#altanderler

LIVE

Üç kere iç çektiysem bu dünyada biri sanadır.

Eskisi kadar konuşasım yok, ne hissettiğimden bahsedesim yok, hiç kimseyi merak etmiyorum, hiçbir hararetli konuşmayı dinleyemiyorum, hiçbir şey ilgimi çekmiyor. Kendimle yalnız kalmak iyi gelecek ama kendimi de bulamıyorum.

Zamanla anlıyorsunuz: insanların kavgaları sizinle değil. Gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocuklukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları özdeğersizlikleri ile. Kötü tavrı kişisel almayın; siz, bu savaşın sadece nesnesisiniz. Bazen gerçekten tek sorun, öznenin kendisinde.

Sevmek herşeyi iyiyleştirirmiş galiba..

Sarılmak için sevgi gerekir ‘kollar sonraki iş.’ 3

Bir aralık gecesi sev beni.

Yıldızlar gökyüzüne yakışsın,

sen yanıma, ay kıskansın.

Hikayelerim var, iç içe geçmiş duygulardan besleniyorum. Zaman zaman karanlık tarafa gider gelirim. İşte bu yolculuklarda hikayelerimi biriktiririm. Hayat sürekli akış halinde bu yüzden kendim dahil hiç kimseyi tam anlamıyla tanıdığımı düşünmüyorum. Herkes değişir, zaman değişir ama yolculuk baki kalır. Masal kahramanları gerçektir. Ve paralel evren vardır. Hatta paralel evren dövmesi yaptırmak isterim, kendi üzerimden oraya kapı açmış gibi olurum hem. Hobilerim arasında kedileri bezdirene kadar sevmek vardır. Ve dünyanın yegane ilacı sevgidir.

bazen bırakmak lazım. düşünmemek, çaba harcamamak. düpedüz yaşamak işte. bir şey uğruna ne kadar çaba harcarsan sonunda kaybediyorsun. ve bazen savaşmamak lazım hiçbir şey için. gelişi güzel yaşamak lazım hayatı. olmuyorsa olmasın. en azından yorulmayız, kaybetmeyiz.

keşke özlediğimiz anıları ziyaret etme şansımız olsaydı.

Bazı kadınlar kaç yaşında olursa olsun içinde uçan balon telaşıyla

Dans eden küçük bir kız çocuğu taşırlar

Abartılı sevmeleri saçmasapan halleri ve dudak büzüp

Şımarıkca omuz silkmeleri hep bu yüzdendir..

Ve saklambaç oynarken bir kuytu köşede uyuyakalmak kadar

Olasıdır onlar için oyunu kuralına göre oynamamak..

İçinden geldiği gibi davranan aklına ilk geleni konuşan,

Çıplak ayaklı dağınık saçlı bahçe düşesleridir bazı kadınlar..

Gülümsettiğiniz zaman küçücük göz bebeklerinin içine,

Sizi nasıl da kocaman yerleştirdiğini hayretle izlersiniz..

Seviyorsa ruhunuzu sesli kahkahalar atar yanınızda

Ve kıymetinizi derinden hissedersiniz..

Babasına ilk kez pişirdiği kahveyi taşıdığı gün olduğu kadar

Heyecanlı sevebilen kadınlar..

Ne kadar itina etse o kadar tökezleyebilen,

Sağa sola saçılan düş kırıklarını toplarken

Bağıra bağıra ağlayabilen gerçek kadınlar diyorum beyler..

Şanslıysanız onlardan biri mutlaka dokunur hayatınıza..

O zaman sakin olun..

Kalbindeki tırtıllara koza olun..

Düşmekten yorulmuştur yapabilirseniz

Kırılgan kalbine sığınak olun..

Sonra yaslanın ruhuna ve hiç susmayan bir şarkı olun.

Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun. Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece. Çok yorgunum.

Ne denmeli bilemiyorum ama hiç daha önceden bu kadar uzun süre sessiz kaldığımı ve sustuğumu hatırlamıyorum. Halimi açıklayabileceğim tek bir kelime bile yok. Birazcık olsun anlaşılmak için bunca üzüntüye, yıpranmaya, hırpalanmaya gerek var mıydı sahiden?

Güzel sevmeli bir kadını ;

kusurlarını,

parmak uçlarını

kokusunu,

Ve bir kadını neresinden seversen sev, sonuç boyun.

Belki her zaman iyi biri olamadım ya da doğru olanı yapamadım ama ben var ya kendimle gurur duyuyorum düştüğüm onca durumdan daha sağlam ve erdemli kalkmayı başardığım için. Hatalarım için üzgünüm ama gerçekten düzelmeye ve düzeltmeye çabalayan yanıma teşekkür ediyorum.

Hayatımın kimin nerede olması gerektiğini en iyi bildiğim dönemdeyim. Kafamın ve kararlarımın en net olduğu , kalbinden ve sevgisinden emin olduğum insanlarla beraber olduğum bir döneminde. Herşey en kötü haliyle bile çok güzel geliyor böyle olunca. Sıfır şüphe ve belirsizlik ~

“Çok sevince,çok sevdiğini düşünerek uzun uzun bakıyorsun yüzüne,ben bir daha böyle sevemem diye bakıyorsun.yüzün gülüyor başka tarafa baksa bile.nasıl baktığını görmesine gerek yok sen ona bakarak içinden öpüyorsun.güzel sevmek böyle bir şey.”

Arkadaşım Buğra Sinanoğlu YouTube ve instagramdan takip etmenizi bekliyoruz

“Ne sesimden anladın , ne de sessizliğimden .

Yanımda olman gereken zamanlarda hep Yalnızdım.”

Artık hissedemiyorum. Kendimi kaybettim. Duygularda gelebilecek en son noktaya geldim, yıktım her şeyi. Umursamıyorum, beklemiyorum ve umudun ne olduğunu bilmiyorum. Ben sevgiyi tükettim, kendimden geçtim. Dümdüz yaşıyorum.Yıprandığını bir tek senin bilmen kıvranış ağladığını kendin görmen ruhen yıkılış .Artık bir şeyler için çabalamaktan yoruldum. İçin karanlıksa hiçbir çiçeği sulayarak büyütemezsin.“Belki farkında değildir.” diyerek, içimi sana karşı hep sıcak tutabilmek için aklımı kaç kere yok saydığımı bilemezsin.Ve herşeye rağmen hep şunu demek istiyorum “Sonunu boş ver, başı çok güzeldi.”

Bir dilek tut demiştin ya , tuttum .

Durup fotoğraf çekmeyi aklımıza getirmeyecek kadar güzel anlar yaşamak istiyorum , bir tek biz bilelim. Biz kalsın güzelliği , bize ait olsun .

Bugün 26 olduk , Doğum günüm ve ben yine yalnızım

Bir kaç mumu üflemek yeterlidir

Düşmeleri unutup yeni düşler kurmak için.

Ve biraz da bu yüzdendir

Doğduğuna pişman insanlar

Doğum günlerini kutlarlar.

Şiir gibi bakan kadınları

Şiirden anlayan adamlar sevmeli.

Ya da, Şiir gibi bakan kadınlar

Şiirden anlayan adamları sevmeli.

Sevmeli ki, ziyan olmasın o mısralar..


Ya da onun gibi bir şey işte..

“İnsanlar birbirlerini gözü, kaşı,

burnu için sevmez. insan bir sevdi mi kalp atış sesinin yüksekliğinden kusurların sesini duyamaz.”

loading