#ölüm
Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi. Ekip biçip gidecektik.
- Cahit Zarifoğlu
Bir neslin kayıp çocuklarıyız biz
Kimimiz bir bar köşesinde
Kimimizse cehennemden bozma bir evin köşesinde
Çığlıklarımıza tıkanmış kulaklarla birlikte
Belkide en karanlık gecenin ortasında
Birer birer yitip gitmişiz
Usulca içimize kapanmışız herkesin açıldığı baharlarda
Soluk soluğa uyanılan kabusları uyanıkken yaşamışız
Hikayelerimiz anlatılmamış satırlarla geçiştirilmişiz
Büyümüşüz çocuk olmadan
Ve o koca kalabalıkların ortasından
Yalnızlığımızla beraber sessizce çekip gitmişiz
Soğumuş ellerimiz belki bir buzdan daha çok
Ferlerimizi çalmışlar gözbebeklerimizden
Sığındığımız son limanda bile gemiye alınmamışız
Karanlıklar hoş gelir olmuş gözümüze
Çünkü saklamış bütün taşıdıklarımızı
Ah o taşıdıklarımız ki her baktığımız gözde vurur bizi
Yalpalaya yalpalaya gelmişiz bugüne bir bebeğin adımlarıyla
Halbuki koşarken bize hiç benzemeyip bir o kadar da benzeyenler
Hayat diye bir şeyin altında binlerce nefes feda etmişiz
Yine de hayata dair en ufak bir şey alamamışız ondan
Bir neslin kayıp çocuklarıyız biz
Çok çabalamışız ama yaşayamamışız…
Ölmek için doğmuştur ya insan, o yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.
(Lev Nikolayeviç Tolstoy)
Kadir gecemiz mübarek olsun
Ay çiçeği güneşe aşık olunca gülmekten kırılmış bütün bitkiler. Sen kim, o kim.. vazgeç bu sevdadan demişler. Ay çiçeği sesini çıkarmamış. Sevdalı gözlerini dikmiş güneşe, bakmış bakmış…
Ayçiçeği gibiyiz bizlerde, diğer insanlar ne kadar yobaz,çağdışı, eski kafalı,gerici,deli deselerde.Her dem Sen'i anmayı,Sen'i anlayıp anlatmayı,Sen'i sevip sevdirmeyi nasip et Allah'ım.
fakiramaimanli
Bir nahiv (dilbilgisi) âlimi gemiye binmişti. Sefer esnâsında ilmine mağrur bir şekilde gemici ile sohbete koyuldu. Gemiciye zaman zaman muhtelif suâller sordu. Ondan “bilmem” cevabını alınca da ilmiyle gururlanarak:
“–Yazık! Cehâletin sebebiyle ömrünün yarısını ziyân etmişsin.” dedi.
Temiz kalpli gemicinin, bu küçük düşürücü davranışa gönlü kırıldı ise de olgunluk gösterip cevap vermedi. Derken şiddetli bir fırtına çıktı ve gemiyi müthiş bir girdabın içine sürükledi. Herkesi büyük bir telâşın kapladığı o hengâmede gemici, nahivciye dönüp:
“–Ey üstad, yüzmebilir misin?” diye sordu. Nahivci, solmuş, sararmış bir vaziyette kekeleyerek:
“–Hayır, bilmem!..” dedi.
Bunun üzerine gemici, mahzun bir edâ ile şu mukâbelede bulundu:
“–Nahiv bilmediğim için benim yarı ömrüm mahvolmuştu. Şimdi ise yüzme bilmediğin için senin bütün ömrün mahvoldu. Zira gemimizin bu girdaptan kurtulma imkânı yoktur. Ey nahivci! Bu deryâda nahivden ziyâde yüzme ilminin daha faydalı ve zarûrî olduğunu bilmiyor muydun?..”
Bu fânî vücut gemisi ölüm girdabında çırpınırken, yaşanmayan, irfâna dönüşmeyen ve sırf nefsin rahatına hitâb eden bilgiler fayda vermeyecektir. Günah girdaplarında boğulmaktan kurtulmanın yegâne çâresi; helâli, haramı bilmek ve bunları tatbik etmektir. İşte ancak böyle bir ilim, bizleri iki cihan saâdetine nâil edebilir.
Ve sonra nolucak biliyor musun? Sadece ardından iki damla gözyaşı ve bir avuç toprak dökülücek..⛓
Sen sadece acı çektiğinle Sen sadece ağladığınla sen sadece kahrolduğunla ölüp gidiceksin..✨
Sanırım ölümüm bileklerimden olucak..
“Dağlar
dağlarla
karlar unutma
karlarla sakın
acılar unutma
acılarla
aşılır”
“Foyası
ömrünü
şavkır
ki
ölüm
de
özünde
aykırı
aşktır”
Şöyle düşünün babanız evin kurucusu yöneticisi, bir abiniz var, bir kız kardeşiniz ve de bir köpeğiniz var. Bir sabah uyanıyorsunuz abiniz şehit olmuş. Bir sabah uyanıyorsunuz kız kardeşinize tecavüz etmişler bir sabah uyanıyorsunuz köpeğinizin bacakları kesilerek ölmüş. Ve herkes cezasını çekicek derken duruşma günü oluyor. Abinizi vuran teröristler yakalanamamış, kız kardeşinize tecavüz eden adam çok sarhoştum tahrik oldum diyip ceket ilikliyor ve iyi halden serbest kalkıyor, köpeğinizi öldüren şahıs iste görmedim çok çalılık vardı görsem öldürür müyüm diyip ağlıyor oda para cezasıyla serbest bırakılıyor…
Bu yasaları onaylayan ve yeni bir kanun çıkarmayıp göz yuman hatta o pislikleri salan kişide babanız. Peki babanızın evin reisi yapan kim oda anneniz teyzeleriniz halalarınız. Siz o evi sırf dedeleriniz yıllarca korudu yıkmadı diye o evde kalır mıydınız? Bunlara göz yumar mıydınız?
“Sevgin, beni güçlü kılan..”
Onun gülüşü savaş ortasında ateşkes ilan eder’
Solumda, sağ ol sevgilim’
Neler yaşadığımı buraya sığdıramam ama bazı şarkılarda, sanki bir el, kalbimi yerinden sökmeye çalışıyormuş gibi hissediyorum…
Tamam dünyanın yok ama bari senin adaletin olsun.
Hayatıma dışarıdan bakıldığında herşey çok güzel. Aslında bende mutsuz olacağım büyük bir sebep bulamıyorum. Ancak içimde bir boşluk var ve gün geçtikce büyüyor. Bu boşluğun beni yutmasından korkuyorum..
Allah'ım kalbimi kötülükten koru lütfen. Onlar gibi olmak istemiyorum.
Birlikte dik duralım, dünya boyun eğsin.
-canfeza
İnan artık oluru yok çok şeyin’
Lütfen kırdığın kalbimi yok sayma..
Gamzelerine gömdüm ruhumu, başkasına her gülüşünde daha çok acısın diye..
Ya ben kurumuş yapraklara basarak, yağmur yağdıktan sonra oluşan su birikintilerine zıplayarak, küçük bir tebessümle, tatlı bir sözle mutlu olabilen bir insanım. Ya beni nasıl bu kadar üzebiliyorsunuz?
Kalbimi kırıyor, bir anda, tüm büyü bozuluyor..
Aklımız ne kadar uzağa kaçarsa, birlikte oraya koşacağız’
ÖFA