop forward. Her blonde hair swept over her shoulders, draping around her in a silky curtain. “Oh, Tom…that’s…” She couldn’t put into words the feelings he stirred in her – not just the touch of his hands; his presence, his strength, the knowledge he’d keep her completely safe.

He moved his attention to her clit, teasing and taunting the swollen bud. She jerked softly and sighed out his name.

“Look at me, Grace,” he said. His voice was husky and deep, thick with desire.

She lifted her head and shoved her hair from her face. Grace met his eyes and leaned back on him. Her hips rocked against his hand. Her lips parted as pleasure raced through her.

She raised her arms and clasped her fingers behind his neck. The change in position caused her breasts to rise and her nipples to thrust out proudly. The intensity built until her belly tightened and her legs grew weak. His fingers moved over her with such ease she knew it wouldn’t take long.

Grace’s breaths grew heavy as they panted from her. She could feel the bulge of his cock against her lower back. She was on the verge of begging him to put it inside her. He rubbed her moisture over and around her clit, his fingers sliding through her wetness. Sensation grew inside her until she didn’t think she could take any more. “Tom…I'm…”

“Let go,” he whispered against her ear.

That was all it took in the end, the sound of his voice coaxing her toward orgasm. Her hips bucked against his hand. She wanted to double over at the intensity. He held her firmly upright as their eyes met in the mirror. She strained against his hold and let out a long, low groan through clenched teeth. It ripped through her, so powerful her legs would have buckled if he hadn’t been supporting her.

He kept rubbing, extracting the final few tremors from her. She gripped his forearm and whimpered as the waves subsided. His fingers grazed her sensitive clit as he pulled his hand from her panties. Grace shuddered and turned in his arms. “That was amazing.” She swept her hair back and fought to catch her breath as her eyes flickered over his face.

“God, you turn me on, Gracie. Watching you, touching you…I almost lost it when you came.”

Grace basked in the warmth of his gaze, her body glowing with the pleasure he’d given her. He dipped his thumbs into the waistband of her panties and shoved them over her hips. She stepped from the bundle and her arms wound around his neck as he walked her lazily backward. He swept his fingers down her side and skimmed over her breast. His mouth captured hers, stifling her moan of pleasure.

He pulled her close and let his lips roam languidly over hers, building the fire inside her all over again. As Grace took the opportunity to rid him of his towel, her reaction to him suddenly registered. She’d never expected it to be like this. She’d been prepared for awkwardness, for her inexperience to lessen the moment. Tom didn’t seem bothered by it at all.

He rested his knee on the bed. His palm curved around the back of her neck as he lowered her to the mattress. Grace scooted backwards against the cool sheets until her head met the pillow. Tom leaned over her and planted his hands either side of her body.

He took a moment to drink in the view of her. Her nipples tightened and her skin heated under his gaze. Her body shifted restlessly beneath him until desire and curiosity got the better of her. Grace’s eyes darted down his body, to the pulsing shaft between his thighs. Her cheeks flushed at the sight. “I want to touch it, Tom,” she said.

He straddled her and ran his fingertips from her neck down to her belly. He leaned in and flicked his tongue over her nipple. A sudden smile broke across his face. “Touch what?” he asked, raising his brows.

Grace closed her eyes. He understood full well what she meant. For some reason he wanted her to say it. “Your cock,” she said softly, building the courage to look at him again.

His elbows came to rest either side of her head. His chest brushed hers as he pressed a kiss to her lips. “Do you have any idea how appealing you are right now?” he asked. He moved his mouth over her throat, licked the lobe of her ear. “Anywhere, Gracie. Touch me anywhere.”

She smiled. She looked into his eyes and spread her palms over his chest, enjoying the crinkling of hair under her fingertips. She caressed his nipples, taking pleasure in the tremor that ran through him. “I like your body, Tom. Always have.”

He took her mouth with gentle abandon, pressing his tongue against hers. “I’ve wanted to get my hands on you for years,” he said against her lips.

“Really?” Grace let her palms glide over his stomach as he hovered above her. His muscles clenched beneath her fingers. She loved the way every small touch garnered a reaction. “I never would’ve guessed. You’ve always been such a pain.”

“What can I say?” Tom dipped his head and licked her nipple. “You bring out the best and worst in me.” His breath was warm against her skin. He drew her nipple between his lips, suckling on the tender bud.

Her mouth dropped open and her hips slowly undulated. She followed the line of dark hair down his stomach until her hands wrapped around him. His groan of appreciation vibrated against her breast. He was hot and hard. He gave a shallow thrust into her palm and tugged on her nipple with his lips.

The breath caught in her throat. The skin of his shaft was silky smooth. She ran her fingertips along the length of him and tentatively stroked his balls. Moisture dotted the head of his cock. Grace used her thumb to spread the slick droplets. “Am I…am I doing this right?”

He lifted his head and nipped at her lower lip. “You’re doing everything right,” he said. He lowered his body until his chest pressed against hers and her breasts flattened under his weight. “You’re perfect.”

She smoothed her hands over his back as tenderness swelled inside her. He pressed his lips to hers and sank his hands in her hair. His tongue flickered over hers, tasting and retreating, only to dip back inside again. His erection nudged her belly. She writhed beneath him.

Grace parted her thighs and moaned against his mouth when he settled between them. His cock probed her warm entrance. She wedged her hand between their bodies and touched him again. She loved the feel of him, the heat, the silky skin. Her fingers encircled his thick length and realisation had her brows drawing together. “Are you going to hurt me?” she asked.

Tom pulled back from her. He kissed the frown from her forehead. “I’ll try my very best not to.” He slid a condom from the drawer in the bedside table and tore it from the wrapper. Grace watched as he leaned back on one elbow and smoothed it over his shaft. He positioned himself back between her thighs and pressed a chaste kiss on her lips. “You okay?”

She nodded. “I just want you inside me.”

He groaned. “Gracie, I can’t get enough of you.” Tom captured her mouth with his. His lips moved over hers patiently, thoroughly, stirring chaos inside her. She swept her hands down his back, curving them over his arse. He rubbed his cock against her pussy, making her hips move and her breath catch as he slid inside her just a little. He moved his attention to her breast, working her nipple into a taut, aching peak with his thumb.

He pulled her hands up beside her head, interlacing his fingers with hers against the pillow. He leaned back and looked into her eyes. “You’re sure?”

She wrapped her legs around his waist and hooked her ankles at his lower back. “Yes.”

Tom squeezed her hands and plunged inside her.

She bit her lip and clenched her eyes shut. She expanded around him as he drove deep, filling her completely. Tears leaked from her closed lids. His shaft was suddenly embedded within her, sheathed in her warmth. He stilled his movements, resting against her. His chest hair grazed her nipples, his fingers tightened reflexively in hers. She felt his tongue touching her tears, heard his restrained breaths as he tried to control his own needs.

She opened her eyes and saw the concern in his. He kissed her softly as his hips began a slow, rocking motion. “Did I hurt you?”

Grace pulled her hands from his and wiped the moisture from her face. “It wasn’t so bad.”

“You were very brave.” Tom gave her a solemn look, but she could see the humour hiding behind it. He leaned on his elbow and wrapped his other arm around her. He pulled her close while he thrust gently. “Does my cock feel good inside you?”

“Mmm…yes.” She looked into his eyes while his hips pumped against hers. “Does it feel good for you?”

He gave a hard thrust that had her mouth dropping open. “You have no idea, Gracie.”

He stroked her hair, kissed her lips. He whispered words of encouragement to her, all the while invading her body with his hot length. Grace was swept away with the pleasure of it all. His hair-coarsened skin grazed her softness. His rasping stubble made her feel so feminine. Her every sense was heightened.

He buried his face in the curve of her shoulder and kissed her throat. His cock withdrew almost all the way and plunged back inside her. Grace tilted her head on the pillow and gasped. The gentle pumping of his hips made her moan; his powerful thrusts made her stomach flutter and pleasure streak through her.

She had a suspicion he was holding back, taking it slow for her benefit. She could feel it in his bunched muscles and his strained breaths against her neck. “Can you…can you do it harder?”

He kissed the underside of her jaw, flicked his tongue over her chin. He dipped his hands into the sides of her hair and held her still. “You want me to fuck you?” His eyes met hers and a corner of his mouth lifted in a sexy little smile.

The deep tone of his voice sent a shiver running through her. Her nipples tightened. Grace barely recognised the breathy whisper that came next. “Yeah, I do.”

He groaned and rested his forearms either side of her head. He ground his hips against her. “You’re just full of surprises, aren’t you?” Tom pressed a kiss to her brow and shoved his length hard inside her. “Tell me when to stop.”

She slid her hands along his back, hooking them over his shoulders. “I won’t.”

He spoke softly against her ear. “I like a challenge,” he said. With that he scooped her rear in his palm and lifted her slightly from the mattress. He raised his chest from hers and braced himself on one hand. Tom looked into her eyes and drove his cock inside her.

Grace felt her back bow with the pressure. Pain was replaced by the most intense pleasure. She tipped her chin and cried out. She pulled her hands from around him and swept her palms over her breasts. Grace caressed her nipples, rubbing her fingertips over the hardened buds. Her body jolted with the strength of his thrusts.

“You like that, Gracie?” He watched her closely. Through the haze of pleasure it dawned on her that he was keeping a close eye on her, looking for any signs of discomfort.

“Yes.” The breaths panted out of her. She turned her head restlessly on the pillow and pushed her breasts together, teasing her nipples.

“You want more?”

Her body twisted and she let out a loud moan when he altered the angle of his thrusts.

“I guess that answers my question,” he said. Tom settled back on his haunches and slid his hands up her thighs. He gripped her waist and pulled her back against him to meet each glide of his pumping hips.

She met his gaze. The intensity of the eye contact alone almost made her lose what little control she had left. Her hand drifted down her belly, fingers dipping into her heat. She caressed the place where their bodies joined, enjoying the feel of his slippery cock as it plunged and retreated.

“You’re gonna make me come doing that.” Tom’s mouth curved in a half smile. His fingers dug into her hips and tension gathered in his forearms.

She felt proud of herself for some strange reason. Grace returned his smile and rubbed her fingertip over her engorged clit, sliding through her wetness. An ache built inside her, gaining pressure until she felt she would burst. Her limbs tightened. She flicked her nipple and stroked her clit. Her lips parted and she watched him through half-closed lids. A vein pulsed in his neck and his jaw clenched tightly.

Grace arched her back and pushed hard against him. Her hips lifted from his hands and she let out a long, guttural moan as her body convulsed.

“Oh, Christ.” Tom leaned back over her, pressing his body along the length of hers. “You sexy, sexy woman.” He crushed his mouth to hers as she shuddered beneath him. He kept her in place with his arms braced either side of her. His continuing thrusts drew aftershocks that left her weak. Grace wrapped her legs around him and gripped his forearms. He let loose then, the breath shaking from his nose as he kept his mouth joined with hers. She felt the pulsing of his cock as he thrust hard and emptied himself inside her. His body tensed for one long moment and he groaned deep in his throat.

His limbs suddenly turned to water and he collapsed on top of her. His stomach clenched against hers as he drew in air.

Grace leaned her head back and stared up at the ceiling. She swept her hair from her forehead and stroked his back while her pulse settled. Her body felt used…in a very good way. Relaxed and languid. She was tender now the passion had subsided, but it was a pleasant pain; a reminder of the wonderful moment they’d shared.

And now it was over.

Grace shifted beneath him, uncomfortable and awkward now their desire had been spent. She didn’t want to overstay her welcome, but she didn’t want to run like a scared rabbit either. She’d been under no illusions going into this; she wouldn’t start entertaining thoughts of a future now. “What happens next in these situations?” she asked softly. “Am I supposed to go?”

“Like Hell.” He kissed her neck and rolled onto his back, dragging her with him. He encircled her in his arms and held her close. Grace felt her heart hammer with hope as she leaned on his chest. He swept his thumb over her cheek and gazed at her. “Stay with me, Gracie.”

She watched him in silence, surprised by the look of uncertainty in his eyes. She’d never known him to be hesitant about anything. He’d been tender and kind today when she’d needed him most. He’d looked after her like she’d known he would.

A slow smile spread across her face as he urged her mouth down to his.

Maybe she’d entertain thoughts of a future after all.

Bir atın umudu yoktur. Onu sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür. Bizim hikayemizde biraz bö

Bir atın umudu yoktur. Onu sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür. Bizim hikayemizde biraz böyle.

- Bahman Ghobadi


Post link
Feyyaz bir süredir kaçıyordu mahallenin çete lideri Sidar’dan. O’na olan borçlarını ödeyemeyince ort

Feyyaz bir süredir kaçıyordu mahallenin çete lideri Sidar’dan. O’na olan borçlarını ödeyemeyince ortalıktan bir süreliğine kaybolmuştu, güzel karısı Banu’yu evde bırakarak. O’nun orada yalnız kalmış olması içine sinmediğinden parayı bir şekilde bulup buluşturdu, Sidar’ın bilardo salonunun alt katındaki ofisine gitti borcunu ödemeye. Oraya gittiğinde içeriden bir kadın sesi geliyordu, bağırmayla karışık inleme sesi…tanıdık geldi bu ses Feyyaz’a. O arada gözü Sidar’ın kapısına saplanmış bıçağın ucundaki kırmızı kadın küloduna ilişti…Bu, sevgililer gününde karısı Banu’ya aldığı tanga değil miydi? O içerideki ses, evet karısının sesiydi! Dehşete düştü Feyyaz…Haykırışlar azalmıştı, artık daha çok inleme sesi çıkıyordu…Adi aşağılık Sidar, içeride karısını zevkten inletirken “Kocanda yok ha böyle yarrak?…ha küçük orospu! Böyle karıyı bile sikemeyen adamdan koca mı olur amına koyiyim!” diye aşağılarken taşaklarının karısının kıçına sert vuruş sesleri geliyordu kulağına…Banu bağıra bağıra zangır zangır titreyerek boşalınca gülüş sesleri duydu içeriden, başkaları da vardı odada, Sidar’ın adamlarıydı kesin! Girmeye korktu içeriye, yavaş yavaş geri adımlarla gitti merdivene doğru…Karısının içeride bir orospu gibi sikiliyor olmasının kendi sikini istemsizce taş gibi sertleştirdiğini farketti.


Post link
Bu, o ev partisinden o gece son dakika nöbeti çıktığı için gelemeyen Melis’in erkek arkadaşına giden

Bu, o ev partisinden o gece son dakika nöbeti çıktığı için gelemeyen Melis’in erkek arkadaşına giden son resim oldu. Bu resimden sonra zaten gecenin başından beri Melis’e hamleler yapan, birkaç tekila shot öncesi hayır cevabını kabul etmeyip onunla french kiss yapıp memelerini yoklamış olan alfa erkek Mert, bu sefer onu koridorda duvara dayayıp boğazını sıkıp o kendinden emin tavrı ve erkeksi ses tonuyla ona bu gece kime ait olduğunu fısıldadı, sonra da ensesinden boş bir yatak odasına sürükleyip yatağa fırlatıp onu sabaha kadar evire çevire acımadan, daha önce Melis’in kimseye dokundurtmadığı göt deliği dahil her deliğinden içinde sürtük ve orospu geçen cümlelerle aşağılayarak bağırta inlete sikip ağzına, yüzüne ve deliklerine boşaldı, sonra da tuvalete sürükleyip üzerine işedi. Sabaha karşı eve gelip gizlice duşa girdiğinde tüm vücudu buram buram Mert’in sidiği kokuyor, O’nun dölleri tüm deliklerinden sızmaya devam ediyordu. Melis’in sayısız kez o orospu çocuğunun kalın sikinin üzerine boşaldığı o lanet geceden sonra Melis’in o anları yeniden hatırlayarak orgazm olmadığı tek bir gün dahi olmadı.


Post link

Herkes özeldir. Herkes kahramandır, âşıktır, aptaldır ve zalimdir. Herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır ve Herkes kendi hikayesinin kahramanıdır…

Mektup'tan Hayatlar.. - Bölüm 1 (on Wattpad) https://my.w.tt/qLjPz0u0kQ Bir dergide köşe yazarı olan

Mektup'tan Hayatlar.. - Bölüm 1 (on Wattpad) https://my.w.tt/qLjPz0u0kQ Bir dergide köşe yazarı olan Bilge hınzır, çalışkan, yardımsever, paylaşmayı seven, okumaya yazmaya aşık biridir. Tamamen tesadüfi bir şekilde başlayan “mektup” köşesinde hayatına dahil olan bir çok insanın sessizliğine ses oluyor ve onlara yalnız olmadıklarını hatırlatıyor. Köşesinde birbirinden bağımsız karakterleri ağırlayan Bilge, belki de hayatı boyunca hiç yaşayamayacağı deneyimleri mektuplar vasıtası ile hayatına dokunduğu insanlarla birlikte yaşıyor ve o insanların tecrübelerinden nemalanma fırsatı buluyordur. İşine tutkuyla bağlı olan Bilge için bu durum hem çok eğlenceli, hem de bir o kadar yorucudur. Ama o bir gün bile bundan şikayet etmez çünkü mektup arkadaşları artık onun ailesi gibi olmuştur. Her hafta bambaşka olayların içine çekilirken bulur kendini hal böyle olunca da bitmek bilmeyen hareketli bir temponun getirisiyle kendi hayatını da idame ettirmeye çalışır. Bilge'yle birlikte mektup'tan hayatlara tanıklık etmek, yaşanılanlardan kendinizden de izler bulabileceğiniz bol maceralı mektup serüvenine sizler de dahil olmak ister misiniz? Buyurun o halde hikayemiz yeni başlıyor :) Not: Okuyan arkadaşlar bölümlere yorumlarını katarak fikirlerini paylaşırlarsa çok sevinirim. Birlikte üretelim, birlikte okuyup, birlikte eğlenelim ne dersiniz? Var mısınız? :)

Yeni yazılarımı, öykülerimi, hikayelerimi merak eden arkadaşlar wattpad’den ulaşabilir. Desteklerinizi ihmal etmezseniz çok mutlu edersiniz, şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim..


Post link

Ablamın Arkadaşına Otelde Verdim Ayarı! (Ali 21 Y., Antalya)

Merhaba, ben Ali, 21 yaşındayım, Antalya'da oturuyorum ve bir otelde masör olarak çalışıyorum. Yaptığım işten dolayı kaslı bir yapım var ve 1.82 boyunda, yeşil gözlü biriyim. Birgün yine otelde çalışırken, benim gibi masör olan arkadaşım, beni Resepsiyonda iki güzel hatunun beklediğini söyledi. Ben yukarıya çıkınca gözlerime inanamadım, ablam ve arkadaşı İrem karşımda duruyordu. Benim çalıştığım otele tatile gelmişlerdi. Ben oteldeki arkadaşlarla çok iyi anlaştığımdan, ben gelmesem bile yerime idare edebilecek birini buluyorlardı, veya patrona çaktırmıyorlardı. Arkadaşlara durumu anlattım ve günde 2 saat falan çalışacak, biraz vaktimi ablamlarla geçirecektim…

Ablamlar yol yorgunu olduğu için odalarına çıkıp yatacaklarını, kalkınca beni arayacaklarını söylediler. Onları odalarına çıkarttıktan sonra aşağıya inip, biraz çalıştığım yere görüneyim dedim. 3-4 saat sonra ablam beni arayarak, “Ali biz kalktık, biraz dolaşacağız, gel gezdir bizi!” dedi. Ben de arkadaşlara haber vererek yukarıya çıktım. Kapıda ablamlarla karşılaştık. Ablam beyaz tenli, 25 yaşında, benim gibi yeşil gözlü, güzel bir bayandır. Yanlış anlaşılmasın, ablama karşı öyle sapıkça duygularım yok, burda asıl konu ablamın arkadaşı İrem. İrem küçüklüğümden beri hep benim ilgimi çekmiştir. 7 senedir ablamla arkadaş oldukları için çok sık görüşürdük. O da buğday tenli, siyah saçlı, harika kalçaları ve göğüsleri olan güzel bir bayandır. İkisi de mini etek ve elbiseler giyerek inmişlerdi aşağı…

Otelden dışarıya çıktık, biraz gezdik dolaştık, saat akşam 17:00 civarında bir yere oturup biralarımızı söyledik. Sohbetler devam ederken ablam, “Bize de bir ara masaj yaparsın, dimi Alicim?” diyerek takıldı. Ben de, “Tabi abla, ne zaman isterseniz!” dedim. Biralarımızı içtikten sonra, otelde yemek saati yaklaştığı için tekrar otele döndük. Ben patrona biraz daha gözükmek için masaj salonuna indim, ablamlar da yemeğe geçtiler. Akşam saat 21:00 gibi tekrar buluştuk ve bu sefer otelin barına gittik. İkiside dar ve mini elbiseler giymişlerdi. Onlar dans ediyor, ben de barmen arkadaşımın yanında muhabbet edip, içkimi içiyordum.

Arkadaşım bir ara, “Ablanın yanındaki hatun kim lan? Taş gibiymiş!” dedi. “He öyledir lan, adı İrem, ablamın arkadaşı, ben de çok beğeniyorum!” dedim. Arkadaşım da, “Sik abicim hatunu, hazır ortam müsait, mekan müsait, hemde deplasmana senin ayağına gelmiş, bundan iyi fırsat mı olur!” dedi. “Ablam olmasa yanaşırdım da, ablamın 7 senelik arkadaşı, nasıl yapacam lan o işi?” dedim. Biz öyle muhabbetler ederken İrem yanıma geldi ve beni elimden tutarak dansa kaldırdı. Tabii içkinin verdiği cesaret ve ortamın darlığıyla, biraz temas ediyorduk birbirimize. Ama sadece temasta kalıyordu iş. Gece saat 01:00'i gösterirken İrem iyice sarhoş olmuştu ve ablamla birlikte İrem'i odaya çıkarttık, yatağına yatırdık. Zaten elbisesi kısaydı, şimdi iyice toplanmıştı, bacaklarının tamamı küloduna kadar görünüyordu. Ablam da yattı ve o gece böyle bitti.

Diğer gün öğlen, saat 14:00 gibi pek masaja gelen olmadığı için, arkadaşlarla oturup sigara, bira falan içiyorduk ki, benim telefonum çaldı. İrem arıyordu, “Ali yukarıya gelebilir misin?” dedi. Ben hemen izin isteyip yukarıya çıktığımda, İrem daha yeni banyodan çıkmıştı, saçlarının ıslaklığından belli oluyordu. “Alicim bu sabah ablanla yüzerken koluma birşeyler oldu, en ufak bir hareketimde ağrıyor, sen bilirsin neden ağrıdığını.” dedi. Ben de kolunu çıkık gibi şeyler varmı diye kontrol ettim, biraz anladığım için. Ama birşey yoktu, “Önemli birşey yok kolunda, sadece uzun süredir bu kadar hareket ettirmediysen kasılmış olabilir.” dedim. İrem de, “Yapma yaa! Ne yapacağız o zaman?” dedi. “İstersen masaj yapabilirim, biraz olsun yine ağrısını falan alır, kasların gevşer.” dedim. İrem de, “Tamam inelim o zaman masaj salonuna!” dedi. “Yok burada yaparım, hem daha rahat olur. Ben eşyalarımı alıp geliyorum!” dedim ve aşağıya inip malzemelerimi aldım geldim.

Masaja başlamadan önce İrem'le birer sigara yakıp biraz muhabbet ettik. İrem bana, “Nasıl yapacaksın masajı?” dedi. “Sen nasıl istersen öyle yaparım!” dedim. İrem de, “Normalde müşterilere nasıl yapıyorsunuz?” dedi. “Normalde senin gibi genç müşteriler hep çıplak yaptırıyor masajlarını, ama istersen sana kıyafetinin üstünden de yaparım.” dedim. O da, “Madem bir iş yapıyoruz, tam yapalım, sen beni hiç tanımıyormuşsun gibi, normal bir müşteriymişim gibi yap masajını, tamam mı?” dedi. İrem'in bilmediği birşey vardı, normalde bizim orada işlerin sonu çoğunlukla seksle bitiyordu. Ama İrem öyle şeylere yanaşmaz diye aklımdan geçirdim ve “Tamam olur, o zaman bu havluyu al, soyunduktan sonra yüz üstü yatıp kalçana ser.” dedim ve ben banyoya gidip beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra, “Tamam Ali, gel!” dedi. Yatakta çırılçıplak, kalçasında sadece havlu serili halde, yüzüstü yatıyordu. Ben masaja başlamadan, “Şimdi masaj yapıyorum da, ablam gelirse ne olacak böyle? Ablama laf anlatmamız zor olur, bana kızar!” dedim. O da, “Yok, ablan otelde birkaç eski aile dostlarını bulmuş, sen de tanırsın onları, yemeğe davet etmişler, onların yanına gitti, akşamdan önce dönmez!” dedi. “Tamam ozaman!” deyip bütün malzemeleri hazırladım.

Önce İrem'in kolunu bir süre ovduktan sonra, elime yağlardan alarak sırtını yağlayıp masaj yapmaya başladım. Sırtına masaj yaparken o gevşiyor, arada sadece biraz inilti çıkartıyordu. Ben de bu arada çıkardığı ve sandalyenin üstüne koyduğu iççamaşırlarına bakıyordum ki, İrem, “Hep sırtıma mı yapacaksın? Rica etsem tüm vücuduma yapsan? Yol çok yordu gerçekten!” dedi. “Tamam, o zaman bacaklarına geçiyorum, olur mu?” dedim. Gülerek başını salladı. Bacaklarına yağı döktükten sonra yine masaj yapmaya başladım. O kadar güzel bacakları vardı ki inanamazsınız. Benim de bu arada sikim kalkmaya başladı, beyaz dar bir şortum vardı altımda. İrem bana bir şey söylemek için döndüğünde yarrağımın kalktığını görmüş olmalı ki, “Ne oldu? Senin ufaklık hareketlenmiş!” dedi. Utandım cevap veremedim. “Ali sana bir şey soracağım, ama doğru söyle, burada biz bizeyiz, hiç aşağıda müşterilere masaj yaptıktan sonra seks hizmeti sunuyor musunuz?” dedi. Ben utanarak, “Evet.” diyebildim. İrem gülerek, “Tahmin etmiştim! Peki buraya gelirken benim hakkımda düşündün mü öyle bir hizmet?” dedi. Utana sıkıla, “Evet.” diyebildim yine. O da kahkahayı patlattıktan sonra, “O zaman ben de o seks hizmetinden istiyorum!” dedi. Ben beynimden vurulmuşa döndüm, “Ne? Nasıl?” dedim. İrem de kalçasındaki havluyu atarak, “İşte böyle! Hadi göster bakalım marifetlerini!” dedi…

Bende artık ipler koptu. Hemen kalçalarına yağı döktüğüm gibi ovmaya başladım. Ama sert sert ovuyordum, arada poposuna tokatlar atıyordum. Ardından amına kadar inip, parmağımla amının dudaklarına ve klitorisine dokunuyordum. Bir süre oraya masaj yaptıktan sonra onu sırt üstü yatırıp, başının arkasına geçtim. Sikim onun başına değiyor, ben ise başının arkasından göğüslerine ve karnına uzanıp masaj yapıyordum. Birden elini sikime atarak dokunmaya ve oynamaya başladı. Ardından şortumu indirdi. İçimde boxer olmadığı için sikim bir anda fırladı. Sikim büyük olduğu için İrem bir anda irkilse de, hemen sonra eline alıp sikimi sıvazlamaya başladı. Ben ise uçuyordum resmen ve artık masajı bıraktım ve eğildim, öpüşmeye başladık…

Ben o aldığım zevke delice öpüyordum İrem'i. Dillerimiz sürekli birimizin ağzında birbiriyle buluşuyordu. 10 dakika kadar öpüştükten sonra İrem yatakta doğruldu, sikimi eline alıp sıvazladı ve önümde diz çökerek bir hamlede ağzına aldı sikimi. Hızlı hızlı yalıyordu, aynı anda sıvazlayıp, bir yandan da taşaklarımı avuçlayıp sıkıyordu. Ben heyecandan fazla dayanamayıp ağzına boşaldım. Hiç ters tepki vermeden döllerimin hepsini yuttu. Ardından yatağa yatırdım İrem'i ve göğüslerini ovmaya başladım. Tabii bu arada yine öpüşüyorduk. O ise elini taşaklarımda, sikimde gezdirip sıvazlıyordu. Dudaklarından göğüslerine inip, o koca göğüslerini öpmeye, yalamaya ve emmeye başladım. Uçları dikleşmişti. Sikim yine hareketlenmeye başladı ve sikimi göğüslerinin arasına koyup git gel yapmaya başladım. Göğüsleri yağlı olduğu için aralarında kayarken çok zevk veriyor ve bu da beni daha fazla azdırıyordu. Göğüslerini sikmeyi bırakınca biraz yukarı kaydım ve taşaklarımı bir süre yalattıktan sonra 69 olduk. O benim yarrağımı ve taşaklarımı yalıyor emiyor, ben de onun amını yalıyordum.

İrem amını ağzıma bastırarak ileri geri salınıyor ve kasılıp titreyerek Orgazm oluyordu. Ama ben yeni boşaldığım için daha gelmiyordum. 15 dakika kadar amını yaladıktan sonra İrem üstümden kalktı ve yatağa sırtüstü uzanıp, bacaklarını ayırdı, “Hadi, gir içime artık!” diye inledi. Amına bir tükürükle yarrağımı dayadım ve bir anda bastırıp kökledim. Amını çok siktirdiği belliydi, çünkü çok dar değildi ve çok büyük bir çığlık atmamıştı. Ben bundan da cesaret alarak artık sert sert sikiyordum İrem'in amını. Taşaklarım yağlı kalçalarına çarptıkça, Şak şak şak sesler çıkartıyordu. Bizim iniltilerimiz de o çıkan seslere karışıyordu. Ama hiç durmadan hızlı hızlı sikmeye devam ediyordum. 20 dakika kadar siktikten sonra amından çıkıp göğüslerine boşaldım.

Yatakta yan yana oturup birer sigara yaktık ve ben Mini-Bar'dan iki bira açıp yanına geldim. İremle biralarımızı içerken, İrem bana, “Teşekkür ederim canım, bu hizmeti en son bana eski sevgilim sunmuştu, ama seninki kadar güzel değildi!” dedi. Ben de ona teşekkür ederek, onun güzelliğinden falan bahsettim, iltifatlar ettim. Biralarımız bitince gelip benim kucağıma oturdu ve yüzü bana dönük bir şekilde öpüşmeye başladık tekrardan. Benim sikim hareketlenip tekrardan amına temas etmeye başlayınca, sikimi eline aldı ve bir süre sıvazladıktan sonra bacaklarını iki yanıma atarak, sikimi amına yerleştirdi ve üstüne oturup hoplamaya başladı. Sertçe hopluyor, inliyor, arada böğürerek resmen Orgazm oluyordu. Ben ise onun göğüslerini yoğururcasına sıkıyor, emiyordum…

Sonra yarrağımın üstünden kalktı ve yine ağzına alarak emmeye başladı. 5 dakika kadar emdikten sonra, “Arkadan da yapmak ister misin?” dedi. “Deli misin, tabii ki çok isterim!” dedim. İrem hınzırca gülümseyerek önümde domaldı. Ben onun göt deliğini yalarken bir yandan da yağları kalçalarına sürüyordum. Göt deliğine de biraz sürdükten sonra yarrağımı dayadım ve bir anda yine ittirerek götüne biraz girdim. Yarrağım kalın ve büyüktür, o yüzden alırken zorlanır diye düşünmüştüm, ama orospu galiba daha önce götten de çok siktirmişti ki, yağın yardımıyla da tamamını zorlanmadan aldı. Götüne sert sert git gel yapmaya başladım. Kasıklarım götüne çarptıkça götü dalgalanıyordu ve ben de bundan çok zevk alıyordum, arada kalçalarını tokatlıyordum. 15 dakika kadar götünü öyle siktikten sonra, ben götünden çıktım ve yatağa yatıp onu bana sırtı dönük üzerime alıp, yine götüne yerleştirdim. Sert sert hopluyordu. Çok geçmeden ben götünün içine boşaldım. Fakat hiç çıkarmadan götünü sikmeye devam edecektim…

Sikim götündeyken yanıma alıp yan yatırdım ve pompalamaya devam ettim. Bir süre de bu pozisyonda götünü siktikten sonra tekrar domalttım. Fakat bu sefer belini kırdım ve kalçaları iyice meydana çıkmıştı. 20 dakika kadarda öyle siktim götünü ve boşalacağım zaman çıkarıp, o harika kalçaların üstüne boşaldım. Sonra birlikte banyoya girdik. Duşumuzu aldıktan sonra, ben işime, o da uykusuna geri döndü :)

[Ali]

Bir defa yalan söylediğini gördüğüm insanın bir daha doğru söylediğinden emin olamıyorum.

Sonra ben büyüdüm ve her şey, tüm umutlarım küçüldü.

Şu özel günleri niye story atıyorsunuz hani hiç bir şekilde anlam veremiyorum. Anneler günüyse bunu durum atmanın mantığı nedir? Annesi diğer odada oturuyor annesine söyleyeceği şeyi gelmiş saçma sapan hikaye atıyor. Annenin bilmesi lazım onları bizim değil madem bize atıyorsun anana hitap etmen ne amk? Doğum günü kutluyorsun mesaj atsana sığır niye durum atıyorsun alkışlamamızı bekliyor sanırım gösteriyi.

O bilgisayarın başında, ben bilgisayarımın başında kasıklarımızdaki o sıcak şeyi daha da ısıtıp eğlenmek istiyorduk. Sonra ben ikimizinde uzun zamandır birbirimizin o sıcak şeylere ihtiyacımızın olduğunu düşünüp aylar sonra onu aradım. Oldukça saygılı ve sevgi dolu bir tavırla onu arzuladığımı; internetteki fotoğraf ve videolara bakıp onu kucağımda hayal ettiğimi, onun içindeki sıcaklığı ve dudaklarının ıslaklığını özlediğimi söyledim.

Evet; ben arsızdım ama o benden daha arsızdı. Neyse ki yakın evlerde oturuyorduk ve sonraki gün bir buluşma ayarladık. Sevdiğimiz bir kafede buluşup en sevdiğimiz şeyi yapacaktık önce.

Ben onun kulağına memelerini ne kadar özlediğimi, ağzımla ıslattığım parmağımla vajinasını parmaklayıp klitorisini ovmayı ne kadar özlediğimi söyledim. O ise penisimin testislerimle olan ayrımındaki ince yeri yalamayı ne kadar özlediğini. Özleştiğimiz aşikardı, başka bir şeyler -mek istiyorduk.

Benim evime gidip evvela birbirimize hiç dokunmadan yalnızca birbirimizi izleyerek duş aldık. Sonrasında yatağa geçip bağdaş kurarak birbirimize dokunduk. Ben onu parmaklamayı, o ise sırtımı avuçlamayı çok özlemişti. 

Geceye kadar seviştik. Orgazmlarımızın sayısını hatırlamıyoruz. İçimizde kalan şeyleri oraya boşalttık ve uzun bir zaman görüşmemek üzere öpüşerek, sarılarak ayrıldık.

Sabah ani bir hareket ile yatağımdan kalktım. Çiş için mi, susadım mı; hayır ikisi de değil. Kahrolası aniden gerçekleşen ruh değişimlerimin nedeni, ne sabah ereksiyonları, ne de su; yalnızca bir sigara. Pencereyi açıp masanın üzerindeki sigaraya uzandım. Uyku, gözlerimden geçtiği yerde parıltı bırakan bir sümüklü böcek olup çekilirken pencereden kasvetli güne “kendimi mi öldürsem yoksa bir fincan kahve mi içsem?” diye geçirdim. Ölümün o naif basitliğini anlatmak isteseydim eğer, sadece bu cümleyi tekrarlardım sanırım.

İyiden iyiye makineleşmeye başladığımı, ritüele dönüşen boş gözlerle buzdolabını açıp hiçbir şey almadan odaya geçtiğimde anladım. Herhangi bir elektronik mutfak eşyasının benden daha çok fonksiyona sahip olduğunu düşünmek sinirlerimi epey hırpaladı. Bunu çöpü kapının önüne koyup daha sonra kapıyı tekrar kapattığımda çıkardığı o sesten anladım. Odaya geçip etrafı inceledim, değişen tek şey kedilerin uyudukları yerler ve perdenin rüzgârın fısıltısı ile dans edişiydi. Derin bir nefes alıp hiçbir şey yapmayışıma daha başka nasıl bir hiçbir şey yapamayış daha ekleyebilirim diye aklımdan geçirdim. Kafamdaki develere hendekleri ve tarihçelerini anlatma işgüzarlığını bir kenara atıp tam tersi düşünmemeye zorladım kendimi. Ne yapacağım bugün? Öncelikle bir makine olmadığımı kendime kanıtlamam gerekiyor. Soğuk bir duş alır uzayan sakallarımı kısaltıp, üzerimdeki kirli kıyafetlerimi yenileri ile değiştiririm. Sonra dışarı çıkıp sokağın aşağısında denize manzarası olan parkta birkaç sayfa kitap okurum. Ne iyi!

Buzdolabını açıp bir zeytin ile kendimi geçiştirdim. Kapının önüne bıraktığım çöp poşetini tekrar içeri aldım. Sırtımı kapıya dayayıp gözlerimi sımsıkı kapattım. Çıkan sesi tekrar duymak işimi zorlaştırsa da kendimi zorlamam gerektiğini yerdeki çöp poşetine fısıldayıp tekrar odaya döndüm. Tavanı, koltukların desenlerini, rüzgârın hafifçe itip geri çektiği perdeyi, duvardaki tabloları izledim. İçimi bir ürperdi kapladı. Sigaramı aradım evin dört bir yanında. Pencerenin önünde sigaramı tüttürürken yine ölmek mi kahve mi içmek sözünü tekrarladım. Ensemin köküne buz gibi inen ürperti tüm bedenimi kaplamaya başlamıştı bile. Birbiri ile yarışan baş ve karın ağrısı ile yere yığıldım… Yeter artık düşünmek istemiyorum diye çığlık attım. Eğer biraz daha güzel olsaydı bugün, dışarıda denizi izleyip kitap okuyabilirdim. Bahaneler, ne kadar da şahaneler! Beni buraya hapseden şey bahaneler değil, kendimi henüz affedememiş ve düşüncelerime hakim olamamam.

Elime bir kalem alıp bir şeyleri yazmaya çalıştım, yapamadım. Başımı tavanda bir noktaya dikip zamanın önüne geçtim. Hoşuma giden zamanın duruşu, testere olup sessizce saniyelerin ve dakikaların peşinden koşuyordu. Saatler pencereden çıkıp çoktan uzaklaşmıştı. Kafamı sağa sola çevirip kapının önüne koştum… Defalarca çöp poşetlerini bir içeri alıp bir dışarı koymaya başladım. Düşündüğüm şeyler çiş, buzdolabı, sigara, kahve, sümüklüböcek ölüm ve onlarcası beynimin içine volta atıyorlardı. Aklımdan geçen şeyler kapının sesi ile birer birer dağıldılar. Bir rüyanın içinde miyim yoksa bunlar şu an gerçekten yaşanıyor mu? Bu kez aynı şeyi buzdolabının kapısını açıp kapatarak yaptım. Oh! Neyse ki bir düş değil ve ben de deli değilmişim. Aynanın karşısına geçip yüzümdeki çocukluğumdan kalma izleri inceledim. Onlara sebep olan her şeye dakikalarca küfür ettim. Şimdi ne onlar var ne de yüzüm izlerden muaf. Bu kadar da derinlere inmeyeyim, boğulurum deyip aynanın karşısından da ayrıldım. Üzerimdekileri fırlatıp buz gibi suyun altında bu akşam ölürüm şarkısını tersten söyleyip güldüm. Banyodan çıkıp, arkamdan iz bırakarak odama doğru iliştim. Üzerime siyah bir boxer ve bir kot pantolon giyip tekrar aynanın karşısına geçtim. İtiraf etmelisin ki bu sefer daha iyi görünüyorsun. Aynaya iyice yaklaşıp bütün dünya erkeklerinin sorunu olan göbeğimi inceleyip motivasyonumu yerle bir ettim. Hem derler ya ‘’balkonsuz ev, göbeksiz erkek olmaz.’’ Neyse ki şanslıyım. Hem kendimi tatmin edecek bir zırvalık buldum hem de tanıdığım bütün kadınların göbeğimin üstünde uyuyup, uyandıklarını hatırladım.

Akşama bir kaç saat var. Aynadan ayrılırken bu akşam ölürümü yine tersten söylüyordum. Evin tüm ışıklarını açtım. Elbise dolaplarının, mutfak dolaplarının ve açılacak bütün kapıları açtım. Önlerinden geçip gördüğüm her şeyle vedalaşıp kapılarını tekrar kapattım. Yalnız buzdolabından bir elma ile çamaşır makinesinden de en sevdiğim tişörtü üzerime çektim. Çöpü kapının önüne bırakıp dışarıya attım kendimi.

Ellerim ceplerimde sağa sola bakıp karşılaştığım insanlarda tebessüm ile bir yakınlık aradım. Aslında aradığım şey tam olarak bu değildi. Bulamayacağımı fark edip aniden vazgeçmem bir oldu zaten. Tekrar eve dönmek istedim ama hayır seni küçük piç kurusu bir velet gibi davranmayı kes artık! Boyum biraz kısa olduğu için kızdığımda kendime böyle derim hep. O halde eve dönmeyi de erteliyorum kısa bir süreliğine. Verdiği rahatsızlıktan dolayı bir defa dahi özür dilemeyen lanet taş yığınlarını baktım. Eğer biraz fazla tükürüğüm olsaydı bütün binaları tükürükle kaplamamam içten bile değildi. Cebimden bir sigara çıkarıp; ‘’yaşadığımız dünyayı neden bu kadar karmaşıklaştırdık ve neden bu kadar dar bir alana sıkıştırdık ki?’’ dedim kendi kendime. Hepsinin tek bir sebebi var! Ölmekten korkuyoruz. Bence, dünyaya her bırakılan şey bir korkudan ibaret. Bir ev, araba, cami, kilise, sinagog ve bir bebek. İnsanlar ne zaman ölmeyi düşündü, bir ev almak için geberene kadar çalıştı, ne zaman ölmek aklına takılıp onu korkutmaya başlattı o zaman bir araba aldı. Ne zaman gelecek endişesi taşıdı o zaman ölümünün naifliğini bir bebeğin sırtına yükledi. Ve ne zaman öleceğini anladı, camilere sinagoglara kiliselere koşup tanrıya öleceğim ne olur benim için güzel mükâfatlar hazırla orada dedi. Hem tanrı hem insanlar birer sahtekârdan başka bir şey değiller. Ne tanrı, insanlar ölümü unuttuğunda onlara ölümü hatırlattı, ne insan ölüm yaklaşınca tanrıya yalvarmaktan utandı. Sigarayı alevlendirip, sanki birileri düşündüklerimi duymuşçasına köşeyi hızlıca dönüp arkamdan dumanım geriye doğru üfledim.

Hava da içim gibi yavaşça kararmaya başlamıştı. İnsanlarla birbirimizin farkına varıp analiz yapma olanağımız da azalınca kendimin duyacağı seste şarkı söyleyerek etrafı süzüp yürümeye devam ettim. Kenarı kaldırım taşları ile çevrili çöp konteynerlerini süzdüm. Düşünsenize her bir saate bir toplanan çöplerin yüzde ellisi plastik olmak üzere toplamda altı yüz doksan beş bin kilogram çöp denizlere atılıyor. Bu da yılda dört yüz elli milyon metre küp çöpün denize atıldığını gösteriyor. Bu dünyada pislikten başka bir şey olmayışımızın çarpıcı bir kanıtı. Etrafta çöp konteyneri ile kedilerden başka hiç kimsenin olmadığı bu sokaktan da ilerleyip diğer sokağa geçtim. İnsanlar gecenin çağrısına kulak verip dışarı çıkmışlardı. Duvara yaslanıp kafamı hafifçe kaşıdım. Sokağa çıkma yasağını kaldırıp kendimi affettiğimi anımsadım.

O sırada Kazancakis’in Zorba’sının en sevdiğim “İnsanız affet.” cümlesi geldi aklıma. Madam Ortans ölüm döşeğindeyken biri gelip, “Bugüne kadar senin hakkında ileri geri konuştuysam kusura bakma, insanız affet,” diyor. Ölüm döşeğindeki toplumun hor gördüğü bir kadına söylüyor bunu. Onun affetmesi önemli. Tanrı zaten affeder. Ama en güçsüz olan kadının elinde tek bir koz var, o da affetmemek. İçimi kara bulutlar yerine derin bir huzur kapladı tekrar.

Suçluymuşçasına başı yere eğik sigarasını tüttürerek önümden geçen sıska adamı aniden cebimden çıkardığım sigarayı yakma bahanesi ile durdurdum. Maksadım bir kaç cümle kurup konuşmayı unutmadığımı hatırlatmaktı kendime. Bu cesaret iyi hissettirdi bana kendimi:

-Ateşinizi alabilir miyim?

-Tabii neden olmasın.

Sigaramı yavaş yavaş yakarken bir yanda da onu süzmeye, neyi olduğunu anlamaya çalışıyordum.

-Neden bir suç işlemiş de bundan pişmanlık duyarcasına başın yere eğik yürüyorsun?

Sigarasını alıp bir duman çektikten sonra:

-Bilirsin biz insanlar her zaman suçluyuzdur.

-Ben suçlu değilim!

-Bu dünyada bulunmamız dahi bir suç iken bu cümleyi nasıl kurabiliyorsun?

Ateş için teşekkür etmeme müsaade etmeden tekrar başını yere eğip uzaklaştı. Suçluymuşuz hadi oradan, piç kurusu! Kendimizi affetmezsek suçlu olduğumuz hiçbir zaman değişmez. Suçlu olan birileri varsa onlar da birbirini affetmeyenlerdir diye kotaliklerin saçma düşüncelerini eleştirdikten sonra hayalimde konuştuğum sıska adam ile konuşmamı yarıda kestim. Sigarayı tırnaklarımın arasına alıp yolun ortasına doğru fırlattım. Çay içmek için bulunduğum yerden uzaklaşıp şehrin içine attım kendimi. Mağazalara hücum eden kalabalık, duvarın dibine tüneyip insanlardan para koparmaya çalışan dilenciler, kalabalığın uğultulusu, renkli ışıklar, müzik sesleri, bir kaç cümlesini duyabildiğim yanımdan uzaklaşarak kaybolan dedikodulu sohbetler. Sanki ölmüşüm ve ruhum yeryüzüne inmiş gibi kimse farkımda dahi değildi. Ne kadar uzak olduğumu hissedip kendimi bir mağazaya atıp ardından çıkmam bir oldu. Yola atılmış sandalyeleri olan bir barın önüne oturdum. İnsanlar neler içiyor diye ortalığı süzerken çayın olmadığını fark edip kendime bir bira ısmarlamaya karar verdim. Muhtemelen bu işi daha önce yapamamış, yapmadığı gibi sevmediği de belli olan bir genç yaklaşıp:

-Bir isteğiniz var mıydı? diye sordu.

Bu soru karşısında çenemin titremesine hâkim olamadan kekeleyerek bira istiyorum deyip kestirip attım. Biram geldi, kenarlarındaki buharlaşan sularına dokunup bu benim için geldi deyip gururlandım. Şöyle bir ortalığa göz gezdirdim. Oturan insanların ne iş yaptıklarını, nasıl insanlar olduklarını göz ucuyla bakıp kendi içimde süzgeçten geçirdim. Hemen sağ tarafında genç bir çift afili bir sohbete girişmişti. Kulak verip neler konuştuklarını dinledim. Bazen böyle şeyler yapmayı severim. Kız daha önce yaşamadığı şeyin onun için ilk deneyim olarak kötü olduğunu söylüyordu. Çocuk ise ellerinin arasına koyduğu yüzü ile kızı süzüp:

-Senin isteğin doğrultusunda hareket ettik bunun farkındasındır umarım.

-Evet, ama bu denli sarsılacağı mı bilmiyordum.

-O zaman lanet olsun. Bunu bir daha yapmayız sende sarsılmazsın.

Kız masadan kalkmak için hamle yaparken çocuk kolundan sıkıca tutup:

-Aptalca hareket etmeyi kes! Yaptığımız şey bu kadar da kötü değil. İlk olduğu için kendini kötü hissetmiş olabilirsin çünkü daha bilmiyorsun bile nasıl olduğunu.

Bir sigara yakıp biramdan büyük bir yudum daha aldım. Filmin giriş sahnesi etkileyiciydi. Omuzlarımı silktim, aptalca bir gülümseme ile kafamı çevirip yoldan geçen mısır satıcısını süzdüm. Gazeteyi külah yapıp mısır satıyordu. Kendime mısır ısmarlayıp bu filmi kaçırmamam gerektiğini tekrarladım. Buradaki ara sokaklarda böyle seyyar satıcılar dolaşır. Kimi kestane, kimi mısır, kimi çiçek satar. Seyyar satıcıyı görünce bir an için eski sofist yunan filozoflarını hatırladım. Para karşılığında felsefe öğreten gezgin filozoflar. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlar. Şu sözle aynada kendimi izlerkenki söylediğim “fazla derine inmeyeyim boğulurum” sözüne ithafen Sofist akımının öncüsü Protagoras'un söylediği “Çok derine inilmezse, ruhta eğitim fışkırmaz.” sözü birden kulağımda çınladı. Biradan derin bir yudum daha alıp koltuğuma çakıldım. Meraklı halim bir anda söndü. Garsona seslendim hesabı ödeyip ayrıldım. Mısırı da yiyememiştim. Gidip kapalı bir mağazanın önüne oturup birinin gelip adres sormasını bekledim. Yoldan geçen yaşlı bir kadın çiftleri durdurup çiçek satmaya çalışıyordu. Fakat pek de iyi bir satıcıya benzemiyordu. Zira söylediği zırvalıklar kimseyi çiçek alacak kadar ikna etmiyordu. Bir yolunu bulup derhal bu işi bırakması gerek diye içimden geçirdim. Göz göze geldik:

-Sen de ister misin?

diye sordu. Ben de…

-alabileceğim kimse yok olsaydı alırdım.

-O zaman sen de bana alırsın yakışıklı?

-Niye sadece kadınlara mı çiçek alınıyor?

-Yokta ne bileyim. Sende çok cimri çıktın.

-İyi o zaman sen bana al?  

Omuzlarını silkip tekrar sokağa, işine döndü.

Sabah ani bir hareket ile yatağımdan kalktım. Çiş için mi, susadım mı; hayır ikisi de değil. Kahrolası aniden gerçekleşen ruh değişimlerimin nedeni, ne sabah ereksiyonları, ne de su; yalnızca bir sigara. Pencereyi açıp masanın üzerindeki sigaraya uzandım. Uyku, gözlerimden geçtiği yerde parıltı bırakan bir sümüklü böcek olup çekilirken pencereden kasvetli güne “kendimi mi öldürsem yoksa bir fincan kahve mi içsem?” diye geçirdim. Ölümün o naif basitliğini anlatmak isteseydim eğer, sadece bu cümleyi tekrarlardım sanırım.

İyiden iyiye makineleşmeye başladığımı, ritüele dönüşen boş gözlerle buzdolabını açıp hiçbir şey almadan odaya geçtiğimde anladım. Herhangi bir elektronik mutfak eşyasının benden daha çok fonksiyona sahip olduğunu düşünmek sinirlerimi epey hırpaladı. Bunu çöpü kapının önüne koyup daha sonra kapıyı tekrar kapattığımda çıkardığı o sesten anladım. Odaya geçip etrafı inceledim, değişen tek şey kedilerin uyudukları yerler ve perdenin rüzgârın fısıltısı ile dans edişiydi. Derin bir nefes alıp hiçbir şey yapmayışıma daha başka nasıl bir hiçbir şey yapamayış daha ekleyebilirim diye aklımdan geçirdim. Kafamdaki develere hendekleri ve tarihçelerini anlatma işgüzarlığını bir kenara atıp tam tersi düşünmemeye zorladım kendimi. Ne yapacağım bugün? Öncelikle bir makine olmadığımı kendime kanıtlamam gerekiyor. Soğuk bir duş alır uzayan sakallarımı kısaltıp, üzerimdeki kirli kıyafetlerimi yenileri ile değiştiririm. Sonra dışarı çıkıp sokağın aşağısında denize manzarası olan parkta birkaç sayfa kitap okurum. Ne iyi!

Buzdolabını açıp bir zeytin ile kendimi geçiştirdim. Kapının önüne bıraktığım çöp poşetini tekrar içeri aldım. Sırtımı kapıya dayayıp gözlerimi sımsıkı kapattım. Çıkan sesi tekrar duymak işimi zorlaştırsa da kendimi zorlamam gerektiğini yerdeki çöp poşetine fısıldayıp tekrar odaya döndüm. Tavanı, koltukların desenlerini, rüzgârın hafifçe itip geri çektiği perdeyi, duvardaki tabloları izledim. İçimi bir ürperdi kapladı. Sigaramı aradım evin dört bir yanında. Pencerenin önünde sigaramı tüttürürken yine ölmek mi kahve mi içmek sözünü tekrarladım. Ensemin köküne buz gibi inen ürperti tüm bedenimi kaplamaya başlamıştı bile. Birbiri ile yarışan baş ve karın ağrısı ile yere yığıldım… Yeter artık düşünmek istemiyorum diye çığlık attım. Eğer biraz daha güzel olsaydı bugün, dışarıda denizi izleyip kitap okuyabilirdim. Bahaneler, ne kadar da şahaneler! Beni buraya hapseden şey bahaneler değil, kendimi henüz affedememiş ve düşüncelerime hakim olamamam.

Elime bir kalem alıp bir şeyleri yazmaya çalıştım, yapamadım. Başımı tavanda bir noktaya dikip zamanın önüne geçtim. Hoşuma giden zamanın duruşu, testere olup sessizce saniyelerin ve dakikaların peşinden koşuyordu. Saatler pencereden çıkıp çoktan uzaklaşmıştı. Kafamı sağa sola çevirip kapının önüne koştum… Defalarca çöp poşetlerini bir içeri alıp bir dışarı koymaya başladım. Düşündüğüm şeyler çiş, buzdolabı, sigara, kahve, sümüklüböcek ölüm ve onlarcası beynimin içine volta atıyorlardı. Aklımdan geçen şeyler kapının sesi ile birer birer dağıldılar. Bir rüyanın içinde miyim yoksa bunlar şu an gerçekten yaşanıyor mu? Bu kez aynı şeyi buzdolabının kapısını açıp kapatarak yaptım. Oh! Neyse ki bir düş değil ve ben de deli değilmişim. Aynanın karşısına geçip yüzümdeki çocukluğumdan kalma izleri inceledim. Onlara sebep olan her şeye dakikalarca küfür ettim. Şimdi ne onlar var ne de yüzüm izlerden muaf. Bu kadar da derinlere inmeyeyim, boğulurum deyip aynanın karşısından da ayrıldım. Üzerimdekileri fırlatıp buz gibi suyun altında bu akşam ölürüm şarkısını tersten söyleyip güldüm. Banyodan çıkıp, arkamdan iz bırakarak odama doğru iliştim. Üzerime siyah bir boxer ve bir kot pantolon giyip tekrar aynanın karşısına geçtim. İtiraf etmelisin ki bu sefer daha iyi görünüyorsun. Aynaya iyice yaklaşıp bütün dünya erkeklerinin sorunu olan göbeğimi inceleyip motivasyonumu yerle bir ettim. Hem derler ya ‘’balkonsuz ev, göbeksiz erkek olmaz.’’ Neyse ki şanslıyım. Hem kendimi tatmin edecek bir zırvalık buldum hem de tanıdığım bütün kadınların göbeğimin üstünde uyuyup, uyandıklarını hatırladım.

Akşama bir kaç saat var. Aynadan ayrılırken bu akşam ölürümü yine tersten söylüyordum. Evin tüm ışıklarını açtım. Elbise dolaplarının, mutfak dolaplarının ve açılacak bütün kapıları açtım. Önlerinden geçip gördüğüm her şeyle vedalaşıp kapılarını tekrar kapattım. Yalnız buzdolabından bir elma ile çamaşır makinesinden de en sevdiğim tişörtü üzerime çektim. Çöpü kapının önüne bırakıp dışarıya attım kendimi.

Ellerim ceplerimde sağa sola bakıp karşılaştığım insanlarda tebessüm ile bir yakınlık aradım. Aslında aradığım şey tam olarak bu değildi. Bulamayacağımı fark edip aniden vazgeçmem bir oldu zaten. Tekrar eve dönmek istedim ama hayır seni küçük piç kurusu bir velet gibi davranmayı kes artık! Boyum biraz kısa olduğu için kızdığımda kendime böyle derim hep. O halde eve dönmeyi de erteliyorum kısa bir süreliğine. Verdiği rahatsızlıktan dolayı bir defa dahi özür dilemeyen lanet taş yığınlarını baktım. Eğer biraz fazla tükürüğüm olsaydı bütün binaları tükürükle kaplamamam içten bile değildi. Cebimden bir sigara çıkarıp; ‘’yaşadığımız dünyayı neden bu kadar karmaşıklaştırdık ve neden bu kadar dar bir alana sıkıştırdık ki?’’ dedim kendi kendime. Hepsinin tek bir sebebi var! Ölmekten korkuyoruz. Bence, dünyaya her bırakılan şey bir korkudan ibaret. Bir ev, araba, cami, kilise, sinagog ve bir bebek. İnsanlar ne zaman ölmeyi düşündü, bir ev almak için geberene kadar çalıştı, ne zaman ölmek aklına takılıp onu korkutmaya başlattı o zaman bir araba aldı. Ne zaman gelecek endişesi taşıdı o zaman ölümünün naifliğini bir bebeğin sırtına yükledi. Ve ne zaman öleceğini anladı, camilere sinagoglara kiliselere koşup tanrıya öleceğim ne olur benim için güzel mükâfatlar hazırla orada dedi. Hem tanrı hem insanlar birer sahtekârdan başka bir şey değiller. Ne tanrı, insanlar ölümü unuttuğunda onlara ölümü hatırlattı, ne insan ölüm yaklaşınca tanrıya yalvarmaktan utandı. Sigarayı alevlendirip, sanki birileri düşündüklerimi duymuşçasına köşeyi hızlıca dönüp arkamdan dumanım geriye doğru üfledim.

Hava da içim gibi yavaşça kararmaya başlamıştı. İnsanlarla birbirimizin farkına varıp analiz yapma olanağımız da azalınca kendimin duyacağı seste şarkı söyleyerek etrafı süzüp yürümeye devam ettim. Kenarı kaldırım taşları ile çevrili çöp konteynerlerini süzdüm. Düşünsenize her bir saate bir toplanan çöplerin yüzde ellisi plastik olmak üzere toplamda altı yüz doksan beş bin kilogram çöp denizlere atılıyor. Bu da yılda dört yüz elli milyon metre küp çöpün denize atıldığını gösteriyor. Bu dünyada pislikten başka bir şey olmayışımızın çarpıcı bir kanıtı. Etrafta çöp konteyneri ile kedilerden başka hiç kimsenin olmadığı bu sokaktan da ilerleyip diğer sokağa geçtim. İnsanlar gecenin çağrısına kulak verip dışarı çıkmışlardı. Duvara yaslanıp kafamı hafifçe kaşıdım. Sokağa çıkma yasağını kaldırıp kendimi affettiğimi anımsadım.

O sırada Kazancakis’in Zorba’sının en sevdiğim “İnsanız affet.” cümlesi geldi aklıma. Madam Ortans ölüm döşeğindeyken biri gelip, “Bugüne kadar senin hakkında ileri geri konuştuysam kusura bakma, insanız affet,” diyor. Ölüm döşeğindeki toplumun hor gördüğü bir kadına söylüyor bunu. Onun affetmesi önemli. Tanrı zaten affeder. Ama en güçsüz olan kadının elinde tek bir koz var, o da affetmemek. İçimi kara bulutlar yerine derin bir huzur kapladı tekrar.

Suçluymuşçasına başı yere eğik sigarasını tüttürerek önümden geçen sıska adamı aniden cebimden çıkardığım sigarayı yakma bahanesi ile durdurdum. Maksadım bir kaç cümle kurup konuşmayı unutmadığımı hatırlatmaktı kendime. Bu cesaret iyi hissettirdi bana kendimi:

-Ateşinizi alabilir miyim?

-Tabii neden olmasın.

Sigaramı yavaş yavaş yakarken bir yanda da onu süzmeye, neyi olduğunu anlamaya çalışıyordum.

-Neden bir suç işlemiş de bundan pişmanlık duyarcasına başın yere eğik yürüyorsun?

Sigarasını alıp bir duman çektikten sonra:

-Bilirsin biz insanlar her zaman suçluyuzdur.

-Ben suçlu değilim!

-Bu dünyada bulunmamız dahi bir suç iken bu cümleyi nasıl kurabiliyorsun?

Ateş için teşekkür etmeme müsaade etmeden tekrar başını yere eğip uzaklaştı. Suçluymuşuz hadi oradan, piç kurusu! Kendimizi affetmezsek suçlu olduğumuz hiçbir zaman değişmez. Suçlu olan birileri varsa onlar da birbirini affetmeyenlerdir diye kotaliklerin saçma düşüncelerini eleştirdikten sonra hayalimde konuştuğum sıska adam ile konuşmamı yarıda kestim. Sigarayı tırnaklarımın arasına alıp yolun ortasına doğru fırlattım. Çay içmek için bulunduğum yerden uzaklaşıp şehrin içine attım kendimi. Mağazalara hücum eden kalabalık, duvarın dibine tüneyip insanlardan para koparmaya çalışan dilenciler, kalabalığın uğultulusu, renkli ışıklar, müzik sesleri, bir kaç cümlesini duyabildiğim yanımdan uzaklaşarak kaybolan dedikodulu sohbetler. Sanki ölmüşüm ve ruhum yeryüzüne inmiş gibi kimse farkımda dahi değildi. Ne kadar uzak olduğumu hissedip kendimi bir mağazaya atıp ardından çıkmam bir oldu. Yola atılmış sandalyeleri olan bir barın önüne oturdum. İnsanlar neler içiyor diye ortalığı süzerken çayın olmadığını fark edip kendime bir bira ısmarlamaya karar verdim. Muhtemelen bu işi daha önce yapamamış, yapmadığı gibi sevmediği de belli olan bir genç yaklaşıp:

-Bir isteğiniz var mıydı? diye sordu.

Bu soru karşısında çenemin titremesine hâkim olamadan kekeleyerek bira istiyorum deyip kestirip attım. Biram geldi, kenarlarındaki buharlaşan sularına dokunup bu benim için geldi deyip gururlandım. Şöyle bir ortalığa göz gezdirdim. Oturan insanların ne iş yaptıklarını, nasıl insanlar olduklarını göz ucuyla bakıp kendi içimde süzgeçten geçirdim. Hemen sağ tarafında genç bir çift afili bir sohbete girişmişti. Kulak verip neler konuştuklarını dinledim. Bazen böyle şeyler yapmayı severim. Kız daha önce yaşamadığı şeyin onun için ilk deneyim olarak kötü olduğunu söylüyordu. Çocuk ise ellerinin arasına koyduğu yüzü ile kızı süzüp:

-Senin isteğin doğrultusunda hareket ettik bunun farkındasındır umarım.

-Evet, ama bu denli sarsılacağı mı bilmiyordum.

-O zaman lanet olsun. Bunu bir daha yapmayız sende sarsılmazsın.

Kız masadan kalkmak için hamle yaparken çocuk kolundan sıkıca tutup:

-Aptalca hareket etmeyi kes! Yaptığımız şey bu kadar da kötü değil. İlk olduğu için kendini kötü hissetmiş olabilirsin çünkü daha bilmiyorsun bile nasıl olduğunu.

Bir sigara yakıp biramdan büyük bir yudum daha aldım. Filmin giriş sahnesi etkileyiciydi. Omuzlarımı silktim, aptalca bir gülümseme ile kafamı çevirip yoldan geçen mısır satıcısını süzdüm. Gazeteyi külah yapıp mısır satıyordu. Kendime mısır ısmarlayıp bu filmi kaçırmamam gerektiğini tekrarladım. Buradaki ara sokaklarda böyle seyyar satıcılar dolaşır. Kimi kestane, kimi mısır, kimi çiçek satar. Seyyar satıcıyı görünce bir an için eski sofist yunan filozoflarını hatırladım. Para karşılığında felsefe öğreten gezgin filozoflar. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlar. Şu sözle aynada kendimi izlerkenki söylediğim “fazla derine inmeyeyim boğulurum” sözüne ithafen Sofist akımının öncüsü Protagoras'un söylediği “Çok derine inilmezse, ruhta eğitim fışkırmaz.” sözü birden kulağımda çınladı. Biradan derin bir yudum daha alıp koltuğuma çakıldım. Meraklı halim bir anda söndü. Garsona seslendim hesabı ödeyip ayrıldım. Mısırı da yiyememiştim. Gidip kapalı bir mağazanın önüne oturup birinin gelip adres sormasını bekledim. Yoldan geçen yaşlı bir kadın çiftleri durdurup çiçek satmaya çalışıyordu. Fakat pek de iyi bir satıcıya benzemiyordu. Zira söylediği zırvalıklar kimseyi çiçek alacak kadar ikna etmiyordu. Bir yolunu bulup derhal bu işi bırakması gerek diye içimden geçirdim. Göz göze geldik:

-Sen de ister misin?

diye sordu. Ben de…

-alabileceğim kimse yok olsaydı alırdım.

-O zaman sen de bana alırsın yakışıklı?

-Niye sadece kadınlara mı çiçek alınıyor?

-Yokta ne bileyim. Sende çok cimri çıktın.

-İyi o zaman sen bana al?  

Omuzlarını silkip tekrar sokağa, işine döndü.

Başvezirin Feraseti
Şeyh Sadi Şirazi

loading