#edebiyat

LIVE

Bir yıl içinde kadınlarla ilgili kaç kitap yazıldığına dair bir fikriniz var mı? Bunlardan kaçının erkekler tarafından yazıldığına dair herhangi bir fikriniz var mı? Belki de evrendeki en çok tartışılan hayvan olduğunuzun farkında mısınız?

-Virginia Woolf/ Kendine Ait Bir Oda

İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler: Fikir ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir millet bir yüzüne, bir millet başka bir yüzüne bakar ve o yüzünde durur. Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu âdet varmış, hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış; isterlermiş ki ölü böylelikle en uygun, en şerefli bir mezara gömülsün; vücutları ve anıları içlerine, ta iliklerine yerleşsin; babaları sindirme ve özümseme yoluyla kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle içi boş bir inancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir. -montaigne,insan aklı

Yeni, hiçbir zaman yaşamadığı bir ruh hali ona sadece zor gelmiyor, aynı zamanda bu ruh hali karşısında korku duymaya başlıyordu. Yorulan gözlerin bazen nesneleri çift gördüğü gibi, ruhundaki herşeyin çiftleşmeye başladığını hissediyordu. Bazen neden korktuğunu, ne istediğini bilmiyordu. Olanlardan ya da olacaklardan korkuyor mu, bunları istiyor mu, tam olarak ne istiyor, bilmiyordu. -Anna Karenina/Tolstoy

Hayatının bütün bu izleri sanki ona sarılmış şöyle diyordu: “Hayır, bizi bırakıp gitmeyeceksin, başka birisi olmayacaksın, nasılsan öyle kalacaksın: Kuşkularınla, kendinden sonsuz hoşnutsuzluğunla, sonuçsuz kalan kendini düzeltme denemelerinle, yaşadığın düşüşlerle ve senin için olanaksız, sana nasip olmayacak sonsuz bir mutluluk beklentisiyle.” Ama bunu eşyaları söylüyordu, içindeki başka bir ses ise geçmişe boyun eğmemesini ve yapabileceği her şeye kendini zorlaması gerektiğini söylüyordu.

-Anna Karenina/Tolstoy

Ben hep burdayım, bıraktığın ve bildiğin yerde. Bir gün dönüpte bulamazsın diye, uzaklaşamıyorum.

Var olmak isteyip de, bukadar yok olmayı nasıl başardım, inanın ben de bilmiyorum.

İçimizde öldürdüklerimizi hiçbir zaman bilmeyecekler.

Yaşadığını hissetmek için üşümelisin.

Gölgelerinizde boğulmamak için güneşe küstüm.

Yıktığım düzenimin üzerine seni koyduğumda, koca bir depreme sebep oldum.

Hepimiz, bir Hoşça kal’ın altına gömülen cesetleriz.

Kendinizi iyi hissetmek için, benim yarama dokunmayın.

Ben seni sevmeyi yokluğun da öğrendim, varlığın da kaybettim.

Gülümsemeyi bıraktığım an, tüm acıların yüzümden okunmasından kaygı duyuyorum.

Öyle ki; uzun zaman sonra, ancak radyo da çalan bir şarkı ile hatırladım seni.

Dökülen talihsizliğimden kaygı duymaksızın, yıldızlara bu gece seni anlattım.

onlar yarının dünyasını ister istemez yaratmaktadırlar. her adımda geri çekilmek istemeleri ve tutarsızlıkları en güçlü çelişkileri, boşluklarıdır. çünkü yaratmakta oldukları bu dünyanın kendilerini içine almayacağını içgüdüsel olarak bilmektedirler.

christopher caudwell - yanılsama ve gerçeklik

birinin sizden vazgeçmesinin nedeni, aslında sizi onun nazarında farklı bir yere koyan kişisel imgenizi öldürmenizdir. yani sizi tahayyül ettiği karakterden uzaklaşmanız, sizi bir zamanlar vazgeçilmez kılan şeyi kendi elinizle öldürmenizdir.

alain de botton - romantik hareket

loading