#sustuklarım

LIVE

“Beni anlamalısın!

Çünkü ben kitap değilim,

çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.”


-Oğuz Atay

Şöyle düşünün babanız evin kurucusu yöneticisi, bir abiniz var, bir kız kardeşiniz ve de bir köpeğiniz var. Bir sabah uyanıyorsunuz abiniz şehit olmuş. Bir sabah uyanıyorsunuz kız kardeşinize tecavüz etmişler bir sabah uyanıyorsunuz köpeğinizin bacakları kesilerek ölmüş. Ve herkes cezasını çekicek derken duruşma günü oluyor. Abinizi vuran teröristler yakalanamamış, kız kardeşinize tecavüz eden adam çok sarhoştum tahrik oldum diyip ceket ilikliyor ve iyi halden serbest kalkıyor, köpeğinizi öldüren şahıs iste görmedim çok çalılık vardı görsem öldürür müyüm diyip ağlıyor oda para cezasıyla serbest bırakılıyor…
Bu yasaları onaylayan ve yeni bir kanun çıkarmayıp göz yuman hatta o pislikleri salan kişide babanız. Peki babanızın evin reisi yapan kim oda anneniz teyzeleriniz halalarınız. Siz o evi sırf dedeleriniz yıllarca korudu yıkmadı diye o evde kalır mıydınız? Bunlara göz yumar mıydınız?

Bir kitap okuyordum da aklıma geldi şu sözü görünce “içimizde durum farklı kaçan kovalanır.” Yazıyordu bence öyle değil yani neden öyle olsun ki…
Ben mesela kaçanı kovalamam, uğraşmam çünkü unutabiliyorsam unuturum unutamıyorsam şayet içimde yaşarım, içimde severim, içimde özlerim. Neden ona belli edip istediğini vereyim ki ona istediği bu zaten o kaçıcak ben onu kovalayacağım o kendini zor zannedip kendini tatmin edecek ve ben kaldığımla kalıcam. O kaçtı ben kovaladım diye geri gelecek diye bir kural yok çünkü bazı insanlarda tam tersi kaçarlar ama kovalanmak için değil kurtulmak için oldukları yer onları mutlu etmediği için. Bende kaçtım bir kaç kez ama kovalanmak değildi amacım rahat kalmaktı çünkü dediğim gibi demek ki mutlu değildim. Şey düşündüm şimdi bir cümle bana paragraflar yazdırdı bu daha da garip…

loading